500 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdüvehhab es-Sekafî, ona Eyyüb (es-Sahtiyânî), ona Hafsa, ona da Ümmü Atiyye, Muhammed (b. Sîrîn)'in hadisinin aynısını rivayet etmiştir. Fakat Hafsa rivayetinde hadis 'Onu (Hz. Peygamber'in (sav) kızı) tekli sayılar adedinde yıkayınız', Muhammed rivayetinde ise 'Onu üç ya da beş kez yıkayınız' şeklinde geçmektedir. Yine Muhammed rivayetinde 'Yıkamaya ölünün sağ taraflarından ve abdest azalarından başlayınız' ifadeleri yer almaktadır. Hafsa rivayetinde, Ümmü Atiyye'nin 'Ölünün saçlarını üç belik halinde tarayınız' ifadesi de geçmektedir.
Açıklama: İlgili olay için bkz. İM001458 numaralı hadis.
Bize Ebu Velid, ona Leys, ona İbn Şihâb, ona Abdurrahman b. Ka'b, ona da Câbir, Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "(Uhud gününde şehit düşenleri kast ederek) 'Onları kanları ile defnediniz' buyurdu. Ayrıca onları yıkatmadı da."
Bize Süleyman b. Davud el-Mehrî, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona da Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe şöyle rivayet etmiştir: "Babası, Ömer b. Abdullah b. Erkam b. ez-Zührî'ye, Eslem'li Hâris kızı Sübey'a'nın yanına giderek, ona başından geçen olayı anlatan hadisi ve Rasulullah'ın (sav) onun sorduğu fetvaya ne cevap verdiğini öğrenmesi için bir mektup yazdı. Karşılığında Ömer b. Abdullah, Abdullah b. Utbe'ye, Subey'a’nın kendisine bildirdiği şu olayı yazarak gönderdi: Sübey'a, Âmir b. Lüeyy oğullarından olan ve Bedir Savaşı'na katılan Sa‘d b. Havle ile evli idi. Sa'd veda haccı esnasında vefat ettiğinde kendisi hamile idi. Kocası vefat ettikten kısa bir süre sonra doğum yaptı. Lohusalığı bittikten sonra da kendisi ile evlenmeye talip olacaklar için süslenmeye başladı. Abduddâr oğullarından Ebu Senâbil b. Ba'kek, onun yanına geldi ve 'Hayırdır, süslenmiş olduğunu görüyorum. Galiba evlenmeyi düşünüyorsun. Halbuki dört ay on gün geçmedikçe sen kimse ile nikâhlanamazsın' dedi. Ebu Senâbil bana bunları söyleyince, akşam olunca üzerime elbiselerimi giyinerek doğru Rasulullah'ın (sav) huzuruna gittim. Ona bunu sordum. O da bana çocuğumu doğurduğum için nikâhlanmamın helâl olduğuna dair fetva verdi ve uygun görürsem evlenebileceğimi söyledi." [İbn Şihâb da 'Ben böyle bir kadının doğumu ile kanaması devam etmekte iken dahi nikahlanmasında bir sakınca görmüyorum. Ancak kocası, temizleninceye kadar ona yaklaşamaz' demiştir.]
Bize İsmail b. Esed, ona Muaviye b. Amr, ona Ebu İshak el-Fezârî, ona Halid el-Hazzâ, ona Ebû Kılâbe, ona da Kabîsa b. Züeyb, Ümmü Seleme'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Ebu Seleme'nin (cenazesinin) yanına geldi. Ölünün gözleri açık kalmıştı. Rasulullah (sav), onun gözlerini kapadı, sonra da 'Ruh kabzedildiğinde, göz onu takip eder' buyurdu."
Bize Ebu Davud Süleyman b. Tevbe, ona Asım b. Ali, ona Kazaa b. Süveyd, ona Humeyd el-A'rec, ona Zührî, ona Mahmud b. Lebîd, ona da Şeddâd b. Evs, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ölüm esnasında mevtanın yanında olursanız, ölünün gözlerini kapatın. Şüphesiz göz ruhu takip eder. Bir de (mevta hakkında) hayır söz söyleyin. Zira melekler, evde bulunanların söylediklerine 'âmin' derler."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdülvehhab es-Sekafî, ona Eyyüb (es-Sahtiyânî), ona da Muhammed b. Sîrîn, Ümmü Atiyye'nin (r. anhâ) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kızı Ümmü Gülsüm'ü yıkarken, Rasulullah (sav) yanımıza geldi ve 'Onu su ve sedirle üç, beş veya daha fazla sayıda yıkayın. Son seferinde suyun içerisine kâfûr ya da biraz kâfûr koyun. Yıkama işini bitirince de bana haber verin' dedi. İşimiz bitince kendisine haber verdik. Bunun üzerine kefen olarak kullanmamız için bize doğru izârını uzattı ve 'Kızıma bunu giydirin' buyurdu."
