Giriş

Bize Harun b. Zeyd b. Ebu Zerka, ona babası (Zeyd b. Ebu Zerka), ona Hişam b. Sa'd, ona da Zeyd b. Eslem'in rivayet ettiğine göre Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'i (sav) herhangi bir kimseyi dinden başka bir şeye nispet ederken asla işitmedim."


Açıklama: Hz. Aişe'nin şahitlik ettiği bu uygulamasıyla Hz. Peygamber, insanların soyları nedeniyle övülmemesi veya yerilmemesi gerektiğini, insanın asıl kıymetinin İslâm uğruna yaptıkları fedakârlıklar ve hizmetlerinden kaynaklandığını göstermek istemiş olmalıdır (bk. Azîmâbâdî, Avnu'l-ma'bûd [Beyrut, 1415], 13/226).

    Öneri Formu
34066 D004987 Ebu Davud, Edeb, 78

Bize Yahya b. Main ona Haccac b. Muhammed ona Yunus b. Ebu İshak, ona Ebu İshak ona da Ayzar b. Hureys'in rivayet ettiğine göre Numan b. Beşir şöyle dedi: Ebu Bekir (ra) Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna girmek için izin istedi. Tam bu sırada Aişe'nin sesinin yüksek bir şekilde çıktığını duydu. Bunun üzerine içeri girip Aişe'yi tokatlamak için tuttu ve bir daha Hz. Peygamber'e (sav) sesini yükselttiğini görmeyeyim dedi. Hz. Peygamber (sav) (Ebu Bekir'e) engel oldu. Ebu Bekir öfkelenmiş halde oradan çıktı. O çıkınca Hz. Peygamber (sav) Aişe'ye, "gördün mü seni adamın elinden nasıl kurtardım" buyurdu. Hz. Ebu Bekir günler sonra tekrar Hz. Peygamber'in (sav) evine girmek için izin istedi. İkisini barışmış halde buldu. Bunun üzerine onlara beni kavganızın arasına soktuğunuz gibi barışınızın arasına da sokun diyerek (şaka yaptı). Hz. Peygamber (sav) de "gel, istediğin gibi yaptık (seni kavgamızın içine soktuğumuz gibi barışımızın içine de soktuk)" cevabını verdi.


    Öneri Formu
34079 D004999 Ebu Davud, Edeb, 84

Bize Müemmel b. el-Fadl, ona Velid b. Müslim, ona Abdullah b. A'lâ, ona Büsr b. Ubeydullah, ona Ebu İdris el-Havlanî, ona Avf b. Malik el-Eşcaî'den naklettiğine göre şöyle demişti: Tebük savaşında deriden yapılmış bir çadırda bulunan Rasulullah'ın (sav) yanına gittim. Kendisine selam verdim, selamımı aldı ve "(çadıra) gir" dedi. (Çadır küçük olduğundan) Her tarafım (tüm vücudum çadıra) girsin mi, ey Allah'ın Rasulü? diye sorunca "(evet) her tarafın girsin" diye cevap verdi.


    Öneri Formu
34080 D005000 Ebu Davud, Edeb, 84

Bize Safvan b. Salih, ona Velid ona Osman b. Ebu Âtike şöyle rivayet etmiştir: "(Avf b. Malik, Rasulullah'a) Her tarafım (tüm vücudum çadıra) girsin mi? sözünü sadece çadırın küçüklüğünden dolayı (şaka olsun diye) söylemişti."


    Öneri Formu
34081 D005001 Ebu Davud, Edeb, 84

Bize Muhammed b. Sinan el-Bahilî -o, Avaka'da otururdu-, ona Nafi' b. Ömer, ona Bişr b. Asım, ona babası, ona Abdullah'ın (Ebû Davud: o, Abdullah b. Amr'dır dedi) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve Celil olan Allah ineklerin dilini otlara dolaması gibi dilini evirip çevirip kelimelerle oynayarak konuşan lafazan kişileri sevmez."


    Öneri Formu
34085 D005005 Ebu Davud, Edeb, 86

Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik ona da Zeyd b. Eslem'in rivayet ettiğine göre Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Doğu tarafından iki adam gelip bir konuşma yaptılar. İnsanlar onların (bu konuşmalarını) beğendiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Gerçekten (güzel) sözde sihir vardır " veya "Gerçekten bazı sözler sihir (gibi büyüleyici)dir."


