5011 Kayıt Bulundu.
Bize Zekeriyya b. Adî (et-Teymî), ona (Abdullah) b. Mübarek (el-Hanzalî), ona İbn Aclân (el-Kuraşî), ona Ka'ka' (b. Hakîm el-Kinânî), ona Ebû Salih (es-Semmân), ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki ben size nispetle, [şefkat ve merhamette] çocuğu için baba gibiyim; size [dininizi] öğretiyorum. (Abdest bozarken) kıbleye dönmeyin, ona arkanızı vermeyin. Taharetleneceğin zaman da sağ elinizi kullanmayın." Ebu Hureyre (ra) dedi ki: "Rasulullah (sav) bize, üç taşla taharetlenmeyi emrediyor; tezek ve kemiği yasaklıyordu." Ebu Zekeriyya şöyle dedi: Ebu Hureyre (ra) eski kemikleri kast etmiştir.
Açıklama: Ravs, hayvan dışkısından üretilen tezektir. "el-İzâmu'l-bâliye" ise çürümüş kemikler için kullanılan bir tabirdir. (Bk. Kasım b. Sellâm, Garîbu'l-hadis, Ii 272-273)
Bize Yezîd b. Harun, ona Şube b. Haccâc, ona da Ata b. Ebu Meymune, Enes b. Malik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav) ihtiyacını gidermeye (küçük-büyük abdest bozma) gittiği zaman ben ve bir çocuk O'na kısa bir mızrakla ve bir su kabı götürürdük, O da (su ile) temizlenirdi."
Açıklama: Hadis metnindeki "aneze" kelimesi mızraktan kısa, uzun âsâ şeklinde tanımlanmaktadır. (Bk. Kastallani, İrşadü's-sari, VIII, 13). Hadisin Buhari'deki versiyonu ile ilgili açıklamalarında İbn Battal, "idâvetün" kelimesini, abdest ve temizlik için kullanılacak, bir kap dolusu su şeklinde açıklamıştır. (Bk. İbn Battal, Şerhu Sahihi'l-Buhari, I, 241)
Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî, ona Şube (b. el-Haccâc), ona da Ebu Muaz (Ata b. Ebu Meymune), Enes b. Malik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) tuvaletten çıkınca, çocuk O'na (sav) istincâ yaptığı su dolu kabı götürürdü. Ebu Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: Ebu Muaz'ın ismi, Atâ b. Menî' Ebu Meymune'dir.
Bize Said b. Süleyman, ona Abbad b. Avvam, ona Husayn b. Abdurrahman, ona Zer b. Abdullah, ona da Müseyyeb b. Necebe, halasının -ki o, Huzeyfe'nin hanımıydı.- şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfe, su ile istincâ yapardı.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Eban b. Abdullah b. Ebu Hâzim (el-Beceli), ona da Ebu Hureyre'nin azadlı bir kölesi, Ebu Hureyre'nin (ra)şöyle dediğini rivayet etti: (Bir gün) Nebi (sav); "Bana abdest suyu getir!" buyurdu, sonra da bir ağaçlığın içine girdi. Ben de O'na (sav) su getirdim, O da istincâ yaptı, elini toprağa sürdü, sonra da ellerini yıkadı.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Ebân b. Abdullah, ona İbrahim b. Cerîr b. Abdullah,ona da babası (Cerîr b. Abdullah), Nebi'den (sav) (naklen) onun (yani bir önceki hadisin) aynısını rivayet etti.
Bize Malik b. İsmail, ona İsrail b. Yunus, ona Yusuf b. Ebu Bürde, ona da babası (Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî), Aişe'nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etti: Hz. Peygamber (sav), tuvaletten çıkdığı zaman "Ğufrânek: Bağışlamanı dilerim Rabbim!" buyururdu.
Bize Ebû Bekir, ona Vekî, ona Zem’a b. Sâlih, ona Zührî, ona Vehb b. Abd b. Zem’a’nın naklettiğine göre Ümmü Seleme (r.anhâ) şöyle demiştir: (T) Bize Ali b. Muhammed, ona Vekî, ona Zem’a b. Sâlih, ona Zührî, ona da Abdullah b. Vehb b. Zem’a’nın naklettiğine göre Ümmü Seleme (r.anhâ) şöyle demiştir: Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber’in vefatından bir yıl önce ticaret amacıyla Busrâ’ya gitmişti. Yanında Nuaymân (b. Amr) ve Suveybıt b. Harmele de vardı. Bunların ikisi de Bedir’e katılmış sahâbîlerdi. Nuaymân kafilenin azığından sorumluydu. Suveybıt ise mizahı seven şakacı bir kişiydi. Bir gün Nuaymân’ın yanına gelip yemek istedi. O da Ebû Bekir gelmeden veremeyeceğini söyledi. Suveybıt (buna içerlediği için, kendi kendine) “gösteririm ben sana, seni kızdırayım da gör!” dedi. Yolda giderlerken bir grubun yanından geçiyorlardı. Suveybıt onlara “Bir kölem var, satın alır mısınız?” diye sordu. Onlar “Alırız” dediler. Suveybıt “yalnız biraz ileri geri konuşan bir köledir. Size hür olduğunu söyleyecektir. Eğer böyle dediği vakit onu bırakacaksanız, boşu boşuna alacakmış gibi yapıp da kölem ile benim aramı bozmayın” dedi. Onlar “Endişe etme, satın alacağız” dediler ve on adet genç deve karşılığında Nuaymân’ı satın aldılar. Ardından onun yanına gelip boynuna bir sarık veya urgan taktılar. Nuaymân “İnanmayın şuna, sizinle alay ediyor. Ben hürüm, köle değilim!” dediyse de ona inanmadılar ve “böyle diyeceğini biliyorduk zaten, efendin söylemişti” dediler. Sonra da onu alıp gittiler. Bir süre sonra Hz. Ebû Bekir gelip de oradakiler durumu kendisine anlatınca hemen adamların peşinden gitti ve develeri geri verip Nuaymân’ı aldı. Yolculuk bitip de Medine’ye Hz. Peygamber’in (sav) yanına geldiklerinde olanları anlattılar. Hz. Peygamber ve ashabı o sene boyunca bu olayı yâd ettikçe gülüştüler.
Açıklama: Hadisin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde yer alan tarikinde, satan ve satılan sahabiler yer değiştirmiş durumdadır. Meşhur bilgiye göre bu şakayı yapan Suveybıt değil, Nuaymân'dır.