450 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Hişâm b. Ammâr, ona Yahya b. Hamza, ona Sevr b. Yezid, ona Hâlid b. Ma'dân, ona da Rabîa b. Ğâz şöyle rivayet etmiştir: "Âişe'ye Rasulullah'ın (sav) orucu hakkında sordum. O da 'Şaban ayının hepsini oruçlu geçirir, öyle ki şaban ile ramazanı birleştirirdi' demiştir."
Açıklama: Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed, onlara Vekî, ona Ebu Hilâl, ona Abdullah b. Sevâde, ona da Abduleşhel oğullarından biri olan Enes b. Mâlik, - râvilerden Ali b. Muhammed, Abdullah b. Kâ'b oğullarından olan demiştir - şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ın (sav) süvarileri bize baskın yapmıştı. Ben bunun üzerine Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldim. O ise yemek yiyordu. Bana 'Buyur gel, yemek ye' dedi. Ben de 'Oruçluyum' dedim. O 'Otur, sana oruçtan (râvilerden biri 'oruçlardan' diye nakletmiştir) bahsedeyim: Allah (ac), yolcudan namazın yarısını; yine yolcudan, hamile ve emzikli kadından da orucun sorumluluğunu kaldırmıştır' buyurdu. Vallahi Nebî (sav) o ikisini (hamile ve emzikli kadını) veya ikisinden birini söyledi. Hay aklıma yanayım! Rasulullah'ın (sav) yemeğinden yemedim diye o kadar pişmanım ki!"
Açıklama: Elbani bu hadisn hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Ali b. Münzir, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Amr b. Dînâr ve Yahya b. Said, onlara da Ebu Seleme, Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Üzerimde ramazan ayından kalma oruç borcum olurdu da şaban ayı gelene dek onları kaza edemezdim."
Açıklama: Başka rivayetlerde bu durumunun Hz. Âişe'nin Hz. Peygamber'le meşgul olmasından kaynaklandığı bildirilmektedir.
Bize Muhammed b. İsmail, ona Musa b. İsmail, ona Ebân b. Yezid, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Zeyd b. Sellâm, ona Ebu Sellâm, ona da Hâris el-Eş’arî’nin rivayet ettiğine göre, Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah (cc), Zekariya'nın oğlu Yahya’ya (as), hem kendisinin amel etmesi hem de İsrailoğullarına emredip onların da amel etmeleri için beş şey emretti. Yahya (as) bu emri yerine getirmekte az kalsın gecikiyordu ki İsa (as) ona şöyle dedi: 'Allah sana gereğince amel etmen, İsrailoğullarına emretmen ve onların da gereğince amel etmeleri için beş şeyi emretmişti. Ya onlara bu emirleri sen bildir ya da ben bildireyim.' Yahya (as) 'Eğer benden önce onları sen söyleyecek olursan, yerin dibine geçirilmekten yahut azaba uğratılmaktan korkarım' deyip insanları Beyt’ül-Makdis’te topladı. Mescid ağzına kadar dolup taştı, hatta insanlar balkonlara çıktılar. Yahya (as) onlara 'Allah bana gereğince amel edeyim, sizin de gereğince amel etmeniz için size bildirmem için şu beş şeyi emretti: Onların ilki, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibadet etmenizdir. Şüphesiz Allah’a ortak koşanın misali şuna benzer: Kendi öz malından altın ya da gümüş mukabilinde bir köle satın alıp da, bu benim evim, bu da benim işim, sen işini yap, bana da kazandığından öde der. O köle çalışır, ancak ödemeyi efendisinden başkasına yapar. Hanginiz kölesinin böyle davranmasından razı olur? Allah size bir de namazı emretti. Namaz kıldığınız vakit başka yöne dönüp bakmayın. Çünkü Allah yüzünü, başka tarafa bakmadığı sürece namazda olan kulunun yüzüne çevirir. Size oruç tutmanızı da emrediyorum. Bunun misali de, bir topluluk arasında bulunup, yanında içerisinde misk bulunan küçük bir kese taşıyan adama benzer. Hepsi, onun kokusundan oldukça hoşlanır. Gerçekten oruç tutan kişinin ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur. Size