Açıklama: inkıtadan dolayı zayıftır.mütabileriyle sahihtir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
65557, HM017593
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكْرٍ قَالَ قَالَ ابْنُ جُرَيْجٍ
وَرَكِبَ أَبُو أَيُّوبَ إِلَى عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ إِلَى مِصْرَ فَقَالَ إِنِّي سَائِلُكَ عَنْ أَمْرٍ لَمْ يَبْقَ مِمَّنْ حَضَرَهُ مَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَّا أَنَا وَأَنْتَ كَيْفَ سَمِعْتَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ فِي سَتْرِ الْمُؤْمِنِ فَقَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ مَنْ سَتَرَ مُؤْمِنًا فِي الدُّنْيَا عَلَى عَوْرَةٍ سَتَرَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
فَرَجَعَ إِلَى الْمَدِينَةِ فَمَا حَلَّ رَحْلَهُ يُحَدِّثُ هَذَا الْحَدِيثَ
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Bekir, ona da İbn Cüreyc şöyle rivayet etti:
Ebu Eyyüb, Mısır'daki Ukbe b. Amir'İn yanına gitmek için yola çıktı. Rasulullah'la birlikte olanlardan benden ve senden başkası kalmadığını düşünerek sana bir şey soracağım dedi. 'Müslümanın ayıplarını örtmekle ilgili Rasulullah'tan (sav) nasıl duymuştun?' diye sordu. (Ukbe) Rasulullah'ı (sav), "kim dünyada iken bir müminin aybını örterse, Allah da kıyamet günü onun aybını örter" dediğini işittim dedi.
Medine'ye geri dönünce hadisi aktarıncaya kadar bineğini çözmedi.
Açıklama:
inkıtadan dolayı zayıftır.mütabileriyle sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ukbe b. Amir el-Cühenî 17593, 5/923
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
2. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Bekir el-Bursani (Muhammed b. Bekir b. Osman)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Günahı, günahı örtmek, masiyeti gizlemek gerekir
Hadis rivayeti, ilim, Rihle, ilim yolculuğu Fazileti
Kıyamet, ahvali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
70264, HM022186
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ عَنْ أَبِي وَائِلٍ قَالَ
دَخَلَ الْأَشْعَثُ بْنُ قَيْسٍ فَقَالَ مَا يُحَدِّثُكُمْ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ فَأَخْبَرُوهُ فَقَالَ أَشْعَثُ صَدَقَ فِيَّ نَزَلَتْ كَانَ بَيْنِي وَبَيْنَ رَجُلٍ خُصُومَةٌ فِي أَرْضٍ فَخَاصَمْتُهُ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ أَلَكَ بَيِّنَةٌ قُلْتُ لَا قَالَ فَيَمِينُهُ قَالَ قُلْتُ إِذَنْ يَحْلِفَ قَالَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ حَلَفَ عَلَى يَمِينٍ صَبْرًا لِيَقْتَطِعَ بِهَا مَالَ امْرِئٍ مُسْلِمٍ وَهُوَ فِيهَا فَاجِرٌ لَقِيَ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ وَهُوَ عَلَيْهِ غَضْبَانُ قَالَ فَنَزَلَتْ
{ إِنَّ الَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللَّهِ وَأَيْمَانِهِمْ ثَمَنًا قَلِيلًا }
Tercemesi:
Bize Vekî', one el-E'meş ona da Ebu Vâil rivayet ederek dedi: el-Eş'as b. Kays gelerek
Bize Ebu Muaviye, ona el-E'meş, ona Şefîk ona da Abdullah, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Kim bir Müslüman'ın malını elde etmek için yalan yere yemin ederse, Allah'ın huzuruna O'nun gazabına uğramış halde gider."
el-Eş'as şöyle demiştir: Allah'a yemin olsun ki bu hadis benim hakkımdadır. Benimle Yahudi bir adam arasında bir arazi meselesi vardı. Arazinin benim olduğunu kabul etmiyordu. O adamı Hz. Peygamber'e (sav) götürdüm ve Hz. Peygamber (sav) bana "Senin elinde bir delil var mı?" buyurdu. Ben de hayır, dedim. Yahudi'ye de "Yemin et" buyurdu. Ben de Ey Allah'ın Rasulü! Yemin ederse benim malımı da götürür dedim. Allah teâlâ {Allah'a verdikleri ahdi ve yeminleri az bir bedel karşılığında satanlar} (Ali İmran, 3/77) ayetini sonuna kadar indirdi.
