500 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bana Yahya, ona Mâlik, ona Cafer b. Muhammed, ona da babası şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ın (sav) cenazesi, gömleği çıkarılmadan yıkandı."
Bize Mâlik, ona Eyyûb b. Ebu Temîme es-Sahtiyânî, ona Muhammed b. Sîrîn, ona da Ümmü Atıyye el-Ensâriyye şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) kızı vefat ettiğinde yanımıza geldi ve 'Kızımı su ve sidr otu ile üç, beş veya gerek duyarsanız daha fazla sayıda yıkayın. Son yıkamada suya kâfûr veya bir miktar kâfur koyun. Yıkamayı bitirince bana haber edin' buyurdu. Yıkamayı bitirdiğimizde Hz. Peygamber'e (sav) haber verdik, o da bize kendi peştamalını (hıkve) verdi ve 'Bunu da onun bedenine sarın' buyurdu." [Ümmü Atıyye 'hıkve' ile izârı (peştamalı) kastetmiştir.]
Bana Mâlik, ona da Abdullah b. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Bekir es-Sıddık vefat ettiğinde, onu Esma bt. Umeys yıkadı. Sonra dışarı çıkıp orada bulunan muhacirlere 'Ben oruçluyum ve bugün hava çok soğuktur. Benim yıkanmam gerekiyor mu?' diye sordu. Onlar da 'Hayır' cevabını verdiler." [Mâlik, ilim ehlinin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Kadın ölür, yanında da onu yıkayacak başka kadınlar veya bu işi üstlenecek mahremlerinden bir kişi ya da onların yerine geçecek kocası bulunmazsa, cenazeye teyemmüm yaptırılır. Temiz toprakla yüzü ve elleri mesh edilir. Mâlik de 'Bir erkek ölür, beraberinde de kadınlardan başkası bulunmazsa, kadınlar ona teyemmüm yaptırır' demiştir. Mâlik yine, kendilerine göre cenazeyi yıkamanın belli bir şekli ve bilinen bir uygulaması olmadığını, ancak cenazenin yıkanıp temizlenmesi gerektiğini söylemiştir.]
Bana Mâlik, ona da Yahya b. Said şöyle rivayet etmiştir: "Bana ulaştığına göre, Ebu Bekir Sıddîk hastalandığında, kızı Âişe'ye 'Rasulullah (sav) kaç parça elbise ile kefenlendi?' diye sordu. Âişe de 'Sehûlî denen üç parça beyaz elbise ile' dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir üzerindeki (eski) elbiseyi göstererek 'Şu elbiseyi alın. Buna biraz çamur ya da zâferân değmiş gibi duruyor. Onu yıkayın. Sonra onunla birlikte başka iki parça elbise ile beni kefenleyin' dedi. Âişe 'Bu nedir ki?' dedi ve (elbisenin eski olmasını yadırgadı). Ebu Bekir de 'Hayatta olanlar yeni elbiseye ölülerden daha çok muhtaçtırlar. Kefen bezi, (yaralardan çıkan kan ve irin gibi) akıntılar içindir' dedi."
Bana Mâlik, ona İbn Şihâb, ona da Humeyd b. Abdurrahman b. Avf, Abdullah b. Amr b. el-Âs'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ölü, bir gömlek, bir izâr (belden aşağısını örten parça) ve bunların üzerine sarılan üçüncü bir elbise ile kefenlenir. Eğer yalnızca bir tek bez parçası varsa, onunla da (tek kat olarak) kefenlenebilir."
Bana Yahya, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve, ona da Ebu Bekir’in kızı Esmâ ailesine şöyle vasiyet ettiğini rivayet etmiştir: "Ben öldüğümde kefenimi tütsüleyin. Sonra bedenime hanût denilen güzel kokudan sürün. Fakat kefenimin üzerine hanût serpmeyin. Cenazemin arkasından da ateş yakarak (meşale ile) gelmeyin."
Bana Mâlik, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Ömer, Cuhfe bölgesinde ihramlı olarak ölen oğlu Vâkid b. Abdullah’ı kefenledi. Oğlunun başını ve yüzünü örttü ve 'İhramlı olmasaydık ona güzel kokular da sürerdik' dedi." [Mâlik 'Kişi ancak hayatta olduğu sürece amel edebilir. Öldüğünde artık amel etme imkânı ortadan kalkar' demiştir.]
Zeyneb şöyle rivayet etmiştir: "Sonra kardeşi vefat edince, Nebî'nin (sav) eşi Zeyneb bt. Cahş'ın yanına girdim. Zeynep biraz koku getirilmesini istedi ve ondan bir parça süründü. Sonra da 'Vallahi, benim koku sürümeye ihtiyacım yoktur. Ancak ben Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinlemiştim: Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası için beklediği dört ay on günlük iddet haricinde, ölmüş bir kişi için üç günden fazla yas tutması helal değildir."
Bana Yahya, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve, ona babası, ona da Nebî'nin (sav) zevcesi Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), sehûlî denen üç parça beyaz bez ile kefenlendi. Kefen elbiselerinin arasında gömlek ve sarık yoktu."
Bana Mâlik, ona da Yahya b. Said şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), sehûlî denen üç parça beyaz bez ile kefenlenmişti."