Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
53853, KK8/2
Hadis:
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Tercemesi:
Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Enfâl 8/2, /
Senetler:
()
Konular:
İman, imanın artıp eksilmesi
İman, imanın bireysel ve toplumsal tezahürleri
KTB, İMAN
Müslüman, vasıfları
Açıklama: Hadis sahih isnad hasendir. Hasen olması مُحَمَّدَ بْنَ عَمْرٍو 'dan dolayıdır. İsnaddaki diğer raviler sika olup kendisi hasenü'l-hadis'tir. Hadis diğer tarikleri ve destekleyenleriyle birlikte sahihtir.
Kültürümüzde hadisler projesini ilgilendiren kısım:
أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
45797, HM007396
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ قَالَ سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ عَمْرٍو عَنْ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا وَخِيَارُهُمْ خِيَارُهُمْ لِنِسَائِهِمْ
Tercemesi:
Açıklama:
Hadis sahih isnad hasendir. Hasen olması مُحَمَّدَ بْنَ عَمْرٍو 'dan dolayıdır. İsnaddaki diğer raviler sika olup kendisi hasenü'l-hadis'tir. Hadis diğer tarikleri ve destekleyenleriyle birlikte sahihtir.
Kültürümüzde hadisler projesini ilgilendiren kısım:
أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 7396, 3/63
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Amr el-Leysî (Muhammed b. Amr b. Alkame b. Vakkas)
4. Ebu Muhammed Abdullah b. İdris el-Evdî (Abdullah b. İdris b. Yezid b. Abdurrahman)
Konular:
Aile, Erkeğin ailesine iyi davranması, geçimini sağlaması
İman, imanın amelle ilişkisi
İman, imanın artıp eksilmesi
İman, İmanın kemali
İman, İnanç ve Ahlak
Kadın, kadınlara iyi davranmak
KTB, İMAN
Müslüman, Mü'min
Müslüman, mü'minin kişiliği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15206, T002614
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ بَابًا فَأَدْنَاهَا إِمَاطَةُ الأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَأَرْفَعُهَا قَوْلُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ وَهَكَذَا رَوَى سُهَيْلُ بْنُ أَبِى صَالِحٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ . وَرَوَى عُمَارَةُ بْنُ غَزِيَّةَ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الإِيمَانُ أَرْبَعَةٌ وَسِتُّونَ بَابًا » . قَالَ حَدَّثَنَا بِذَلِكَ قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا بَكْرُ بْنُ مُضَرَ عَنْ عُمَارَةَ بْنِ غَزِيَّةَ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Ebu Küreyb, ona Veki’, ona Süfyan, ona Süheyl b. Ebu Salih, ona Abdullah b. Dînâr, ona Ebu salih, Ona Ebu Hüreyre Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “İmanın yetmiş küsur bölümü vardır. Bunların en aşağı mertebesi, yoldan zarar veren şeyleri kaldırıp atmak, en yüksek mertebesi de Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur) sözünü söylemektir.”
Tirmizî: Bu hadis hasen-sahihtir. Süheyl b. Ebu Salih, hadisi Abdullah b. Dinar, Ebu Salih, Ebu Hüreyre isnadıyla bu şekilde rivayet etmiştir. Umara b. Gazıyye’nin Ebu Salih vasıtası ile Ebu Hüreyre’den nakline göre ise Rasul-i Ekrem “İman altmış dört bölümdür” demiştir. Tirmizî: Kuteybe, Bekir b. Mudar, Umara b. Gazıyye, Ebû Salih Ebû Hüreyre isnadıyla hadisi bize bu şekilde “altmış dört bölümdür” şeklinde rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, İmân 6, 5/10
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
4. Ebu Yezid Süheyl b. Ebu Salih es-Semmân (Süheyl b. Zekvan)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
7. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
İman, imanın amelle ilişkisi
İman, imanın artıp eksilmesi
İman, şubeleri
KTB, İMAN
KTB, TEVHİD
Tevhid, Kelime-i tevhidin fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
210630, İHS000479
Hadis:
479 - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ الْأَزْدِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ: أَخْبَرَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ، قَالَ: أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا».