Açıklama:
Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Eş'as b. Kays el-Kindi 22186, 7/303
Senetler:
1. Ebu Muhammed Eş'as b. Kays el-Kindi (Eş'as b. Kays b. Madikerb b. Muaviye b. Cebele)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
Konular:
Allah İnancı, kızması / gazabı/ buğzetmesi ve sebepleri
Arazi, toprak anlaşmazlıkları
Kıyamet, ahvali
Kur'an, Nüzul sebebleri
Yemin, Yalan yere
Öneri Formu
Hadis Id, No:
70280, HM022193
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا الْحَارِثُ بْنُ سُلَيْمَانَ حَدَّثَنَا كُرْدُوسٌ عَنِ الْأَشْعَثِ بْنِ قَيْسٍ
أَنَّ رَجُلًا مِنْ كِنْدَةَ وَرَجُلًا مِنْ حَضْرَمَوْتَ اخْتَصَمَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي أَرْضٍ بِالْيَمَنِ فَقَالَ الْحَضْرَمِيُّ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرْضِي اغْتَصَبَهَا هَذَا وَأَبُوهُ فَقَالَ الْكِنْدِيُّ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرْضِي وَرِثْتُهَا مِنْ أَبِي فَقَالَ الْحَضْرَمِيُّ يَا رَسُولَ اللَّهِ اسْتَحْلِفْهُ أَنَّهُ مَا يَعْلَمُ أَنَّهَا أَرْضِي وَأَرْضُ وَالِدِي وَالَّذِي اغْتَصَبَهَا أَبُوهُ فَتَهَيَّأَ الْكِنْدِيُّ لِلْيَمِينِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّهُ لَا يَقْتَطِعُ عَبْدٌ أَوْ رَجُلٌ بِيَمِينِهِ مَالًا إِلَّا لَقِيَ اللَّهَ يَوْمَ يَلْقَاهُ وَهُوَ أَجْذَمُ فَقَالَ الْكِنْدِيُّ هِيَ أَرْضُهُ وَأَرْضُ وَالِدِهِ
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Nümeyr, ona el-Hâris b. Süleyman, ona Kürdûs ona da el-E'şeb b. Kays rivayet etti ki Kinde kabilesinden ve Hadramevt'ten bir adam Yemen'deki bir arazi hakkında birbirlerinden davacı olarak Resulullah'ın (sav) yanına gittiler. Hadramevt'li adam, bu adam ve babası benim arazimi gasb ettiler, dedi. Kinde kabilesine mensup adam da Ya Resulallah, bu arazi bana babamdan miras kalmıştır, dedi. Hadramevt'li adam Ya Resulallah, o arazinin bana ve babama ait olduğunu bildiğine ve babasının bu araziyi gasp ettiğine dair yemin etmesine istiyorum, dedi. Kinde kabilesine mensup adam yemin edecekken Resulullah (sav), "Bir köle veya adam her hangi bir malı haksız bir şekilde zimmetine geçirirse, kıyamet gününde Allah'ın huzuruna cüzzamlı bir şekilde çıkar", buyurdu. Bunun üzerine Kinde'li adam arazi onun ve babasının arazisidir, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Eş'as b. Kays el-Kindi 22193, 7/305
Senetler:
1. Ebu Muhammed Eş'as b. Kays el-Kindi (Eş'as b. Kays b. Madikerb b. Muaviye b. Cebele)
