Giriş


    Öneri Formu
8653 M002947 Müslim, Hac, 145


    Öneri Formu
8947 M003025 Müslim, Hac, 212

Bize Hasan el-Hulvânî ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Şa'd, ona babası (İbrahim b. Şa'd), Salih, ona İbn Şihab, ona da Urve, kendisinin Âişe'ye "eğer yetimler hakkında adalet gösterememekten korkarsanız..." ayetini sorduğunu rivayet etmiş ve Yunus'un Zührî'den aktardığı hadisin aynısını aktarmış ve sonunda “yetim kızların malı ve güzelliği az olduğu vakit, onlara rağbet göstermedikleri için...” cümlesini ilave etmiştir.


Açıklama: Hadisin tam metni için M007528 numaralı hadise bakınız.

    Öneri Formu
7411 M007529 Müslim, Tefsir, 6

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zuhrî, ona da Urve b. Zubeyir şöyle rivayet etmiştir: Urve, Âişe'ye "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceği­nizden korkarsanız, sizin için helâl olan diğer kadınlardan... nikâh edin" (Nisâ, 2-3) ayetinin tefsirini sordu. Âişe (ra) şöyle cevap verdi: Ayette kast edilen, velisinin velayeti altında olan yetim kızlardır. Velisi o kızla, dengi olan kadınlara verilmesi teamül olan mehirden daha az bir mehir vererek evlenmek ister. İşte bu velilere, mehirlerini en üst derecede verme konusunda adaleti gözetmedikçe, velayeti altındaki yetim kızlarla nikâhlanmaları yasaklanmış ve onların dışında başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir. Âi­şe, devamla der ki: Sonra insanlar, Rasulullah'tan fetva istediler. Bunun üzerine "Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor" (Nisâ, 127) ayetini indirdi. Râvî devamında hadisin tamamını aktardı.


Açıklama: hadisin tam metni için B002763 numaralı hadise bakınız.

    Öneri Formu
27506 B006965 Buhari, Hıyel, 8

Ukayl der ki: Bana Zührî, ona Urve, ona da Âişe şöyle haber vermiştir: Rasulullah (sav) (mekke'den Medine'ye hicret eden) kadınları imtihan ederdi. Bize ulaşan habere göre, Yüce Allah, hicret eden mümin kadınların, müşrik kocalarının kendilerine yaptıkları harcamaları, onlara iade etmeleri ve Müslüman erkeklerin de kafir eşlerini artık nikahları altında tutmamaları gerektiğini bildiren hükmü indirdiği zaman Hz. Ömer, (Müslüman olmayan) iki eşini; Karîbe bt. Ebu Ümeyye ve Cervel el-Huzâî'nin kızını boşadı. Bunlardan Karîbe ile Muaviye, diğeri ile de Ebu Cehm evlendi. Kafirler, Müslümanların, kaçıp giden eşlerine harcadıkları nafakayı Müslümanlara ödemeye yanaşmayınca Yüce Allah "Eğer sizden birinin eşi dinden dönüp kâfirlere katılır da o kadına verdiğiniz mehir size iade edilmezse, onlarla yaptığınız savaşta galip gelip kendilerinden ganimet aldığınızda, eşleri gitmiş olan kocalara, ödedikleri mehir kadarını o ganimetten verin" (Mümtehine, 11) ayetini indirdi. "Akib (العقب)" eşi küffara kaçan Müslümanın, eşine yaptığı harcamayı ifade eder. Böylece Allah, eşi çekip giden bir Müslümanın, kaçıp giden kafir eşine ödediği mehrin, ona geri ödenmesini emretti. Ama biz, iman ettikten sonra dinden dönüp giden hiç bir kadını duymadık. Yine bize ulaşan habere göre, Hudeybiye antlaşması döneminde Ebu Basîr b. Üseyd es-Sakafî iman edip muhacir olarak Hz. Peygamber'e (sav) geldi. Ahnes b. Şerîk Hz. Peygamber'e mektup yazarak Ebu Basîr'in iadesini talep etti. Râvi hadisin devamını da aktardı.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ukayl b. Halid arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
269022 B002733 Buhari, Şurût, 15

