500 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ömer b. Yunus, ona İkrime b. Ammâr, ona Hişam b. Hassân, ona Muhammed b. Sîrîn, ona da Ebu Katâde, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sizden biriniz ölen kardeşini kefenlemeyi üzerine alırsa, kefen bezini güzelinden edinsin." [Bu hususta Câbir’den de rivayet gelmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) bu hadisin hasen-garîb olduğunu söylemiştir. İbnü’l-Mübarek, Sellâm b. Ebu Mutî'in rivayetinde 'Biriniz kardeşinin kefenini güzelinden yapsın' buyruğu hakkında 'Bu, o kefenin pahalı olacağı değil, ince ve temiz olması' anlamındadır demiştir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said, ona Süfyan (es-Sevrî), ona Zübeyd el-Eyâmî, ona Mesruk (b. Ecda'), ona da Abdullah (b. Mesud), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "(Ölen kişinin ardından) yaka bağır yırtan, yanaklarını tokatlayan ve cahiliye feryatlarıyla figan eden kimse bizden değildir." [Ebu İsa (Tirmizî) bu hadisin hasen-sahih olduğunu belirtmiştir.]
Bize İbn Ebu Ömer, ona Bişr b. Serî, ona Zâide, ona Abdullah b. Muhammed b. Akîl, ona da Câbir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: "Rasûlullah (sav), Hamza b. Abdülmuttalib’i bir tek çizgili elbise ile kefenlemişti." [Tirmizî hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Bu konuda Ali, İbn Abbas, Abdullah b. Muğaffel ve İbn Ömer'den de hadis nakledilmiştir. Âişe rivayeti hasen-sahih bir hadistir. Nebi’nin (sav) kefenlenmesi hususunda birbiriyle ihtilaflı rivayetler olmakla birlikte, Âişe’nin naklettiği hadis, bu konudaki en sahih rivayettir. Gerek Nebi’nin (sav) ashabı arasında gerek diğer alimler arasında, ilim ehlinin çoğunluğuna göre uygulama Âişe’nin rivayet ettiği hadise göredir. Süfyan es-Sevrî, erkeklerin dilediği takdirde bir kamis (gömlek) ve iki lifâfe (sargı) ile, dilerse de üç lifâfe ile kefenlenebileceğini, eğer iki parça bulunamayacak olursa bir parçanın da yeterli olacağını, iki parçanın zaten yeterli olacağını, ama bulabilenler için kefenin üç parça olmasının ilim ehli tarafından daha uygun görüldüğünü belirtmiştir. Sevrî'nin bu görüşü, Şâfiî, Ahmed ve İshak’ın da görüşüdür. Bu alimler, kadınların ise beş parça bez ile kefenleneceğini söylemişlerdir.]
Bize Ahmed b. Menî, ona Kurrân b. Temmâm, Mervân b. Muâviye ve Yezid b. Harun, onlara Said b. Ubeyd et-Tâî, ona da Ali b. Rabîa el-Esedî şöyle rivayet etmiştir: "Kuraza b. Ka'b isminde Ensar'dan olan bir adam vefat etmiş ve kendisi için ağıt yakılmıştı. Bunun üzerine Muğîre b. Şu'be minbere çıkıp Allah'a hamdü senâda bulundu ve ardında şöyle dedi: İslam'da ölü için ağıt yakmak da nedir? Ben, Rasulullah'ın (sav) 'Kendisi için ardından ağıt yakılıp ağlanan kimseye, o ağıtlar sebebiyle azap edilir' buyurduğunu işittim demiştir." [Bu konuda Ömer, Ali, Ebu Musa, Kays b. Asım, Ebu Hureyre, Cünâde b. Malik, Enes, Ümmü Atiyye, Semüra ve Ebu Malik el-Eş'arî'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî), Muğîre hadisinin garîb-hasen-sahih bir hadis olduğunu söylemiştir.]
Bize Ebu Kureyb, ona Muaviye b. Hişam, ona İmran b. Enes el-Mekkî, ona Atâ, ona da İbn Ömer, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ölülerinizin iyilikle anın, kötülüklerinden bahsetmeyin." [Ebu İa (Tirmizî) hadis hakkında şu değerlendirmede bulunmuştur: Bu garîb bir hadistir. Muhammed (b. İsmail Buhârî)'in 'İmran b. Enes el-Mekkî, münkeru'l-hadîstir. Râvilerden biri bu hadisi Atâ vasıtasıyla Âişe'den nakletmiştir. İmran b. Ebu Enes adlı râvi Mısırlıdır ve Mekkeli İmran b. Enes'ten daha yaşlı ve hafıza bakımından da daha sağlam biridir" dediğini duydum.]