2. Kürdüs b. Abbas es-Sa'lebî (Kürdüs b. Abbas)
3. Haris b. Süleyman el-Kindi (Haris b. Süleyman)
4. Ebu Hişam Abdullah b. Nümeyr el-Hemdânî (Abdullah b. Nümeyr b. Abdullah b. Ebu Hayye)
Konular:
Allah İnancı, kızması / gazabı/ buğzetmesi ve sebepleri
Arazi, toprak anlaşmazlıkları
Kıyamet, ahvali
Yemin, Yalan yere
Öneri Formu
Hadis Id, No:
70824, HM022352
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ يَعْلَى بْنِ عَطَاءِ بْنِ الْوَلِيدِ بْنِ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِي إِدْرِيسَ الْعَبْدِيِّ أَوْ الْخَوْلَانِيِّ قَالَ
جَلَسْتُ مَجْلِسًا فِيهِ عِشْرُونَ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَإِذَا فِيهِمْ شَابٌّ حَدِيثُ السِّنِّ حَسَنُ الْوَجْهِ أَدْعَجُ الْعَيْنَيْنِ أَغَرُّ الثَّنَايَا فَإِذَا اخْتَلَفُوا فِي شَيْءٍ فَقَالَ قَوْلًا انْتَهَوْا إِلَى قَوْلِهِ فَإِذَا هُوَ مُعَاذُ بْنُ جَبَلٍ فَلَمَّا كَانَ مِنْ الْغَدِ جِئْتُ فَإِذَا هُوَ يُصَلِّي إِلَى سَارِيَةٍ قَالَ فَحَذَفَ مِنْ صَلَاتِهِ ثُمَّ احْتَبَى فَسَكَتَ قَالَ فَقُلْتُ وَاللَّهِ إِنِّي لَأُحِبُّكَ مِنْ جَلَالِ اللَّهِ قَالَ أَاللَّهِ قَالَ قُلْتُ أَاللَّهِ قَالَ فَإِنَّ مِنْ الْمُتَحَابِّينَ فِي اللَّهِ فِيمَا أَحْسَبُ أَنَّهُ قَالَ فِي ظِلِّ اللَّهِ يَوْمَ لَا ظِلَّ إِلَّا ظِلُّهُ ثُمَّ لَيْسَ فِي بَقِيَّتِهِ شَكٌّ يَعْنِي فِي بَقِيَّةِ الْحَدِيثِ يُوضَعُ لَهُمْ كَرَاسٍ مِنْ نُورٍ يَغْبِطُهُمْ بِمَجْلِسِهِمْ مِنْ الرَّبِّ عَزَّ وَجَلَّ النَّبِيُّونَ وَالصِّدِّيقُونَ وَالشُّهَدَاءُ قَالَ فَحَدَّثْتُهُ عُبَادَةَ بْنَ الصَّامِتِ فَقَالَ لَا أُحَدِّثُكَ إِلَّا مَا سَمِعْتُ عَنْ لِسَانِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حَقَّتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَحَابِّينَ فِيَّ وَحَقَّتْ لِلْمُتَبَاذِلِينَ فِيَّ وَحَقَّتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَصَادِقِينَ فِيَّ وَالْمُتَوَاصِلِينَ شَكَّ شُعْبَةُ فِي الْمُتَوَاصِلِينَ أَوْ الْمُتَزَاوِرِينَ
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ya'lâ b. Atâ b. Velid b. Ebu Abdurrahman, ona Ebu İdris el-Abdî veya el-Havlânî şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullahın (sav) ashabından yirmi kişinin olduğu bir mecliste bulundum. Bir de baktım ki onların arasında yaşı küçük, yüzü güzel, gözleri sürmeli, dişleri parlak bir genç vardı. İnsanlar, herhangi bir konuda ihtilafa düşerlerse ona sorarlar; o ne derse ona göre hareket ederlerdi. Bir de baktım ki bu genç, Muaz b. Cebel imiş.