Tercemesi:
Bize Abdullâh İbn Muhammed el-Ezdî haber verdi: Bize İshâk İbn İbrâhîm anlattı: Bize İbn İdrîs haber verdi: Muhammed İbn Amr bize, Ebû Seleme'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'den haber verdi:
Müminlerin imanı en olgun olanı, ahlakı en güzel olanıdır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Birr ve'l-İhsan 479, 2/227
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
İman, imanın artıp eksilmesi
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
235960, İHS004176
Hadis:
4176 - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ سُفْيَانَ الشَّيْبَانِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمِنْهَالِ الضَّرِيرُ، قَالَ: حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أَكْمَلُ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا وَخِيَارُكُمْ خِيَارُكُمْ لِنِسَائِهِمْ»
Tercemesi:
Bize el-Hasen İbn Süfyân eş-Şeybânî haber verdi: Bize Muhammed İbnu'l-Minhâl ed-Darîr anlattı: Bize Yezîd İbn Zurey' anlattı: Muhammed İbn Amr bize, Ebû Seleme'den, o da Ebû Hureyre'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: Müminlerin iman bakımından en olgun olanı, ahlâkı en güzel olanıdır; sizin en hayırlılarınız hanımlarına en hayırlı olanlarınızdır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Nikah 4176, 9/483
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
İman, imanın artıp eksilmesi
KTB, İMAN
Bize Muhammed b. Abdullah b. Mübarek, ona Ebu Âmir, ona Süleyman –İbn Bilal- ona Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre’nin naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"İman yetmiş küsür şubedir. Haya/utanma duygusu da imandan bir şubedir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26579, N005007
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُبَارَكِ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ قَالَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - وَهُوَ ابْنُ بِلاَلٍ - عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
" الإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الإِيمَانِ ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Mübarek, ona Ebu Âmir, ona Süleyman –İbn Bilal- ona Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre’nin naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"İman yetmiş küsür şubedir. Haya/utanma duygusu da imandan bir şubedir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmân ve şerâi'uhâ 16, /2410
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
5. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
6. Ebu Cafer Muhammed b. Abdullah el-Mahrami (Muhammed b. Abdullah b. Mübarek)
Konular:
İman, bölümleri, boyutları
İman, imanın artıp eksilmesi
Müslüman, haya sahibidir
Bize Abdullâh İbn Muhammed el-Ezdî, ona Ebû Kudâme Ubeydullâh İbn Saîd, ona Ebû Âmir el-Akadî, ona Süleymân İbn Bilâl, ona Abdullâh İbn Dînâr, ona Ebû Sâlih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir:
"İman, altmış küsur şubedir; haya da imanın bir şubesidir."
[Ebû Hâtim (İbn Hibbân), Süleymân İbn Bilâl, bu haberi özet olarak rivayet etmiş, haber içinde geçen şubelerin en yüksek ve en düşük derecelerini anlatan ifadeleri dile getirmemiş ve 'altmış' ifadesiyle yetinerek 'yetmiş' ifadesini vermemiştir. Yetmişli haber daha kapsamlı ve gerçekliğinde kuşku bulunmayan sahih bir haberdir. Süleymân b. Bilâl'in haberi de özet ve gerçekliğinde kuşku bulunmayan sahih bir haberdir; ancak kapsamlı değildir. 'Küsur' ifadesine gelince, bu kelime, sayıların belli bir kısmına verilen bir addır. Çünkü hesap, üç şey üzerine kurulur: Sayılar, fasıllar ve terkîb. Birden dokuza kadar olanlara sayılar; onlara, yüzlere ve binlere fasıllar; bunların dışında kalanlara da terkîb denir. Bu haberin manasını bir dönem araştırdım. Çünkü benim inancım o ki, Peygamber (sav) boş bir söz söylememiştir; sünnetinde de anlaşılmaz bir şey yoktur. Dolayısıyla imandan olan ibadetleri saymaya başladım. Gördüm ki bunların sayısı, bu sayının oldukça üzerindedir. Peygamber'in (sav) sünnetine geri döndüm ve O'nun imandan saydığı ibadetleri saymaya başladım ve yetmiş küsurdan az bir sayıya denk düştüğünü gördüm. Bunun üzerine Rabbimizin sözlerine döndüm ve Kur'ân'ı baştan sona kadar âyet âyet irdeleyerek okudum. Allâh Celle ve Alâ'nın imandan saydığı her ibadeti tek tek saydım, bunların sayısının yetmiş küsurdan az olduğunu gördüm. Bunun üzerine, Kur'ân'dakileri Sünnet'tekilere kattım, tekrarları çıkardım ve gördüm ki, Allâh'ın Kitabı'nda imandan saydığı şeylerin ve Hz. Peygamber'in sünnetinde imandan saydığı ibadetlerin hepsi yetmiş dokuz şubedir, bundan ne bir sayı fazladır, ne de bir sayı eksiktir. Böylece anladım ki, Peygamber (sav), imanın, Kitap ve Sünnet'te yetmiş küsur şubeden meydana geldiğini anlatmak istiyor. Bu konuyu tüm ayrıntılarıyla, şube şube, 'Vasfu'l-iman ve şuabihi' adlı kitabımda açıkladım. Merak edenler için orada yeterince bilgi vardır, burada tekrar etmeye gerek görmedim.
