4991 Kayıt Bulundu.
Bize Züheyr b. Harb, ona Osman b. Ömer, ona Şu'be, ona Simak (b. Harb), ona Alkame b. Vail, ona da babası, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “(Üzüm için) Kerm demeyin. Onun yerine ‘ineb’ (üzüm) ve ‘habele’ (asma, üzüm çubuğu) ifadelerini kullanın.”
Açıklama: Kerm, ineb ve habele, üzüm için kullanılan ifadelerdir.
Bize Amr en-Nakıd ve İbn Ebu Ömer, o ikisine Süfyan, ona Zührî, ona Said, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "(Üzüme) Kerm demeyin. Çünkü gerçek kerem (sahibi), müminin kalbidir."
Bize Züheyr b. Harb, ona Cerir, ona Hişam, ona İbn Sirin, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Üzüme kerm demeyin. Çünkü gerçek kerem sahibi, Müslüman kişidir."
Bize Züheyr b. Harb, Ona Ali b. Hafs ve Verkâ, onlara Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştirL "Sizden biriniz (üzüme) kerm demesin. Asıl kerem Müminin kalbidir."
Bize İbn Râfi', ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona da Hemmam b. Münebbih 'bunlar bize Ebu Hureyre'nin Rasulullah'tan (sav) naklettiği hadislerdir' diyerek, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Sizden biriniz üzüme kerm demesin. Çünkü gerçek kerem sahibi Müslüman kişidir.
Bize Ali b. Haşrem, ona İsa -İbn Yunus-, ona Şu'be, ona Simak b. Harb, ona Alkame b. Vail, ona da babası, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “(Üzüme) Kerm demeyin. Onun yerine ‘habele’ (asma, üzüm çubuğu) ifadesini kullanın.” Yani 'ineb' (üzüm) (anlamında).
Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona Ebu İshâk rivayet ettiğine göre ona da Berâ b. Âzib şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), kişinin, yatağına girdiğinde 'Allah'ım! Nefsimi sana teslim ettim, yönümü sana döndüm. İşimi sana ısmarladım. Sırtımı sana dayadım. Senden ümitvarım, senden korkarım. Senden başka sığınağım, kurtuluşum yoktur. Senin indirdiğin kitabına ve gönderdiğin peygamberine iman ettim' diye dua etmesini tavsiye etti ve 'Eğer bu kişi, o gece ölürse fıtrat üzer ölür' buyurdu."
Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Saîd b. Ebu Saîd el-Makburî, ona Ebu Hureyre rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Biriniz yatağına gittiği zaman önce alt elbisesinin iç tarafıyla yatağını silkelesin. Çünkü yatağında kendisinden sonra neyin girdiğini bilemez. Yattığı zaman da şöyle desin: "Allah'ın senin adınla yatar, senin adınla kalkarım. Allah'ım! Eğer canımı alırsan, onu bağışla. Eğer canımı almazsan onu salih kullarını muhafaza ettiğin şekilde muhafaza et."
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Ebu İshak el-Hemdânî, ona da Berâ b. Âzib, Hz. Peygamber'in (sav) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sana, yatağına uzanacağında söyleyeceğin bazı kelimeler (dua) öğreteyim mi? Zira o gece ölecek olursan fıtrat üzere tertemiz ölmüş olur, sabaha çıkarsan da hayra ermiş olarak sabahlamış olursun. Şöyle dua et: Allah'ım! Nefsimi sana teslim ettim, yüzümü sana döndüm, işimi sana emanet ettim. Hem azabından korkarım, hem nimetini arzularım. Sırtımı da sana dayadım. Senden başka dayanağım ve sığınağım yok, ancak sen varsın. İndirdiğin Kitabına ve gönderdiğin Peygamberine iman ettim. Berâ duayı '...gönderdiğin Rasul'e iman ettim' şeklinde tekrar ettiğimde, Hz. Peygamber (sav) eliyle göğsüme vurdu ve '...gönderdiğin Nebî'ne iman ettim' şeklinde söyle buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hasen bir hadistir ve Berâ'dan bir çok senedle nakledilmiştir. Bu hadisi Mansur b. Mu'temir, Sa'd b. Ubeyde'den, o Berâ'dan, o da Hz. Peygamber'den benzer şekilde, ancak '...yatağına abdestli bir şekilde girersen..." ifadesiyle nakletmiştir. Bu konuda Râfi b. Hadîc'den de hadis rivayet edilmiştir.]
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Tirmizi ile Mansur b. Mu'temir arasında inkıta vardır.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Bedevinin biri mescitte ayağa kalkıp küçük abdestini bozdu. İnsanlar hemen (üzerine yürüyüp) adamı tuttular. Nebi (sav): "Onu bırakın ve idrarının üzerine bir kova yahut büyükçe bir kova dolusu su dökün. Sizler ancak kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, işleri zorlaştırmak için gönderilmediniz" buyurdu.