Giriş

Bize Abdân, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da Itbân b. Mâlik şöyle demiştir: Bir sabah Rasulullah (sav) gün yük­seldiği vakit bana geldi... Bir adam “Mâlik b. Duhşun nerede?” diye sordu. Bizlerden biri de “O, Allah'ı ve Rasulü'nü sevmeyen bir münafıktır!” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "O, Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanmak için 'Lâ ilâhe illallah' demiyor mu?" buyurdu. O sözü söyleyen kimse “Evet” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Kıyamet günü bu inançta olan herkese Allah cehennemi haram eder" buyurdu.


Açıklama: Hadisin tamamı için B005401 numaralı rivayete bakınız.

    Öneri Formu
27427 B006938 Buhari, İstitâbetü'l-Mürteddîn, 9

Mahmud'un iddiasına göre Rasulullah (sav) ile birlikte Bedir’de bulunanlardan birisi olan İtbân b. Malik el-Ensarî’yi (ra) şöyle demiştir: Ben Salim oğulları mahallesinde bir topluluğa imamlık yapıyordum. Benimle onlar arasında bir vadi vardı ve yağmur yağdığı zaman, mescitlerinin önündeki bu vadiyi aşmak bana zor geliyordu. Bu sebeple Rasulullah’a (sav) geldim ve ona “artık gözlerim iyi görmüyor, benimle kavmim arasındaki vadide ise yağmur yağdığında sel oluyor. Bu bakımdan onu aşıp geçmek benim için zor oluyor, bu sebeple senin gelip evimde namazgâh edineceğim bir yerde namaz kılmanı arzu ediyorum” dedim. Rasulullah (sav) de "Yapacağım" buyurdu. Ertesi sabah Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir (ra) günün sıcaklığının arttığı bir vakitte bana geldiler. Rasulullah (sav) içeriye girmek için izin istedi, ben de ona izin verdim. Daha oturmadan "evinin neresinde namaz kılmamı arzu edersin" buyurdu. Ben de ona namaz kılmayı arzu ettiğim yeri işaret ettim. Rasulullah (sav) kalktı, tekbir aldı ve biz de onun arkasında saf olduk. İki rekât namaz kıldırdı. Sonra o selam verdi, o selam verince, biz de selam verdik. Kendisi için hazırlanan, hazîr denilen yemeği yemek üzere, Onu alıkoydum. Rasulullah’ın (sav) evimde olduğunu işiten mahalle halkından erkekler de geldiler ve evimde hatırı sayılır miktarda erkek toplandı. İçlerinden bir adam “Malik ne yaptı, onu göremiyorum” dedi. Onlardan bir adam da “o bir münafıktır, Allah’ı ve Rasulünü sevmez” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "hayır, öyle deme, sen onun 'Lâ ilâhe illallah' dediğini ve bununla yalnız Allah’ın rızasını gözettiğini bilmiyor musun" buyurdu. Adam “Allah ve Rasulü elbette daha iyi bilir. Ama bizler Allah’a yemin olsun, onun münafıklardan başkasını sevdiğini de, başkasıyla konuştuğunu da görmüyoruz” dedi. Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, 'Lâ ilâhe illallah' deyip onunla Allah’ın rızasını kazanmayı ümit eden kimselere, cehennemin ateşini haram kılmıştır" buyurdu. Mahmud der ki: Ben bunu aralarında Rasulullah’ın (sav) arkadaşı Ebu Eyyûb’un da bulunduğu bir takım kimselere Ebu Eyyûb’un vefat ettiği ve Yezid b. Muaviye’nin komutan olduğu Rum diyarında anlattım. Ebu Eyyûb bana tepki göstererek şöyle dedi: Vallahi, Rasulullah’ın (sav) senin söylemiş olduğun şeyi söyleyeceğini asla zannetmiyorum. Onun böyle demesi bana çok ağır geldi. Bunun üzerine, bu gazvemden selametle dönmemi nasip edecek olursam, eğer İtbân b. Malik de kavminin mescidinde ve hala sağ olursa, mutlaka bunu ona soracağıma yemin ettim. Döndüğüm vakit, bir hac ya da bir umre yapmak üzere ihrama girdim. Sonra Medine’ye kadar yoluma devam ettim. Salim oğulları diyarına vardım. İtban’ı kavmine namaz kıldıran, gözleri görmeyen yaşlı bir zat olarak buldum. Namazı bitirip selam verince ben de ona selam verdim. Kim olduğumu ona söyledim. Sonra da o hadisi ona sorunca, o da bana, o hadisi ilk defa rivayet ettiği gibi rivayet etti.


