Giriş

Bize Müsedded (b. Müserhed el-Esedî), ona Bişr (b. Mufaddal er-Rakâşi), ona Şube (b. Haccâc el-Atekî), ona Muhammed b. Münkedir (el-Kuraşî), ona da Cabir b. Abdullah (ra) rivayet etmiştir: Babamın borcuyla ilgili olarak (yardımını istemek amacıyla) Rasulullah'a (sav) geldim ve kapıyı vurdum. "Kim o?" dedi. Benim şeklinde cevap verdim. Bunun üzerine Hz. Peygamber; "benim, benim (ne demek?)" dedi. Bu şekilde cevap verilmesinden hoşlanmamış gibiydi.


Açıklama: Rasulullah'ın (sav) 'benim' şeklindeki ifadeden hoşlanmamasının sebebi, kişinin bu ifadeyle kendini tanıtmış olmaması, böylece bir fayda sağlanmamış olmasıdır. Doğrusu, 'ben filan kişiyim' şeklinde kendini tanıtıcı bir ifade kullanılmasıdır. Dolayısıyla, hadiste günlük hayattaki insan ilişkileriyle ilgili önemli bir edebe işaret edilmektedir.

    Öneri Formu
34312 D005187 Ebu Davud, Edeb, 127, 128

Bize Müsedded, ona Abdullah b. Davud, ona Talha b. Yahya, ona da Ebu Bürde Ebu Musa'nın şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Musa (bir gün) Ömer'in yanına varmış. Ebu Musa izin istiyor, el-Eş'arî izin istiyor, Abdullah b. Kays izin istiyor diyerek içeri girmek için üç defa izin istedi de kendisine izin verilmedi. Bunun üzerine geri döndü. Hemen arkasında Ömer geri gelmesi için ona haber gönderdi. (O da tekrardan Ömer'in huzuruna geldi. Bunun üzerine Ömer, O'na): Seni geri çeviren sebep neydi? diye sordu. O da, Rasulullah (sav): Biriniz üç defa izin ister de izin verilirse (içeri girsin), yoksa dönüp gitsin" buyurdu (da onun için dönüp gittim) diye cevap verdi. Ömer, bunun hakkında bana bir delil getir dedi. Bunun üzerine Ebu Musa hemen gitti ve (bir süre) sonra geri döndü ve işte Übey! (Söz konusu hadis hakkında şahitlik edecek) dedi. Übey; Ey Ömer, Rasulullah'ın (sav) sahabileri üzerinde bir işkence olma dedi. Ömer de: Rasulullah'ın (sav) ashabı üzerinde bir işkence olmayacağım dedi.


    Öneri Formu
34306 D005181 Ebu Davud, Edeb, 127, 128

Bize Zeyd b. Ahzem, ona Abdülkahir b. Şuayb, ona Hişam, ona Hümeyd b. Hilal, ona da Ebu Bürde b. Ebu Musa babasından bu olayın aynısı rivayetti ve Ömer'in şöyle dediğini söyledi: "(Şunu bil ki) ben seni yalan söylemekle itham etmedim. Fakat Rasulullah'tan (sav) hadis rivayet etmek zordur."


    Öneri Formu
34308 D005183 Ebu Davud, Edeb, 127, 128

Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Rabî'a b. Ebu Abdurrahman ona da bu konuda (bilgisi olan) birçok alimlerinden rivayet edildiğine göre Ömer, Ebu Musa'ya şöyle dedi: "Şunu iyi bil ki ben seni yalan söylemekle itham etmedim. Fakat insanların Rasulullah'ın (sav) adına hadis uydurmasından endişe ettim."


    Öneri Formu
34309 D005184 Ebu Davud, Edeb, 127, 128

Bize Müemmel b. el-Fadl el-Harrani, onlara Bakiyye b. Velîd, ona Muhammed b. Abdurrahman, ona da Abdullah b. Büsr'ün şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber birinin kapısına geldiği zaman kapının tam karşısında durmazdı. Bilakis kapının sağına ya da soluna çekilir ve (oradan) "es-Selamü aleyküm, es-selamü aleyküm" derdi. Çünkü o günlerde evlerin kapılarında perdeler yoktu.


