5013 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. el-Alâ, ona Ebu Usame; (T) Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, onlara İbn Ebu Ubeyde, ona babası Ebu Ubeyde, her iki râvîye, A’meş, ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Hz. Fatıma (ra) Hz. Peygamber’in (sav) yanına gelip bir hizmetçi istemişti. Hz. Peygamber de ona 'Ey yedi kat göklerin Rabbi… diye dua et' buyurdu". Böylece Süheyl'in babasından rivayet ettiği hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Açıklama: hadisin metni için M006889 numaralı hadise bakınız.
Bize Abdullah b. Abdurrahman, ona Affân, ona Hammâd b. Seleme, ona da Humeyd, Enes'in şöyle dediğini rivayet etti: "Sahabenin en sevdiği kişi Rasulullah (sav) idi. Ama yine de, hoşlanmadığını bildikleri için, onu gördüklerinde ayağa kalkmazlardı". [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis, bu tarikten, hasen-sahih-garip bir hadistir.]
Açıklama: Hadis, ferddir (garip). Hadisin ilk ravisi olan Enes b. Malik sahabi tabakasında tektir. Ondan hadisi aktaran ve kaynaklarda daha fazla ismi geçen ravi Humeyd b. Ebi Humeyd'dir. Bazı kaynaklarda bu tabakada Sabit el-Bünani ismi de yer almaktadır. Bu iki raviden hadisi Hammad b. Seleme almıştır ve kendi tabakasında tektir. Hadisi Hammad b. Seleme'den Afra, Abdurrahman b. Mehdi, Affan, Muhammed b. Müsenna ve Ebu Kamil Muzaffer b. Müdrik almıştır. Tirmizi, hadis hakkında "sahih hasen" hükmü vermiş ve "bu isnadının garip (ferd)" olduğunu belirtmiştir. Bu hadis şöyle yorumlanmıştır: "Üstad Ebu Hamid (el-Gazali) şöyle demiştir: "Eğer taraflar arasında gönül birliği oluşmuşsa birbiri için ayağa kalkmak, birbirinden özür dilemek ve birbirine övgüde bulunmak gibi haklar hafifler. Çünkü her ne kadar bunlar dostluk hukukuna dahil olsa da biraz da yabancılık ve külfet içerirler. Eğer taraflar arasında gönül birliği sağlanmışsa külfet halısı bütünüyle dürülür. Bu durumda muhatabına, sanki kendisi gibi davranır. Çünkü bu görünür edep halleri aslında içteki edebin ve kalp temizliğinin dışa vurumudur. Kalpler zaten temiz ise bu durumda kalptekini gösterme külfetine girilmez. Hasılı birisi için ayağa kalkmak ya da kalkmamak zamana, hale ve kişiye göre değişir" (Tıbi, el-Kaşif an hakaiki's-sünen, X, 3067).
Bize Hennâd (b. Serî), ona Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim), ona A'meş (Süleyman b. Mihran), ona da İbrahim (en-Neha'î), Abdurrahman b. Yezid'in şöyle dediğini rivayet ettmiştir: Selman’a: 'Sizin Peygamberiniz (sav), size her şeyi hatta abdest bozmayı bile öğretiyor.' denildi. Selman da: "Evet. Bize büyük ve küçük abdestimizi bozarken kıbleye doğru dönmeyi, sağ el ile (tuvalet yaptığımız azalarımızı) temizlemeyi, temizliği üçten az taşla yapmayı, kemik ve hayvan dışkısıyla temizlenmeyi bize yasakladı.” [Ebu İsa (Tirmîzî) şöyle demiştir: Bu konuda Aişe'nin, Huzeyme b. Sabit'in, Cabir'in ve Hallâd b. es Sâib'in babası vasıtasıyla naklettiği hadisler vardır. Ebu İsa (Tirmîzî) şöyle demiştir: Selman’ın bu konudaki hadisi, hasen-sahihtir. Nebi'in (sav) ashâbı ile tabiin âlimlerinin çoğunluğunun ameli bu hadise göredir; (bir kişi) su ile temizlenmese bile, dışkı ve idrarın izini giderecek şekilde yapılması kaydıyla, taşla temizlenmenin yeterli olacağını düşünmüşlerdir. Sevrî, İbn Mübarek, Şâfi'î, Ahmed (b. Hanbel) ve İshâk da bu görüşü savunmuştur.]
