Giriş

Bize Ebu Nuaym, ona Süfyan, ona Alkame, ona Süleyman b. Büreyde, ona da (Yahya) b. Ya'mer şöyle haber vermiştir: Abdullah b. Ömer'e “Biz uzak beldelere yolculuk yapıyoruz ve orada kaderin olmadığını söyleyen insanlarla karşılaşıyoruz” dedim. Abdullah b. Ömer “Onlarla karşılaştığınızda onlara 'Abdullah b. Ömer sizden uzak, siz de ondan uzaksınız' deyin” diye üç kere tekrarladı, ardından şu hadisi nakletti. "Biz Hz. Peygamber'in (sav) yanındayken bir adam çıkageldi. -Abdullah b. Ömer adamın özelliklerini de anlattı.- Hz. Peygamber (sav) ona 'Yaklaş' dedi. Adam yaklaştı. Tekrar 'Yaklaş' dedi. Adam yaklaştı. Yine 'Yaklaş' dedi adam yine dizleri birbirine değecek kadar yaklaştı ve 'Ey Allah'ın Rasulü! İman nedir? veya bana imandan haber ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere iman etmendir' dedi. [Süfyan der ki: Sanırım 'kaderin hayrına ve şerrine' ifadesini de kullandı.] Adam 'İslam nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Namaz kılmak, zekat vermek, hacca gitmek, Ramazan orucu tutmak ve cünüplükten gusletmektir' buyurdu. Adam 'Söylediğin her şeyi doğru söyledin, doğru söyledin' dedi. Topluluk 'Biz daha önce Hz. Peygamber'e (sav) karşı bu kadar saygılı bir adam görmedik. Sanki Hz. Peygamber'e (sav) o öğretiyor' dedi. Sonra adam 'Ey Allah'ın Rasulü! Bana ihsandan haber ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a sanki onu görüyormuş gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da o seni görüyor' buyurdu. Biz 'Biz daha önce Hz. Peygamber'e (sav) karşı bu kadar saygılı bir adam görmedik' dedik Adam bunların hepsini 'Doğru söyledin, doğru söyledin' diyerek tasdik ediyordu. Adam 'Bana kıyametin vaktini haber ver' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Bu konuda, sorulan sorandan daha bilgili değildir' dedi. Adam da 'Doğru söyledin' dedi. Biz yine 'Hz. Peygamber'e (sav) bu adamdan daha saygılı bir kişi görmedik' dedik. Adam sonra da ayrılıp gitti. [Süfyan der ki:] Hz. Peygamber (sav) 'Gidin adamı arayın' dedi. Ancak onu bulamadılar. Hz. Peygamber (sav) 'Bu gelen Cibrîl'dir, size dininizi öğretmek için geldi. Bana hangi surette gelse onu tanırdım — bu suret dışında' dedi."


    Öneri Formu
39700 HM000374 İbn Hanbel, I, 52

Bize Kuteybe, ona Leys b. Sa'd, ona Nâfi', ona da İbn Ömer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İkindi namazını kılmayan kimse, ailesini ve malını kaybetmiş gibidir." [(Tirmizî şöyle demiştir:) Bu konuda Büreyde ve Nevfel b. Muaviye'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: İbn Ömer'in bu hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi ez-Zührî de (aynı şekilde), Sâlim'den, o da babası İbn Ömer vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.


Açıklama: ''تَفُوتُهُ'' ile, namazı ilk vaktinde kılmamak mı, son vaktinde kılmak mı, yoksa hiç kılmamak mı kastedilmiş, tarafımızdan tespit edilememiştir; zira şârihler de kesin bir tespitte bulunmamışlardır. Namaz gibi bir ibadetin Hz. Peygamber zamanında hiç kılınmaması tarafımızdan düşünülemediğinden, ''تَفُوتُهُ''ifadesi tercümede görüldüğü üzere ifade edilmiştir.