İmanın şubeler halinde öğelerden meydana geldiğinin kanıtı, Abdullâh b. Dînâr'ın hadisinde, Hz. Peygamber'in şöyle buyurmuş olmasıdır: 'İman, yetmiş küsur şubedir, en yükseği, Allah'tan başka ilâh olmadığına tanıklık etmektir.' Burada, Peygamber (sav), imanın şubelerinin öğelerinden bir öğeyi dile getirdi. Bu şubede bulunan tüm öğeler, herkese, her durumda farzdır. Peygamber (sas), bu şubenin öğelerinden olan, kendisinin Peygamber olduğuna, meleklere, kitaplara, peygamberlere, Cennete, Cehenneme ve buna eşdeğer olanlara imanı belirtmemiş ve sadece bu öğelerden bir tanesini dile getirmekle yetinmiş ve: En yükseği, Allah'tan başka ilâh olmadığına tanıklık etmektir, demiştir. Bu da gösteriyor ki, bu şubenin diğer öğelerinin hepsi de imandandır. Sonra yine imana atıfla şöyle buyurdu: En düşük derecesi ise, gelip geçenlere zarar verecek yoldaki bir şeyi kaldırmaktır. Böylece imanın şubelerinin öğelerinden bir öğeyi daha dile getirdi ki, bu şubedeki öğelerin tümü, herkese, her zaman nâfiledir. Böylece, bu şubenin diğer öğeleri ve bu haberde dile getirilen en üst ve en alt öğelerin arasında kalan tüm şubelerdeki öğelerin hepsinin imandan olduğu anlaşıldı. Diğer taraftan Peygamber (sav)'in, Hayâ da imandan bir şubedir, sözü kinâye yoluyla bir şeyin sebebinin o şeye isim olarak verilmesidir. Şöyle ki, hayâ, insanda yaratılışından beri var olan temel bir olgudur. Bu, bazı insanlarda çok, bazı insanlarda ise azdır. Bu da imanın artan ya da azalabilen bir şey olduğunun sağlam bir kanıtıdır. Çünkü insanların hepsi hayâ bakımından aynı düzeyde değillerdir. İnsanların tümünün hayâ bakımından aynı düzeyde olması olanaksız olunca, buradan anlaşıldı ki, kimin hayâsı daha çoksa onun imanı daha fazladır, kimin hayâsı daha az ise onun imanı daha eksiktir. Hayâ, başlı başına, kişiyi Rabbinden uzaklaştıracak sakıncalı şeyler ile Rabbi arasında sağlam bir perdedir. Dolayısıyla, yukarıda söylediğimiz gibi, Peygamber (sav), sakıncalı şeyleri terk etmeyi imandan bir şube gibi saymış ve ona hayâ adını vermiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
209040, İHS000167
Hadis:
- أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ الْأَزْدِيُّ حَدَّثَنَا أَبُو قُدَامَةَ عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ الْعَقَدِيُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلَالٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ:
"الْإِيمَانُ بِضْعٌ وستون شعبة والحياء شعبة من الإيمان."
