Giriş

Bize Muhammed b. Humeyd er-Râzî, ona Hakkâm b. Selm ve Harun b. Muğîre, ona Anbese, ona Ebu Hamza, ona İbrahim (en-Nehaî), ona Alkame (b. Kays), ona da Abdullah (b. Mesud), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Feryat figan ederek ölüm ilanında bulunmaktan sakının. Şüphesiz feryat figan ederek ölüm ilanında bulunmak, cahiliye adetlerindendir." [Abdullah (b. Mesud), en-na'yu (النَّعْي) ifadesinin, bir kişinin öldüğünü feryat ederek duyurmak anlamına geldiğini söylemiştir. Konuyla ilgili Huzeyfe'den de rivayet gelmiştir.]


Açıklama: Harun b. Muğira ile Meymun el-A'ver arasında inkıta' vardır.

    Öneri Formu
15780 T000984 Tirmizi, Cenaiz, 12

Bize Said b. Abdurrahman el-Mahzûmî, ona Abdullah b. Velid e-Adenî, ona Süfyan es-Sevrî, ona Ebu Hamza, ona İbrahim (en-Nehaî), ona Alkame (b. Kays en-Nehaî), ona da Abdullah (b. Mesud), Hz. Peygamber'den (sav) önceki hadisin bir benzerini şöyle rivayet etmiştir: "Ölünün arkasından feryat figan etmekten sakının. Şüphesiz feryat figan ederek ağlamak, cahiliye adetlerindendir." [Fakat önceki rivayette râvi (Süfyan es-Sevrî) hadisi Hz. Peygamber'e dayandırmadan, Abdullah b. Mesud'un sözü olarak aktarmıştır. Ayrıca rivayetinde 'en-Na'yü ifadesi, ölen kişinin feryat figan ederek arkasından öldüğünü duyurmak demektir' kısmını da zikretmemiştir. Ebu İsa (Tirmizî) hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Abdullah (b. Mesud)'a isnad edilen bu rivayet, Anbese'nin Ebu Hamza'dan aktardığı hadisten daha sahihtir. Ebu Hamza'nın adı Meymûn el-A'ver olup, hadis ehli nazarında sağlam bir râvi olarak değerlendirilmez. Tirmizî ayrıca Abdullah (b. Mesud) hadisinin hasen-garib olduğunu ve ilim ehlinden bazılarının, ölüm ilanını mekruh gördüklerini de aktarmıştır. İlim ehline göre en-na'yü ifadesi, ölenin cenazesine iştirak etmeleri için insanlar arasında 'Falanca kişi ölmüştür' şeklinde duyuruda bulunmak anlamına gelir. İlim ehlinden bazısı, birinin ölümünü o kişinin yakınlarına ve akrabalarına duyurmada bir sakınca olmadığını söylemiştir. İbrahim (en-Nehaî)'den de 'Ölenin yakınlarına bir kişinin vefat ettiğini duyurmada bir sakınca yoktur' görüşü nakledilmiştir.]


Açıklama: Karşılaştırılan ilgili rivayet için bkz. T000984 numaralı hadis.

    Öneri Formu
15788 T000985 Tirmizi, Cenaiz, 12

Bize Hişam b. Ammâr, ona İsmail b. Ayyâş, ona Abdullah b. Dinar, ona da Muaviye’nin azatlısı Hâris şöyle rivayet etmiştir: "Muaviye, Hıms’da bir hutbe verdi ve hutbesinde Rasulullah’ın (sav) (ölü için) yüksek sesle ağıt yakılmasını yasakladığından bahsetti."


    Öneri Formu
15597 İM001580 İbn Mâce, Cenâiz, 51

Bize Ahmed b. Menî, ona Abdülkuddûs b. Bekir b. Huneys, ona Habib b. Süleym el-Absî, ona da Bilal b. Yahya el-Absî, Huzeyfe b. Yemân'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Öldüğüm zaman ölüm haberini hiç kimseye ilan etmeyin. Ben böyle yapmanın (hadiste yasaklanan) ölüm ilanı kapsamına girmesinden korkuyorum. Zira ben, Rasulullah'ın (sav) ölümü (feryat ederek) ilan etmekten men ettiğini duydum." [Bu, hasen bir hadistir.]


