Bize Harmele b. Yahya ve Yunus b. Abdüla‘lâ, onlara Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah, Kıyamet gününde, yeri avucunun içine alır, sağ tarafına da semayı dürüp katlar, sonra da “gerçek hükümdar ve melik benim, hani nerede yeryüzünün hükümdarları!” buyurur."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
8442, İM000192
Hadis:
حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى وَيُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ حَدَّثَنِى سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ كَانَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَقْبِضُ اللَّهُ الأَرْضَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَطْوِى السَّمَاءَ بِيَمِينِهِ ثُمَّ يَقُولُ أَنَا الْمَلِكُ أَيْنَ مُلُوكُ الأَرْضِ » .
Tercemesi:
Bize Harmele b. Yahya ve Yunus b. Abdüla‘lâ, onlara Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah, Kıyamet gününde, yeri avucunun içine alır, sağ tarafına da semayı dürüp katlar, sonra da “gerçek hükümdar ve melik benim, hani nerede yeryüzünün hükümdarları!” buyurur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 13, /44
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Yunus b. Abdula'la es-Sadefi (Yunus b. Abdulala b. Meysera b. Hafs b. Hayyan)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Kıyamet, ahvali
Bize İshak b. İbrahim, ona Cerir, ona Mansur, ona Ebu Duhâ, ona da Mesruk şöyle demiştir: Abdullah'ın yanında oturuyorduk. Kendisi de aramızda yaslanmıştı. Derken ona bir adam gelerek; ey Ebu Abdurrahman! Kinde kapıları yanında bir hikayeci kıssa anlatıyor ve duman mucizesi gelecek, kâfirlerin canlarını alacak, müminler de ondan nezle şeklinde etkilenecek diyor dedi. Bunun üzerine Abdullah kızarak oturdu ve şunları söyledi: Ey insanlar! Allah'tan korkun! Sizden kim bir şey biliyorsa bildiğini söylesin. Bilmeyen de Allah bilir desin. Çünkü birinizin bilmediği bir şey için Allah bilir demesi en büyük ilimdir. Hiç Şüphesiz Allah (ac), Peygamber'ine; "de ki: Tebliğim karşılığında sizden bir ücret istemiyorum. Ben kendiliğimden peygamberlik de taslamıyorum" (Sâd, 38/86) buyurdu. (Duman meselesine gelince) Hz. Peygamber (sav) insanların İslâm Dinini kabulde ağır davrandıklarını görünce; "Allah'ım Yusuf Peygamber'in kavmine verdiğin gibi bunlara da yedi yıllık kıtlık ver" diye dua etti. Hemen ardından onları öyle şiddetli bir kıtlık yakaladı ki, birçokları açlıktan ölü eti ve deriler yediler. Öyle ki kişi yerle gök arasındaki hava tabakasını duman şekli gibi görüyordu. Bunun üzerine Ebu Süfyan, Hz. Peygamber'e geldi ve ey Muhammed, sen bize gelmiş, Allah'a itaati ve hısımlarla ilgilenmeyi emrediyorsun, ama kavmin ise helak oldu. Artık onlar için Allah'a dua et dedi. Yüce Allah şöyle buyurdu:
"Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle. Bu acı bir azaptır. O gün insanlar; ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Artık biz inanıyoruz derler. Onlar nerede, öğüt almak nerede? Halbuki onlara her şeyi açıkça bildiren bir peygamber gelmişti. Fakat onlar peygamberden yüz çevirmiş. Bu, kendisine belletilmiş delinin biri' demişlerdi. Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine inkâra döneceksiniz." (Duhân, 44/10-15) Abdullah şöyle dedi: (Bu azap Kindeli'nin dediği gibi ahiret azabı olsaydı) Ahiret azabı bir kere geldikten sonra tekrar kaldırılır mı? (Kureyş müşrikleri sonra yine şirklerine döndüler. Bu dönekliğin cezasını) Allah; "fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız." (Duhân, 44/16) ayetinde bildirmiştir. Bu intikam günü, Bedir günüdür. Duman mucizesi, Lizâm ve Rumların tekrar galip geleceğini bildiren mucize, olmuş bitmiştir.
Açıklama: "Duhân Mucizesi": Kureyşlilerin kıtlıkla cezalandırılmasıdır. (Duhân, 10-15 ayetlerinin tefsirine bakınız).