[قَالَ أَبُو حَاتِمٍ اخْتَصَرَ سُلَيْمَانُ بْنُ بِلَالٍ هَذَا الْخَبَرَ فَلَمْ يَذْكُرْ ذِكْرَ الْأَعْلَى وَالْأَدْنَى مِنَ الشُّعَبِ وَاقْتَصَرَ عَلَى ذِكْرِ السِّتِّينَ دُونَ السَّبْعِينَ وَالْخَبَرُ فِي بِضْعٍ وَسَبْعِينَ خَبَرٌ مُتَقَصًّى صَحِيحٌ لَا ارْتِيَابَ فِي ثُبُوتِهِ وَخَبَرُ سُلَيْمَانَ بْنِ بِلَالٍ خَبَرٌ مُخْتَصَرٌ غَيْرُ مُتَقَصًّى وَأَمَّا الْبِضْعُ فَهُوَ اسْمٌ يَقَعُ عَلَى أَحَدِ أَجْزَاءِ الْأَعْدَادِ لِأَنَّ الْحِسَابَ بِنَاؤُهُ عَلَى ثَلَاثَةِ أَشْيَاءَ عَلَى الْأَعْدَادِ وَالْفُصُولِ وَالتَّرْكِيبِ فَالْأَعْدَادُ مِنَ الْوَاحِدِ إِلَى التِّسْعَةِ وَالْفُصُولُ هِيَ الْعَشَرَاتُ وَالْمِئُونُ وَالْأُلُوفُ وَالتَّرْكِيبُ مَا عَدَا مَا ذَكَرْنَا وَقَدْ تَتَبَّعْتُ مَعْنَى الْخَبَرِ مُدَّةً وَذَلِكَ أَنَّ مَذْهَبَنَا أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمْ يَتَكَلَّمْ قَطُّ إِلَّا بِفَائِدَةٍ وَلَا مِنْ سُنَنِهِ شَيْءٌ لَا يُعْلَمُ مَعْنَاهُ فَجَعَلْتُ أَعُدُّ الطَّاعَاتِ مِنَ الْإِيمَانِ فَإِذَا هِيَ تَزِيدُ عَلَى هَذَا الْعَدَدِ شَيْئًا كَثِيرًا فَرَجَعْتُ إِلَى السُّنَنِ فَعَدَدْتُ كُلَّ طَاعَةٍ عَدَّهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنَ الْإِيمَانِ فَإِذَا هِيَ تَنْقُصُ مِنَ الْبِضْعِ وَالسَّبْعِينَ فَرَجَعْتُ إِلَى مَا بَيْنَ الدَّفَّتَيْنِ مِنْ كَلَامِ رَبِّنَا وَتَلَوْتُهُ آيَةً آيَةً بِالتَّدَبُّرِ وَعَدَدْتُ كُلَّ طَاعَةٍ عَدَّهَا اللَّهُ جَلَّ وَعَلَا مِنَ الْإِيمَانِ فَإِذَا هِيَ تَنْقُصُ عَنِ الْبِضْعِ وَالسَّبْعِينَ فَضَمَمْتُ الْكِتَابَ إِلَى السُّنَنِ وَأَسْقَطْتُ الْمُعَادَ مِنْهَا فَإِذَا كُلُّ شَيْءٍ عَدَّهُ اللَّهُ جَلَّ وَعَلَا مِنَ الْإِيمَانِ فِي كِتَابِهِ وَكُلُّ طَاعَةٍ جَعَلَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنَ الْإِيمَانِ فِي سُنَنِهِ تِسْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً لَا يَزِيدُ عَلَيْهَا وَلَا يَنْقُصُ مِنْهَا شَيْءٌ فَعَلِمْتُ أَنَّ مُرَادَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ فِي الْخَبَرِ أَنَّ الْإِيمَانَ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً فِي الْكِتَابِ وَالسُّنَنِ فَذَكَرْتُ هَذِهِ المسألة بِكَمَالِهَا بِذِكْرِ شُعْبَةَ فِي كِتَابِ 'وَصْفُ الْإِيمَانِ وَشُعَبِهِ' بِمَا أَرْجُو أَنَّ فِيهَا الْغَنِيَّةَ لِلْمُتَأَمِّلِ إِذَا تَأَمَّلَهَا فَأَغْنَى ذَلِكَ عَنْ تِكْرَارهَا فِي هَذَا الْكِتَابِ.