    Öneri Formu
9294 B001186 Buhari, Teheccüd, 36

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Halid el-Ahmer; (T) Bize Ebu Küreyb ve İshak b. İbrahim, ona Ebu Muaviye, her ikisine el-A'meş, ona Ebu Zabyan, ona Üsame b. Zeyd rivayet etmiştir. Bu İbn Ebu Şeybe'nin hadisidir. Üsame şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bizi bir seriyye ile göndermişti. Cüheyne kabilesinin Hurakat boyuna sabah baskını yaptık. Bir adam yakaladım. Allah'tan başka ilah yoktur dedi. Ama ben onu öldürdüm. Ama gönlüme bir şüphe düşmüştü. Bunu Hz. Peygamber'e (sav) anlattım. Rasulullah (sav) bana; "o kişi Allah'tan başka ilah yoktur dedi ve sen onu öldürdün mü?" diye sordu. Ben ey Allah'ın Rasulü! Bunu silahtan korktuğu için söyledi dedim. Hz. Peygamber (sav); "kalbini yarıp baktın mı da böyle söylediğini biliyorsun?!" buyurdu. Bu sözü bana o kadar çok söyledi ki, keşke o gün Müslüman olsaydım dedim. Sa'd, vallahi Zü'l-butayn (şiş karınlı) (Üsame) bir müslümanı öldürmeden ben de asla öldüremem dedi. Başka bir adam; Yüce Allah "fitne ortadan kalkana ve din tamamen Allah'a ait olana kadar onlarla savaşın" (Enfâl, 8/39) buyurmadı mı?! diye sordu. Sa'd şöyle karşılık verdi: Biz fitne ortadan kalkana kadar savaştık, sen ve arkadaşların ise fitne çıkana kadar savaştınız.


    Öneri Formu
836 M000277 Müslim, İman, 158

Bana Harmele b. Yahya et-Tucibî, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Mahmud b. Rabi el-Ensarî şöyle rivayet etmiştir: Nebi’nin (sav) ashabından ve Ensar arasından Bedir’de hazır bulunanlardan birisi olan İtbân b. Malik Rasulullah’a (sav) gitti ve “Ey Allah’ın Rasulü, artık gözlerim iyi görmüyor, kavmime de ben namaz kıldırıyorum, yağmur yağdığı ve benimle onlar arasındaki vadide seller aktığı zaman onların mescidine varıp onlara namaz kıldıramıyorum. Bu sebeple ey Allah’ın Rasulü, arzu ederim ki sen gelip evin bir yerinde namaz kılasın ben de orayı namazgâh edineyim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "İnşallah yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Ertesi günü sabah, Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir es-Sıddık güneşin yükseldiği bir vakitte geldiler, Rasulullah (sav) izin istedi. Ben de içeri girmesi için izin verdim. Oturmadan evin içine girdi sonra "Evinin neresinde namaz kılmamı arzu edersin" buyurdu. (İtbân) der ki: Ben ona evin bir tarafını işaret ettim, Rasulullah (sav) kalkıp tekbir aldı, biz de onun arkasında saf tuttuk ve (bize) iki rekât namaz kıldırdıktan sonra selam verdi. (İtbân devamla) der ki: Biz de kendisi için hazırlamış olduğumuz hazîr denilen bir yemek için onu alıkoyduk. Hane halkından bir takım kimseler de gelip etrafımıza toplandı ve evde çok sayıda adam bir araya geldi. İçlerinden birisi “Malik b. Duhşum nerede?” dedi. Bir diğeri “O münafık birisidir, Allah’ı ve Rasulü’nü sevmez” dedi. Rasulullah (sav) "Onun için böyle deme, sen onun ancak Allah’ın rızasını arzu ederek Lâ ilâhe illallah dediğini görmüyor musun?" buyurdu. (İtbân) der ki: Orada bulunanlar “Allah ve Rasulü elbette en iyi bilir” dediler. O kişi “Ama biz onun teveccühünün ve samimi öğütlerinin hep münafıklara olduğunu görüyoruz” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, yalnız Allah’ın rızasını isteyerek Lâ ilâhe illallah diyen kimseyi cehennem ateşine haram kılmıştır" buyurdu. İbn Şihab der ki: Daha sonra ben Mahmud'un bu rivayetini Salim oğullarının ileri gelenlerinden birisi olan Husayn b. Muhammed el-Ensarî’ye sordum, o da, bu rivayetini tasdik etti.