Bize Evzâî, ona Zührî, ona da Câbir b. Abdullah (r.anhumâ) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Uhud’da öldürülenler için 'Bunların hangisi Kur’ân’ı daha çok öğrenmiştir?' diye soruyor, ona bir kişi gösterildiğinde hemen kabrine varıp onu kabre diğer arkadaşından önce yerleştiriyordu. Câbir 'Babam ve amcam (o gün) bir tek çizgili aba ile kefenlendiler' demiştir." [Süleyman b. Kesir 'Bana bu hadisi Zührî, ona da Câbir’i (ra) dinlemiş olan birisi rivayet etmiştir' dedi.]
Açıklama: Muhammed b. Şihab ez-Zührî ile İbn Abbas arasında inkita vardır.
Bize Ebu Ma'mer, ona Abdulvâris, ona Ebu Teyyâh, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiğinde, Mescid-i Nebî'nin inşa edilmesini emretti ve şöyle dedi: 'Ey Neccar oğulları! Bana arsalarınızın bedelini söyleyin.' Onlar 'Biz onlardan bir bedel istemeyiz. Karşılığını sadece Allah'tan talep ederiz' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) arsadaki müşrik kabirlerindeki kalıntıların çıkarılmasını (ve başka bir yere defnedilmesini), sonra arsadaki çukur ve tümseklerin düzeltilmesini, mevcut hurma ağaçlarının da kesilmesini istedi ve istediklerinin tamamı yerine getirildi. Ardından sahabe kesilen o hurma ağaçlarını mescidin kıble tarafına dizdiler."
Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Mahreme, ona babası, ona Muğire b. Dahhâk, ona da Ümmü Hakim bt. Useyd annesi hakkında şöyle rivayet etmiştir: "Eşi vefat etmişti. Annem o sırada gözlerinden rahatsızdı ve gözlerini 'celâ' ile sürmeliyordu –ravi Ahmed ifadenin doğrusunun 'celâ sürmesi kullanıyordu' olduğunu söylemiştir- Bunun üzerine bir cariyesini Ümmü Seleme'ye gönderdi ve ona celâ sürmesi çekmenin durumunu sordu. Ümmü Seleme ona 'Sürmeyi ancak senin için katlanması zor bir rahatsızlıktan dolayı ve kaçınılmaz olan bir iş sebebiyle kullanabilirsin. Onu da geceleyin sürer, gündüzün silersin' diye cevap verdi. Ardından Ümmü Seleme sözlerine şöyle devam etti: 'Ebu Seleme vefat ettiğinde Rasulullah (sav) yanıma gelmişti. O sırada gözlerime sabır suyu denilen bir ilaç koymuştum. Hz. Peygamber 'Bu da nedir, ey Ümmü Seleme?' diye sordu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O sadece sabır suyudur. Güzel de kokmaz' dedim. Allah Rasulü 'Ama o yüze bir tazelik ve güzellik katar. Bu sebeple onu gözlerine geceleyin koy, gündüzün de sil. Hoş koku ile ve kına ile de taranma. Çünkü bu da bir çeşit kına yakmaktır' buyurdu. Ümmü Seleme 'Peki ey Allah'ın Rasulü! Ne ile taranayım?' dediğinde, 'Başını kaplayacak şekilde sidr otu ile' buyurdu."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Hafs b. Ğıyâs, ona Hişâm b. Urve, ona babası, ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Nebî (sav), Yemen işi üç parça beyaz bez ile kefenlendi, kefeninde gömlek ve sarık da yoktu. Âişe’ye 'Ashâbdan bazısı Hz. Peygamber'in (sav) çizgili bir kumaş ile kefenlediğini söylüyor' denilince, Âişe 'Evet, çizgili bir elbise getirmişlerdi ama onu kefen olarak kullanmadılar' dedi."