وَالدَّلِيلُ عَلَى أَنَّ الْإِيمَانَ أَجْزَاءٌ بِشُعَبٍ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ فِي خَبَرِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ: 'الْإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أَعْلَاهَا شَهَادَةُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ' فَذَكَرَ جُزْءًا مِنْ أَجْزَاءِ شُعَبِهِ هِيَ كُلُّهَا فَرْضٌ عَلَى الْمُخَاطَبِينَ فِي جَمِيعِ الْأَحْوَالِ لِأَنَّهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمْ يَقُلْ وَأَنِّي رَسُولُ اللَّهِ وَالْإِيمَانُ بِمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْجَنَّةِ وَالنَّارِ وَمَا يُشْبِهُ هَذَا مِنْ أَجْزَاءِ هَذِهِ الشُّعْبَةِ وَاقْتَصَرَ عَلَى ذِكْرِ جُزْءٍ وَاحِدٍ مِنْهَا حَيْثُ قَالَ: 'أَعْلَاهَا شَهَادَةُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" فَدَلَّ هَذَا عَلَى أَنَّ سَائِرَ الْأَجْزَاءِ مِنْ هَذِهِ الشُّعْبَةِ كُلُّهَا مِنَ الْإِيمَانِ ثُمَّ عَطَفَ فَقَالَ وَأَدْنَاهَا "إِمَاطَةُ الْأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ فَذَكَرَ جُزْءًا مِنْ أَجْزَاءِ شُعَبِهِ' هِيَ نَفْلٌ كُلُّهَا لِلْمُخَاطَبِينَ فِي كُلِّ الْأَوْقَاتِ فَدَلَّ ذَلِكَ عَلَى أَنَّ سَائِرَ الْأَجْزَاءِ الَّتِي هِيَ مِنْ هَذِهِ الشُّعْبَةِ وَكُلَّ جُزْءٍ مِنْ أَجْزَاءِ الشُّعَبِ الَّتِي هِيَ مِنْ بَيْنِ الْجُزْأَيْنِ الْمَذْكُورَيْنِ فِي هَذَا الْخَبَرِ اللذين هما من أَعْلَى الْإِيمَانِ وَأَدْنَاهُ كُلُّهُ مِنَ الْإِيمَانِ وَأَمَّا قَوْلُهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: 'الْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الْإِيمَانِ' فَهُوَ لَفْظَةٌ أُطْلِقَتْ عَلَى شَيْءٍ بِكِنَايَةِ سَبَبِهِ وَذَلِكَ أَنَّ الْحَيَاءَ جِبِلَّةٌ فِي الْإِنْسَانِ فَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُكْثِرُ فِيهِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَقِلُّ ذَلِكَ فِيهِ وَهَذَا دَلِيلٌ صَحِيحٌ عَلَى زِيَادَةِ الْإِيمَانِ وَنُقْصَانِهِ لِأَنَّ النَّاسَ لَيْسُوا كُلُّهُمْ عَلَى مَرْتَبَةٍ وَاحِدَةٍ فِي الْحَيَاءِ فَلَمَّا اسْتَحَالَ اسْتِوَاؤُهُمْ عَلَى مَرْتَبَةٍ وَاحِدَةٍ فِيهِ صَحَّ أَنَّ مَنْ وُجِدَ فِيهِ أَكْثَرُ كَانَ إِيمَانُهُ أَزِيدَ وَمَنْ وُجِدَ فِيهِ مِنْهُ أَقَلُّ كَانَ إِيمَانُهُ أَنْقَصَ وَالْحَيَاءُ فِي نَفْسِهِ هُوَ الشَّيْءُ الْحَائِلُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَبَيْنَ مَا يُبَاعِدُهُ مِنْ ربه عن الْمَحْظُورَاتِ فَكَأَنَّهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جَعَلَ تَرْكَ الْمَحْظُورَاتِ شُعْبَةً مِنَ الْإِيمَانِ بِإِطْلَاقِ اسْمِ الحياء عليه على ما ذكرناه]
Tercemesi:
Bize Abdullâh İbn Muhammed el-Ezdî, ona Ebû Kudâme Ubeydullâh İbn Saîd, ona Ebû Âmir el-Akadî, ona Süleymân İbn Bilâl, ona Abdullâh İbn Dînâr, ona Ebû Sâlih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir:
"İman, altmış küsur şubedir; haya da imanın bir şubesidir."