"Lizâm": Bedir'de yenilip esir düşmeleridir. (Furkân, 77. ayetin tefsirine bakınız).
"Rumların galip gelmesi" de Mekke döneminde ehl-i kitap olan Bizans'ın ateşperest olan İranlılara mağlup olmasından sonra bir kaç sene içinde tekrar galip geleceklerinin Kur'an tarafından önceden bildirilmesi, bildirildiği üzere de Bizans'ın İranlıları mağlup etmesidir. (Rûm, 1-4 ayetlerinin tefsirine bakınız)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13494, M007066
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ أَبِى الضُّحَى عَنْ مَسْرُوقٍ قَالَ كُنَّا عِنْدَ عَبْدِ اللَّهِ جُلُوسًا وَهُوَ مُضْطَجِعٌ بَيْنَنَا فَأَتَاهُ رَجُلٌ فَقَالَ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِنَّ قَاصًّا عِنْدَ أَبْوَابِ كِنْدَةَ يَقُصُّ وَيَزْعُمُ أَنَّ آيَةَ الدُّخَانِ تَجِىءُ فَتَأْخُذُ بِأَنْفَاسِ الْكُفَّارِ وَيَأْخُذُ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ كَهَيْئَةِ الزُّكَامِ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ وَجَلَسَ وَهُوَ غَضْبَانُ يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا اللَّهَ مَنْ عَلِمَ مِنْكُمْ شَيْئًا فَلْيَقُلْ بِمَا يَعْلَمُ وَمَنْ لَمْ يَعْلَمْ فَلْيَقُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ فَإِنَّهُ أَعْلَمُ لأَحَدِكُمْ أَنْ يَقُولَ لِمَا لاَ يَعْلَمُ اللَّهُ أَعْلَمُ فَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَالَ لِنَبِيِّهِ صلى الله عليه وسلم "(قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ)" إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَمَّا رَأَى مِنَ النَّاسِ إِدْبَارًا فَقَالَ:
"اللَّهُمَّ سَبْعٌ كَسَبْعِ يُوسُفَ." قَالَ فَأَخَذَتْهُمْ سَنَةٌ حَصَّتْ كُلَّ شَىْءٍ حَتَّى أَكَلُوا الْجُلُودَ وَالْمَيْتَةَ مِنَ الْجُوعِ وَيَنْظُرُ إِلَى السَّمَاءِ أَحَدُهُمْ فَيَرَى كَهَيْئَةِ الدُّخَانِ فَأَتَاهُ أَبُو سُفْيَانَ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ إِنَّكَ جِئْتَ تَأْمُرُ بِطَاعَةِ اللَّهِ وَبِصِلَةِ الرَّحِمِ وَإِنَّ قَوْمَكَ قَدْ هَلَكُوا فَادْعُ اللَّهَ لَهُمْ - قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ "(فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِى السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُبِينٍ* يَغْشَى النَّاسَ هَذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ)" إِلَى قَوْلِهِ "(إِنَّكُمْ عَائِدُونَ)" قَالَ أَفَيُكْشَفُ عَذَابُ الآخِرَةِ "(يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَى إِنَّا مُنْتَقِمُونَ)" فَالْبَطْشَةُ يَوْمَ بَدْرٍ وَقَدْ مَضَتْ آيَةُ الدُّخَانِ وَالْبَطْشَةُ وَاللِّزَامُ وَآيَةُ الرُّومِ.