Ertesi gün erkenden yine gittim, ancak bir de ne göreyim genç [benden erken gelmiş] direğe doğru namaz kılıyor. Namazını tamamladı, elbisesine sarıldı (ihtiba yaptı) sonra sustu. Ben de kendisine, 'Vallahi, ben seni Allah (ac) için seviyorum', dedim. 'Allah için mi?' dedi. Ben de 'Allah için' dedim. Bunun üzerine 'Allah için birbirlerini sevenler -zannedersem- Allah'ın gölgesinden başka hiç bir gölgenin olmadığı bir günde Allah'ın gölgesinde olacaklardır' dedi. Hadisin geri kalanında bir şüphe ve tereddüt yoktur. Onlar için Allah'ın dilemesiyle nebilerin, sıddıkların ve şehitlerin de gıpta edeceği nurdan koltuklar hazırlanır.
Bunu Ubade b. Samit'e anlattım. O da, 'ben ancak Rasulullah'ın (sav) dilinden duyduğum şeyi sana haber vereyim' diyerek şunu rivayet etti:
'[Allah (ac) buyurdu ki:] Benim rızam için birbirini sevenlere, benim için (birbirleriyle yarışırcasına) can ve mallarını feda edenlere, benim için samimi dostluk kuranlara, benim için birbirleri ile iletişim (sıla) kuranlara -Şu'be 'iletişim kuranlar ile ziyaret edenler' lafzında şüphe etti- muhabbetim/sevgim vacip olur.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Muaz b. Cebel 22352, 7/345
Senetler:
()
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Kıyamet, ahvali
Sevgi, Allah için sevmek
Sevgi, Allah'ın sevgisini kazanmanın yolları
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir
Sosyalleşme, temel prensipler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
70880, HM022381
Hadis:
حَدَّثَنَا رَوْحٌ حَدَّثَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ الْأَسْوَدِ عَنْ شَهْرِ بْنِ حَوْشَبٍ عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ الْمُتَحَابُّونَ فِي اللَّهِ فِي ظِلِّ الْعَرْشِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Tercemesi:
Bize Ravh, ona Haccac b. Esved, ona Şehr b. Havşeb, ona Muaz b. Cebel (ra), Rasulullah'ın (sav) "Allah rızası için birbirlerini sevenler, kıyamet günü arşın gölgesi altında olacaktır." dediğini rivayet etti.
Açıklama:
Hadis mütabileriyle birlikte sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Muaz b. Cebel 22381, 7/354
Senetler:
()
Konular:
Dünya, Alem, arş, gölgesi
Kıyamet, ahvali
Sevgi, Allah için sevmek
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22493, N002586
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الْحَكَمِ عَنْ شُعَيْبٍ عَنِ اللَّيْثِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى جَعْفَرٍ قَالَ سَمِعْتُ حَمْزَةَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ يَقُولُ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَا يَزَالُ الرَّجُلُ يَسْأَلُ حَتَّى يَأْتِىَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ لَيْسَ فِى وَجْهِهِ مُزْعَةٌ مِنْ لَحْمٍ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem, ona Şuayb, ona el-Leys b. Sa'd, ona Ubeydullah b. Ebu Cafer, ona Hamza b. Abdullah, ona da Abdullah b. Ömer'den (ra) rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Dilencilik yaparak geçinen kimseler kıyamet günü yüzlerinde et olmadığı halde geleceklerdir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 83, /2255
