500 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bana (Muhammed b. Abdullah) el-Ensarî, ona Hişâm, ona da Hafsa, Ümmü Atiyye’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebi (sav) (eşi vefat eden kadınlara) bazı şeyleri yasakladı. Kadın bu süre zarfında ay halinden temizlendiğinde kullandığı çok az miktar küst-ü ezfâr otu dışında koku sürünemezdi."
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Buhari ile Ensari arasında inkıta' vardır.
Bize Abdullah b. Abdülvehhâb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb, ona Hafsa, ona da Ümmü Atiyye şöyle rivayet etmiştir: "Bize, koca için beklenen dört ay on günlük iddet süresi hariç, ölmüş birisi için üç günden fazla yas tutmamız yasaklandı. Bu süre zarfında sürme çekemez, hoş koku sürünemez, asb türü elbise hariç boyalı elbise de giyemezdik. Bununla birlikte herhangi birimiz ay halinden temizlenip yıkandığı zaman, küst-ü ezfâr denilen kokulu ottan bir miktar kullanmamıza da ruhsat verilmişti. Ayrıca cenazelerin peşinden kabristana gitmemiz de yasaklanmıştı."
Bize Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, ona Abdullah b. Ebu Bekir b. Amr b. Hazm, ona Humeyd b. Nâfi, ona Ümmü Seleme'nin kızı Zeynep, ona da Ebu Süfyan'ın kızı Ümmü Habibe şöyle rivayet etmiştir: "Babasının vefat haberi geldiğinde, Ümmü Habibe biraz koku istedi ve kollarına ondan sürüp şöyle dedi: Benim koku sürünmeye ihtiyacım yoktur. Ancak ben Nebi’yi (sav) şöyle buyururken dinlemiştim: Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocasının ölümü için bekleyeceği dört ay on gün (iddet) dışında, ölmüş herhangi bir kimse için üç günden fazla yas tutması helal değildir."
Zeynep (bt. Ümmü Seleme) şöyle rivayet etmiştir: "Kardeşi vefat ettiğinde, Zeynep bt. Cahş'ın yanına gitmiştim. Biraz koku getirilmesini istedi ve ondan süründü. Sonra da 'Vallahi, benim koku sürünecek halim yoktur. Ancak Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinlemiştim' dedi: 'Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, kocası için bekleyeceği dört ay on gün iddet süresi hariç, ölmüş herhangi birisi için üç günden fazla yas tutması helal değildir'."
Bize İshak b. İbrahim, Ali b. Hucr ve Kuteybe (b. Said), onlara Süfyan (b. Uyeyne), ona Zührî, ona da Sâlim (b. Abdullah b. Ömer), babası (Abdullah b. Ömer)'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ben, Rasulullah (sav), Ebu Bekir ve Ömer'i (r. anhumâ) cenazenin önünden yürürlerken gördüm."
Bize Süveyd, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Abdurrahman el-A'rec, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim namazını kılmak amacıyla cenazeye katılırsa, ona bir kırat sevap vardır. Kim de defnedilinceye kadar katılırsa ona da iki kırat sevap vardır. 'İki kırat ne kadardır Ey Allah'ın Rasulü?' diye sorulunca, 'İki büyük dağ gibidir' buyurdu."
Bize Hasan b. Kazaa, ona Mesleme b. Alkame, ona Davud, ona Âmir, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim bir cenazeye katılır ve namazını kılıp oradan ayrılırsa, ona bir kırat ecir vardır. Kim de cenazeye katılır, namazını kılar, arkasından da defin işlemi tamamlayıncaya kadar orada durursa, ona da iki kırat ecir vardır. Bu iki kıratın her biri Uhud Dağı'ndan daha büyüktür."
Bize Abdurrahman b. Halid el-Kattân er-Rakkî, ona Haccâc, ona İbn Cureyc, ona da Ebu Zübeyr, Câbir'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir defasında hutbe verirken, ashabından vefat edip geceleyin defnedilen ve yeteri kadar uzun olmayan bir kefenle kefenlenmiş bir kimseden bahsetti. Ardından da zorunluluk olmadıkça vefat eden birinin geceleyin gömülmesini yasakladı."
Bize Muhammed b. Ma'mer, ona Vehb b. Cerîr, ona babası, ona Humeyd b. Hilal, ona Sa'd b. Hişam b. Âmir, ona da babası şöyle rivayet etmiştir: "Uhud gününde Müslümanlardan pek çok kişi şehit olmuş ve pek çok kimse de yaralanmıştı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Mezarları kazın ve geniş tutun. Kabre iki hatta üç kişiyi birlikte defnedin. İçlerinden Kur'an'ı daha iyi bilenleri de ön tarafa koyun' buyurdu."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona İshak b. Yusuf, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona Humeyd b. Hilal, ona da Hişam b. Âmir şöyle rivayet etmiştir: "Uhud gününde Rasulullah’a (sav) ricada bulunarak 'Ey Allah’ın Rasulü! Her bir şehit için bir mezar kazmak bize ağır gelecek' dedik. Rasulullah (sav) da bunun üzerine 'Siz mezarları derin ve güzelce kazın. Tek bir kabre iki ya da üç kişiyi birlikte defnedin' buyurdu. Ashâb 'Peki ey Allah’ın Rasulü! Hangisini kabirde öne koyalım?' deyince, 'Kur'an’ı daha çok bilenleri' buyurdu. Hişam 'Babam aynı kabirdeki üç kişinin üçüncüsü idi' diye ilave etmiştir."