Bize İbn Ebu Ömer, ona Abdülvehhâb es-Sakafî, ona Eyyûb; (T) Bize Ahmed b. Menî ve Ali b. Hucr, o ikisine İsmail b. İbrahim, ona Eyyûb, ona Ebu Kılâbe, ona Âişe’nin süt kardeşi olan Abdullah b. Yezid, ona da Âişe, Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Müslümanlardan bir kimse ölüp de yüz kişiden oluşan bir müslüman cemaat onun cenaze namazını kılar ve onun için şefaatçi olurlarsa (affedilmesini dilerlerse), mutlaka onun hakkındaki şefaatleri kabul edilir." [Ali b. Hucr rivayeti 'Yüz ve daha fazla kişi' şeklinde nakletmiştir. Ebu İsa (Tirmizî), Âişe hadisinin hasen-sahih olduğunu, bazılarının bu hadisi merfû değil mevkûf olarak rivayet ettiklerini belirtmiştir.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyân, ona Habib b. Ebu Sâbit, ona Meymûn b. Ebu Şebîb, ona da Semure b. Cündeb, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Beyaz renkli elbiseler giyiniz. Zira o daha temiz ve daha hoştur. Ölülerinizi de onunla kefenleyiniz" [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hasen-sahih bir hadistir. Bu konuda İbn Abbas ve İbn Ömer'den de hadis rivayet edilmiştir.]
Bize Ebu Rabî ez-Zehrânî, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona da Hafsa, Ümmü Atiyye'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bize koca için tutulan dört ay on gün yas dışında, ölmüş herhangi birisi için üç günden fazla yas tutmamız yasaklanmıştı. Yas döneminde sürme çekemez, koku süremez, boyalı elbise de giyemezdik. Bununla birlikte ay halinden temizlendiğinde gusledeceği vakit, kadınların bir nebze kust ya da ezfâr denilen kokulu otlardan kullanmasına izin verilmişti."
Bize Müsedded, ona Bişr, ona Seleme b. Alkame, ona da Muhammed b. Sîrîn, Ümmü Atiyye'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kocanın vefatı hariç, herhangi bir kimsenin ardından üç günden fazla yas tutmamız bize yasaklandı."
Bize Kuteybe (b. Said), ona Ebu Safvân (Abdullah b. Said), ona Üsâme b. Zeyd, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Uhud günü Hamza'nın cesedinin yanına geldi ve başında durdu. Cansız bedenine müsle yapıldığını (gözünün oyulduğu, kulağının ve burnunun kesildiğini) görünce şöyle buyurdu: Safiyye’yi sevindirecek olmasaydım, Hamza'nın cesedini böylece bırakır, vahşi hayvanların yemesine terk eder ve kıyamet günü de onların karınlarından diriltilmesini isterdim. Sonra Rasulullah (sav), çizgili kumaştan yapılmış bir elbise istedi ve onunla Hamza'yı kefenledi. Kefen, başına doğru çekildiğinde ayakları, ayaklarına doğru çekildiğinde ise başı açıkta kalıyordu. Şehitler çok, fakat kefen yapılacak malzeme azdı. Bir, iki ya da üç kişi bir kefene sarılıyor, sonra da aynı kabre defnediliyordu. Defnederken Rasulullah (sav) 'Hangisinin Kur'an bilgisi çoktur?' diye soruyor ve onu kıbleye doğru ön tarafa geçiriyordu. Böylece tüm Uhud şehitlerini defnetti ve onlar için cenaze namazı da kılmadı." [Ebu İsa (Tirmizî), hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Enes hadisi hasen-garibdir ve sadece bu tarikle bilinmektedir. Nemire, eskimiş (çizgili) elbise demektir. Bu hadisin rivayetinde Üsâme b. Zeyd'e muhalefet edilmiştir. Şöyle ki hadisi, Leys b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Abdurrahman b. Ka'b b. Mâlik, ona da Câbir b. Abdullah b. Zeyd rivayet etmiştir. Ma'mer ise bu hadisi Zührî'den, o Abdullah b. Sa'lebe'den, o da Cabir'den rivayet etmiştir. Bu hadisi Zührî vasıtasıyla Enes'ten nakleden Üsâme b. Zeyd'den başkasını da bilmiyoruz. Muhammed (b. İsmail Buhârî)'ye bu hadisin isnadı hakkında sorduğumda 'Leys’in, İbn Şihâb, onun Abdurrahman b. Ka'b b. Mâlik, onun da Cabir vasıtasıyla rivayet ettiği hadis daha sahihtir' demiştir.]