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Cerir, ona Mansur, ona Ebu Duhâ, ona da Mesruk şöyle demiştir: Abdullah'ın yanında oturuyorduk. Kendisi de aramızda yaslanmıştı. Derken ona bir adam gelerek; ey Ebu Abdurrahman! Kinde kapıları yanında bir hikayeci kıssa anlatıyor ve duman mucizesi gelecek, kâfirlerin canlarını alacak, müminler de ondan nezle şeklinde etkilenecek diyor dedi. Bunun üzerine Abdullah kızarak oturdu ve şunları söyledi: Ey insanlar! Allah'tan korkun! Sizden kim bir şey biliyorsa bildiğini söylesin. Bilmeyen de Allah bilir desin. Çünkü birinizin bilmediği bir şey için Allah bilir demesi en büyük ilimdir. Hiç Şüphesiz Allah (ac), Peygamber'ine; "de ki: Tebliğim karşılığında sizden bir ücret istemiyorum. Ben kendiliğimden peygamberlik de taslamıyorum" (Sâd, 38/86) buyurdu. (Duman meselesine gelince) Hz. Peygamber (sav) insanların İslâm Dinini kabulde ağır davrandıklarını görünce; "Allah'ım Yusuf Peygamber'in kavmine verdiğin gibi bunlara da yedi yıllık kıtlık ver" diye dua etti. Hemen ardından onları öyle şiddetli bir kıtlık yakaladı ki, birçokları açlıktan ölü eti ve deriler yediler. Öyle ki kişi yerle gök arasındaki hava tabakasını duman şekli gibi görüyordu. Bunun üzerine Ebu Süfyan, Hz. Peygamber'e geldi ve ey Muhammed, sen bize gelmiş, Allah'a itaati ve hısımlarla ilgilenmeyi emrediyorsun, ama kavmin ise helak oldu. Artık onlar için Allah'a dua et dedi. Yüce Allah şöyle buyurdu:
"Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle. Bu acı bir azaptır. O gün insanlar; ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Artık biz inanıyoruz derler. Onlar nerede, öğüt almak nerede? Halbuki onlara her şeyi açıkça bildiren bir peygamber gelmişti. Fakat onlar peygamberden yüz çevirmiş. Bu, kendisine belletilmiş delinin biri' demişlerdi. Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine inkâra döneceksiniz." (Duhân, 44/10-15) Abdullah şöyle dedi: (Bu azap Kindeli'nin dediği gibi ahiret azabı olsaydı) Ahiret azabı bir kere geldikten sonra tekrar kaldırılır mı? (Kureyş müşrikleri sonra yine şirklerine döndüler. Bu dönekliğin cezasını) Allah; "fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız." (Duhân, 44/16) ayetinde bildirmiştir. Bu intikam günü, Bedir günüdür. Duman mucizesi, Lizâm ve Rumların tekrar galip geleceğini bildiren mucize, olmuş bitmiştir.
Açıklama:
"Duhân Mucizesi": Kureyşlilerin kıtlıkla cezalandırılmasıdır. (Duhân, 10-15 ayetlerinin tefsirine bakınız).
"Lizâm": Bedir'de yenilip esir düşmeleridir. (Furkân, 77. ayetin tefsirine bakınız).
"Rumların galip gelmesi" de Mekke döneminde ehl-i kitap olan Bizans'ın ateşperest olan İranlılara mağlup olmasından sonra bir kaç sene içinde tekrar galip geleceklerinin Kur'an tarafından önceden bildirilmesi, bildirildiği üzere de Bizans'ın İranlıları mağlup etmesidir. (Rûm, 1-4 ayetlerinin tefsirine bakınız)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7066, /1152
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Duhâ Müslim b. Subeyh el-Hemdanî (Müslim b. Subeyh)
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
6. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Kıyamet, ahvali
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Bize Vekî, ona A'meş, ona Süleyman b. Müshir ona Haraşe b. Hurr, ona da Ebu Zer şöyle demiştir:
"Rasulullah (sav) bana 'Ey Ebu Zer! Mescitte en itibarlı kişiye bak' buyurdu. Ben baktım, üzerinde güzel bir elbise bulunan bir adam gördüm ve 'Şu mu?' dedim. Rasulullah (sav) bana 'Şimdi de mescitte en aşağı görülen kişiye bak' buyurdu, ben de baktım; üzerinde eski püskü elbiseler bulunan birini gördüm ve 'Şu mu?' dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Bu (fakir gördüğün kişi), kıyamet günü Allah katında, bu (itibarlı gördüğün) adam gibi yeryüzü dolusu kadar adamdan daha hayırlıdır' buyurdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