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ümare Hamza b. Abdullah el-Medeni (Hamza b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ubeydullah b. Ebu Cafer el-Mısri (Ubeydullah b. Yesar)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Abdülmelik Şuayb b. Leys el-Fehmî (Şuayb b. Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Muhammed b. Abdullah el-Balisi (Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem)
Konular:
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Kıyamet, ahvali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
68330, HM021049
Hadis:
دَّثَنَا سُرَيْجٌ حَدَّثَنَا حَشْرَجٌ عَنْ أَبِي نُصَيْرَةَ عَنْ أَبِي عَسِيبٍ قَالَ
خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَيْلًا فَمَرَّ بِي فَدَعَانِي إِلَيْهِ فَخَرَجْتُ ثُمَّ مَرَّ بِأَبِي بَكْرٍ فَدَعَاهُ فَخَرَجَ إِلَيْهِ ثُمَّ مَرَّ بِعُمَرَ فَدَعَاهُ فَخَرَجَ إِلَيْهِ فَانْطَلَقَ حَتَّى دَخَلَ حَائِطًا لِبَعْضِ الْأَنْصَارِ فَقَالَ لِصَاحِبِ الْحَائِطِ أَطْعِمْنَا بُسْرًا فَجَاءَ بِعِذْقٍ فَوَضَعَهُ فَأَكَلَ فَأَكَلَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَأَصْحَابُهُ ثُمَّ دَعَا بِمَاءٍ بَارِدٍ فَشَرِبَ فَقَالَ لَتُسْأَلُنَّ عَنْ هَذَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالَ فَأَخَذَ عُمَرُ الْعِذْقَ فَضَرَبَ بِهِ الْأَرْضَ حَتَّى تَنَاثَرَ الْبُسْرُ قِبَلَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ثُمَّ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَئِنَّا لَمَسْئُولُونَ عَنْ هَذَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالَ نَعَمْ إِلَّا مِنْ ثَلَاثٍ خِرْقَةٍ كَفَّ بِهَا الرَّجُلُ عَوْرَتَهُ أَوْ كِسْرَةٍ سَدَّ بِهَا جَوْعَتَهُ أَوْ حَجَرٍ يَتَدَخَّلُ فِيهِ مِنْ الْحَرِّ وَالْقُرِّ
Tercemesi:
Bize Süreyc, ona Haşrec, ona Ebu Nusayr, ona Asîb şöyle rivayet etti:
Bir gece Rasulullah (sav) evinden çıktı ve bana uğradı. Beni dışarıya çağırdı ve ben de çıktım. Sonra Ebu Bekir'e uğradı, onu da dışarı çıkması için çağırdı ve o da Peygamber'in yanına geldi. Sonra Ömer'e uğradı ve onu da dışarıya çıkması için davet etti o da dışarıya Peygamber'in yanına geldi. Peygamber (sav) Ensardan birinin [hurma] bahçesine gelinceye kadar yürüdü. Bahçe sahibine "bize biraz hurma ikram etsen" dedi. Bahçe sahibi bir salkım hurma getirdi ve önce kendisi tattı, sonra Rasulullah ve ashabı da o salkımdan yedi. Sonra Peygamber (sav) soğuk su istedi, ve ondan içti. "Bundan sonra kıyamet günü bundan sorulacaksınız" dedi. Ömer de salkımı aldı ve yere attı, taneleri Peygamber'e doğru saçıldı. Sonra Ömer (ra) şöyle dedi: Ey Allah'ın rasulü! kıyamet günü bundan da mı sorumluyuz [sorgulanacağız] dedi. Peygamber (sav) "evet, ancak şu üç şey hariç dedi: Kişinin avretini kapattığı kıyafeti, açlığını bastıracağı kırıntılar [bir kaç lokma] ve sıcak ve soğuktan başını sokacağı taştan bir ev."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Asîb 21049, 6/925
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
Mesken, Ev, geniş olması
Tedbirler, günlük hayatın zorunlu tedbirleri
Tesettür, çıplaklıktan sakınma
Teşvik edilenler, Yemek yedirmek, fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
70881, HM022382
Hadis:
حَدَّثَنَا رَوْحٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ قَالَ سَمِعْتُ عُرْوَةَ بْنَ النَّزَّالِ أَوْ النَّزَّالَ بْنَ عُرْوَةَ يُحَدِّثُ عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ شُعْبَةُ فَقُلْتُ لَهُ سَمِعَهُ مِنْ مُعَاذٍ قَالَ لَمْ يَسْمَعْهُ مِنْهُ وَقَدْ أَدْرَكَهُ أَنَّهُ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَخْبِرْنِي بِعَمَلٍ يُدْخِلُنِي الْجَنَّةَ فَذَكَرَ مِثْلَ حَدِيثِ مَعْمَرٍ عَنْ عَاصِمٍ أَنَّهُ قَالَ الْحَكَمُ وَسَمِعْتُهُ مِنْ مَيْمُونِ بْنِ أَبِي شَبِيبٍ
Tercemesi:
Bize Ravh, ona Şu'be, ona Hakem, ona Urve b. Nazzâl yada Nazzâl b. Urve, ona da Muaz b. Cebel'in -Şu'be Hakem'e 'o (Urve b. Nazzâl) bunu Muaz'dan işitti mi? diye sorum. O da, onu idrak etmişti fakat ondan işitmedi' dedi.- 'Ya Rasulallah! Beni cennete sokacak bir amel söyle! dediğini rivayet etmiştir. Ravi, Ma'mer b. Asım'ın hadisinin benzerini rivayet etmiştir. Bu göre, Hakem, Meymun b. Ebu Şebîb'ten işittim dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Muaz b. Cebel 22382, 7/354
Senetler:
()
Konular:
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Dünya, Alem, arş, gölgesi
Kıyamet, ahvali
Sevgi, Allah için sevmek
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
70949, HM022414
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْد اللَّهِ حَدَّثَنِي أَبِي حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ بُرْقَانَ عَنْ حَبِيبِ بْنِ أَبِي مَرْزُوقٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ أَبِي رَبَاحٍ عَنْ أَبِي مُسْلِمٍ الْخَوْلَانِيِّ قَالَ
أَتَيْتُ مَسْجِدَ أَهْلِ دِمَشْقَ فَإِذَا حَلْقَةٌ فِيهَا كُهُولٌ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَإِذَا شَابٌّ فِيهِمْ أَكْحَلُ الْعَيْنِ بَرَّاقُ الثَّنَايَا كُلَّمَا اخْتَلَفُوا فِي شَيْءٍ رَدُّوهُ إِلَى الْفَتَى فَتًى شَابٌّ قَالَ قُلْتُ لِجَلِيسٍ لِي مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا مُعَاذُ بْنُ جَبَلٍ قَالَ فَجِئْتُ مِنْ الْعَشِيِّ فَلَمْ يَحْضُرُوا قَالَ فَغَدَوْتُ مِنْ الْغَدِ قَالَ فَلَمْ يَجِيئُوا فَرُحْتُ فَإِذَا أَنَا بِالشَّابِّ يُصَلِّي إِلَى سَارِيَةٍ فَرَكَعْتُ ثُمَّ تَحَوَّلْتُ إِلَيْهِ قَالَ فَسَلَّمَ فَدَنَوْتُ مِنْهُ فَقُلْتُ إِنِّي لَأُحِبُّكَ فِي اللَّهِ قَالَ فَمَدَّنِي إِلَيْهِ قَالَ كَيْفَ قُلْتَ قُلْتُ إِنِّي لَأُحِبُّكَ فِي اللَّهِ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَحْكِي عَنْ رَبِّهِ يَقُولُ الْمُتَحَابُّونَ فِي اللَّهِ عَلَى مَنَابِرَ مِنْ نُورٍ فِي ظِلِّ الْعَرْشِ يَوْمَ لَا ظِلَّ إِلَّا ظِلُّهُ قَالَ فَخَرَجْتُ حَتَّى لَقِيتُ عُبَادَةَ بْنَ الصَّامِتِ فَذَكَرْتُ لَهُ حَدِيثَ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ فَقَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَحْكِي عَنْ رَبِّهِ عَزَّ وَجَلَّ يَقُولُ حَقَّتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَحَابِّينَ فِيَّ وَحَقَّتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَبَاذِلِينَ فِيَّ وَحَقَّتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَزَاوِرِينَ فِيَّ وَالْمُتَحَابُّونَ فِي اللَّهِ عَلَى مَنَابِرَ مِنْ نُورٍ فِي ظِلِّ الْعَرْشِ يَوْمَ لَا ظِلَّ إِلَّا ظِلُّهُ
Tercemesi:
Bize Abdullah, ona Veki', ona Cafer b. Burkân, ona Habib b. Ebu Merzûk, ona Atâ b. Ebu Rebah, ona Ebu Müslim el-Havlânî'den rivayet etmiştir:
Dimeşk mescidine girdiğimde, içlerinde orta yaştaki insanların olduğu bir halka vardı. Bir de baktım ki onların arasında gözleri sürmeli, dişleri parlak bir genç vardı. İnsanlar, herhangi bir konuda ihtilafa düşerlerse ona sorarlar; o ne derse ona göre hareket ederlerdi. Arkadaşıma, 'onun kim olduğunu sordum.' 'Bu, Muaz b. Cebel', dedi.
