210 Kayıt Bulundu.
Bize Harun b. İshak el-Hemdânî, ona Abde b. Süleyman, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Abdullah b. Amr b. Âs, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah ilmi insanlardan ansızın çekip almaz; önce alimleri onların arasından çekip alır. Alim kalmayınca, insanlar cahilleri önder edinirler. Onlar da kendilerine sorulduğunda bilgisizce fetva verir, böylece hem kendileri saparlar hem de başkalarını saptırırlar." [Bu konuda Aişe ve Ziyâd b. Lebîd'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi benzer şekilde Zührî, Urve vasıtası ile Abdullah b. Amr ve Aişe'den, onlar da Hz. Peygamber (sav)'den rivayet etmiştir.]
Açıklama: ''Şüphesiz Allah, ilmi, insanların arasından kaldırmakla çekip almaz'' şeklinde bir tercümenin dayanağı için bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 344.
Bize Nasr b. Abdurrahman el-Kûfî, ona Ahmed b. Beşîr, ona Şebîb b. Bişr, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Bir adam, binek istemek için Hz. Peygamber'e (sav) geldi, ancak Hz. Peygamber (sav) yanında binek bulamadı ve onu bir başkasına yönlendirdi. O sahabi de adama bir binek temin etti. Adam Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve durumu anlattı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bir hayra vesile olan olan onu yapan gibidir." [Bu konuda Ebu Mesud el-Bedrî ve Büreyde'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa der ki: Enes'in Nebî'den (sav) rivayet ettiği bu hadis, bu tarik ile garibtir.]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الآمر بالمعروف كفاعله
Bize Hişam b. Ammâr, ona Velid b. Müslim, ona Ravh b. Cunâh Ebu Sa’d, ona Mücahid, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bilgin (fakîh), şeytana, bin abidden daha çetin gelir."
Bize Nasr b. Ali, ona Halid b. Yezid el-Atekî, ona Ebu Cafer er-Râzî, ona Rabî' b. Enes, ona da Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İlim talebi için (yola) çıkan kimse, dönene dek Allah yolundadır." [Ebu İsa şöyle der ki: Bu, hasen-garîb bir hadistir. Bazıları bu hadisi ref etmeden (mevkuf olarak) rivayet etmiştir.]
Bize Hennâd, ona Ebu Ahvas, ona Said b. Mesrûk, ona da İbn Eşva şöyle rivayet etmiştir: "Yezîd b. Seleme, 'ey Allah'ın Rasulü, senden pek çok hadis işittim ancak ben, son işittiklerimin ilk işittiklerimi unutturmasından endişe ediyorum. Bana kuşatıcı biz söz söyleyip (tavsiyede bulunsan)' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'bildiğin konularda Allah'a karşı takva sahibi ol (bildiklerinle amel et)' buyurdu." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, isnadı muttasıl olmayan bir hadis olup bana göre mürseldir. Zira bana göre İbn Eşva', Yezid b. Seleme'ye yetişememiştir. İbn Eşva'nın isimi ise, Said b. Eşva'dır.]
Bize Müslim b. Hâtim el-Ensârî el-Basrî, ona Muhammed b. Abdullah el-Ensârî, ona babası (Abdullah b. Müsennâ), ona Ali b. Zeyd, ona Said b. Müseyyeb, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) bana 'ey oğulcağızım! Eğer, kalbinde herhangi bir kimse için kin beslemeden sabahlayıp akşamlayabiliyorsan bunu yap' buyurdu. Ardından bana 'ey oğulcağızım, işte bu benim sünnetimdir. Sünnetimi ihya eden beni sevmiş olur. Beni seven de cennette benimle olur' buyurdu." [Hadiste uzun bir kıssa anlatılmaktadır.] [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu rivayet, bu tarikten hasen-garîb bir hadistir. Muhammed b. Abdullah el-Ensârî, güvenilir (sika), babası, güvenilir (sika), Ali b. Zeyd de sadûktur. Ancak o, zaman zaman başkalarının mevkuf olarak rivayet ettiği hadisi merfu olarak rivayet etmiştir.] [Ebu İsa şöyle demiştir: Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Velîd, ona da Şu'be “Ali b. Zeyd bize hadis rivayet ederdi. Kendisi çokça ref ederdi. (Mevkuf hadisleri merfu olarak rivayet ederdi.)” demiştir. Uzunca zikredilen şekliyle bu hadis dışında, Said b. Müseyyeb'in, Enes'ten rivayet ettiği başka bir hadis bilmiyoruz. Bu hadisi Abbâd b. Meysere el-Minkarî, Ali b. Zeyd'den, o da Enes'ten rivayet etmiş ama senette Said b. Müseyyeb'i zikretmemiştir. Ebu İsa der ki: Bu meseleyi Muhammed b. İsmail (el-Buhârî) ile müzakere ettim ancak o, bu hadisi tanımadı. Said b. Müseyyeb'in, Enes’ten ne bu hadisi, ne de başka bir hadisi rivayet ettiği bilinmemektedir. Enes b. Malik, 93/712 senesinde, Said b. Müseyyeb ise ondan iki sene sonra; 95/714 senesinde vefat etmiştir.]
