5002 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Şakik, ona da Ümmü Seleme'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Hasta veya ölünün yanında bulunduğunuz zaman hayır söyleyiniz. Çünkü melekler sizin söylediklerinize amin derler." Ebu Seleme vefat ettiği zaman, Peygamber'e (sav) geldim ve ya Rasulallah! (Kocam) Ebu Seleme öldü dedim. O (Hz. Peygamber) bana; "Allah'ım! Beni ve onu bağışla! Onun arkasından bana güzel bir halef (eş) ver, diye dua et" dedi. Allah (cc) da bana ondan daha hayırlı bir eş verdi, (ki) o, Muhammed'dir (sav).
Bize Ebu Asım Ahmed b. Cevvâs el-Hanefî, ona Ubeydullah el-Eşcei, ona Süfyan, ona Muharib b. Disar, ona Cabir b. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Benim Nebi'den (sav) bir alacağım vardı, alacağımı ödediği gibi bana fazlasını da verdi. Mescide onun yanına girdim de bana; "(önce) iki rekât namaz kıl" buyurdu.
Bize Züheyr b. Harb, ona Muaviye b. Amr, ona Ebu İshak el-Fezâri, ona Halid el-Hazzâ, ona Ebû Kilabe, ona Kabisa b. Züeyb, ona da Ümmü Seleme'nin naklettiğine göre o (Ümmü Seleme) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Ebu Seleme'nin (vefat ettiğinde) yanına vardı. Onun gözleri açık kalmıştı. Allah Rasulü (sav) onun gözlerini kapattı. Sonra da "ruh bedenden ayrılınca göz ona bakakalır" dedi. (Ebu Seleme'nin) Ailesinden bir grup yüksek sesle ağladılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "kendinize hayırdan başka bir şey için dua etmeyin. Zira melekler sizin sözlerinize amin derler" buyurdu. Ardından da "Allah'ım! Ebu Seleme'nin günah ve kusurlarını affeyle! Hidayete ermiş kulların zümresindeki derecesini yüce kıl! Geride kalanlarının (çocukları ve eşinin) koruyup kollayanı sen ol! Bizi de onu da affeyle ey Alemlerin Rabbi! Onun kabrini geniş ve nurlu eyle!" dedi.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, İbn Nümeyr ve İshâk b. İbrahim, onlara İbn Uyeyne, ona Süfyan, İbn Ebu Necih, ona babası (Yesar el-Mekkî), ona da Ubeyd b. Umeyr şöyle rivayet etmiştir: Ümmü Seleme, Ebu Seleme vefat edince; bir garip aynı zamanda gurbette ölen bir garip! Ona öyle bir ağlayacağım ki, dillere destan olsun demiştir. (Ümmü Seleme, devamla şöyle anlatır) Tam ona ağlamak için hazırlanmıştım ki, birden bire Medine'nin köylerinden bir kadın ağlamamda bana yardım etmek için çıkageldi. O anda kendisini Rasulullah (sav) karşıladı ve iki defa; "sen şeytanı, Allah'ın çıkardığı eve tekrar sokmak mı istiyorsun?" dedi. Bunu üzerine ben de ağlamaktan vazgeçtim ve ağlamadım.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Humeyd, ona da Enes şöyle demiştir: Abdurrahman b. Avf yanımıza (Medine'ye) geldiğinde, Rasulullah (sav) onunla Sad b. Rebi' arasında kardeşlik akdi yaptı. Sonra (Abdurrahman evlendiğinde ona) şöyle buyurdu: "Bir koyun kesmek suretiyle de olsa düğün yemeği ver."
Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona Aişe; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe –hadis onun lafızlarıyla aktarılmıştır-, ona Abdullah b. Nümeyr, ona Hişam, ona babası (Urve'nin) rivayet ettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zamanında güneş tutuldu. Rasulullah (sav) kalkıp namaza durdu. Kıyamı oldukça uzattı, sonra rükûa vardı, rükûunu da oldukça uzattı, sonra rükudan doğrulup ayakta uzun süre durdu, ama bu ilk kıyamdan kısaydı, sonra rükûa vardı. Rükûu da oldukça uzun yaptı. Ama bu rükûu ilk rükûdan biraz daha kısa idi, sonra secdeye vardı. Sonra ayağa kalktı ve uzun süre kıyamda durdu, ama bu ilk kıyamından daha kısa idi. Sonra rükûa vardı, rükûunu uzatmakla birlikte bu ilk rükûundan daha kısa idi, sonra rükûdan doğruldu, ayakta uzunca durdu, ancak bu ilk kıyamdan daha kısaydı. Sonra rükûa vardı, rükûunu da ilk rükûdan kısa olmakla birlikte uzattı. Sonra secde yaptı, sonra namazı bitirdi. Bu sırada güneş tutulması bitmişti. Namazın ardından Hz. Peygamber (sav) insanlara bir hutbe verdi. Allah'a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz Güneş ve Ay Allah’ın ayetlerindendir. İkisi de herhangi birinin ölümü ya da doğumu sebebiyle tutulmazlar. Onları (bu halde) gördüğünüz vakit tekbir getirin, Allah'a dua edin, namaz kılın, sadaka verin! Ey Muhammed ümmeti! Erkek yahut kadın kulunun zina etmesi Allah'ın ağırına gittiği kadar hiç kimseye ağır gelmez. Ey Muhammed ümmeti! Vallahi, bildiklerimi bilseydiniz, çok ağlar, pek az gülerdiniz. Şimdi söyleyin tebliğ ettim mi?" Malik'in rivayetinde de "şüphesiz Güneş ve Ay, Allah'ın ayetlerinden iki ayettir" denilmiştir.
Açıklama: Metnin takibini kolaylaştırmak için paragraflama yapmak gerekiyor bu hadiste.
Bize Hasan b. Sabbâh el-Bezzâr, ona Süfyân, ona İbn Cud'ân ve Yahya b. Said, onlara Said b. Müseyyeb, ona da Ali şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), sadece Sa'd b. Ebu Vakkas için, Uhud gününde anne ve babasını beraberce zikredip "at, annem ve babam sana feda olsun" ve "at, ey genç" demişti. Ebu İsa der ki: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu konuda Zübeyir ve Cabir'den de hadis rivayet edilmiştir. Yine bu hadis Ali'den bir çok tarikten rivayet edilmiştir. Bir çok kişiden gelen rivayet göre bu hadisi Yahya b. Said, ona Said b. Müseyyeb, ona da Sa'd b. Ebu Vakkâs şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), benim için Uhud gününde anne ve babasını birlikte zikredip "at, annem ve babam sana feda olsun" demiştir.
Açıklama: ''أَيُّهَا الْغُلاَمُ الْحَزَوَّرُ'' ifadesi, genç olarak tercümeye yansıtılmıştır. Zira Sa'd, o esnada buluğ çağını henüz aşmıştı. Ayrıca ''الْحَزَوَّرُ'' kelimesinin ''genç'' anlamına geldiğine dair bk. Tuhfetü'l-ahvezî, VIII, 96.
Bu hadisi bize Kuteybe, ona Leys b. Sa'd ve Abdülaziz b. Muhammed, onlara Yahya b. Said, ona Said b. Müseyyeb, ona da Sa'd b. Ebu Vakkâs şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), Uhud günü ("annem ve babam sana fedâ olsun" diyerek) anne ve babasını benim için beraber anmıştır. Ebu İsa der ki: Bu hadis, hasen-sahih bir hadistir.