500 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Muhammed b. Mansur, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona Muhammed, ona da Hafsa, Ümmü Atiyye’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) (vefat eden) kızının saçlarını üç bölük olarak ördük."
Bize Kuteybe b. Said, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona da Hafsa, Ümmü Atiyye’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "(Hz. Peygamber'in (sav) kızının cenazesini yıkarken) saçlarını üç bölük olarak ördük."
Bize Şuayb b. Yusuf en-Nesâî, ona Yezid, ona İbn Avn, ona Muhammed, ona da Ümmü Atiyye şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ın (sav) kızlarından biri vefat etmişti. Hz. Peygamber (sav) bize 'Onu su ve sidr otu ile üç, beş veya gerek duyarsanız daha fazla sayıda yıkayın. Son yıkamada suya kâfur veya bir miktar kâfur katın. Yıkamayı bitirince de bana bildirin' buyurdu. Rasulullah'a (sav) (yıkamayı bitirdiğimizi) haber verdiğimizde, bize peştamalını verdi ve 'Bunu da onun bedenine sarın (gömlek yapın)' buyurdu."
Bize Yusuf b. Said, ona Haccâc, ona İbn Cüreyc, ona da Eyyûb b. Ebu Temîme, Muhammed b. Sîrîn'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ensâr'dan bir kadın olan Ümmü Atiyye, oğlunun (cenazesine) yetişmek maksadıyla aceleyle geldi ama yetişemedi. Bize rivayetle dedi ki: Kızının (cenazesini) yıkarken Nebî (sav) yanımıza geldi ve 'Onu üç, beş ya da uygun görürseniz yedi defa su ve sidr otu ile yıkayın. Sonuncu yıkamada suya kâfur ya da bir miktar kâfur katın. Bitirdikten sonra da beni haberdar edin' buyurdu. İşimizi bitirdiğimizde bize belden aşağısını örten izârını verdi ve 'Bunu da ona iç gömleği yapın' buyurdu." [İbn Sîrîn bu ifadelere başka bir şey ilave etmemiş ve 'Vefat edenin hangi kızı olduğunu bilemiyorum' demiştir. Ona 'Bunu mevtaya iç gömleği yapın' buyruğunun, ona izâr olarak mı giydirin anlamına geldiğini sorduğumda, (İbn Sîrîn) 'Kanaatimce 'Mevtayı bununla sarınız' demek istediğini söylemiştir.]
Bize Abdurrahman b. Halid er-Rakkî el-Kattân ve Yusuf b. Said -hadisin lafızları ona aittir-, onlara Haccâc, ona İbn Cureyc, ona da Ebu Zübeyr, Câbir'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir hutbe vermişti. Hutbesinde ashabından vefat edip geceleyin gömülen ve cesedini örtmeyen bir kumaşla kefenlenen birinden bahsetti. Ardından Rasulullah (sav), zaruret olması dışında bir insanın geceleyin gömülmesini yasakladı ve şöyle buyurdu: Biriniz kardeşini kefenlemeyi üstlenirse itinayla kefenlesin."
Bize Amr b. Ali, ona Yahya b. Said, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Eyyûb, ona Ebu Kılâbe, ona Ebu Muhelleb, ona da Semura, Nebî'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Beyaz elbiseleri tercih edin. Çünkü o daha temiz ve daha hoştur. Ölülerinizi de beyaz bezle kefenleyin."
Bize İshak, ona Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da Urve, Âişe’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebî (sav), beyaz renkli, sehûlî denen üç parça bezle kefenlendi."
Bize Kuteybe, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve, ona da babası, Âişe'den şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), suhûlî denen üç parça beyaz bez ile kefenlendi. Aralarında gömlek ve sarık yoktu."
Bize Kuteybe, ona Hafs, ona Hişâm, ona da babası, Âişe’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) pamuklu, Yemen işi, üç parça beyaz bez ile kefenlendi. İçlerinde gömlek ve sarık yoktu. Âişe'ye iki parça ve Hibara işi çizgili bir elbise ile kefenlendiğine dair söylenenler zikredilince, Âişe "Evet, bürd denilen (çizgili) bir elbise getirildi. Fakat orada olanlar, onunla kefenlemeyip elbiseyi geri gönderdiler."
Bize Ubeydullah b. Said, ona Yahya, ona A'meş; (T) Bize İsmail b. Mesud, ona Yahya b. Said el-Kattân, ona A'meş, ona Şakîk, ona da Habbâb şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ile birlikte Allah Teâlâ'nın rızasını umarak hicret ettik. Ecrimizi verecek olan da Allah'tır. Ancak kimimiz mükafatından hiçbir şey yemeden öldü. Bunlardan biri de Uhud gününde şehit edilen Mus'ab b. Umeyr'di. Onu kefenlemek için çizgili bir kumaştan başka bir şey bulamadık. Onunla baş tarafından örtecek olsak ayakları, ayak tarafından örtmeye çalışsak başı dışarıda kalıyordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bizden, o elbiseyi baş tarafından örtmemizi, ayaklarını de izhir otuyla kapatmamızı istedi. Kimimizin ise meyveleri olgunlaştı, onlar da şimdi o meyveleri devşirmektedirler." [Hadisin lafzı râvilerden İsmail'e aittir.]