Ertesi gün daha kimse gelmemişken erkenden yine gittim, -sonraki gün daha erken vakitte yine geldim kimseler gelmemişti- ancak bir de ne göreyim genç [benden erken gelmiş] direğe doğru namaz kılıyor. Ben de namaz kıldım. Sonra ona yöneldim. Namazı kılıp selam verince ona yaklaştım ve 'Vallahi, ben seni Allah (ac) için seviyorum', dedim. Beni kendine doğru çekti ve 'ne dedin' dedi. Ben de 'Vallahi, ben seni Allah (ac) için seviyorum', dedim.
Ben Rasulullah'ın (sav) Rabbinden hikaye ederek şöyle dediğini işittim' diye rivayet etti:
'Benim rızam için birbirlerini sevenler hiçbir gölgenin olmadığı sadece Arş'ın gölgesinde nurdan minberler üzerindedirler.'
Ben bunun üzerine dışarı çıktım ve Ubade b. Samit ile karşılaşıncaya kadar gittim. Sonra ona Muaz b. Cebel'in rivayet ettiği hadisi haber verdim. O, 'ben Rasulullah'ın (sav) Rabbinden hikaye ederek şöyle dediğini işittim' diye rivayet etti:
'Allah (ac) buyurdu ki: Benim rızam için birbirini sevenlere, benim için (birbirleriyle yarışırcasına) can ve mallarını feda edenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere muhabbetim/sevgim vacip olur. Benim rızam için birbirlerini sevenler hiçbir gölgenin olmadığı sadece Arş'ın gölgesinde nurdan minberler üzerindedirler.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Muaz b. Cebel 22414, 7/362
Senetler:
()
Konular:
Dünya, Alem, arş, gölgesi
Hadis, Kudsi Hadis
Kıyamet, ahvali
Sevgi, Allah için sevmek
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
70952, HM022415
Hadis:
حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ أَبِي الْعَبَّاسِ حَدَّثَنَا أَبُو الْمَلِيحِ حَدَّثَنَا حَبِيبُ بْنُ أَبِي مَرْزُوقٍ عَنْ عَطَاءٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُسْلِمٍ قَالَ دَخَلْتُ مَسْجِدَ حِمْصَ فَإِذَا حَلْقَةٌ فِيهَا اثْنَانِ وَثَلَاثُونَ رَجُلًا مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَفِيهِمْ فَتًى شَابٌّ أَكْحَلُ فَذَكَرَ الْحَدِيثَ[قَالَ
أَتَيْتُ مَسْجِدَ أَهْلِ دِمَشْقَ فَإِذَا حَلْقَةٌ فِيهَا كُهُولٌ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَإِذَا شَابٌّ فِيهِمْ أَكْحَلُ الْعَيْنِ بَرَّاقُ الثَّنَايَا كُلَّمَا اخْتَلَفُوا فِي شَيْءٍ رَدُّوهُ إِلَى الْفَتَى فَتًى شَابٌّ قَالَ قُلْتُ لِجَلِيسٍ لِي مَنْ هَذَا قَالَ هَذَا مُعَاذُ بْنُ جَبَلٍ قَالَ فَجِئْتُ مِنْ الْعَشِيِّ فَلَمْ يَحْضُرُوا قَالَ فَغَدَوْتُ مِنْ الْغَدِ قَالَ فَلَمْ يَجِيئُوا فَرُحْتُ فَإِذَا أَنَا بِالشَّابِّ يُصَلِّي إِلَى سَارِيَةٍ فَرَكَعْتُ ثُمَّ تَحَوَّلْتُ إِلَيْهِ قَالَ فَسَلَّمَ فَدَنَوْتُ مِنْهُ فَقُلْتُ إِنِّي لَأُحِبُّكَ فِي اللَّهِ قَالَ فَمَدَّنِي إِلَيْهِ قَالَ كَيْفَ قُلْتَ قُلْتُ إِنِّي لَأُحِبُّكَ فِي اللَّهِ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَحْكِي عَنْ رَبِّهِ يَقُولُ الْمُتَحَابُّونَ فِي اللَّهِ عَلَى مَنَابِرَ مِنْ نُورٍ فِي ظِلِّ الْعَرْشِ يَوْمَ لَا ظِلَّ إِلَّا ظِلُّهُ قَالَ فَخَرَجْتُ حَتَّى لَقِيتُ عُبَادَةَ بْنَ الصَّامِتِ فَذَكَرْتُ لَهُ حَدِيثَ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ فَقَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَحْكِي عَنْ رَبِّهِ عَزَّ وَجَلَّ يَقُولُ حَقَّتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَحَابِّينَ فِيَّ وَحَقَّتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَبَاذِلِينَ فِيَّ وَحَقَّتْ مَحَبَّتِي لِلْمُتَزَاوِرِينَ فِيَّ وَالْمُتَحَابُّونَ فِي اللَّهِ عَلَى مَنَابِرَ مِنْ نُورٍ فِي ظِلِّ الْعَرْشِ يَوْمَ لَا ظِلَّ إِلَّا ظِلُّهُ]
Tercemesi:
Bize İbrahim b. Ebu Abbas, ona Ebu Melîh, ona Habib b. Ebu Merzûk, ona Atâ b. Ebu Rebah, ona Ebu Müslim el-Havlânî şöyle rivayet etmiştir:
Hıms mescidine girdiğimde Rasulullahın (sav) ashabından otuz iki kişinin olduğu bir halka vardı. O halkada gözleri sürmeli bir genç vardı diyerek hadisi aktardı. [Bir de baktım ki onların arasında gözleri sürmeli, dişleri parlak bir genç vardı. İnsanlar, herhangi bir konuda ihtilafa düşerlerse ona sorarlar; o ne derse ona göre hareket ederlerdi. Arkadaşıma, 'onun kim olduğunu sordum.' 'Bu, Muaz b. Cebel', dedi.
Ertesi gün daha kimse gelmemişken erkenden yine gittim, -sonraki gün daha erken vakitte yine geldim kimseler gelmemişti- ancak bir de ne göreyim genç [benden erken gelmiş] direğe doğru namaz kılıyor. Ben de namaz kıldım. Sonra ona yöneldim. Namazı kılıp selam verince ona yaklaştım ve 'Vallahi, ben seni Allah (ac) için seviyorum', dedim. Beni kendine doğru çekti ve 'ne dedin' dedi. Ben de 'Vallahi, ben seni Allah (ac) için seviyorum', dedim.
Ben Rasulullah'ın (sav) Rabbinden hikaye ederek şöyle dediğini işittim' diye rivayet etti:
'Benim rızam için birbirlerini sevenler hiçbir gölgenin olmadığı sadece Arş'ın gölgesinde nurdan minberler üzerindedirler.'
Ben bunun üzerine dışarı çıktım ve Ubade b. Samit ile karşılaşıncaya kadar gittim. Sonra ona Muaz b. Cebel'in rivayet ettiği hadisi haber verdim. O, 'ben Rasulullah'ın (sav) Rabbinden hikaye ederek şöyle dediğini işittim' diye rivayet etti:
'Allah (ac) buyurdu ki: Benim rızam için birbirini sevenlere, benim için (birbirleriyle yarışırcasına) can ve mallarını feda edenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere muhabbetim/sevgim vacip olur. Benim rızam için birbirlerini sevenler hiçbir gölgenin olmadığı sadece Arş'ın gölgesinde nurdan minberler üzerindedirler.']
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Muaz b. Cebel 22415, 7/363
Senetler:
()
Konular:
Dünya, Alem, arş, gölgesi
Hadis, Kudsi Hadis
Kıyamet, ahvali
Sevgi, Allah için sevmek
Sevgi, kişi sevdiğiyle beraberdir