Bize Süveyd b. Said, ona Ali b. Müshir, ona Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana nikah kıydığında altı yaşında idim. Ardından Medine’ye hicret edip Hâris b. Hazrec oğullarının yurdunda konakladık. Orada ben sıtmaya tutuldum, saçım döküldü, sonra tekrar gürleşip uzayarak omuzlarıma kadar döküldü. Bir gün, kız arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken annem Ümmü Rûmân gelip beni çağırdı, ben de yanına vardım. Annemin isteğinden habersiz bir şekilde, annem elimi tuttu, nefes nefese kalmış bir şekilde, evin kapısının önüne vardık, annem nefes alışverişim yatışıncaya kadar beni orada durdurdu, sonra biraz su alarak onunla yüzümü ve başımı sildi, ardından beni eve soktu. Evde Ensârdan bir grup kadın ile karşılaştım. Annem “hayır ve bereket üzerine, nasibin en hayırlısına” diyen bu gruba beni teslim etti. Onlar da benim üstümü başımı düzelttiler. Sonra kuşluk vakti birdenbire Rasulullah'ı (sav) karşımda görünce sıkıldım. Kadınlar beni O'na teslim ettiler. O gün ben dokuz yaşında bir kız idim.


    Öneri Formu
17923 İM001876 İbn Mâce, Nikah, 13

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zuhrî, ona da Urve b. Zubeyir şöyle rivayet etmiştir: Urve, Âişe'ye "Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceği­nizden korkarsanız, sizin için helâl olan diğer kadınlardan... nikâh edin" (Nisâ, 2-3) ayetinin tefsirini sordu. Âişe (ra) şöyle cevap verdi: Ayette kast edilen, velisinin velayeti altında olan yetim kızlardır. Velisi o kızla, dengi olan kadınlara verilmesi teamül olan mehirden daha az bir mehir vererek evlenmek ister. İşte bu velilere, mehirlerini en üst derecede verme konusunda adaleti gözetmedikçe, velayeti altındaki yetim kızlarla nikâhlanmaları yasaklanmış ve onların dışında başka kadınlarla evlenmeleri emredilmiştir. Âi­şe, devamla der ki: Sonra insanlar bu ayetin in­mesinin ardından, Rasulullah'tan fetva istediler. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allah "Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki: Size onlar hakkındaki hükmü Allah açıklıyor" (Nisâ, 127) ayetini indirdi. Âişe der ki: Allah bu ayetin içinde şunu da beyan etti: Yetim kız güzellik ve mal sahibi olduğu zaman, velileri onunla nikâhlanmayı arzu ediyor, ama ona, akranlarının mehrine denk, üst seviyede bir mehir vermiyor. Öte yandan yetim kızın malı ve güzelliği az olduğunda da onunla evlenmekten vazgeçip başka kadınları arıyorlar. Râvî der ki: Nasıl ki onlar malı ve güzelliği az olduğunda, onlarla evlenmekten vazgeçiyorlarsa, o zaman malından ve güzelliğinden dolayı nikâhlanmayı arzu ettikleriyle de, yeterli mehir vererek adaleti sağlayıp onlara hakkını tam verdikten sonra evlenebilirler.