    Öneri Formu
15792 T000986 Tirmizi, Cenaiz, 12

Bize Ahmed b. Menî, ona Huşeym, ona da Halid, Mansur ve Hişam rivayet etmiş, Halid ve Hişam 'Bize Muhammed ve Hafsa rivayet etti ki' derken, Mansur 'Bize sadece Muhammed rivayet etti ki demiştir' ona da Ümmü Atiyye şöyle rivayet etmiştir: "Nebi’nin (sav) kızlarından biri vefat etmişti. Hz. Peygamber 'Onu tek sayı adedince; üç, beş ya da uygun gördüğünüz daha fazla sayıda yıkayınız. Onu su ve sidr otu ile yıkayın ve sonuncuda suyuna kâfur -ya da bir miktar kâfur- koyunuz. İşinizi bitiğinde de bana haber veriniz' buyurdu. İşimizi bitirince ona haber verdik. O da bize, belden aşağısını peştamal gibi örten izârını uzattı ve 'Bunu da iç gömleği yapın' buyurdu." [Râvilerden Huşeym şöyle demiştir: Bunların dışındaki râvilerin hadisinde -bilemiyorum, belki de Hişâm'ın rivayetindedir- Ümmü Atiyye’nin 'Biz, ölünün saçlarını üç bölük halinde ördük' ifadesi de geçmektedir. Hadiste yine 'Biz, ölünün saçlarını da arkasına bıraktık' ifadesinin de yer aldığını zannediyorum. Huşeym ayrıca 'Raviler arasından bize Hâlid, ona Hafsa ve Muhammed, onlara da Ümmü Atiyye’nin şöyle dediğini nakletmiştir: Rasûlullah (sav) bize 'Ölüyü yıkamaya sağ tarafından ve abdest azalarından başlayınız' demiştir. Bu konuda Ümmü Süleym’den de rivayet nakledilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Ümmü Atiyye’nin rivayet ettiği hadis, hasen-sahih bir rivayettir. İlim ehli nezdinde de uygulama bu hadise göredir. İbrahim en-Nehaî'den 'Ölünün yıkanması, tıpkı cünüplükten yıkanmak gibidir' görüşü nakledilmiştir. Malik b. Enes de 'Bize göre, ölünün yıkanması için sınırları belli bir yıkama şekli ve bilinen bir uygulaması bulunmamaktadır. Yalnız ölü, iyice temizlenir' demiştir. Şâfiî de 'Malik'in 'Ölü yıkanır ve tertemiz edilir' görüşü biraz genel kalmıştır. Ölü saf bir suyla yahut içine başka bir şey katılmış bir su ile yıkanırsa, bu gusül için yeterlidir. Ama bizim için daha doğru olanı, ölünün üç defa veya daha fazla sayıda yıkanmasıdır. Hatta Rasûlullah'ın (sav) 'Onu üç ya da beş defa yıkayınız' buyruğu sebebiyle üç defadan aşağısı ile yetinilmemelidir. Eğer üç defa yıkamaktan daha azı ile ölü temizlenecek olursa, bu da yeterlidir. Biz, Nebi’nin (sav) üç yahut beş defa yıkayın deyip belli bir sayı söylememesini, ölünün mutlaka bu sayı adedince yıkanması manasında anlamıyoruz. Nitekim fakihler de böyle demiştir ve onlar hadisin manasını daha iyi bilirler. Ahmed ve İshak da 'Her bir yıkama, su ve sidr otu ile yapılır. Son yıkamada da bir miktar kâfur kullanılır' demişlerdir.]


    Öneri Formu
15806 T000990 Tirmizi, Cenaiz, 15

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyân, ona Asım b. Ubeydullah, ona Kasım b. Muhammed, ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Osman b. Maz'ûn öldüğünde onu ağlayarak (veya gözlerinden yaşlar döküldüğü halde) öpmüştü." [Bu konuda İbn Abbas, Câbir ve Âişe'den de hadis rivayet edilmiştir. Ashâb, Rasulullah (sav) vefat ettiğinde Ebu Bekir'in de onu öptüğünü söylemiştir. Ebu İsa (Tirmizî), Âişe'nin naklettiği hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.]