    Öneri Formu
11075 T000175 Tirmizi, Salat, 14

Bize Kuteybe, ona Leys, ona Halid b. Yezid, ona Said b. Ebu Hilâl, ona da İshak b. Ömer, Âişe'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Allah kendisini vefat ettirinceye kadar, namazını iki kereden fazla son vaktinde kılmamıştır." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-garîb bir hadistir. İsnadı da muttasıl değildir. Şâfi'î şöyle demiştir: Namazı ilk vakitte kılmak daha faziletlidir. Namazı ilk vakitte kılmanın vaktin sonunda kılmaya göre fazileti olmasına Nebî (sav), Ebu Bekir ve Ömer'in bu yöndeki tercihleri delalet etmektedir. Onlar e faziletli olandan başka bir şeyi asla tercih etmemiş; faziletli olanı terk etmemişlerdir. Onlar namazlarını vaktin başında kılmışlardır. Tirmizî şöyle demiştir: Şâfi'î'den gelen bu bilgiyi, bize Ebu Velid el-Mekkî nakletmiştir.]


Açıklama: Tirmizî isnadın muttasıl olmadığından bahsetmektedir.

    Öneri Formu
11074 T000174 Tirmizi, Salat, 13

Bize Hennâd, ona Abde, ona Said, ona Katâde, ona Hasan, ona da Semura b. Cündeb, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Orta namaz, ikindi namazıdır." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Ali, Abdullah b. Mesud, Zeyd b. Sâbit, Âişe, Hafsa, Ebu Hureyre ve Ebu Hâşim b. Utbe'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Muhammed (b. İsmail el-Buhârî), Ali b. Abdullah (el-Medînî'nin) şöyle dediğini söylemiştir: Hasan'ın, Semüre b. Cündeb'den rivayet ettiği bu hadis, sahih bir hadistir. Hasan, Semura'dan hadis işitmiştir (ona yetişmiş, ona talebe olmuştur). Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Semüre'nin orta namazla alakalı olan bu hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Nebî'nin (sav) ashabından olan ve onlardan başka pek çok âlimin görüşü de bu yöndedir. Zeyd b. Sâbit ve Aişe, orta namazın, öğle namazı olduğunu söylemiştir. İbn Abbas ve İbn Ömer ise, orta namazının sabah namazı olduğunu ifade etmiştir. Bize Ebu Musa Muhammed b. Müsennâ, ona da Kureyş b. Enes, Habîb b. Şehîd'in şöyle anlattığını rivayet etmiştir. Muhammed b. Sîrîn bana: 'Hasan'a sor (bakalım); Akika hadisini kimden işitmiş?' dedi. Ben de Hasan'a sordum: Semüre b. Cündeb'den işittiğini söyledi. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bize Muhammed b. İsmail, ona Ali b. Abdullah b. el-Medînî, ona da Kureyş b. Enes, bu hadisi rivayet etmiştir. Muhammed (b. İsmail el-Buhârî), Ali'nin (b. el-Medînî) şöyle dediğini söylemiştir: Hasan'ın Semüre'den hadis işitmesi (öğrencisi olması) sahihtir (doğru bir bilgidir). Buhârî, bu hadisi (bu bilgiye) delil olarak kullanmıştır.]


Açıklama: Tirmizî'nin hadisin akabinde bulunduğu değerledirmelerden ''وَاحْتَجَّ بِهَذَا الْحَدِيثِ'' ifadesi, tarafımızdan tam olarak anlaşılamamıştır. Bu hadisi delil olarak kullanan Buharî mi, yoksa Buharî'nin hocası İbn Medînî mi tespit edilememiştir. ''سَلِ الْحَسَنَ'' ifadesi, ''Hasan'a sor (bakalım)'' şeklinde tercümeye yansıtılmıştır zira Hasan, irsal ile meşhur bir ravi olup özellikle Semura gibi sahabîlerden gerçekten hadis işitip işitmediği tartışma konusu olmuştur. Bundan dolayı onun durumu, tarafımızdan, özellikle vurgulanmak istenmiştir.

    Öneri Formu
11099 T000182 Tirmizi, Salat, 19

Bize Abdurrahman b. İbrahim, ona Velid, ona Evzâî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bir ay boyunca yatsı namazında kunut okudu. Kunut duasında şöyle dua ederdi: 'Allah’ım! Velid b. Velid'i (Mekkeli müşriklerin elinden) kurtar. Allah’ım! Seleme b. Hişam'ı kurtar. Allah'ım! Mustaz'af müminleri kurtar. Allah'ım! Mudarlılar üzerindeki baskını arttır. Allah'ım! Onlara Yusuf'un kıtlık yılları gibi yıllar yaşat.' Ebu Hureyre 'Bir gün, Rasulullah (sav) onlara dua etmeyince, ben bunu hatırlattım. O da 'Onların (Medine'ye) geldiklerini görmedin mi?' buyurdu."