    Öneri Formu
26462 B002763 Buhari, Vesâyâ, 21

Bana Ferve b. Ebu Mağrâ, ona Ali b. Müshir, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana nikah kıydığında altı yaşında idim. Ardından Medine’ye hicret edip Hâris b. Hazrec oğullarının yurdunda konakladık. Orada ben sıtmaya tutuldum, saçım döküldü, sonra tekrar gürleşip uzayarak omuzlarıma kadar döküldü. Bir gün, kız arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken annem Ümmü Rûmân gelip beni çağırdı, ben de yanına vardım. Annemin isteğinden habersiz bir şekilde, annem elimi tuttu, nefes nefese kalmış bir şekilde, evin kapısının önüne vardık, annem nefes alışverişim yatışıncaya kadar beni orada durdurdu, sonra biraz su alarak onunla yüzümü ve başımı sildi, ardından beni eve soktu. Evde Ensârdan bir grup kadın ile karşılaştım. Annem “hayır ve bereket üzerine, nasibin en hayırlısına” diyen bu gruba beni teslim etti. Onlar da benim üstümü başımı düzelttiler. Sonra kuşluk vakti birdenbire Rasulullah'ı (sav) karşımda görünce sıkıldım. Kadınlar beni O'na teslim ettiler. O gün ben dokuz yaşında bir kız idim.


    Öneri Formu
35023 B003894 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 44

Bize İsmail b. Halil, ona Ali b. Müshir, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana nikah kıydığında altı yaşında idim. Ardından Medine’ye hicret edip Hâris b. Hazrec oğullarının yurdunda konakladık. Orada ben sıtmaya tutuldum, saçım döküldü, sonra tekrar gürleşip uzayarak omuzlarıma kadar döküldü. Bir gün, kız arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken annem Ümmü Rûmân gelip beni çağırdı, ben de yanına vardım. Annemin isteğinden habersiz bir şekilde, annem elimi tuttu, nefes nefese kalmış bir şekilde, evin kapısının önüne vardık, annem nefes alışverişim yatışıncaya kadar beni orada durdurdu, sonra biraz su alarak onunla yüzümü ve başımı sildi, ardından beni eve soktu. Evde Ensârdan bir grup kadın ile karşılaştım. Annem “hayır ve bereket üzerine, nasibin en hayırlısına” diyen bu gruba beni teslim etti. Onlar da benim üstümü başımı düzelttiler. Sonra kuşluk vakti birdenbire Rasulullah'ı (sav) karşımda görünce sıkıldım. Kadınlar beni O'na teslim ettiler. O gün ben dokuz yaşında bir kız idim. Bize İsmail b. Halil haber verip (dedi ki), bize Ali b. Mushir, Hişâm'dan, (O) babasından, (O da) Hz. Aişe'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: "Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benimle, ben altı yaşındayken (Mekke'de) evlendi. Sonra biz Medine'ye gelip el-Hâris ibnu'l-Hazrecoğulları'nın yanına indik. Derken ben sıtmaya yakalandım da başımın (saçı dökülüp) darmadağınık oldu. (Ardından iyileştim ve saçını yeniden bitip çoğaldı. Öyle kî, saçım) bir kâkülcük de uzadı. Derken, bana, ben bir tahterevallinin üzerinde ve beraberimde bazı kız arkadaşlanm var iken (annem) Ümmü Rûman geldi ve beni çağırdı. Ben de, ne istediğini bilmediğim halde onun yanına geldim. O da elimden tutup (götürdü). Nihayet beni evin kapısında durdurdu. Ben nefes nefese kalmıştım. Akabinde nefesim biraz dindi. Sonra o biraz su aldı ve onunla yüzümü ve başımı sildi. Daha sonra da beni eve girdirdi. Bir de ne göreyim, bir odanın içinde Ensârlı kadınlar! Onlar hemen; "hayırlı bereketli olsun, hayırlı uğurlu olsun" dediler. (Annem) de beni onlara teslim etti. Onlar benim durumumu, (üst-başımı) düzelttiler. Derken bir kuşluk vakti Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) aniden yanıma geldi, onlar da beni O'na teslim ettiler. Ben o gün dokuz yaşındaydım."


    Öneri Formu
43669 DM002307 Darimi, Nikah, 56


    Öneri Formu
13794 B005075 Buhari, Nikah, 8