Açıklama: Tirmizi'nin değerlendirmelerinden "قَالَ أَبُو عِيسَى وَذَاكَرْتُ بِهِ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْمَاعِيلَ فَلَمْ يَعْرِفْهُ" kısmı tam olarak anlaşılamamış; tercümeye ''..ancak o, bilgisinin olmadığını ifade etti.'' şeklinde yansıtılmıştır.
Bize Yahya b. Süleyman, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Hastalığı iyice ağırlaştığında Hz. Peygamber (sav) 'bana bir sahife getirin, sizlere, ondan sonra sapmayacağınız bir şey yazdırayım' buyurdu. Hz. Ömer 'Hz. Peygamber'in (sav) hastalığı çok ilerledi, yanımızda Allah'ın kitabı vardır, o bize yeter' dedi. (Odadakiler) tartışmaya başladılar, derken sesler yükseldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) de, 'yanımdan çekilin, huzurumda çekişmek yakışık almaz' buyurdu." İbn Abbâs dışarı çıkarken şöyle diyordu: “Gerçekten en büyük felâket, Rasulullah ile yazmak istediği şeyin arasına engel olunmasıydı.”
Bize Yahya b. Musa ve Mahmud b. Ğaylân, onlara Velid b. Müslim, ona Evzâî, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Ebu Seleme şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Hureyre 'Hz. Peygamber (sav) hutbe verdi...' dedi ve hadiste geçen olayı anlattı, (ardından şöyle devam etti:) Ebu Şâh 'ey Allah'ın Rasulü, (bu hutbeyi) benim için yazın' dedi. Rasulullah (sav) da, 'Ebu Şâh için yazın' buyurdu." [Hadiste (râvi tarafından zikredilmeyen) bir kıssa vardır.] [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Şeybân, Yahya b. Ebu Kesîr'den buna benzer bir hadis rivayet etmiştir.]
Bize Nasr b. Ali, ona Ebu Ahmed, ona Kesir b. Zeyd, ona da Muttalib b. Abdullah b. Hantab şöyle rivayet etti: "Zeyd b. Sabit, Muaviye'nin huzuruna girdi. Muaviye, bir hadis hakkında ona soru sordu, ardından, birine hadisi yazmasını emretti. Bunun üzerine Zeyd ona, “Rasulullah (sav), bize hadislerini yazmamamızı emretti” dedi, Muaviye de hadisi sildi."
Bize Müsedded, ona Cafer b. Süleyman, ona Mualla b. Ziyad, ona Ala b. Beşir el- Müzeni, ona Ebu Sıddîk en-Naci, ona Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir: "Zayıf (yoksul) muhacirlerden oluşan bir toplulukla birlikte oturuyordum. Öyle ki, bazılarımız çıplaklıktan dolayı (elbiseleri yetmediğinden) birbirinin arkasına saklanıyordu. O sırada bir kişi bize Kur'an okuyordu. Derken Rasulullah (sav) yanımıza geldi. Yanımıza vardığında Kur'an okuyan sustu. Peygamber (sav) selam verdi ve 'ne yapıyordunuz?' diye sordu. Biz de 'ey Allah’ın Rasulü! Bize Kur'an okuyan bir kardeşimiz vardı, biz de Allah’ın kitabını dinliyorduk' dedik. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'ümmetim içinde, kendileriyle birlikte sabretmem emredilen kimseleri var var eden Allah'a hamdolsun' buyurdu, sonra Peygamber (sav) bizim ortamıza oturdu, adeta aramızda eşit olmak için kendisini tam ortamıza konumlandırdı ve elini şöyle (daire çizer gibi) yaptı, biz de hemen halka oluşturduk, yüzlerimiz O’na bakar hâle geldi. (Ebu Saîd el Hudrî der ki:) Rasulullah’ın (sav) aramızdan bir tek beni tanıdığını fark ettim. Sonra şöyle buyurdu: Müjde size ey yoksul muhacirler topluluğu! Kıyamet günü, sizler tam bir nurla parlayacak ve zenginlerden yarım gün önce cennete gireceksiniz. Bu da beş yüz yıl demektir."