    Öneri Formu
5491 M001496 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 263

Bana Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona da Mahmud b. Rabi el-Ensarî şöyle rivayet etmiştir: Nebi’nin (sav) ashabından ve Ensar arasından Bedir’de hazır bulunanlardan birisi olan İtbân b. Malik Rasulullah’a (sav) gitti ve “Ey Allah’ın Rasulü, artık gözlerim iyi görmüyor, kavmime de ben namaz kıldırıyorum, yağmur yağdığı ve benimle onlar arasındaki vadide seller aktığı zaman onların mescidine varıp onlara namaz kıldıramıyorum. Bu sebeple ey Allah’ın Rasulü, arzu ederim ki sen gelip evimde namaz kılasın ben de orayı namazgâh edineyim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "İnşallah yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Ertesi günü sabah, Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir es-Sıddık güneşin yükseldiği bir vakitte geldiler, Rasulullah (sav) izin istedi. Ben de içeri girmesi için izin verdim. Oturmadan evin içine girdi sonra "Evinin neresinde namaz kılmamı arzu edersin" buyurdu. (İtbân) der ki: Ben ona evin bir tarafını işaret ettim, Rasulullah (sav) kalkıp tekbir aldı, biz de onun arkasında saf tuttuk ve (bize) iki rekât namaz kıldırdıktan sonra selam verdi. (İtbân devamla) der ki: Biz de kendisi için hazırlamış olduğumuz hazîr denilen bir yemek için onu alıkoyduk. Hane halkından bir takım kimseler de gelip etrafımıza toplandı ve evde çok sayıda adam bir araya geldi. İçlerinden birisi “Malik b. Duhşum nerede?” dedi. Bir diğeri “O münafık birisidir, Allah’ı ve Rasulü’nü sevmez” dedi. Rasulullah (sav) "Böyle deme, sen onun Allah’ın rızasını arzulayarak Lâ ilâhe illallah dediğini görmüyor musun?" buyurdu. Adam “Allah ve Rasulü elbette en iyi bilir” dedi. (İtbân) der ki: Biz “Onun teveccüh ve samimiyetinin münafıklara olduğunu görüyoruz” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Allah’ın rızasını isteyerek Lâ ilâhe illallah diyen kimseye Allah cehennem ateşini haram kılmıştır" buyurdu. İbn Şihab der ki: Daha sonra ben Mahmud'un bu rivayetini Salim oğullarının ileri gelenlerinden birisi olan Husayn b. Muhammed el-Ensarî’ye sordum, o da, bu rivayetini tasdik etti.


    Öneri Formu
16893 B005401 Buhari, Et'ıme, 15

Bana Harmele b. Yahya et-Tucibî, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Mahmud b. Rabi el-Ensarî şöyle rivayet etmiştir: Nebi’nin (sav) ashabından ve Ensar arasından Bedir’de hazır bulunanlardan birisi olan İtbân b. Malik Rasulullah’a (sav) gitti ve “Ey Allah’ın Rasulü, artık gözlerim iyi görmüyor, kavmime de ben namaz kıldırıyorum, yağmur yağdığı ve benimle onlar arasındaki vadide seller aktığı zaman onların mescidine varıp onlara namaz kıldıramıyorum. Bu sebeple ey Allah’ın Rasulü, arzu ederim ki sen gelip evin bir yerinde namaz kılasın ben de orayı namazgâh edineyim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "İnşallah yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Ertesi günü sabah, Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir es-Sıddık güneşin yükseldiği bir vakitte geldiler, Rasulullah (sav) izin istedi. Ben de içeri girmesi için izin verdim. Oturmadan evin içine girdi sonra "Evinin neresinde namaz kılmamı arzu edersin" buyurdu. (İtbân) der ki: Ben ona evin bir tarafını işaret ettim, Rasulullah (sav) kalkıp tekbir aldı, biz de onun arkasında saf tuttuk ve (bize) iki rekât namaz kıldırdıktan sonra selam verdi. (İtbân devamla) der ki: Biz de kendisi için hazırlamış olduğumuz hazîr denilen bir yemek için onu alıkoyduk. Hane halkından bir takım kimseler de gelip etrafımıza toplandı ve evde çok sayıda adam bir araya geldi. İçlerinden birisi “Malik b. Duhşum nerede?” dedi. Bir diğeri “O münafık birisidir, Allah’ı ve Rasulü’nü sevmez” dedi. Rasulullah (sav) "Onun için böyle deme, sen onun ancak Allah’ın rızasını arzu ederek Lâ ilâhe illallah dediğini görmüyor musun?" buyurdu. (İtbân) der ki: Orada bulunanlar “Allah ve Rasulü elbette en iyi bilir” dediler. O kişi “Ama biz onun teveccühünün ve samimi öğütlerinin hep münafıklara olduğunu görüyoruz” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Şüphesiz Allah, yalnız Allah’ın rızasını isteyerek Lâ ilâhe illallah diyen kimseyi cehennem ateşine haram kılmıştır" buyurdu. İbn Şihab der ki: Daha sonra ben Mahmud'un bu rivayetini Salim oğullarının ileri gelenlerinden birisi olan Husayn b. Muhammed el-Ensarî’ye sordum, o da, bu rivayetini tasdik etti.