[Ebû Hâtim (İbn Hibbân), Süleymân İbn Bilâl, bu haberi özet olarak rivayet etmiş, haber içinde geçen şubelerin en yüksek ve en düşük derecelerini anlatan ifadeleri dile getirmemiş ve 'altmış' ifadesiyle yetinerek 'yetmiş' ifadesini vermemiştir. Yetmişli haber daha kapsamlı ve gerçekliğinde kuşku bulunmayan sahih bir haberdir. Süleymân b. Bilâl'in haberi de özet ve gerçekliğinde kuşku bulunmayan sahih bir haberdir; ancak kapsamlı değildir. 'Küsur' ifadesine gelince, bu kelime, sayıların belli bir kısmına verilen bir addır. Çünkü hesap, üç şey üzerine kurulur: Sayılar, fasıllar ve terkîb. Birden dokuza kadar olanlara sayılar; onlara, yüzlere ve binlere fasıllar; bunların dışında kalanlara da terkîb denir. Bu haberin manasını bir dönem araştırdım. Çünkü benim inancım o ki, Peygamber (sav) boş bir söz söylememiştir; sünnetinde de anlaşılmaz bir şey yoktur. Dolayısıyla imandan olan ibadetleri saymaya başladım. Gördüm ki bunların sayısı, bu sayının oldukça üzerindedir. Peygamber'in (sav) sünnetine geri döndüm ve O'nun imandan saydığı ibadetleri saymaya başladım ve yetmiş küsurdan az bir sayıya denk düştüğünü gördüm. Bunun üzerine Rabbimizin sözlerine döndüm ve Kur'ân'ı baştan sona kadar âyet âyet irdeleyerek okudum. Allâh Celle ve Alâ'nın imandan saydığı her ibadeti tek tek saydım, bunların sayısının yetmiş küsurdan az olduğunu gördüm. Bunun üzerine, Kur'ân'dakileri Sünnet'tekilere kattım, tekrarları çıkardım ve gördüm ki, Allâh'ın Kitabı'nda imandan saydığı şeylerin ve Hz. Peygamber'in sünnetinde imandan saydığı ibadetlerin hepsi yetmiş dokuz şubedir, bundan ne bir sayı fazladır, ne de bir sayı eksiktir. Böylece anladım ki, Peygamber (sav), imanın, Kitap ve Sünnet'te yetmiş küsur şubeden meydana geldiğini anlatmak istiyor. Bu konuyu tüm ayrıntılarıyla, şube şube, 'Vasfu'l-iman ve şuabihi' adlı kitabımda açıkladım. Merak edenler için orada yeterince bilgi vardır, burada tekrar etmeye gerek görmedim.
İmanın şubeler halinde öğelerden meydana geldiğinin kanıtı, Abdullâh b. Dînâr'ın hadisinde, Hz. Peygamber'in şöyle buyurmuş olmasıdır: 'İman, yetmiş küsur şubedir, en yükseği, Allah'tan başka ilâh olmadığına tanıklık etmektir.' Burada, Peygamber (sav), imanın şubelerinin öğelerinden bir öğeyi dile getirdi. Bu şubede bulunan tüm öğeler, herkese, her durumda farzdır. Peygamber (sas), bu şubenin öğelerinden olan, kendisinin Peygamber olduğuna, meleklere, kitaplara, peygamberlere, Cennete, Cehenneme ve buna eşdeğer olanlara imanı belirtmemiş ve sadece bu öğelerden bir tanesini dile getirmekle yetinmiş ve: En yükseği, Allah'tan başka ilâh olmadığına tanıklık etmektir, demiştir. Bu da gösteriyor ki, bu şubenin diğer öğelerinin hepsi de imandandır. Sonra yine imana atıfla şöyle buyurdu: En düşük derecesi ise, gelip geçenlere zarar verecek yoldaki bir şeyi kaldırmaktır. Böylece imanın şubelerinin öğelerinden bir öğeyi daha dile getirdi ki, bu şubedeki öğelerin tümü, herkese, her zaman nâfiledir. Böylece, bu şubenin diğer öğeleri ve bu haberde dile getirilen en üst ve en alt öğelerin arasında kalan tüm şubelerdeki öğelerin hepsinin imandan olduğu anlaşıldı. Diğer taraftan Peygamber (sav)'in, Hayâ da imandan bir şubedir, sözü kinâye yoluyla bir şeyin sebebinin o şeye isim olarak verilmesidir. Şöyle ki, hayâ, insanda yaratılışından beri var olan temel bir olgudur. Bu, bazı insanlarda çok, bazı insanlarda ise azdır. Bu da imanın artan ya da azalabilen bir şey olduğunun sağlam bir kanıtıdır. Çünkü insanların hepsi hayâ bakımından aynı düzeyde değillerdir. İnsanların tümünün hayâ bakımından aynı düzeyde olması olanaksız olunca, buradan anlaşıldı ki, kimin hayâsı daha çoksa onun imanı daha fazladır, kimin hayâsı daha az ise onun imanı daha eksiktir. Hayâ, başlı başına, kişiyi Rabbinden uzaklaştıracak sakıncalı şeyler ile Rabbi arasında sağlam bir perdedir. Dolayısıyla, yukarıda söylediğimiz gibi, Peygamber (sav), sakıncalı şeyleri terk etmeyi imandan bir şube gibi saymış ve ona hayâ adını vermiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, İmân 167, 1/386
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, eziyet veren şeyleri ortadan kaldırmak insanı cennete götürür
İman, imanın artıp eksilmesi
İman, imanın bireysel ve toplumsal tezahürleri
İman, şubeleri
Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: "Bu sizin hanginizin imanını artırdı?" İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
54118, KK9/124
Hadis:
وَإِذَا مَا أُنزِلَتْ سُورَةٌ فَمِنْهُم مَّن يَقُولُ أَيُّكُمْ زَادَتْهُ هَـذِهِ إِيمَانًا فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَزَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَهُمْ يَسْتَبْشِرُونَ
Tercemesi:
Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: "Bu sizin hanginizin imanını artırdı?" İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Tevbe 9/124, /
Senetler:
()
Konular:
İman, imanın artıp eksilmesi
KTB, İMAN
Münafık, Nifak / Münafık
Bize Fazl b. Dukeyn, ona Süfyan, ona Süheyl, ona Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan (sav) rivayet etmiştir:
"İman, altmış ya da yetmiş küsür babdır. Onların en büyüğü 'la ilahe illallah', en küçüğü ise yoldan geçenlere eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Haya da imandan bir şubedir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
130832, MŞ025848
Hadis:
- حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ دُكَيْنٍ ، عَنْ سُفْيَانَ ، عَنْ سُهَيْلٍ ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ دِينَارٍ ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى الله عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :
" الإِيمَانُ بِضْعٌ وَسِتُّونَ بَابًا ، أَوْ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ بَابًا أَعْظَمُهَا لاَ إلَهَ إلاَّ اللَّهُ ، وَأَدْنَاهَا إمَاطَةُ الأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ ، وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الإِيمَانِ."
Tercemesi:
Bize Fazl b. Dukeyn, ona Süfyan, ona Süheyl, ona Abdullah b. Dinar, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'tan (sav) rivayet etmiştir:
"İman, altmış ya da yetmiş küsür babdır. Onların en büyüğü 'la ilahe illallah', en küçüğü ise yoldan geçenlere eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Haya da imandan bir şubedir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Edeb 25848, 13/41
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, eziyet veren şeyleri ortadan kaldırmak insanı cennete götürür
İman, imanın artıp eksilmesi
İman, imanın bireysel ve toplumsal tezahürleri
İman, şubeleri