70836, HM021724
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ مُسْهِرٍ عَنْ خَرَشَةَ بْنِ الْحُرِّ عَنْ أَبِي ذَرٍّ قَالَ قَالَ لِي رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَا أَبَا ذَرٍّ انْظُرْ أَرْفَعَ رَجُلٍ فِي الْمَسْجِدِ قَالَ فَنَظَرْتُ فَإِذَا رَجُلٌ عَلَيْهِ حُلَّةٌ قَالَ قُلْتُ هَذَا قَالَ قَالَ لِي انْظُرْ أَوْضَعَ رَجُلٍ فِي الْمَسْجِدِ قَالَ فَنَظَرْتُ فَإِذَا رَجُلٌ عَلَيْهِ أَخْلَاقٌ قَالَ قُلْتُ هَذَا قَالَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَهَذَا عِنْدَ اللَّهِ أَخْيَرُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مِنْ مِلْءِ الْأَرْضِ مِنْ مِثْلِ هَذَا
Tercemesi:
Bize Vekî, ona A'meş, ona Süleyman b. Müshir ona Haraşe b. Hurr, ona da Ebu Zer şöyle demiştir:
"Rasulullah (sav) bana 'Ey Ebu Zer! Mescitte en itibarlı kişiye bak' buyurdu. Ben baktım, üzerinde güzel bir elbise bulunan bir adam gördüm ve 'Şu mu?' dedim. Rasulullah (sav) bana 'Şimdi de mescitte en aşağı görülen kişiye bak' buyurdu, ben de baktım; üzerinde eski püskü elbiseler bulunan birini gördüm ve 'Şu mu?' dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Bu (fakir gördüğün kişi), kıyamet günü Allah katında, bu (itibarlı gördüğün) adam gibi yeryüzü dolusu kadar adamdan daha hayırlıdır' buyurdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu zer el-Ğıfari 21724, 7/175
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, Allah tasavvuru
Kıyamet, ahvali
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13462, M007050
Hadis:
حَدَّثَنِى حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ حَدَّثَنِى ابْنُ الْمُسَيَّبِ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ كَانَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"يَقْبِضُ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى الأَرْضَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَطْوِى السَّمَاءَ بِيَمِينِهِ ثُمَّ يَقُولُ أَنَا الْمَلِكُ أَيْنَ مُلُوكُ الأَرْضِ."
Tercemesi:
Bize Harmele b. Yahya, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona da İbn Şihab, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Kıyamet gününde Allah Tebareke ve Teâlâ yeri kabzeder, göğü de sağ eliyle dürer. Sonra; Melik benim! Nerede yerin melekleri" buyurur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7050, /1149
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13474, M007051
Hadis:
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ عُمَرَ بْنِ حَمْزَةَ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"يَطْوِى اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ السَّمَوَاتِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ثُمَّ يَأْخُذُهُنَّ بِيَدِهِ الْيُمْنَى ثُمَّ يَقُولُ أَنَا الْمَلِكُ أَيْنَ الْجَبَّارُونَ أَيْنَ الْمُتَكَبِّرُونَ ثُمَّ يَطْوِى الأَرَضِينَ بِشِمَالِهِ ثُمَّ يَقُولُ أَنَا الْمَلِكُ أَيْنَ الْجَبَّارُونَ أَيْنَ الْمُتَكَبِّرُونَ."
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Üsame, ona Ömer b, Hamza, ona Salim b. Abdullah, ona da Abdullah b. Ömer şöyle haber verdiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Allah (ac) Kıyamet gününde gökleri dürecek; sonra onları sağ eline alacaktır. Sonra; Melik benim; cebbarlar nerede? Nerede mütekebbirler? diyecektir. Sonra sol eliyle yerleri dürecek. Sonra; Melik benim. Cebbarlar nerede? Nerede mütekebbirler buyuracaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7051, /1149
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ömer b. Hamza el-Adevi (Ömer b. Hamza b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Kıyamet, ahvali