    Öneri Formu
9911 D001442 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 10

Bize Ahmed b. Menî', ona Hüşeym, ona Mansur b. Zâzân, ona Katâde, ona da Ebu Âliye'nin naklettiğine göre, İbn Abbâs: 'Rasulullah'ın ashabının pek çoğundan, ki onlar içinde en sevdiğimi Ömer'dir, işittim' diyerek şu hadisi rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav), sabah namazından sonra güneş doğana kadar; ikindi namazından sonra da güneş batana kadar namaz kılmayı yasaklamıştır." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Ali, İbn Mesud, Ebu Said, Ukbe b. Âmir, Ebu Hureyre, İbn Ömer, Semure b. Cündeb, Abdullah b. Amr, Muaz b. Afrâ', Sunâbihî, bu şahıs Nebî (sav)'den hadis işitmemiştir, Seleme b. Ekva', Zeyd b. Sâbit, Âişe, Ka'b b. Mürre, Ebu Ümâme, Amr b. Anbese, Ya'lâ b. Ümeyye ve Muâviye'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: İbn Abbas'ın Ömer'den rivayet ettiği bu hadis, hasen-sahih bir hadistir. Nebî'nin (sav) ashabından ve onlardan sonra gelen tabiînden pek çok fakihin görüşü bu yöndedir; sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar; ikindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar namaz kılmayı mekruh görmüşlerdir. Ancak kaza namazlarının ikindi ve sabah namazlarının ardından kılınmasında (onlara göre) bir beis yoktur. Bize Ali b. el-Medînî, ona Yahya b. Said, ona da Şu'be şöyle demiştir: Katâde, üç rivayet haricinde Ebu'l-Âliye'den hadis işitmemiştir. Bunlar: Ömer'in (naklettiği): "Hz. Peygamber (sav) ikindi namazından sonra güneş batana kadar, sabah namazından sonra da güneş doğana kadar namaz kılmayı yasakladı" hadisi, İbn Abbas'ın Hz. Peygamber'den (sav) naklettiği: "Hiç kimseye 'Ben Yunus b. Mettâ'dan daha hayırlıyım' demesi yakışmaz" hadisi ve (üçüncüsü de) Ali'nin: "Kâdılar üç çeşittir" hadisidir.']


    Öneri Formu
11105 T000183 Tirmizi, Salat, 20

Bize Kuteybe, ona Cerîr, ona Atâ b. Sâib, ona da Said b. Cübeyr, İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebî (sav), ikindi namazından sonra iki rekât namaz kıldı. Çünkü, kendisine mal gelmişti ve öğle namazından sonra kıldığı iki rekât namazı kılmasına engel olmuştu. O da (sav) o iki rekâtı ikindi namazından sonra kılmıştı. Fakat bundan sonra, onları (o iki rekâtı) kılmadı." [Bu konuda Âişe, Ümmü Seleme, Meymûne ve Ebu Musa'dan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: İbn Abbas'ın bu hadisi, hasen bir hadistir. Pek çok kimse, Nebî'nin (sav) ikindi namazından sonra iki rekât namaz kıldığını rivayet etmiştir. Bu rivayet, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet edilen, "Rasulullah (sav) güneş batıncaya kadar ikindi namazından sonra namaz kılmayı yasaklamıştır" şeklindeki hadislere aykırıdır. İbn Abbas hadisi ise daha sahihtir. Zira o (rivayetinde), "Bundan sonra onları kılmadı" ifadesini zikretmiştir. Zeyd b. Sâbit'ten de İbn Abbas hadisine benzer bir hadis rivayet edilmiştir. Âişe'den de bu konuda bir takım rivayetler gelmiştir. Bunlardan biri, "Nebî (sav), ikindiden sonra hücresine ne zaman gelse (mutlaka) iki rekât namaz kılardı." hadisidir. Diğeri ise Ümmü Seleme vasıtasıyla kendisinden rivayet edilen: "Hz. Peygamber (sav), güneş batıncaya kadar ikindi namazından sonra, güneş doğuncaya kadar da sabah namazından sonra namaz kılmayı yasaklamıştır." hadisidir. Âlimlerin pek çoğunun görüşüne göre ise, Mekke'de tavaftan sonra kılınan namaz gibi istisna durumlar hariç, zira Hz. Peygamber'den (sav) bu konuda ruhsat ifade eden hadisler rivayet edilmiştir, güneş batıncaya kadar ikindi namazından sonra, güneş doğuncaya kadar da sabah namazından sonra, namaz kılmanın mekruh olduğu hususunda görüş birliği içindedir. Nebî'nin (sav) ashabının ve onlardan sonra gelen tabiînin ilim ehli olanlarının bir kısmı görüştedir. Şâfi'î, Ahmed (b. Hanbel) ve İshak da bu hükmü vermiştir. Nebî'nin (sav) ashabının ve onlarda sonra gelen tabiîn ilim ehli olanlarının bir kısmı ise, ikindi ve sabah namazlarından sonra Mekke'de (Kâbe'de, tavaftan sonra) namaz kılmayı kerih görmüşlerdir. Süfyân es-Sevrî, Mâlik b. Enes ve Kûfeli âlimlerin bazıları da bu görüştedir.]