Bize Abdullah b. Abdurrahman b. Behram ed-Dârimî, ona Mervan b. Muhammed ed-Dımeşkî, ona Said b. Abdülaziz, ona Rabi'a b. Yezid, ona Ebu İdris el-Havlânî, ona Ebu Zer, ona da Rasulullah (sav) Allah'tan rivayet ederek 'Allah şöyle buyurdu' demiştir: "Ey kullarım! Ben zulmü kendime haram kıldığım gibi onu sizin aranızda da haram kıldım. Artık birbirinize zulmetmeyin. Ey kullarım! Hepiniz dalalettesiniz, yalnız benim hidayete erdirdiğim müstesna! O halde benden hidayet dileyin ki, sizi hidayete erdireyim. Ey kullarım! Hepiniz açsınız! Yalnız benim doyurduğum müstesna. İmdi benden yiyecek isteyin ki, sizi doyurayım. Ey kullarım! Hepiniz çıplaksınız, yalnız benim giydirdiğim müstesna! Şu halde benden giyecek isteyin ki, sizi giydireyim. Ey kullarım! Siz gece-gündüz günah işliyorsunuz. Bütün günahları affeden de benim. Şu halde benden af dileyin ki, sizi affedeyim! Ey kullarım! Sizin bana zarar vermeye elbet gücünüz yetmez ki, zarar veresiniz. Bana fayda vermeye de gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz. Ey kullarım! Sizden öncekiler ve sonrakiler, tüm insanlar ve cinler, sizden en takva sahibi bir adamın halinde olsalar, bu benim mülküme bir şey kazandırmaz. Ey kullarım! Sizden öncekiler ve sonrakiler, tüm insanlar ve cinler, içinizden en kötü bir adamın halinde olsalar, bu benim mülkümden hiç bir şey eksiltmez. Ey kullarım! Sizden öncekiler ve sonrakiler, tüm insanlar ve cinler, bir alanda toplansalar ve benden isteseler, ben de her dileyen insana, dilediğini versem, bu bende olandan ancak iğnenin denize batırıldığı vakit çıkarıldığındaki kadar eksiltir. Ey kullarım! İşte sizin amelleriniz, onları sizin için sayıyorum. Sonra onların karşılığını size veriyorum. Artık kim hayırla karşılaşırsa, Allah'a hamd etsin. Kötülükle karşılaşan ise kendi nefsini ayıplasın." [Said der ki: Ebu İdris el-Havlâni bu hadisi rivayet ettiği vakit dizlerinin üzerine çökerdi.]
Bize Ali b. Hucr ve Ahmed b. Muhammed b. Musa Merdeveyh, onlara Abdullah b. Mübarek, ona Ma'mer, ona Eş'as b. Abdullah, ona da Hasan (b. Yesar el-Basrî), Abdullah b. Muğaffel'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), bir kişinin yıkandığı yere idrarını yapmasını yasakladı ve: 'Vesveselerin çoğu bu davranıştan kaynaklanır.' buyurdu" [(Tirmizî şöyle demiştir:) Bu konuda Rasulullah'ın (sav) bir sahâbîsinden daha rivayet vardır. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, garîb bir hadistir. Bu hadisi merfu olarak sadece 'Eş’as el-A'mâ (Kör Eş'as) denilen Eş'as b. Abdullah’ın rivayeti ile biliyoruz. Âlimlerden bir grup banyo yapılan yere idrar yapmayı hoş görmemişler; vesveselerin çoğunun da bu davranıştan kaynaklandığını söylemişlerdir. Bir kısım âlim ise buna izin vermiştir; İbn Sirîn bunlardan biridir. Kendisine, vesveselerin çoğunun bu davranıştan kaynaklandığı söylenince, 'Rabbim Allah’tır, O’nun ortağı yoktur' karşılığını vermiştir. İbnü'l-Mübarek: Banyoda su akıp gidiyorsa idrar yapılabilir.' demiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: İbnü'l-Mübarek'in bu görüşünü bize Ahmed b. Abde el-Âmülî, ona Hibban, ona da Abdullah b. Mübârek rivayet etmiştir.]
Bize Yahya b. Eyyûb, Kuteybe (b. Sa'd) ve İbn Hucr, onlara İsmail b. Cafer, ona Alâ, ona babası, ona da Ebu Hureyre, Resulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Biriniz dua ettiği vakit; Allah'ım, dilersen beni affet demesin. Lakin isteğinde kararlı olsun ve isteklerini fazla fazla söylesin. Çünkü Allah'a verdiği hiçbir şey büyük gelmez."
Bize Haccâc, ona Leys, ona Said el-Makbûrî, ona Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemir, ona Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) kalktı ve insanları uyardı. O sırada bir adam kalkıp 'Ey Allah'ın Raslulü! Kıyamet ne zaman?' diye sordu. Bunun üzerine Rasulullah'ın (sav) hoşnutsuzluğu yüzüne yansıdı. Biz adama, 'Otur yerine, Hz. Peygamber'in hoşlanmadığı bir soru sordun' dedik. Sonra adam ikinci defa kalktı ve 'Ey Allah'ın Raslulü! Kıyamet ne zaman?' diye sordu. Rasulullah'ın (sav) hoşnutsuzluğu yüzüne daha fazla yansıdı. Biz adamı yerine oturttuk. Sonra Adam üçüncü defa 'Ey Allah'ın Raslulü! Kıyamet ne zaman?' diye sordu. Rasulullah'ın (sav) 'Yazıklar olsun sana! Kıyamet için ne hazırladın?' buyurdu. Adam 'Hazırladığım şey Allah ve Rasulü’nün sevgisidir' dedi. Rasulullah (sav) ona 'otur, sen sevdiğinle berabersin' dedi."
Açıklama: isnadı kavidir.
Bize Ahmed b. Menî', ona Hüşeym, ona Avf; (T) Ahmed şöyle demiştir: Bize Abbâd b. Abbâd -el-Mühellebî- ve İsmail b. Uleyye, onlara Avf, ona da Seyyâr b. Selâme -Ebu Minhâl er-Riyâhî- rivayet ettiğine göre, Ebû Berze şöyle demiştir: "Yatsı namazını kılmadan uyumayı ve onu kıldıktan sonra konuşmayı hoş karşılamazdı." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Hz. Âişe, Abdullah b. Mesûd ve Enes'ten de hadis rivayet edilmiştir. Ebû İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebû Berze'nin bu hadisi, hasen-sahîhtir. Âlimlerin büyük çoğunluğu yatsı namazını kılmadan önce uyumayı ve namazdan sonra konuşmayı hoş karşılamamışlardır. Bazıları ise buna ruhsat vermiştir. Abdullah b. el-Mübârek şöyle demiştir: Bu konudaki hadislerin çoğu, bunların (yatsı namazından önce uyuma, sonra da konuşma) mekruh olduğunu ifade etmektedir. Bazı alimler Ramazan'da yatsıdan önce uyumaya ruhsat vermiştir. (Seneddeki) Seyyâr b. Selâme, Ebu Minhâl er-Riyâhî'dir.]
Bize Kuteybe, ona Mervan b. Muaviye el-Fezârî, ona Ebû Yağfûr, ona da Velîd b. Ayzâr, Ebû Amr eş-Şeybânî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir adam İbn Mesûd'a: 'Hangi amel daha faziletlidir?' diye sordu. İbn Mesûd şöyle cevap verdi: 'Bu soruyu ben de Rasulullah'a (sav) sormuştum. 'Vaktinde kılınan namazdır.' cevabını verdi. 'Sonra hangisidir, ey Allah'ın Rasulü?' dedim. 'Anaya babaya iyilik yapmaktır.' buyurdu. 'Sonra hangisidir, ey Allah'ın Rasulü?' diye tekrar sordum. 'Allah yolunda cihat etmektir' karşılığını verdi." [Ebû İsâ (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahîh bir hadistir. Mesûdî, Şube, Süleyman -Ebû İshak eş-Şeybânî- ve başkaları bu hadisi Velîd b. Ayzâr'dan rivayet etmişlerdir.]