    Öneri Formu
15801 T000989 Tirmizi, Cenaiz, 14

Bize Kuteybe, ona Bişr b. Mufaddal, ona Abdullah b. Osman b. Huseym, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Beyaz elbise giyininiz. Çünkü o, en hayırlı elbiselerinizdendir. Ölülerinizi de beyaz kefen ile kefenleyiniz." [Bu konuda Semure, İbn Ömer ve Âişe’den de rivayet gelmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: İbn Abbas'ın naklettiği bu hadis, hasen-sahihtir. İlim ehli de bu rivayetin bildirdiği hususu müstehab görür. İbnü’l-Mübarek, kişinin namaz kılarken giydiği elbiseleri ile kefenlenmesinin kendisine daha uygun geldiğini söylemiştir. Ahmed ve İshak da kişinin beyaz renkli elbise ile kefenlenmesini daha uygun gördüklerini ve kefen olarak güzel elbiselerin seçilmesinin müstehab olduğunu belirtmişlerdir.]


    Öneri Formu
15824 T000994 Tirmizi, Cenaiz, 18

Bize Mahmud b. Ğaylân, ona Ebu Davud, ona Şu'be (b. Haccâc) ve (Abdurrahman) el-Mesudî, ona Alkame b. Mersed, ona Ebu Rabî', ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ümmetimde bazı insanların bırakamadığı cahiliye adetlerinden kalma dört özellik vardır: Ölünün arkasından yüksek sesle bağırarak ağlamak. İnsanların soylarına dil uzatmak. Bütün hastalıkların bulaşıcı olduğunu düşünmek ki bir deve uyuz olduğunda yüz deveyi de uyuz yaptıysa, o zaman ilk deveyi kim uyuz yapmıştır? (Sonuncusu da) falan yıldız sebebiyle yağmur yağdı gibi sözler söyleyerek, yıldızlardan hava tahmininde bulunmaktır." [Ebu İsa (Tirmizî), bu hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.]


    Öneri Formu
15846 T001001 Tirmizi, Cenaiz, 23

Bize Ali b. Haşrem, ona İsa b. Yunus, ona İbn Ebu Leyla, ona Atâ (b. Ebu Rabâh), ona da Câbir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Abdurrahman b. Avf'ın elinden tutarak, onunla (hasta olan) oğlu İbrahim'in yanına gitti. Vardıklarında çocuk son nefesini vermek üzere idi. Rasulullah (sav) çocuğu kucağına aldı ve ağladı. Bunu gören Abdurrahman 'Bize (ölünün ardından) ağlamayı yasakladığın halde, ağlıyor musun?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) de 'Ben dengesizce ve günaha girecek şekilde ağlanmasını yasakladım. Bir musibet anındaki dengesiz sözleri, yüzlerin tırmalanmasını, yaka paça yırtılmasını ve şeytanca gürültü çıkarılmasını yasakladım' şeklinde cevap verdi." [Bu hadis, bu rivayetteki şeklinden daha uzundur. Tirmizî, hadisin hasen olduğunu söylemiştir.]


    Öneri Formu
15863 T001005 Tirmizi, Cenaiz, 25

Bize Kuteybe, ona Hafs b. Ğıyâs, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav), Yemen işi üç parça beyaz bez ile kefenlendi. Kefeninde gömlek de sarık da yoktu. Âişe’ye bazıları 'İki parça bez ile hibara türü denilen çizgili kumaşın da kefeninde kullanıldığını' sorduklarında, Âişe 'Evet, çizgili bir kumaş getirildi, fakat orada bulunanlar o elbiseyi kullanmayıp geri iade ettiler' diye cevapladı." [Ebu İsa (Tirmizî), bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiştir.]


    Öneri Formu
15827 T000996 Tirmizi, Cenaiz, 20