Giriş

Bize Yusuf b. İsa, ona Vekî', ona İsrail b. Yunus, ona Şerîk, ona Simak b. Harb, ona da Câbir b. Semure'den (ra) rivâyet edildiğine göre; Rasûlullah (sav), intihar eden bir adamın cenaze namazını kılmadı. Ebû İsâ et-Tirmîzî şöyle demiştir: Bu hadis hasen-sahihtir. İlim adamları bu konuda ihtilafa düşmüşlerdir. Bir kısmı kıbleye dönüp namaz kılan herkesin ve intihar edenin bile cenaze namazı kılınır derler. Sûfyân es-Sevrî ve İshâk'ın görüşü bu şekildedir. Ahmed şöyle der: Devlet başkanı durumundaki imam intihar eden kimsenin namazını kılmaz başka birileri kılabilir.


Açıklama: Cabir b. Semure, intihar eden kimse ile ilgili Hz. Peygamber'in tavrına dikkatlerimizi çekmektedir. Buna göre Hz. Peygamber, cenaze namazı kılınmasını yasaklamamış ancak kendisi kılmamıştır. Dolayısıyla intihar edenin üzerine cenaze namazı kılınıp kılınmayacağı tartışma konusu olmuştur. Ehl-i kıble olan herkesin cenaze namazı kılınıp, kendisine dua edilebileceği fetvasından hareketle, namazının kılınacağı ancak imam/lider pozisyonunda olan birinin bunu yapmaması gerektiği düşünülmüştür. Özendirme ve normalleştirmeye neden olabileceği kaygısıyla bu ayırımı yapan Ahmed b. Hanbel, devlet başkanı durumundaki birinin kıldıramayacağını/kılmayacağını, onun dışındaki birinin kılmasında sakınca olmadığını beyan etmiştir. Bu rivayet ve tarihsel uygulama, ebedi vurgusuyla Cehennemlik olduğu iddiasını dile getiren rivayetlerin yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir.

    Öneri Formu
16194 T001068 Tirmizi, Cenaiz, 68

Bize Abbas b. Abdülazim, ona Muâz b. Hânî, ona Harb b. Şeddâd, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Abdülhamid b. Sinân, ona Ubeyd b. Umeyr, sahabi olan babasından naklederek şöyle diyor: "Bir adam Rasûlullah (sav)’e: “Ey Allah'ın Rasûlü! Büyük günahlar nelerdir” diye sordu. Rasûlullah (sav)’de: “Büyük günahlar yedi tanedir. Bunların da en büyükleri Allah’a ortak koşmak, haksız yere bir Müslümanı öldürmek, savaş anında savaştan kaçmaktır.”


Açıklama: Başkasını öldürmek ile aynı bağlamda değerlendirilen, kişinin kendi canına kıyması anlamına gelen intihar büyük günahların büyüklerinden biri olarak değerlendirilmiştir.

    Öneri Formu
26202 N004017 Nesai, Muharebe, 3

Bize Yusuf b. İsa, ona Vekî', ona İsrail b. Yunus, ona Şerîk, ona Simak b. Harb, ona da Câbir b. Semure'den (ra) rivâyet edildiğine göre; Rasûlullah (sav), intihar eden bir adamın cenaze namazını kılmadı. Ebû İsâ et-Tirmîzî şöyle demiştir: Bu hadis hasen-sahihtir. İlim adamları bu konuda ihtilafa düşmüşlerdir. Bir kısmı kıbleye dönüp namaz kılan herkesin ve intihar edenin bile cenaze namazı kılınır derler. Sûfyân es-Sevrî ve İshâk'ın görüşü bu şekildedir. Ahmed şöyle der: Devlet başkanı durumundaki imam intihar eden kimsenin namazını kılmaz başka birileri kılabilir.


Açıklama: Cabir b. Semure, intihar eden kimse ile ilgili Hz. Peygamber'in tavrına dikkatlerimizi çekmektedir. Buna göre Hz. Peygamber, cenaze namazı kılınmasını yasaklamamış ancak kendisi kılmamıştır. Dolayısıyla intihar edenin üzerine cenaze namazı kılınıp kılınmayacağı tartışma konusu olmuştur. Ehl-i kıble olan herkesin cenaze namazı kılınıp, kendisine dua edilebileceği fetvasından hareketle, namazının kılınacağı ancak imam/lider pozisyonunda olan birinin bunu yapmaması gerektiği düşünülmüştür. Özendirme ve normalleştirmeye neden olabileceği kaygısıyla bu ayırımı yapan Ahmed b. Hanbel, devlet başkanı durumundaki birinin kıldıramayacağını/kılmayacağını, onun dışındaki birinin kılmasında sakınca olmadığını beyan etmiştir. Bu rivayet ve tarihsel uygulama, ebedi vurgusuyla Cehennemlik olduğu iddiasını dile getiren rivayetlerin yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir.

    Öneri Formu
276727 T001068-2 Tirmizi, Cenaiz, 68

Bize Abdullah b. Âmir b. Zürâre, ona Şerîk b. Abdullah, ona Simak b. Harb, ona da Câbir bin Semüre şöyle rivayet etmiştir; Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bir adam yaralandı. Yara ona büyük bir acı veriyordu. Bunun üzerine , okların demir kısımlarının bulunduğu yere yavaş yavaş giderek bunlarla kendini kesip canına kıydı. Hz. Peygamber (sav) onun (cenaze) namazını kılmadı. Câbir demiştir ki: Peygamber’in (sav) namaz kılmayışı bir te'dib idi.”


