5011 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Muhammed, ona Vekî', ona İkrime b. Ammar, ona İyas b. Seleme b. Ekva', ona babası (Seleme b. Ekva'ın) naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Aksırana üç defa 'yerhamukellah' (Allah sana merhamet etsin) denir. Bundan fazla aksırırsa o kişi nezle olmuş demektir."
Açıklama: İkrime b. Ammar b. Akabe İkrime b. Ammar el-Iclî, Saduk, hataları bulunmakla tenkid edilmiştir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ali b. Müshir, ona İbn Ebu Leyla, ona İsa, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Hz. Ali'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle demiştir: "Sizden biri aksırdığında 'Elhamdülillah' (Allah'a hamd olsun) desin. Yanında bulunanlar ona 'yerhamukallah' (Allah sana merhamet etsin) diye karşılık versin. O da onlara cevaben 'yehdikumullahu ve yuslihu bâlekum' (Allah size hidayet etsin, fikrinizi, kalbinizi ve halinizi ıslah etsin) desin."
Açıklama: İbn Ebu Leyla Muhammed b. Abdurrahman zaiful-hadistir.
Bize Ebu Hasen b. Seleme ve Ebû Said Umeyr b. Mirdâs ed-Devnekî, ona Abdurrahman b. İbrahim Ebu Yahya El-Basrî, ona İbn Lehîa, ona Ebu Zübeyir, ona da Cabir'den rivayet edildiğine göre Ebu Saîd el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bana ayakta su içmeyi ve kıbleye doğru bevl etmeyi yasakladı.
Bize Muhammed b. Vezir el-Vâsıtî, ona Yahya b. Said, ona Muhammed b. Aclân, ona Sümey, ona da Ebu Salih'in rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) hapşıracağı zaman yüzünü eliyle yahut elbisesiyle örter ve alçak sesle hapşırırdı. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hasen-sahih bir hadistir.
Bize Adem b. Ebu İyas, ona Şube, ona Süleyman et-Teymî, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: İki adam Rasulullah'ın (sav) yanında aksırdılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bunlardan birisine "Yerhamükallah (Allah sana merhamet eylesin)" diye dua etti. Diğerine ise böyle bir duada bulunmadı. Kendisine dua edilmeyen adam Rasulullah'a (sav) "arkadaşıma dua ettiniz fakat neden bana dua etmediniz?" diye sorduğunda Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "O Allah'a hamd etti (ben de ona dua ettim). Sen ise hamd etmedin (bu sebeple sana dua etmedim)."
Bize Hasan b. Ali el-Hallâl, ona Yezid b. Harun, ona İbn Ebu Zi'b, ona Said b. Ebu Said el-Makburî, ona babası, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah hapşırmayı sever, esnemeden ise hoşlanmaz. Sizden biri hapşırır ve ardından Elhamdülillah derse onu duyan her Müslümanın kendisine “Yerhamukallah/Allah seni bağışlasın” demesi bir haktır. Esneme ise (şeytandandır). Birinize esneme gelecek olursa yapabildiği kadar ona mani olsun. Sakın ola "Hâh, hâh!" diye ağzınızı yayarak esnemeyin. Zira bu ancak şeytandandır ve şeytan buna (sevinerek) güler." Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu sahih bir hadistir. İbn Aclân hadisinden de daha sahihtir. Said el-Makburî’nin hadisleri konusunda İbn Ebu Zi'b'in hafızası Muhammed b. Aclân’ın hafızasına nazaran daha sağlamdır, rivayetleri de daha sağlamdır. Tirmizi dedi ki: Bize Ebu Bekir el-Attâr el-Basrî, ona Ali b. Medini, ona da Yahya b. Said’in rivayet ettiğine göre Muhammed b. Aclân şöyle demiştir: Said el-Makburî, rivayet ettiği hadislerin bir kısmını doğrudan Ebu Hureyre’den, bir kısmını ise bir adam vasıtasıyla Ebu Hureyre’den naklederdi. Ben bunları ayırt edemeyince, Said hepsini doğrudan Ebu Hureyre’den nakletmiş gibi rivayet ettim.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, ona da Süleyman et-Teymî'nin rivayet ettiğine göre Enes b. Malik şöyle demiştir: Hz. Peygamber'in (sav) yanında iki adam aksırdı. Hz. Peygamber (sav) birine 'yerhamükellah' (Allah sana merhamet etsin) dediği halde diğerine demedi. Bunun üzerine 'Ey Allah'ın Rasulü! Yanınızda iki adam aksırdı birine yerhamükellah dediğiniz halde diğerine niçin demediniz?' diye soruldu. Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: '(Yerhamükellah dediğim) bu adam (aksırdıktan sonra) Allah'a hamd etti, diğeri ise Allah'a hamd etmedi."