sadaka vermenizi de emrediyorum. Bunun misali de şu adamın durumuna benzer: Düşmanı onu esir alıp, elini boynuna bağlamış ve boynunu vurmak üzere onu herkesin önüne getirmiş iken, onlara 'Ben az çok elimde ne varsa fidyemi verip kurtulmak istiyorum' deyip, kendisini fidyeyle onların ellerinden kurtarır. Sizlere Allah’ı anmanızı da emrediyorum. Bunun misali de, düşmanının koştura koştura peşinden geldiği (kaçan) adama benzer. Bu kimse nihayet son derece sağlam bir kaleye ulaşır ve onlardan kendisini kurtarır. İşte kul da kendisini şeytandan ancak Allah’ı anmakla koruyabilir.' Nebi (sav) da şöyle buyurdu: 'Ben de sizlere Allah’ın bana emretmiş olduğu şu beş şeyi emrediyorum: Dinleyip itaat etmek, cihad etmek, hicret etmek ve cemaatle birlikte bulunmak. Zira kim cemaatten bir karış kadar ayrılacak olursa, geri dönmesi hali müstesnâ, boynundan İslam’ın ipini çıkarmış olur. Kim de cahiliyye davası güderse, cehennemde diz üstü çökecektir.' Bir adam 'Ey Allah’ın Rasulü! Namaz kılsa, oruç tutsa da mı?' diye sordu. Rasulullah (sav) da 'Namaz kılsa ve oruç tutsa da!' dedi. Devamında da 'O halde ey Allah'ın kulları! Sizi müslümanlar, müminler olarak isimlendiren Allah'ın davasını güdünüz' buyurdu." [Bu, hasen-sahih-garip bir hadistir. Muhammed b. İsmail (Buhârî) dedi ki: Hâris el-Eş’arî, sahabîdir ve bunun dışında başka rivayetleri de vardır.]
Bize Hişâm b. Ammâr ed-Dımaşkî, ona Rebî b. Bedr, ona el-Cüreyrî, ona da Hasan, Enes b. Mâlik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) kendisi için endişe eden hamile kadına ve çocuğu için korkan emzikli kadına oruç tutmaması konusunda ruhsat tanımıştır."
Bize Ali b. Muhammed, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Ubeyde, ona İbrahim, ona da Esved, Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebî'nin (sav) yanında hayız görürdük, da o bize ramazan orucunu kaza etmeyi emrederdi."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed, onlara Ebu Üsâme, ona Hişâm b. Urve, ona da Fâtıma bt. Münzir, Esmâ bt. Ebu Bekir'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) zamanında, bulutlu bir günde (güneşin battığını düşünerek) oruçlarımızı açtık. Bir süre sonra güneş ortaya çıkıverdi. (Râvi Ebu Üsâme), Hişâm'a, 'O orucu kaza etmeleri emredildi mi peki?' diye sorunca, 'Kaza etmeleri gerekir zaten' cevabını verdi."
Bize Sehl b. Ebu Sehl, ona Ebu Muâviye, ona Âsım el-Ahvel, ona Ebu Osman, ona da Ebu Zer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her ay üç gün oruç tutan kimse, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibidir. Nitekim Allah'ın (ac) Kur'an'da geçen şu ayeti bunun tasdikidir: (Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı sevap vardır.) Bir gün, on güne tekabül etmektedir."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Yezid er-Rişk, ona da Muâze el-Adeviyye, Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), her aydan üç gün oruç tutardı. (Âişe'ye) 'Hangi günleri?' diye sorduğumda, 'Hangi gün olduğuna dikkat etmezdi' cevabını verdi."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Süfyân b. Uyeyne, ona İbn Ebu Lebîd, ona da Ebu Seleme şöyle rivayet etmiştir: "Âişe'ye Hz. Peygamber'in (sav) orucu hakkında sordum. O da bizler (bazen) 'Artık ayın tamamını oruçlu geçirecek galiba' diyecek şekilde tutar; (bazen de) 'Bu ay hiç oruç tutmayacak galiba' diyecek şekilde oruç tutmazdı. Şaban ayından daha fazla oruç tuttuğu başka bir ay görmedim. Bazen şabanın tamamını oruçlu geçirir, bazen de az bir kısmı hariç çoğunda oruç tutardı' cevabını verdi."