    Öneri Formu
11109 T000184 Tirmizi, Salat, 21

Bize Yezid b. Halid b. Mevheb el-Hemdanî ve Kuteybe b. Said es-Sekafî, onlara Leys, ona İbn Şihab, ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sıcaklık şiddetlendiğinde (öğle) namazını serinliğe bırakın -hadisin ravilerinden İbn Mevheb, (ani's-salât şeklinde değil de) bi's-salât şeklinde rivayet etmiştir-; zira sıcaklığın şiddeti cehennemin ateşinin şiddetlenip yayılmasındandır."


    Öneri Formu
288879 D000402-3 Ebu Davud, Salat, 4

Bize Muhammed b. Musa el-Basrî, ona Cafer b. Süleyman ed-Duba'î, ona Ebu İmrân el-Cevnî, ona Abdullah b. Sâmit, ona da Ebu Zer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ey Ebu Zerr! Gerçek şu ki, benden sonra namazı (geciktirerek) öldürecek yöneticiler olacaktır. Sen namazı vaktinde kıl. Eğer vakti içinde namazı onlarla tekrar kılarsan, o namaz senin için nafile olur. Tekrar kılmazsan, namazı yerine getirmiş olursun." [(Tirmizî şöyle demiştir:) Bu konuda Abdullah b. Mesud ve Ubâde b. Sâmit'ten de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebu Zer hadisi, hasen bir hadistir. Âlimlerin pek çoğunun görüşü bu yöndedir. Onlar, devlet yöneticisi (imam) namazı geciktirdi durumda, kişinin, namazını (onları beklemeden) hemen vaktinde (vaktin başında) kılmasını, ardından (iman namaz kıldırırken hâlâ oradaysa namazı) imam ile birlikte kılmasını müstehap saymışlardır. (Böyle bir durumda) Kişinin (kendi başına) kıldığı ilk namaz, âlimlerin pek çoğuna göre üzerine farz olan namazdır. (Seneddeki) Ebu İmrân el-Cevnî'nin ismi, Abdülmelik b. Habîb'dir.]


    Öneri Formu
11076 T000176 Tirmizi, Salat, 15

Bize Kuteybe ve Bişr b. Muaz, onlara Ebu Avâne, ona Katâde, ona da Enes b. Malik, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir namazı (kılmayı) unutan kimse, onu hatırladığında kılsın." [Bu konuda Semüre ve Ebu Katâde'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Enes'in bu hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Ali b. Ebu Tâlib'den rivayet edildiğine göre o, namazı unutan bir kimse hakkında, vakti içinde olsun ya da olmasın ne zaman hatırlarsa o namazı kılacağını söylemiştir. Bu (görüş), Şâfi'î, Ahmed b. Hanbel ve İshâk'ın da görüşüdür. Ebu Bekre'den rivayet edildiğine göre kendisi uykudan dolayı ikindi namazını kaçırmış, güneş batarken uyanmış (ancak) güneş batmadan namazı kılmamıştır. Ehl-i Kûfe'den bir grup âlim de bu görüşü benimsemiştir. Bizim arkadaşlarımız ise Ali b. Ebu Talib'in görüşünü benimsemiştir.]


    Öneri Formu
11078 T000178 Tirmizi, Salat, 17