Bize Kuteybe, ona Rifâa b. Yahya b. Abdullah b. Rifâa b. Râfi', ona babasının amcası Muaz b. Rifâa b. Râfi', ona da babası (Rifâa b. Râfi') şöyle demiştir: "Birgün Rasulullah'ın (sav) arkasında namaz kılarken aksırdım. Sonra da "Elhamdü lillahi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh mübareken aleyh kemâ yuhıbbü Rabbünâ ve yerdâ (En çok, en güzel, en bereketli ve Rabbimizin sevdiği, razı olduğu gibi hamd Allah’a mahsustur)" dedim. Rasulullah (sav) namazı kılıp bitirince: "Namazda konuşan kimdi?" buyurdu. Kimse bir şey söylemedi. Sonra ikinci kez "Namazda konuşan kimdi?" diye sordu. Bunun üzerine "Benim Ey Allah'ın Rasulü!" dedim. Rasulullah (sav) "Nasıl demiştin, bir daha de bakayım?" buyurdu. Ben de: “Elhamdü lillahi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh mübareken aleyh kema yuhıbbu Rabbunâ ve yerdâ (En çok, en güzel, en bereketli ve Rabbimizin sevdiği, razı olduğu gibi hamd Allah’a mahsustur), dedim" diye söyledim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Canımı elinde tutan Allah'a and olsun ki, otuzdan fazla melek bu duayı (Allah katına) hangisi önce çıkaracak diye yarıştılar!"
Bize Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe, ona Abdullah b. İdris, ona Davud, ona da Şa'bî'nin rivayet ettiğine göre Ebû Cebira b. Dahhâk (ra) şöyle demiştir: "Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayınız" (Hucurat, 49/11) âyeti biz Ensâr hakkında indi. Hz. Peygamber (sav) bize (yani Medine'ye) geldi. O zaman bizim her birimizin iki veya üç adı vardı. Hz. Peygamber (sav) bazen bu adları kullanarak insanlara hitap ederdi de kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! O adam bu isimle çağırılmaktan hoşlanmaz' diye söylenirdi. Bunun üzerine 'birbirinizi kötü lakaplarIa çağırmayınız' ayeti indi."
Bize Harun b. İshak el-Hemdânî, ona Abde, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Abdullah b. Zem'a şöyle rivayet etmiştir: Nebî'yi (sav), bir gün (Semud kavminin) deve(sinden) ve onu boğazlayan(dan) bahsederken dinledim. Hz. Peygamber (sav), "Hani onların en azgınları ileri atılıverdi" (Şems, 91/12) ayetini okuyup "kavmi içinde kaba, önde gelen ve Ebu Zem'a gibi kuvvetli bir adam atılıverdi" buyurdu. Sonra kadınlardan şöyle bahsetti: "Ne zamana kadar köle döver gibi karılarınızı döveceksiniz, üstelik bazen de akşam olunca onlarla yatıyorsunuz?" buyurdu. Daha sonra (cemaate) yellenmekten dolayı gülmemek gerektiği hususunda vaazda bulunup "Kendiniz de aynısını yaptığınız bir şeye ne diye gülüp duruyorsunuz?" buyurdu. Ebu İsa (Tirmizi) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir.