19 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr ve Ebu Küreyb -hadisin lafzı Yahya'ya aittir- onlara Ebu Muaviye, ona A'meş (Süleyman b. Mihran), ona Şakîk (b. Seleme), ona da Habbâb b. Eret şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'la (sav) birlikte Allah'ın rızasını umarak O'nun yolunda hicret ettik. Mükafatımızı vermek Allah'a aittir. Kimimiz bu dünyada mükafatını göremeden ahirete göçüp gitti. Mus'ab b. Umey de onlardan biridir. O Uhut savaşında şehit edilmişti, ancak küçük bir örtü dışında kendisini kefenleyebileceğimiz hiçbir şeyi yoktu. Örtüyü başına koyduğumuzda ayakları açıkta kalıyor, ayaklarına koyduğumuzda başı açıkta kalıyordu. Bunu üzerine Rasulullah (sav) 'Örtüyü baş tarafına koyun, ayak tarafını da (hoş kokulu) izhir otuyla kapatın' buyurdu. Kimimizin de bu dünyada meyvesi olgunlaştı, şimdi onları devşirmektedir."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr (b. Abdülhamid); (T) Bize İshak b. İbrahim, ona İsa b. Yunus; (T) Bize Mincab b. Hâris et-Temîmî, ona Ali b. Müshir; (T) Bize İshak b. İbrahim ve İbn Ebu Ömer, onların hepsine İbn Uyeyne, ona da A'meş (Süleyman b. Mihrân) hadisi bu isnadla yukarıdaki hadise benzer şekilde rivayet etmiştir.
Bize Ahmed b. Muhammed el-Mekkî, ona İbrahim b. Sa‘d, ona da Sa‘d, babasının (İbrahim b. Abdurrahman) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir gün, Abdurrahman b. Avf’a (ra) bir yemek getirildi. O 'Musab b. Umeyr –ki benden daha hayırlı idi- şehit edildi de kendisine kefen olarak sadece çizgili bir entari bulunabilmişti. Hamza (hadisin râvisi burada isim konusunda şüpheye düşüp) ya da bir başka adam, ki o da benden hayırlı idi, şehit edilmişti ve onun için de çizgili bir entari dışında bir kefen bulunamamıştı. Gerçekten ben, hoşumuza giden şeylerin bu dünya hayatında bize acilen verilmiş olmasından endişe etmekteyim' dedi ve sonra da ağlamaya başladı."
Bize Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Şu‘be, ona Saîd b. İbrahim, ona babası İbrahim şöyle rivayet etmiştir: Oruçlu iken Abdurrahman b. Avf'a iftar sofrası getirilmiş, o da “benden daha hayırlı olan Musab b. Umeyr, şehit olduğunda öyle bir kaftan ile kefenlenmişti ki başı örtülse ayakları, ayakları örtülse başı açılıyordu” dedi. -ve sanırım şöyle devam etti:- “Benden daha hayırlı olan Hamza şehit oldu, o da (aynı şekilde kefenlendi). Sonra dünya nimetleri önümüze serildi” yahut “bize dünya nimetleri verildi. Şimdi ahiret ikramlarının erkenden dünyada bize verilmiş olmasından endişeliyiz” dedi, ardından ağlamaya başladı, hatta iftar etmeyi bıraktı.
Bize Ömer b. Hafs b. Ğıyâs, ona babası (Hafs b. Ğıyas), ona A'meş, ona da Şakîk, Habbâb’ın (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Allah’ın rızasına nail olmak ümidiyle Nebi (sav) ile birlikte hicret ettik. Ecrimizi vermek ise Allah’a aittir. Kimimiz ecrinden (bu dünyada) hiçbir şey yemeden öldü. Bunlardan birisi de Mus'ab b. Umeyr’dir. Kimimizin ise meyvesi olgunlaştı ve o kimse şimdi o meyveleri devşirmektedir. (Mus'ab) Uhud günü şehid edildi de ona kefen olmak üzere bir bürdeden (çizgili bir entariden) başka şey bulamadık. Onu başı tarafından örtecek olsak ayakları dışarıda kalıyor, ayakları tarafından örtecek olsak başı dışarıda kalıyordu. Bunun üzerine Nebi (sav) bizlere baş tarafından örtmemizi, ayaklarının üzerine de izhir denilen ottan koymamızı söyledi."