5008 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ebu Ahmed, ona Süfyan, ona Ebü'z-Zübeyr, ona Cabir, ona Ömer b. el-Hattâb Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Râfi', Bereke ve Yesâr isimlerinin verilmesini mutlaka yasaklayacağım." Tirmizî, hadisin garib olduğunu söylemiştir. Ebu Ahmed, bu hadisi aynı şekilde Süfyan, Ebü'z Zübeyr, Cabir senedi ile Ömer'den rivayet etmiştir. Ondan başkaları ise Süfyan, Ebü'z Zübeyr senediyle Cabir'den rivayet etmişlerdir. Ebu Ahmed, sika/güvenilirdir, hadis hafızıdır. Bu hadisin Cabir vasıtası ile Hz. Peygamber'den rivayet edildiği tarik meşhurdur. Bu rivayette 'Ömer' ismi geçmemektedir.
Bize Ebu Bekir, ona Mu'temir b. Süleyman, ona Rükeyn, ona babası, ona Semura şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) kölelerimize şu dört ismi vermemizi yasakladı. Eflah, Nâfi', Rebâh, Yesâr."
Bize Ebu Bekir, ona Hasan b. Musa, ona Hammâd b. Seleme, ona Ubeydullah, ona Nâfi', İbn Ömer'in şöyle anlattığını rivayet etti: "Ömer'in kızının adı Âsiye idi. Resulullah (sav) ona Cemile ismini verdi."
Bize Yakub b. İbrahim ed-Devrakî ve Ebu Bekir Muhammed b. Beşşâr ve başka bir kişi, onlara Yahya b. Said el-Kattân, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Nâfi', İbn Ömer'in şöyle anlattığını rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav), Âsiye'nin ismini değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi." Tirmizî: Bu hadisin hasen-garib olduğunu söylemiştir. Yahya b. Said el Kattân bu hadisi Ubeydullah ve Nafi' vasıtası ile İbn Ömer'den müsned olarak rivayet etmiştir. Bazıları da bu hadisi Ubeydullah ve Nafi'den 'Muhakkak ki, Ömer…' şeklinde rivayet etmişlerdir. Bu konuda Abdurrahman b. Avf, Abdullah b. Selam, Abdullah b. Muti', Aişe, el-Hakem b. Sa'd, Müslim, Üsâme b. Ahderî, Şüreyh b. Hâni, Şüreyh'in babası Hâni, Hayseme b. Abdurrahman ve babası Abdurrahman'dan hadis rivayet edilmiştir.
Bize Ebu Velid Ahmed b. Abdullah el-Herevî, ona Muâz b. Muâz, ona İbn Avn, ona Amr b. Saîd, ona da Ebu Zür'a b. Amr b. Cerîr, Hayye bt. Ebu Hayye'nin şöyle anlattığını nakletti: Öğle vaktinin tam sıcağında bir adam yanımıza girdi. Ben de "Ey Allah'ın kulu! Nereden geldin?" dedim. Şöyle karşılık verdi: "Ben ve bir arkadaşım, aradığımız bir şey için geldik. Arkadaşım, aradığımız şeyin peşine gitti. Ben de gölgelenmek ve içecek bir şey içmek için (buraya) girdim. Bunun üzerine kalktım, biraz ekşi süt (lübeyne) aldım, -Hayye belki de "Bunun üzerine kalktım, ekşi ayran (dayha) aldım" dedi. -Ve ona (adama) ikram ettim. O da içti, ben de içtim. (Hayye) şöyle devam etti: "Onu dikkatle inceledim [Onu büyük bir ihtimal tanıdım]. Akabinde "Ey Allah'ın kulu! Sen kimsin?" dedim. O da "Ben Ebu Bekir'im" dedi. "Sen, Rasulullah'ın (sav) (namını) duymuş olduğum arkadaşı Ebu Bekir misin?" dedim "Evet" dedi. (Hayye) dedi ki: O zaman ben, Has'am [Benî Has'am yani Adnânîler'e mensup bir Arap kabilesi] ile yaptığımız savaşı, cahiliye döneminde birbirimizle yaptığımız harbi, Allah'ın getirdiği birliği, uyumu ve çadırların iplerini (bağlamasını, yani cemiyette birliği sağlamasını) zikrettim. -(Ahmed dedi ki; rivayetin bu yerinde) İbn Avn parmaklarını birbirine kenetlemiş, Muâz anlatmış, Ahmed de (parmaklarını) kenetlemişti. Sonra şöyle dedim: "Ey Allah'ın kulu! İnsanların bu durumunun ne zamana kadar (böyle devam edeceğini) sanıyorsun?" O da "Önderler dosdoğru yolda oldukları sürece!" diye cevap verdi. "Önderler ne (demek?)" diye sordum. O da "Seyyid görmedin mi? Hani obada olur da, (oba halkı) ona uyup itaat ederler. İşte bunlar dosdoğru yolda oldukları sürece." diye cevap verdi.
Bize Amr en-Nâkıd ve Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona İbnü'l-Münkedir, ona Câbir b. Abdullah şöyle demiştir: Bizden bir adamın erkek çocuğu dünyay geldi. Ona Kasım adını verdi. Biz de ona 'Sana Ebu'l-Kasım künyesini vermeyiz, saygılı davranmayız.' dedik. Bunun üzerine o kişi Hz. Peygamber'e (sav) gelerek durumu anlattı. Hz. Peygamber de (sav) "Oğluna Abdurrahman ismini ver!" buyurdu.
Bize Ahmed b. Hanbel ve Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Said ve Muhammed b. Beşşar, onlara Yahya b. Said, ona Ubeydullah, ona Nâfi', ona İbn Ömer şöyle rivayet etti: "Rasulullah (sav) Âsiye'nin adını değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi." Ahmed, hadisi 'ahberanî'” yerine 'an' lafzıyla rivayet etmiştir.
Bize Ahmed b. Hanbel ve Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Said ve Muhammed b. Beşşar, onlara Yahya b. Said, ona Ubeydullah, ona Nâfi', ona İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Âsiye'nin adını değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi." Ahmed, hadisi !ahberanî' yerine 'an' lafzıyla rivayet etmiştir.
Bize Ahmed b. Hanbel ve Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Said ve Muhammed b. Beşşar, onlara Yahya b. Said, ona Ubeydullah, ona Nâfi', ona İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Âsiye'nin adını değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi." Ahmed, hadisi 'ahberanî' yerine 'an' lafzıyla rivayet etmiştir.
Bize Ahmed b. Hanbel ve Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Said ve Muhammed b. Beşşar, onlara Yahya b. Said, ona Ubeydullah, ona Nâfi', ona İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Âsiye'nin adını değiştirdi ve ona Cemile ismini verdi." Ahmed, hadisi 'ahberanî' yerine 'an' lafzıyla rivayet etmiştir.