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ - يَعْنِى ابْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ - حَدَّثَنِى أَبُو حَازِمٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ مِقْسَمٍ أَنَّهُ نَظَرَ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ كَيْفَ يَحْكِى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"يَأْخُذُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ سَمَوَاتِهِ وَأَرَضِيهِ بِيَدَيْهِ فَيَقُولُ أَنَا اللَّهُ - وَيَقْبِضُ أَصَابِعَهُ وَيَبْسُطُهَا - أَنَا الْمَلِكُ." حَتَّى نَظَرْتُ إِلَى الْمِنْبَرِ يَتَحَرَّكُ مِنْ أَسْفَلِ شَىْءٍ مِنْهُ حَتَّى إِنِّى لأَقُولُ أَسَاقِطٌ هُوَ بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13475, M007052
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ - يَعْنِى ابْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ - حَدَّثَنِى أَبُو حَازِمٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ مِقْسَمٍ أَنَّهُ نَظَرَ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ كَيْفَ يَحْكِى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"يَأْخُذُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ سَمَوَاتِهِ وَأَرَضِيهِ بِيَدَيْهِ فَيَقُولُ أَنَا اللَّهُ - وَيَقْبِضُ أَصَابِعَهُ وَيَبْسُطُهَا - أَنَا الْمَلِكُ." حَتَّى نَظَرْتُ إِلَى الْمِنْبَرِ يَتَحَرَّكُ مِنْ أَسْفَلِ شَىْءٍ مِنْهُ حَتَّى إِنِّى لأَقُولُ أَسَاقِطٌ هُوَ بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
Tercemesi:
Bize Said b. Mansur, ona Yakub (yani İbn Abdurrahman), ona Ebu Hâzim, ona Ubeydullah b. Miksem, ona da Abdullah b. Ömer'in, Rasulullah'ı (sav) nasıl taklit ettiğine bakmış: Allah (ac) gökleriyle yerlerini iki eliyle tutacak ve Allah benim! Melik benim! buyuracaktır" demiş. Parmaklarını yummuş ve açmış. (Abdullah demiş ki:) Hatta minbere baktım, altından bir şey kıpırdıyordu. Kendi kendime; acaba bu minber Rasulullah'ı (sav) düşürecek mi dedim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7052, /1149
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ مِقْسَمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى الْمِنْبَرِ وَهُوَ يَقُولُ: "يَأْخُذُ الْجَبَّارُ عَزَّ وَجَلَّ سَمَوَاتِهِ وَأَرَضِيهِ بِيَدَيْهِ." ثُمَّ ذَكَرَ نَحْوَ حَدِيثِ يَعْقُوبَ
[أَنَّهُ نَظَرَ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ كَيْفَ يَحْكِى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "يَأْخُذُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ سَمَوَاتِهِ وَأَرَضِيهِ بِيَدَيْهِ فَيَقُولُ أَنَا اللَّهُ - وَيَقْبِضُ أَصَابِعَهُ وَيَبْسُطُهَا - أَنَا الْمَلِكُ." حَتَّى نَظَرْتُ إِلَى الْمِنْبَرِ يَتَحَرَّكُ مِنْ أَسْفَلِ شَىْءٍ مِنْهُ حَتَّى إِنِّى لأَقُولُ أَسَاقِطٌ هُوَ بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13477, M007053
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ مِقْسَمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى الْمِنْبَرِ وَهُوَ يَقُولُ: "يَأْخُذُ الْجَبَّارُ عَزَّ وَجَلَّ سَمَوَاتِهِ وَأَرَضِيهِ بِيَدَيْهِ." ثُمَّ ذَكَرَ نَحْوَ حَدِيثِ يَعْقُوبَ
[أَنَّهُ نَظَرَ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ كَيْفَ يَحْكِى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "يَأْخُذُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ سَمَوَاتِهِ وَأَرَضِيهِ بِيَدَيْهِ فَيَقُولُ أَنَا اللَّهُ - وَيَقْبِضُ أَصَابِعَهُ وَيَبْسُطُهَا - أَنَا الْمَلِكُ." حَتَّى نَظَرْتُ إِلَى الْمِنْبَرِ يَتَحَرَّكُ مِنْ أَسْفَلِ شَىْءٍ مِنْهُ حَتَّى إِنِّى لأَقُولُ أَسَاقِطٌ هُوَ بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم]
Tercemesi:
Bire Said h. Mansur, ona Abdülaziz b. Ebu Hazim, ona babası, ona Ubeydullah b. Miksem, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etti: Rasulullah'ı (sav) minber üzerinde gördüm:
"Cebbar (ac) gökleriyle yerlerini iki eliyle tutacak" buyuruyordu. Sonra Yakub'un hadisi gibi rivayette bulunmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7053, /1149
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13482, M007055
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جَعْفَرِ بْنِ أَبِى كَثِيرٍ حَدَّثَنِى أَبُو حَازِمِ بْنُ دِينَارٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"يُحْشَرُ النَّاسُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَلَى أَرْضٍ بَيْضَاءَ عَفْرَاءَ كَقُرْصَةِ النَّقِىِّ لَيْسَ فِيهَا عَلَمٌ لأَحَدٍ."