    Öneri Formu
34087 D005007 Ebu Davud, Edeb, 86

Bize Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harun, ona İbn Ebu Zi'b, ona Said el-Makburî, ona babası, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah hapşırmayı sever, esnemeyi ise çirkin görür. Birinize esneme geldiğinde gücü yettiğince ona mani olsun. Esnerken Hâh! Hâh! diye ses çıkarmasın. Zira bu hal şeytandandır ve onu güldürür."


    Öneri Formu
34108 D005028 Ebu Davud, Edeb, 89

Bize Müsedded, ona Yahya, ona İbn Aclân, ona Sümey, ona Ebû Salih'in rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) hapşıracağı zaman elini ya da elbisesini ağzına tutar, hapşırırken sesini kısar yahut alçak sesle hapşırırdı" Ebu Hureyre'nin "sesini kısar" yahut "alçak sesle hapşırırdı" kelimelerinden hangisini zikrettiği hususunda ravi Yahya şüphe etmiştir.


    Öneri Formu
34109 D005029 Ebu Davud, Edeb, 90

Bize İbnü's-Serh, ona İbn Vehb, ona Abdullah b. el-Müseyyeb, ona Dahhak b. Şurahbîl, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim, erkeklerin –veya insanların- gönüllerini kendine bağlamak için güzel konuşmayı öğrenirse, Allah kıyamet günü onun ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder."


Açıklama: "Ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder" ifadesi, mübalağa manasına hamledilmelidir. Çünkü bir günah, yapılan bir ibadetin iptaline sebep olmaz; aksine bir hayır, işlenen bir günahın affına vesile olabilir. Burada maksat, insanları kandırmak amacıyla laf ebeliği yapmanın meşru olmadığıdır. Çünkü bu tür sözlere yalan ve riya mutlaka karışır. Güzel sözle insanları etkilemeye çalışmanın meşru görülmemesi, bâtılın insanlara telkini ile ilgilidir. Yoksa Kur'an-ı Kerîm, baştan başa güzel sözden ibarettir. Hatta insanların benzerini söylemekten âciz kaldıkları bir edebî şaheserdir. Öyleyse burada yasaklanan, bâtılın güzel sözlerle süslenerek insanların kandırılmaya çalışılmasıdır. Çünkü bu yolla bâtılın hak, hakkın bâtıl gibi gösterilmesi söz konusudur. Güzel sözün insanları etkilediği de asla inkâr edilemez. Nitekim Hz. Peygamber de güzel sözün sihir gibi büyüleyici bir etkiye sahip olduğunu söylemektedir.

    Öneri Formu
34086 D005006 Ebu Davud, Edeb, 86

Bize Ebu Velid et-Tayalisî, ona Şube, ona el-A'meş, ona Ebû Salih ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Birinizin içinin irin ile dolu olması, şiirle dolu olmasından daha hayırlıdır." [Ebu Ali (el-Lü'lü'î) dedi ki: Ebu Ubeyd'in şöyle dediği nakledilir: (Hadisin) açıklaması (şudur): (Burada yerilen şey) kişinin kalbinin kendisini Kur'an'dan ve Allah'ı zikirden alıkoyacak derecede şiirle dolu olmasıdır. (Ama kişinin içinde) baskın olan Kur'an ve ilim olunca bize göre böyle bir kişinin içi şiirle dolu demek değildir. "Muhakkak ki sözlerin bazıları sihir (gibi) dir." Sanki (bu hadisin) manası şudur: Bir kimse (bazen) konuşmasını bir başkasını övme derecesine çıkarır ve söylediği de doğru olur. Böylece insanların kalpleri sözüne yönelir (inanır). Sonra (bu adam) daha önce övmüş olduğu kimseyi kötüler, (yine) söylediği doğrudur. Böylece insanların kalpleri bu diğer sözüne yönelir (inanır). (İşte bu kişi) Sanki bu şekilde dinleyenleri büyülemiştir.]


Açıklama: Hz. Aişe (r.anha) hadiste yerilen şiirin Hz. Peygamber'in (sav) hicvedildiği şiir olduğuna dikkat çekmiştir (bk. Zerkeşî, el-İcâbe li-îrâdi me'stedrekethü Âʾişe ale’sahâbe [Beyrut, 1970], 122).

    Öneri Formu
34089 D005009 Ebu Davud, Edeb, 87