    Öneri Formu
15137 İM001526 İbn Mâce, Cenâiz, 31

Bize İshak b. Mansur, ona Ebu'l-Velid, ona Ebû Hayseme Züheyr, ona Simâk, ona da Câbir b. Semure'den (ra) rivâyet edildiğine göre, bir adam okuyla kendisini öldürmüştü. Rasûlullah (sav): “Ben bunun cenaze namazını kılmam” buyurdular.


    Öneri Formu
18964 N001966 Nesai, Cenâiz, 68

Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Muhammed b. Yakub, ona Yahya b. Muhammed b. Yahya, ona Ahmed b. Yunus (T) Bize Ebû Abdullah, ona Ahmed b. Sehl el-Buhârî, ona Sâlih b. Muhammed b. Habib el-Hâfız, ona Avn b. Sellam, O ikisine de (Ahmed b. Yunus ile Avn b. Sellam'a) Züheyr, ona Simâk, ona da Câbir b. Semure'den (ra) rivayet edildiğine göre: Rasulullah'a (sav) kendisini öldüren bir adamı getirdiler. Rasûlullah (sav) da onun cenaze namazını kılmadı. Bu rivayet Avn b. Sellam'dan gelen rivayet idi. Ahmed b. Yunus'dan gelen rivayet ise şöyledir; Bir adam hastalandı. Bir süre sonra onun hakkında ağıtlar yükselmeye başladı. Bunun üzerine (o hastanın) komşusu, Rasûlullah'a (sav) gelip: (Ey Allah'ın Rasûlü) O (adam) öldü, dedi. (Hz. Peygamber de): "Ne biliyorsun?" dedi. (O kimse de); "Ben onun hakkında feryad ettiklerini duydum" dedi. Rasûlullah (sav) de: "O kimse ölmedi" dedi. (Adam da) döndü (gitti) ve adamın okun demiriyle canına kıydığını gördü. Oradan ayrıldı ve Rasûlullah'a (sav) onun intihar ettiğini haber verdi. Hz. Peygamber "Öyleyse onun namazını kılmam" buyurdu. Müslim bu hadisi Avn b. Sellam'dan muhtasar olarak rivayet etmiştir. İshak b. İbrahim'den rivayet edildiğine göre; Hz. Peygamber (sav) insanlara bir uyarı olsun, onlar da bunun gibi yapmasınlar diye böyle söyledi.


    Öneri Formu
143675 BS006914 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, IV, 26


    Öneri Formu
161112 MK001330 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, II, 73


    Öneri Formu
161116 MK001334 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, II, 74


    Öneri Formu
161121 MK001339 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, II, 75

Bize Muhammed b. Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Bekir İsmail b. Muhammed ed-Darîr Rey şehrinde, ona Muhammed b. el-Ferec, ona Ubeydullah b. Musa, ona el-A'meş (T), Bize Ahmed b. Cafer, ona Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, ona babası Ahmed b. Hanbel, ona Vekî, ona el-A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona Abdurrahman b. Abdirabbilka'be, rivayet ettiğine göre Abdullah b. Amr şöyle demiştir: Onunla birlikte Kabe'nin gölgesinde oturuyordum. İnsanlara hadisler naklediyor ve şöyle diyordu: Rasullullah (sav) ile birlikte bir seferdeydik. Bir yerde konakladık. Bazılarımız çadır kuruyor, bazılarımız hayvanları ile uğraşıyor, bazılarımız ok talimi yapıyordu. Bu arada Rasulullah'ın davetçisi insanları namaza çağırdı. Ben de hemen oraya vardım. Rasulullah (sav) insanlara hutbe veriyor ve şöyle diyordu: "Ey İnsanlar! Benden önceki her peygambere ümmetini hayır bildiğine yöneltmesi ve kötü bildiğinden de uyarması bir haktır. Bu ümmetin afiyet ve esenliği ilk kısmındadır. Sonunu ise büyük bir bela ve birbirini takip eden fitneler takip edecektir. Mümin "işte bunda helak olurum" diyecek o bela dağılacak bir başkası gelecektir. Bu böyle devam edip gidecektir. Her kim cehennemden kurtulmak ve cennete girmek isterse Allah'a ve âhiret gününe iman ettiği halde can versin. İnsanlara kendisine vermeleri istediği şeyi versin. Bir imama biat eden, ona elini ve kalbinin meyvesini veren kişi yapabilirse ona itaat etsin." Bir defasında da şöyle buyurdu: "Yapabildiği sürece ona itaat etsin." Şöyle söylediğini de zannetmekteyim: "Eğer biri gelir de imama karşı çıkarsa onun boynunu vursun". Abdullah b. Amr'dan bunları duyduğum zaman başımı ayaklarımın arasına aldım ve şöyle dedim: "Amcanın oğlu Muaviye şimdi bize birbirimizi öldürmemizi, mallarımızı aramızda batıl ile yememizi emrediyor. Halbuki Allah (ac) "Kendinizi öldürmeyin", "Mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin" buyuruyor. Elini alına koydu, başını eğdi ve ardından başını kaldırıp şöyle dedi: "Allah'a itaat ettiği konuda ona itaat et, Allah'a isyan konusunda ona isyan et." Ona şöyle dedim: "Bunu sen Allah Resulünden (sav) duydun mu?" "Evet, bu iki kulağım duydu ve kalbim onu iyice kavradı" diye cevap verdi. Vekî'in hadisinin lafzını Müslim Sahîh'inde, Ebû Bekr b. Ebû Şeybe ve başkaları da Vekî'den rivayet etmişlerdir.


    Öneri Formu
276700 BS16770-2 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VIII,270