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Halid b. Mahled, ona Muhammed b. Cafer b. Ebu Kesir, ona Ebu Hazim b. Dinar, ona Sehl b. Sa'd'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav); "Kıyamet gününde insanlar beyaz, kızıl beyaz, beyaz unun çöreği gibi bir yerin üzerinde toplanacak, orada hiç kimse için bir alâmet olmayacaktır" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7055, /1149
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13483, M007056
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ عَنْ دَاوُدَ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ سَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَنْ قَوْلِهِ عَزَّ وَجَلَّ "(يَوْمَ تُبَدَّلُ الأَرْضُ غَيْرَ الأَرْضِ وَالسَّمَوَاتُ)" فَأَيْنَ يَكُونُ النَّاسُ يَوْمَئِذٍ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَقَالَ:
"عَلَى الصِّرَاطِ."
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ali b. Müshir, ona Davud, ona Şa'bî, ona Mesruk, ona da Aişe şöyle rivayet etti: Rasulullah'a (sav) Allah'ın (ac); "o gün yer, yerden başka bir kılığa değişecek, göklerde Öyle olacak..." âyet-i kerîmesini sordum. İnsanlar o gün nerede olacak ya Rasulullah dedim.
"Sırat üzerinde" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7056, /1150
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13484, M007057
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ شُعَيْبِ بْنِ اللَّيْثِ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ جَدِّى حَدَّثَنِى خَالِدُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِلاَلٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"تَكُونُ الأَرْضُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ خُبْزَةً وَاحِدَةً يَكْفَؤُهَا الْجَبَّارُ بِيَدِهِ كَمَا يَكْفَأُ أَحَدُكُمْ خُبْزَتَهُ فِى السَّفَرِ نُزُلاً لأَهْلِ الْجَنَّةِ." قَالَ فَأَتَى رَجُلٌ مِنَ الْيَهُودِ فَقَالَ بَارَكَ الرَّحْمَنُ عَلَيْكَ أَبَا الْقَاسِمِ أَلاَ أُخْبِرُكَ بِنُزُلِ أَهْلِ الْجَنَّةِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالَ:
"بَلَى." قَالَ تَكُونُ الأَرْضُ خُبْزَةً وَاحِدَةً - كَمَا قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - قَالَ فَنَظَرَ إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ ضَحِكَ حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ قَالَ أَلاَ أُخْبِرُكَ بِإِدَامِهِمْ قَالَ:
"بَلَى." قَالَ إِدَامُهُمْ بَالاَمُ وَنُونٌ. قَالُوا وَمَا هَذَا قَالَ ثَوْرٌ وَنُونٌ يَأْكُلُ مِنْ زَائِدَةِ كَبِدِهِمَا سَبْعُونَ أَلْفًا.
Tercemesi:
Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Leys, ona babası, ona dedesi, ona Halid b. Yezid, ona Said b. Ebu Hilal, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, ona da Ebu Said Hudrî'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav); "Kıyamet gününde yer bir çörek olacak. Onu Cebbar kendi yed-i kudretiyle sizden birinizin seferde çöreğini elden ele çevirdiği gibi, cennetliklere ikram olmak üzere çevirecektir" buyurdu. Ebu Said demiş ki: Az sonra yahudilerden bir adam gelerek; Rahman olan Allah sana bereket versin ey Ebu'l-Kâsım! Kıyamet gününde cennetliklerin ağırlanacağı şeyi sana haber vereyim mi dedi. Rasulullah (sav); "hay hay" buyurdu. Yahudi, Rasulullah'ın (sav) buyurduğu gibi); "yer bir çörek olacak" dedi. Bunun üzerine Rasulullah'ı (sav) bize baktı, sonra güldü hattâ yan dişleri göründü. Yahudi; sana onların katığını haber vereyim mi dedi.
"Hay hay" buyurdu. Yahudi; onların katıkları bâlâm ile nûn'dur dedi. (Oradakiler); bu ne demektir diye sordular. Öküzle balıktır. Onların ciğerlerinin kenarından yetmiş fora kişi yiyecektir dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7057, /1150
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali