210 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Vezîr ed-Dımaşkî, ona Velid, ona Şebîb b. Şeybe, ona Osman b. Ebu Sevde, ona da Ebu Derdâ, Hz. Peygamber'den (sav) (önceki hadisi) rivayet etmiştir.
Açıklama: Hadisin tam metni için D003641 numaralı hadise bakınız.
Bize Muhammed b. Zeyd, ona Asım b. Reca b. Hayve, ona Kesir b. Kays şöyle rivayet etmiştir: Bir kişi Medine'den yola çıktı ve Dımeşk'te bulunan Ebu Derdâ'nın yanına geldi. Ebu Derdâ “Ey kardeşim, seni buralara getiren nedir?” diye sordu. Adam “Senin Rasulullah'tan (sav) rivayet ettiğin bana ulaşan bir hadis (beni buralara getirdi)” dedi. “Sen şimdi buraya ticaret için gelmedin mi?” dedi. Adam “Hayır” dedi. Ebu Derdâ “Ya da herhangi bir ihtiyacın için gelmedin mi?” dedi. Adam “Hayır” dedi. “Sadece bu hadisi almak için mi geldin?” dedi. Adam “Evet” dedi. Bunun üzerine Ebu Derdâ “ben Rasulullah'ı (sav) işittim, şöyle buyuruyordu” dedi: "Kim ilim elde etmek üzere yola koyulursa, bu gayreti nedeniyle Allah da ona cennete giden yola çıkartır. Melekler, ilim talebesinden duydukları hoşnutluk sebebiyle, ona hürmeten kanatlarını yere sererler. Göklerde ve yerde bulunan her varlık, hatta denizlerdeki balıklar bile, âlimin bağışlanması için Allah’a yalvarır. Alimin abide üstünlüğü, dolunayın diğer yıldızlara olan üstünlüğüne benzer. Alimler Peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne dinar bıraktılar, ne de dirhem. Geride bıraktıkları sadece ilimdir. Kim bu ilimden istifade ederse çok büyük nasip elde etmiştir."
Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.
Bize Muhammed b. Humeyd er-Râzî, ona Muhammed b. Muallâ, ona Ziyâd b. Hayseme, ona Ebu Davud, ona Abdullah b. Sahbera, ona da Sahbera, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim ilim öğrenmeye yönelirse, bu uğraşı onun geçmiş (günahlarına) kefaret olur." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, isnadı zayıf olan bir hadistir. (Zira) Ebu Davud, zayıf sayılmıştır. Ayrıca, biz Abdullah b. Sahbera'nın ve babasının güvenilirliği konusunda kayda değer bir bilgiye sahip değiliz. Ebu Davud'un ismi ise Nüfey olup kendisi görme özürlüdür. Katâde ve ilim ehlinden daha pek çok kişi onu tenkit etmiştir.]
Bize Muhammed b. Ömer b. Velîd el-Kindî, ona Abdullah b. Nümeyr, ona İbrahim b. Fadl, ona Ebu Saîd el-Makburî ona da Ebu Hüreyre Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "hikmetli söz müminin yitiğidir, bulduğu yer onu almayı en çok hak eden odur." [Ebu İsa (et-Tirmizî): Bu, garib bir hadis olup sadece bu tarikle bilmekteyiz. İbrahim b. Fadl el-Medenî el-Mahzûmî, hadis konusunda hıfzı yönünden zayıf bir râvi olarak kabul edilir.]
Bize Muhammed b. Selâm, ona Ebu Muâviye, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona Zeyneb bt. Ümmü Seleme, ona da Ümmü Seleme şöyle rivayet etmiştir: "Ümmü Süleym Rasulullah'ın (sav) huzuruna geldi ve 'ey Allah'ın Rasulü, Allah haktan haya etmez, kadına ihtilam olduğunda gusletmesi gerekir mi' diye sordu. Nebî (sav), '(evet),suyu gördüğünde' buyurdu. Ümmü Seleme (utanarak) yüzünü örttü ve 'ey Rasulullah, kadın da ihtilam olur mu?' dedi. Hz. Peygamber (sav) de 'Elbette, eli bereketlensin, yoksa çocuğu kendisine nasıl benzeyecek' buyurdu."
Açıklama: ''تَرِبَتْ يَمِينُكِ'' ifadesi, daha güzel nasıl ifade edilebilir, düşünmek gerek.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Muaviye b. Salih, ona Hasan b. Câbir el-Lahmî, ona da Mikdâm b. Ma'dîkerib, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Dikkat edin! Kendisine benden hadis ulaşan kişinin, koltuğuna yaslanmış bir halde 'bizimle sizin aranızda (hakem) olarak Allah'ın kitabı vardır; onda helal bulduğumuzu helal, haram bulduğumuzu da haram sayarız' diyeceği (günler) pek yakındır. Şüphesiz ki, Rasulullah'ın (sav) haram kıldığı da Allah'ın haram kıldığı gibidir." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hadis, bu tarikten hasen-garîb bir rivayettir.]
