Giriş

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yahya b. Ebu Bükeyr, ona Şu'be, ona da Sâbit, Enes'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah'ı (sav) dua ederken, koltuk altlarının beyazı görünecek şekilde ellerini kaldırdığını gördüm."


    Öneri Formu
3247 M002074 Müslim, Salâtul İstiska, 5

Bize Ebu Küreyb, ona Ebu Üsâme, ona Davud b. Kays, ona İyâz b. Abdullah, ona Ebu Said el-Hudri’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bayram günü dışarı çıkar, insanlara iki rekât namaz kıldırır, sonra selam verirdi, sonra insanlar oturduğu halde kendisi ayakları üzerine dikilerek onlara döner ve: “Sadaka verin, sadaka verin” buyururdu. En çok sadaka verenler ise, küpelerini, yüzüklerini ve kendilerine ait bir şeyleri veren kadınlar oluyordu. Eğer herhangi bir ihtiyacı olup, bir tarafa bir askerî birlik göndermek istiyorsa, onu onlara söylerdi, değilse ayrılıp giderdi.


    Öneri Formu
13876 İM001288 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 158

Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Ebu Üsâme, ona Hişam b. Hassân, ona Sîrin kızı Hafsa, ona Ümmü Atiyye rivayet ederek dedi ki: Rasulullah (sav) bizlere onları fıtr (ramazan bayramı birinci) günü ile Nahr (kurban bayramı birinci) günü çıkarmamızı emretti. (Ravi) dedi ki: Ümmü Atiyye dedi ki: Biz: -Eğer onlardan birisinin bir üst elbisesi (cilbâbı) yoksa (ne yapsın?) dedik. O: -Kız kardeşi ona giyinmek üzere kendi cilbâbından versin, buyurdu.


    Öneri Formu
13895 İM001307 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 165

Bize Abdullah b. Saîd, ona Hafs b. Ğiyas, ona Haccac b. Ertât, ona Abdurrahman b. Âbis, ona İbn Abbas’ın rivayet ettiğine göre Nebi (sav) her iki bayramda da kızlarını da, hanımlarını da (bayram namazlarına) çıkartırdı.


    Öneri Formu
13897 İM001309 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 165

Bize Musa b. İsmail, ona Hammâd, ona Eyyüb, Yunus, Habib, Yahya b. Atîk ve Hişam –başkaları içinde- onlara da Muhammed'in anlattığına göre Ümmü Atıyye şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bize, bayram gününde evlerinde bulunan hanımları dahi çıkartmamızı emretti. Ona: Peki, ya ay hali olanlar diye sorulunca şöyle buyurdu: "Onlar da hayra ve Müslümanların duasına tanık olsunlar. " (Ravi) dedi ki: Bir kadın: Ey Allah'ın Rasulü, eğer kadınlardan birisinin elbisesi yoksa ne yapsın? dedi Rasulullah (sav): "Arkadaşı ona kendi elbise(ler)inden birisini versin," buyurdu.


    Öneri Formu
270755 D001136-5 Ebu Davud, Salat, 238, 241

Bize Yahya b. Yahya, ona Mâlik (b. Enes), ona İbn Şihab (ez-Zührî), ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "İmam (namazda) âmin dediğinde siz de âmin deyiniz. Kimin âmin demesi meleklerin âmin demesine denk düşerse, işlemiş olduğu günahları affedilir." [İbn Şihab (namazda) Hz. Peygamber'in (de) 'âmin' dediğini nakletmiştir.]


    Öneri Formu
3125 M000915 Müslim, Salât, 72

Bize Harmele b. Yahya, ona İbn Vehb, ona Amr, ona Ebu Yunus, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Namazda biriniz âmin dediğinde, melekler de semada âmin derler. Bu iki âmin birbirine denk geldiğinde, (âmin diyen) kulun geçmiş günahları bağışlanır."


    Öneri Formu
3134 M000917 Müslim, Salât, 74

Bana İshak b. İbrahim b. Nasr, ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Ata’nın, Cabir b. Abdullah’ı şöyle derken dinlediğini haber vermiştir: Nebi (sav) bir ramazan bayramı günü kalktı, namaz kıldı. Önce namazla başladı, sonra hutbe verdi. Hutbesini bitirince indi, kadınların bulunduğu tarafa gitti. Onlara öğütler verdi. Bu sırada Bilal’in eline dayanıyordu. Bilal de elbisesini açmıştı. Kadınlar ona sadakalarını atıyorlardı. (İbn Cüreyc) dedi ki: Ben Ata’ya, onlar fıtr günü zekâtını (fıtr sadakasını) mı veriyorlardı, dedim. O: Hayır, ama o vakit verdikleri bir sadakadan ibaretti. Bir kadın, halkalarını (bileziklerini), yüzüklerini atıyor, diğerleri de atıyorlardı. Dedim ki: Bunun ve onlara öğüt vermenin, imamın (halifenin) bir vazifesi olduğu görüşünde misin? O: Şüphesiz ki, bu onların bir vazifesidir. Hem bu işi neden yapmasınlar ki, dedi.