    Öneri Formu
34311 D005186 Ebu Davud, Edeb, 127, 128

Bize Yahya b. Eyyüb el-Mekabirî, ona İsmail b. Cafer, ona Muhammed b. Amr, ona da Ebu Seleme Nafi' b. Abdulharis'in şöyle dediğini rivayet etti: (Birgün) Rasulullah'la (sav) birlikte dışarı çıkıp bir bahçeye girdik. Bana, "kapıyı tut (da kimse izinsiz girmesin)" buyurdu. Hemen arkasından kapı çalındı. Kim o? dedim. (Nafi' b. Abdulharis sözlerine devam ederek bir önceki) hadisi rivayet etti. [Ebû Davud, Ebu Musa el-Eş'arî'nin hadisini kastederek şöyle dedi: Ebu Musa kapıyı çaldı.]


    Öneri Formu
34313 D005188 Ebu Davud, Edeb, 127, 128, +

Bize Hüseyin b. Muaz, ona Abdula'lâ, ona Said, ona Katade, ona Ebu Râfi', ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Biriniz bir yemeğe davet edilir de o davete elçi olarak gönderilen kişiyle birlikte gelirse bu durum eve girmek için bir izindir." [Ebu Ali el-Lü'lüî şöyle dedi: Ebû Davud'un Katade, Ebu Rafi'den hiçbir hadis işitmemiştir dediğini duydum.]


    Öneri Formu
34315 D005190 Ebu Davud, Edeb, 128, 129

Bize Abdullah b. Mesleme, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona da Amr b. Ebu Amr, İkrime'nin şöyle dediğini rivayet etti: Irak halkından bir grup İbn Abbas'a: Ey İbn Abbas! İçinde bulunan emirlerle emrolunduğumuz halde, hiç kimsenin kendisiyle amel etmediği Allah'ın (ac): "Ey müminler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar, mahrem (kapanmamış) halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için ne de onlar için bir mahzur yoktur..." (Nur, 24/58) ayeti hakkında görüşün nedir? diye sormuşlar. Ka'neb, (Abdullah b. Mesleme, bu ayeti kerimeyi sonunda yer alan) "O, hakkıyla bilendir ve hikmet sahibidir" (kısmına) kadar okudu. Bunun üzerine İbn Abbas cevap olarak şöyle dedi: Allah mü'minlere karşı çok yumuşak ve merhametlidir. Örtünmeyi sever. (Bu ayeti kerime nazil olduğu sıralarda) insanların evlerinde perdeler ve özel hazırlanmış (kilitli) odalar yoktu. Bazen hizmetçiler, çocuklar yahut da adamın (yanında, başkasından) öksüz kalmış kız çocuğu adam hanımı ile cinsi münasebette iken odasına girebiliyordu. İşte bu yüzden Allah (cc) bu açık saçıklık vakitlerinde onlara (içeri girmek için) izin istemeyi emretti. (Sonra da) onlara örtüyü ve birçok nimeti verdi. (Örtü ve nimetler verildikten sonra artık) bununla amel eden bir kimseyi görmedim. [Ebû Davud şöyle dedi: Ubeydullah ile Atâ rivayet ettikleri (bir önceki) hadis, bu hadisi zayıflatmaktadır.]


    Öneri Formu
34318 D005192 Ebu Davud, Edeb, 129, 130

Bize İshak b. Süveyd er-Remlî, ona Nafi b. Yezid’'den işittiğimi zannediyorum diyerek İbn Ebu Meryem, ona Ebu Merhum, ona Sehl b. Muaz b. Enes, ona da babası, Rasulullah'tan (sav) bu mana ile (bir önceki hadisi) rivayet etti, sonra şunları ekledi; Sonra bir başkası geldi ve es-Selamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuhu ve mağfiretuhu diye selam verdi. Rasulullah (sav); Kırk (sevap)" dedi ve şöyle buyurdu: "İşte faziletler bu şekilde (eklenen her kelime ile) artar."


    Öneri Formu
34325 D005196 Ebu Davud, Edeb, 131, 132

Bize Yahya b. Habib b. Arabi, ona Ravh, ona İbn Cüreyc, ona Ziyad, ona Abdurrahman b. Zeyd'in azadlı kölesi Sabit, ona da Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini işittim demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Binek üzerinde olan yürüyene selam verir." Sonra hadisin geri kalanını nakletmiştir.


    Öneri Formu
34332 D005199 Ebu Davud, Edeb, 133, 134