Giriş

Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir.


Açıklama: Kendinizi öldürmeyin ifadesiyle intihar etmenin haramlığına dikkat çekilmektedir.

    Öneri Formu
53025 KK4/29 Nisa, 4, 29

Bize Ebu Abdullah el-Hâfız, ona Ebu Abdullah el-Hüseyn b. Hasen b. Eyyûb, ona Ebû Hâtim er-Râzî, ona Muhammed b. Abdullah el-Huzâî, ona Cerîr b. Hâzim, ona Hasan, ona Cündeb b. Abdullah bu mescitte rivayet etmiştir. Bize rivayet edildiğinde biz onu bir daha unutmadık. Rasulullah adına yalan da söylenmedi. Cündeb b. Abdullah Hz. Peygamber’den şöyle rivayet etmiştir: “Sizden önceki ümmetlerden birinde bir adam vardı. Vücudunda çıban çıktı. Ona dayanamadı, bir bıçak aldı ve onunla bileğini kesti. Kan bir daha durmadı ve adam öldü. Bunun üzerine Allah (c.c.) şöyle buyurdu: “Kulum nefsi konusunda benden önce davrandı, ben de ona cenneti haram kıldım.” Bunu Buharî, Sahîh’inde Haccâc İbn Minhâl, Cerîr’den naklen rivayet etti. Müslim de Cerîr İbn Hâzim’den başka bir tarikle rivayet etti.


Açıklama: Cündeb b. Abdullah'tan gelen bu hadiste, rivayetin nerede alındığına vurgu yapıldığı gibi, ravi bir daha unutmadıklarının da altını çizmektedir. Bu uygulama, rivayetlerin kabulü açısından muhatabı nezdinde, vurgu veya içindeki diğer beyanlar nedeniyle yemin etmek, şahit göstermek vb. şekillerde tezahür eden harici desteğe ihtiyaç duyulduğunda başvurulan bir yol olarak görülmektedir. Rivayete göre önceki ümmetlerden birinde, vücudunda çıban çıkan bir adam ızdırabına dayanamayınca bıçakla bileğini keserek kan kaybından ölmüştür. Söz konusu şahıs, Allah Teala'ya nispet edilen beyanla, canını alma konusunda Allah'a ait olan hakkın gaspı olarak olarak değerlendirilen intihara teşebbüs etmiştir. Buna ceza olarak da Allah Teala 'ona cenneti haram kıldım' beyanıyla onu cezalandıracağını açıklamıştır.

    Öneri Formu
153046 BS15977 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VIII,41


    Öneri Formu
161106 MK001324 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, II, 72


    Öneri Formu
161108 MK001326 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, II, 72


    Öneri Formu
161110 MK001328 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, II, 72


    Öneri Formu
161111 MK001329 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, II, 72


    Öneri Formu
161120 MK001338 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, II, 75


    Öneri Formu
166973 MK005830 Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, VI, 155

Bize Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Isbehânî, ona Ebu Bekir Ahmed b. İshak b. Eyyub, ona İsmâil b. İshak el-Kâdî, ona Süleyman b. Harb, (T) Bize Ebu Tahir el-Fakîh, ona Ebu Osman Amr b. Abdullah el-Basrî, ona Ebu Ahmed Muhammed b. Abdulvehhâb, ona Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Haccâc es-Savvâf, ona Ebu’z-Zübeyr, ona Câbir rivayet etmiştir: Tüfeyl b. Amr ed-Devsî Hz. Peygamber’e (sav) geldi ve "Câhiliyye döneminde Devs kabilesine ait olan çok korunaklı bir kaleyi ister misin?" diye sordu. Allah bunu Ensâr'a ayırdığı için Rasulullah bu teklifi reddetti. Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettiğinde, Tufeyl ve beraberinde kavminden bir adam da hicret etti. Medine’ye yerleştiler. Ancak adam Medine’de hastalandı. Hastalığına dayanamayınca da okun ucundaki demiri aldı ve şah damarını kesti. Elinden ölünceye kadar kan aktı ve (kan kaybından) öldü. Tufeyl onu rüyasında güzel bir şekilde gördü. Ancak eli sarılı idi. "Elin neden sarılı?" diye sordu. “Bana, senin bozduğunu düzeltmeyeceğiz” denildi, diye cevap verdi. Tufeyl rüyasını kendisine anlatınca Allah Rasulü (s.a.v.), “Rabbim eline yaptığı şey nedeniyle onu bağışla” diye dua etti. Bunu Müslim, İshak b. İbrahim ve Süleyman b. Harb’den rivayet etmiştir.


