1969 Kayıt Bulundu.
Bize Musa b. İsmail, ona Abdülvahid, ona Salih b. Salih, ona eş-Şa'bî, ona Ebu Bürde, ona da babasının (Ebu Musa el-Eş'arî) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Herhangi bir kişinin bir cariyesi olur da o cariyenin öğretimini en güzel şekilde yaparsa; onu en güzel şekilde terbiye eder eğitirse daha sonra da onu azat edip kendisiyle evlenirse o kişiye iki mükafat vardır. Ehl-i kitaptan herhangi bir kişi, kendi peygamberine iman eder ve bana da iman ederse o kişiye iki mükafat vardır. Herhangi bir köle, efendilerinin hakkını ve Rabbinin hakkını yerine getirirse o köleye de iki mükafat vardır. Şa'bî muhatabına (Salih b. Salih'e) şöyle dedi: Bu rivayeti karşılıksız alabilirsin. Halbuki insanlar vaktiyle bundan daha kısa bir rivayet, daha az önemde bir mesele için Medine'ye kadar yolculuk yaparlardı. Bu hadisle ilgili olarak Ebu Bekir, ona Ebu Husayn, ona Ebu Bürde, ona da babası (Ebu Musa el-Eş'arî) Hz. Peygamber'den (sav) şu ilaveyle hadisi rivayet etmiştir: "Onu azat eder, sonra da mehrini verirse."
Açıklama: Rivayet muallaktır. Buhari ile Ebu Bekir b. Ayyaş arasında inkıta vardır.
Bize Musa b. İsmail, ona Abdülvahid, ona Salih b. Salih, ona eş-Şa'bî, ona Ebu Bürde, ona da babasının (Ebu Musa el-Eş'arî) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Herhangi bir kişinin bir cariyesi olur da o cariyenin öğretimini en güzel şekilde yaparsa; onu en güzel şekilde terbiye eder eğitirse daha sonra da onu azat edip kendisiyle evlenirse o kişiye iki mükafat vardır. Ehl-i kitaptan herhangi bir kişi, kendi peygamberine iman eder ve bana da iman ederse o kişiye iki mükafat vardır. Herhangi bir köle, efendilerinin hakkını ve Rabbinin hakkını yerine getirirse o köleye de iki mükafat vardır. Şa'bî muhatabına (Salih b. Salih'e) şöyle dedi: Bu rivayeti karşılıksız alabilirsin. Halbuki insanlar vaktiyle bundan daha kısa bir rivayet, daha az önemde bir mesele için Medine'ye kadar yolculuk yaparlardı. Bu hadisle ilgili olarak Ebu Bekir, ona Ebu Husayn, ona Ebu Bürde, ona da babası (Ebu Musa el-Eş'arî) Hz. Peygamber'den (sav) şu ilaveyle hadisi rivayet etmiştir: "Onu azat eder, sonra da mehrini verirse."
Bize Hakem b. Nafi', ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Urve b. Zübeyr, ona Zeyneb bt. Ebu Seleme, ona da Ümmü Habibe bt. Ebu Süfyan şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'e (sav) “Ey Allah'ın Rasulü! Ebu Süfyan'ın kızıyla ilgili bir düşüncen var mı?” diye sordum. Rasulullah da (sav) “Ne yapayım” buyurdu. “Onunla evlenirsin” dedim. Rasulullah (sav) “Sen bunu ister miydin?” buyurdu. “Evet, senin katında tek (eşin) değilim. Seni kız kardeşimle paylaşmak isterim” dedim. Rasulullah (sav) “O bana helal olmaz” buyurdu. Ben de “Senin evlenmek istediğini duydum” dedim. Rasulullah da (sav) “Ümmü Seleme'nin kızıyla mı?” dedi. “Evet” dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) “Ümmü Seleme'nin kızı benim benim terbiyem altında yetişmeseydi (üvey kızım olmasaydı) bile yine de bana helal olmaz. Beni ve onun babasını Süveybe emzirmişti. Bana kızlarınızı ve kardeşlerinizi (ile evlenmeyi) teklif etmeyiniz” buyurdu." [Urve (b. Zübeyr) der ki: Süveybe, Ebu Leheb'in azatlı cariyesiydi. Ebu Leheb tarafından azat edildikten sonra Hz. Peygamber'i (sav) emzirdi. Ebu Leheb öldüğünde, ailesinden biri Ebu Leheb'i rüyasında çok kötü bir halde görmüş. Ona, “Neyle karşılaştın?” diye sormuş. Ebu Leheb de “Sizden sonra, Süveybe'yi azat etmemden dolayı (başparmağımla işaret parmağım arasındaki) şu (küçücük çukurda) bana verilen suyun dışında hiç rahat yüzü görmedim” demiştir.]
Bize İshak b. İbrahim, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Salim, ona İbn Ömer, ona da Hz. Ömer şöyle söylemiştir: Kızım Hafsa İbn Huzâfe'den dul kalmıştı. İbn Huzafe Rasulullah (sav) ile birlikte Bedir savaşına katılmış Medine'de vefat etmişti. Ben Osman b. Affan'a vardım, kızım Hafsa'yla nikahlanma konusunu ona arz ettim ve istersen sizi nikahlayayım dedim. Bunun üzerine Osman bir düşüneyim dedi. Birkaç gece geçti tekrar ona gittim. Ben henüz evlenmek istemiyorum dedi. Daha sonra Ebu Bekir'e vardım. İstersen kızım Hafsa ile seni evlendireyim dedim. Bana hiçbir cevap vermedi. Osman'a kızdığımdan daha fazla kızdım. Birkaç gece geçmişti ki Rasulullah (sav), kızım Hafsa'yı benden isteyip dünür oldu, ben de O'na nikahladım. Bu arada Ebu Bekir ile karşılaştım ve: 'Hafsa'yı bana teklif ettiğinde benim de sana cevap vermediğimi görünce herhalde kızmış olmalısın,' dedi. Ben de: 'Evet' dedim. O da: 'Sen bana kızını vermek istediğinde; Rasulullah'ın (sav) senin kızını isteyeceğini duymuştum da Rasulullah'ın (sav) sırrını ifşa etmek istemedim. Eğer o vazgeçseydi ben senin kızınla nikahlanırdım' dedi.'