    Öneri Formu
281912 M001496-2 Müslim, Mesâcid ve Mevziu's Salat, 263

Bana Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona da Mahmud b. Rabi el-Ensarî şöyle rivayet etmiştir: Nebi’nin (sav) ashabından ve Ensar arasından Bedir’de hazır bulunanlardan birisi olan İtbân b. Malik Rasulullah’a (sav) gitti ve “Ey Allah’ın Rasulü, artık gözlerim iyi görmüyor, kavmime de ben namaz kıldırıyorum, yağmur yağdığı ve benimle onlar arasındaki vadide seller aktığı zaman onların mescidine varıp onlara namaz kıldıramıyorum. Bu sebeple ey Allah’ın Rasulü, arzu ederim ki sen gelip evimde namaz kılasın ben de orayı namazgâh edineyim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "İnşallah yapacağım" buyurdu. İtbân der ki: Ertesi günü sabah, Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir es-Sıddık güneşin yükseldiği bir vakitte geldiler, Rasulullah (sav) izin istedi. Ben de içeri girmesi için izin verdim. Oturmadan evin içine girdi sonra "Evinin neresinde namaz kılmamı arzu edersin" buyurdu. (İtbân) der ki: Ben ona evin bir tarafını işaret ettim, Rasulullah (sav) kalkıp tekbir aldı, biz de onun arkasında saf tuttuk ve (bize) iki rekât namaz kıldırdıktan sonra selam verdi. (İtbân devamla) der ki: Biz de kendisi için hazırlamış olduğumuz hazîr denilen bir yemek için onu alıkoyduk. Hane halkından bir takım kimseler de gelip etrafımıza toplandı ve evde çok sayıda adam bir araya geldi. İçlerinden birisi “Malik b. Duhşum nerede?” dedi. Bir diğeri “O münafık birisidir, Allah’ı ve Rasulü’nü sevmez” dedi. Rasulullah (sav) "Böyle deme, sen onun Allah’ın rızasını arzulayarak Lâ ilâhe illallah dediğini görmüyor musun?" buyurdu. Adam “Allah ve Rasulü elbette en iyi bilir” dedi. (İtbân) der ki: Biz “Onun teveccüh ve samimiyetinin münafıklara olduğunu görüyoruz” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Allah’ın rızasını isteyerek Lâ ilâhe illallah diyen kimseye Allah cehennem ateşini haram kılmıştır" buyurdu. İbn Şihab der ki: Daha sonra ben Mahmud'un bu rivayetini Salim oğullarının ileri gelenlerinden birisi olan Husayn b. Muhammed el-Ensarî’ye sordum, o da, bu rivayetini tasdik etti.


    Öneri Formu
287436 B005401-2 Buhari, Et'ıme, 15

Mahmud der ki: Ben İtbân b. Mâlik el-Ensârî'den ve daha sonra Salim oğullarından birinden işittim, İtbân b. Mâlik şöyle demiştir: Rasu­lullah (sav) gün yükseldiği zaman benim yanıma geldi ve "Allah rızasını amaçlayarak 'Lâ ilâhe illallah' diyen kula, Al­lah, kıyamet günü ateşi haram kılacaktır" buyurdu.


    Öneri Formu
23462 B006423 Buhari, Rikâk, 6

Bize İshak b. İbrahim, ona Yahya b. Adem, ona Ebu Ahvas, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Muâz (ra) şöyle rivayet etmiştir: Ufeyr denilen bir eşek üzerinde, Nebî'nin (sav) terkisindeydim. Hz. Peygamber (sav), "Ey Muâz, Allah'ın kulları üzerindeki, kulların da Allah'ın üzerindeki hakkını biliyor musun?" buyurdu. Ben, “Allah ve rasulü daha iyi bilir” dedim. Rasulullah (sav) "Allah'ın kullar üzerindeki hakkı onların kendisine bir şeyi ortak koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı da onun kendisine şirk koşmayanlara azap etmemesidir" buyurdu. Ben “Yâ Rasulullah, İnsanları bununla müjdelemeyeyim mi?” dedim. O, "Onları müjdeleme, sonra buna güvenir (ameli bırakırlar)" buyurdu.


    Öneri Formu
29026 B002856 Buhari, Cihad, 46


    Öneri Formu
837 M000278 Müslim, İman, 159