Açıklama: ''هَلْ عَسَى'' ifadesinin ''قد قرب'' olarak anlaşılabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 355.
Bize Müsedded b. Müserhed, ona Abdullah b. Davud, ona Asım b. Racâ b. Hayve, ona Davud b. Cemil, ona da Kesir b. Kays şöyle rivayet etti: Ben, Dımaşk mescidinde Ebu Derdâ ile oturuyordum. Derken bir adam gelip ve “ey Ebu Derdâ! Ben, sana, Rasulullah'ın (sav) şehrinden bana ulaşan bir hadis için geldim ki onu, Hz. Peygamber'den (sav) sen rivayet ediyormuşsun. (Başka bir) ihtiyaç için (de) gelmedim” dedi. Bunun üzerine Ebu Derdâ, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kim, ilim talep edeceği bir yola girerse, Allah da onu cennet yollarından birine girdirir. Şüphesiz melekler, memnun olduklarından dolayı ilim talibine kanatlarını sererler. Şüphesiz göktekiler, yerdekiler ve denizdeki balıklar alim için istiğfarda bulunurlar. Alimin âbide üstünlüğü, Dolunayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Şüphesiz ki ulema, peygamberlerin mirasçılarıdırlar. Nitekim peygamberler ne dinar ne de dirhem bırakırlar. Onlar ancak ilim bırakırlar. Kim onu alırsa büyük bir nasip edinmiş olur."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَضْلَ الْعَالِمِ عَلَى الْعَابِدِ كَفَضْلِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ عَلَى سَائِرِ الْكَوَاكِبِ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَإِنَّ الْمَلاَئِكَةَ لَتَضَعُ أَجْنِحَتَهَا رِضًا لِطَالِبِ الْعِلْمِ
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Süfyân, ona Habîb b. Ebu Sâbit, ona Meymûn b. Ebu Şebîb, ona da Muğîra b. Şu'be, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Yalan olduğunu bildiği bir hadisi benim adıma rivayet eden kişi, yalancılardan biridir." [Bu konuda Ali b. Ebu Tâlib ve Semura'dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi Şu'be, Hakem'den, o Abdurrahman b. Ebu Leyla'dan, o Semura'dan, o da Hz. Peygamber (sav)'den rivayet etmiştir. (Yine bu hadisi) A'meş ve İbn Ebu Leyla, Hakem'den, o Abdurrahman b. Ebu Leyla'dan, o Ali'den, o da Hz. Peygamber (sav)'den rivayet etmiştir. Abdurrahman b. Ebu Leyla'nın Semura'dan rivayet ettiği hadis, ehl-i hadis nezdinde daha sahih olsa gerektir. Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Muhammed Abdullah b. Abdurrahman'a, Nebî (sav)'den rivayet edilen "Yalan olduğunu bildiği halde benden hadis rivayet eden, yalancılardan biridir" hadisini sordum ve “isnadının hatalı olduğunu bildiği halde hadis rivayet eden kimsenin Nebî (sav)'nin bu hadisindeki tehdide muhatap olmasından korkulur mu?” Ya da “insanların mürsel olarak rivayet ettiği hadisi müsned olarak rivayet etse, yahut da isnadını değiştirip maklûb olarak rivayet etse, bu hadisteki tehdide girer mi” dedim. O da “hayır! Bu hadisin manası şudur: Birisi Hz. Peygamber'den (sav) bir hadis rivayet etse ve bu hadisin bir aslının varlığı bilinmediği, onu rivayet etmeye devam etse, işte bu kişinin hadisteki tehdide muhatap olmasından korkarım” dedi.]
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Muaz, ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah), ona Katade, ona Ebu Hassan, ona da Abdullah b. Amr şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav), sabahlayana dek bize İsrail oğullarından nakilde bulunurdu. Öyle ki sadece farz namaz için kalkardı."
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Abdusselam b. Mutahher Ebu Zafer, ona Musa b. Halef el-Ammi, ona Katade, ona da Enes b. Malik Rasulullah'ın (sav) şöyle söylediğini nakletmiştir: "Sabah namazından sonra güneş doğup da bir mızrak boyu çıkıncaya kadar Allah'ı zikreden bir toplulukla beraber oturmam bana İsmail'in (as) çocuklarından dördünü kölelikten kurtarmamdan daha sevimlidir. İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar Allah'ı zikreden bir cemaatle beraber oturmam ise bana dört insanı kölelikten kurtarmamdan daha sevimlidir."