Açıklama: Hz. Peygamber'in, Mekke'deki zor günlerinde kendisini Devs'e davet etmesi, Medine'ye geldikten sonra da hicret etmesi Tufeyl b. Amr'in samimi bir müslüman olduğunu ortaya koymaktadır. Elinin sargıda olması cezalandırıldığını, intihar etmiş olmasına rağmen, Hz. Peygamber'in Tufeyl için dua etmesi ise bağışlanma ümidini diri tutmaktadır.

    Öneri Formu
153001 BS15931 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VIII,29

Bize Muhammed b. Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Bekir İsmail b. Muhammed ed-Darîr Rey şehrinde, ona Muhammed b. el-Ferec, ona Ubeydullah b. Musa, ona el-A'meş (T), Bize Ahmed b. Cafer, ona Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, ona babası Ahmed b. Hanbel, ona Vekî, ona el-A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona Abdurrahman b. Abdirabbilka'be'nin rivayet ettiğine göre Abdullah b. Amr şöyle demiştir: Onunla birlikte Kabe'nin gölgesinde oturuyordum. İnsanlara hadisler naklediyor ve şöyle diyordu: Rasullullah (sav) ile birlikte bir seferdeydik. Bir yerde konakladık. Bazılarımız çadır kuruyor, bazılarımız hayvanlari ile uğraşıyor, bazılarımız ok talimi yapıyordu. Bu arada Rasulullah'ın davetçisi insanları namaza çağırdı. Ben de hemen oraya vardım. Rasulullah (sav) insanlara hutbe veriyor ve şöyle diyordu: "Ey İnsanlar! Benden önceki her peygambere ümmetini hayır bildiğine yöneltmesi ve kötü bildiğinden de uyarması bir haktır. Bu ümmetin afiyet ve esenliği ilk kısmındadır. Sonunu ise büyük bir bela ve birbirini takip eden fitneler takip edecektir. Mümin "işte bunda helak olurum" diyecek o bela dağılacak bir başkası gelecektir. Bu böyle devam edip gidecektir. Her kim cehennemden kurtulmak ve cennete girmek isterse Allah'a ve âhiret gününe iman ettiği halde can versin. İnsanlara kendisine vermelerini istediği şeyi onlara versin. Bir imama biat eden, ona elini ve kalbinin meyvesini veren kişi, yapabilirse ona itaat etsin." Bir defasında da şöyle buyurdu: "Yapabildiği sürece ona itaat etsin." Şöyle söylediğini de zannetmekteyim: "Eğer biri gelir de imama karşı çıkarsa onun boynunu vursun". Abdullah b. Amr'dan bunları duyduğum zaman başımı ayaklarımın arasına aldım ve şöyle dedim: "Amcanın oğlu Muaviye şimdi bize birbirimizi öldürmemizi, mallarımızı aramızda batıl ile yememizi emrediyor. Halbuki Allah "Kendinizi öldürmeyin", "Mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin." buyuruyor. Elini alına koydu, başını eğdi ve ardından başını kaldırıp şöyle dedi: "Allah'a itaat ettiği konuda ona itaat et, Allah'a isyan konusunda ona isyan et." Ona şöyle dedim: "Bunu sen Allah resulünden (sav) duydun mu?" "Evet, bu iki kulağım duydu ve kalbim onu iyice kavradı" diye cevap verdi. Vekî'in hadisinin lafzını Müslim Sahîh'inde, Ebû Bekr b. Ebû Şeybe ve başkaları da Vekî'den rivayet etmişlerdir.


    Öneri Formu
153900 BS16770 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VIII,270