500 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Abdullah b. Numeyr (el-Hemdânî), onlara (Muhammed) b. Bişr el-Abdî, ona Ubeydullah b. Ömer (el-Adevî), ona Nafi' (mevla Abdullah b. Ömer), ona da Abdullah'ın (b. Ömer el-Adevî)) rivayet ettiğine göre (Hz. Peygamber'in (sav) eşi ve Hz. Ömer'in kızı) Hafsa, Hz. Ömer'in başında ağlamış; bunun üzerine Hz. Ömer ona şöyle demiştir: Dur, sakin ol sevgili kızım! Rasulullah'ın (sav); "ölen kişi, ailesinin kendisine (kadere isyan edercesine feryat ederek) ağlaması sebebiyle azap görür" buyurduğunu bilmez misin?
Açıklama: Buhârî, bu hadiste geçen, ailesinin feryadı sebebiyle ölünün azap göreceğine dair tehdidin, hayattayken ailesini bu konuda eğitmeyen kimseler için geçerli olduğunu belirtir. "Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun" (Tahrim 6) ve "Hepiniz çobansınız..." hadisini bu hususta delil olarak gösterir. Buhârî, hayatta iken ailesine gerekli uyarı ve bilgilendirmeyi yaptığı halde ailesi yine de arkasından ağlarsa böyle bir kimse için bu hadisteki tehdidin söz konusu olmadığını kaydeder. Bu hususta da "Kimse kimsenin günahını yüklenmez" (En'am 164) ayetini delil gösterir. Bkz. Buhârî, Cenâiz, 32.
Bize Abdân, ona babası (Adem b. Ebu İyas), ona Şu'be, ona Katâde, ona Saîd b. Müseyyeb, ona İbn Ömer, ona da babasının (Ömer b. Hattab) (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ölen kişi, kendisi için yakılan ağıt sebebiyle kabrinde azap görür." Abdüla'lâ, bu hadis ile aynı içerikte olmak üzere; "Bize Yezîd b. Zürey', ona Saîd b. Müseyyeb, ona Katâde" diyerek başka bir rivayet nakletmiştir. Âdem'in Şu'be'den naklettiği rivayet ise şöyledir: "Ölen kişi, kendisi için yakılan ağıt sebebiyle azap görür.
Açıklama: “Ta‘zîbü’l-meyyit” diye meşhur olan bu hadis, Hz. Peygamber'in niyâha diye bilinen yani câhiliye döneminde yasakladığı bir ağlayış şekline yöneliktir. İslâm’ın temel ilkelerine aykırı bir gelenek olan niyâha ağlayışının sergileneceği merasimi bizzat vasiyet eden kimselerin azap göreceğine dair bir hadistir, yoksa ölüsünün arkasından ağlayan Müslüman bireyin azap göreceğini ifade etmemektedir.
Bize Abdân, ona babası (Adem b. Ebu İyas), ona Şu'be, ona Katâde, ona Saîd b. Müseyyeb, ona İbn Ömer, ona da babasının (Ömer b. Hattab) (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ölen kişi, kendisi için yakılan ağıt sebebiyle kabrinde azap görür." Abdüla'lâ, bu hadis ile aynı içerikte olmak üzere; "Bize Yezîd b. Zürey', ona Saîd b. Müseyyeb, ona Katâde" diyerek başka bir rivayet nakletmiştir. Âdem'in Şu'be'den naklettiği rivayet ise şöyledir: "Ölen kişi, kendisi için yakılan ağıt sebebiyle azap görür.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Adem b. Ebu İyas arasında inkita vardır.
Bize Abdân, ona babası (Adem b. Ebu İyas), ona Şu'be, ona Katâde, ona Saîd b. Müseyyeb, ona İbn Ömer, ona da babasının (Ömer b. Hattab) (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ölen kişi, kendisi için yakılan ağıt sebebiyle kabrinde azap görür." Abdüla'lâ, bu hadis ile aynı içerikte olmak üzere; "Bize Yezîd b. Zürey', ona Saîd b. Müseyyeb, ona Katâde" diyerek başka bir rivayet nakletmiştir. Âdem'in Şu'be'den naklettiği rivayet ise şöyledir: "Ölen kişi, kendisi için yakılan ağıt sebebiyle azap görür."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdula'la b. Hammad arasında inkita vardır.
Bize Züheyr b. Harb, ona Muaviye b. Amr, ona Ebu İshak el-Fezâri, ona Halid el-Hazzâ, ona Ebû Kilabe, ona Kabisa b. Züeyb, ona da Ümmü Seleme'nin naklettiğine göre o (Ümmü Seleme) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Ebu Seleme'nin (vefat ettiğinde) yanına vardı. Onun gözleri açık kalmıştı. Allah Rasulü (sav) onun gözlerini kapattı. Sonra da "ruh bedenden ayrılınca göz ona bakakalır" dedi. (Ebu Seleme'nin) Ailesinden bir grup yüksek sesle ağladılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "kendinize hayırdan başka bir şey için dua etmeyin. Zira melekler sizin sözlerinize amin derler" buyurdu. Ardından da "Allah'ım! Ebu Seleme'nin günah ve kusurlarını affeyle! Hidayete ermiş kulların zümresindeki derecesini yüce kıl! Geride kalanlarının (çocukları ve eşinin) koruyup kollayanı sen ol! Bizi de onu da affeyle ey Alemlerin Rabbi! Onun kabrini geniş ve nurlu eyle!" dedi.
Bize Hasan b. Rabî', ona İbn İdris, ona Hişam, ona Hafsa, ona da Ümmü Atiyye'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Bir kadın ölmüş herhangi birisi için üç günden fazla yas tutamaz, sadece kocası için dört ay on gün yas tutar. Bu esnada Asb türü (yemen işi renkli) elbise dışında boyalı bir elbise giyemez, sürme çekemez. (Ay halinden) temizlendiği vakit bir nebzecik kust yahut Ezfâr müstesna hoş koku sürünemez."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr; (T) Bize Amr en-Nakıd, ona Yezid b. Harun, o ikisine Hişam bu isnad ile hadis rivayet etmiş, her ikisi de rivayetinde "adetten temizlenme vakti yaklaştığında bir miktar Kust ve Ezfâr" demişlerdir.
Bize Harun b. Maruf, Harun b. Said el-Eylî, ve Velid b. Şuca es-Sekûnî, onlara İbn Vehb, ona Ebu Sahr, ona Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemir, ona İbn Abbas’ın azatlısı Kureyb, ona da Abdullah b. Abbas şöyle rivayet etmiştir: İbn Abbas'ın Kudeyd ya da Usfan’da bir oğlu vefat etmişti. İbn Abbas “ey Kureyb, bir bak bakalım namazını kılmak üzere ne kadar cemaat toplandı” dedi. (Kureyb) der ki: Dışarı çıktım, insanların onun için toplanmış olduklarını gördüm. Ona haber verince, o “ne dersin, onlar kırk kişi var mı?” dedi. Ben “evet” dedim. İbn Abbas “o zaman (namazını kılmak üzere) onu çıkartın, çünkü ben Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinledim” dedi: "Müslüman bir adam ölür de, cenazesini Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayan kırk adam kılarsa, mutlaka Allah onları onun hakkında şefaatçi kılar." İbn Maruf’un rivayetinde, sened “Şerik b. Ebu Nemir, ona Kureyb, ona da İbn Abbas” şeklindedir.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona (Süfyan) b. Uyeyne, ona Amr (b. Dinar), ona da Cabir b. Abdullah (r.anhüma) şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Übey kabre konulduktan sonra Hz. Peygamber (sav), kabrinin başına geldi ve onun kabirden çıkarılmasını emretti. Bu emir üzerine, naaş kabirden çıkarılarak Hz. Peygamber'in iki dizinin üzerine konuldu. Hz. Peygamber, Abdullah b. Übey'in üzerine tükrüğüyle üfledi ve kendi gömleğini de ona giydirdi. (Hz. Peygamber'in bunu niçin yaptığını) en iyi Allah bilir.
Bize Süleyman b. Mansur el-Belhi, ona Ebü’l-Ahvas (T), Bize Hennad b. es-Serri, ona Ebü’l-Ahvas, ona Eş’as, ona Muaviye b. Süveyd, Bera b. Azib’in şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber bize yedi şeyi emredip yedi şeyi de yasakladı. Hastayı ziyaret etmeyi, aksırana (yerhamukellah diyerek) hayır duasında bulunmayı, ettiği yemini bozmamayı, mazluma yardım etmeyi, selamı yaymayı, davet edenin davetine icabet etmeyi, cenaze törenine katılıp namazını kılmayı emretti. Altın yüzük takmayı, gümüş kaplar kullanmayı, ipek eğer yastıklarını, ibrişimli kumaşları (kassi), parlak atlası (istebrak), ipekli elbise ve halis ipek (dibac) giymeyi yasak etti."