    Öneri Formu
6457 B000978 Buhari, Iydeyn, 19

Bize Said b. Mansur, Kuteybe b. Said, Ebu Kamil el-Cahderî ve Muhammed b. Abdülmelik el-Emevî, (hadisin lafızları Ebu Kamil el-Cahderî'ye aittir), onlara Ebu Avâne, ona Katâde, ona Yunus b. Cübeyr, ona da Hıttân b. Abdullah er-Rakkâşî şöyle nakletmiştir: Ebu Musa el-Eş'arî ile namaz kıldım. Namazdaki oturuşta, cemaatten bir adam 'Namaz, sadaka ve zekatla birlikte sabit olmuştur' dedi. Ebu Musa namazı bitirince, selam verip namazdan çıktı ve 'Az önceki sözleri söyleyen hanginizdi?' dedi. Cemaat susup cevap vermedi. Sonra Ebu Musa 'Az önceki sözleri söyleyen hanginizdi?' diye tekrarladı. Cemaat yine susunca, 'Ey Hıttân! Muhtemelen sen söyledin' dedi. Hıttân 'Ben söylemedim' dedi. Çünkü beni azarlamasından korktum. Bu sırada cemaatten bir adam kalkıp 'O kelimeleri ben söyledim, fakat bununla hayırdan başka bir şey de kastetmedim' dedi. Bunun üzerine Ebu Musa 'Namazlarınızda neler söylemeniz gerektiğini bilmiyor musunuz? Hz. Peygamber (sav) bize bir hutbe verdi ve bize takip etmemiz gereken yolu açıklayıp namazımızı nasıl kılacağımızı da şu sözlerle öğretti' dedi: "Namaz kılacağınız zaman, saflarınızı düzeltin, sonra içinizden biriniz imam olsun. İmam tekbir aldığından siz de tekbir alın. İmam (Ğayri'l-mağdûbi aleyhim ve-le'd-dâllîn) (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna) değil) dediğinde, âmin deyin ki Allah (cc) size icabet etsin. İmam tekbir alıp rükûa gittiğinde, siz de tekbir alıp rükûa gidin. Zira İmam sizden önce rükûa gider, sizden önce rükudan doğrulur. Hz. Peygamber (sav) 'Bu anlattıklarım aynen böyledir' buyurdu ve şunları ilave etti: İmam (Semiallahu limen hamideh) (Allah hamdeden kulunu işitti) dediği zaman, siz de (Allahümme rabbenâ leke'l-hamd) (Ey Allah'ım, Rabbimiz! Hamd senin içindir) deyin ki Allah sizi işitsin. Zira Allah Tebâreke ve Teâlâ Peygamber'inin dilinden 'Allah, hamdeden kulunu işitmiştir' buyurmuştur. İmam tekbir alıp secde ettiğinde siz de tekbir alıp secde edin. Zira imam sizden önce secde eder ve secdeden doğrulur. Hz. Peygamber (sav) 'Bu da böyledir' buyurdu ve şöyle devam etti: Namazdaki oturuşa gelince, ilk söyleyeceğiniz şu sözler olsun (et-Tahiyyâtü et-tayyibâtü es-salavâtü li'llâhi es-selâmü aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullahi ve berakâtühü es-selâmü aleyna ve alâ ibâdillâhi's-sâlihîn. Eşhedü en-lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasuluh) (Selam, iyilikler ve övgüler Allah'a mahsustur. Sana selam olsun, Allah'ın rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun Ey Nebî! Bize ve Allah'ın sâlih kullarına da selam olsun. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın kulu ve Rasulü'dür.)"


    Öneri Formu
3080 M000904 Müslim, Salât, 62

Bize Muhammed b. es-Sabbâh, ona Süfyan, ona Eyyûb, ona İbn Sirin, ona da Ümmü Atiyye Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Yetişkin kadınları da örtüleri arkasında saklı olan genç kadınları da dışarı çıkartın, bayrama ve müslümanların duasına tanık olsunlar! Ancak ay hali olanlar cemaatin namaz kıldıkları yerden kenarda dursunlar.”


    Öneri Formu
13896 İM001308 İbn Mâce, İkâmetu's-Salavât, 165