Açıklama: İkrime ve Abbas b. Abdulmuttalib arasında inkıta' vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36627, DM000076
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ أنبأنا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ عِكْرِمَةَ قَالَ قَالَ الْعَبَّاسُ رَضِىَ اللَّهُ تَعَالَى عَنْهُ : لأَعْلَمَنَّ مَا بَقَاءُ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فِينَا ، فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى أَرَاهُمْ قَدْ آذَوْكَ وَآذَاكَ غُبَارُهُمْ ، فَلَوِ اتَّخَذْتَ عَرِيشاً تُكَلِّمُهُمْ مِنْهُ؟ فَقَالَ :« لاَ أَزَالُ بَيْنَ أَظْهُرِهِمْ يَطَئُونَ عَقِبِى ، وَيُنَازِعُونِى رِدَائِى ، حَتَّى يَكُونَ اللَّهُ هُوَ الَّذِى يُرِيحُنِى مِنْهُمْ ». قَالَ : فَعَلِمْتُ أَنَّ بَقَاءَهُ فِينَا قَلِيلٌ.
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyûb, ona İkrime’nin şöyle dediğini rivayet etti: el-Abbas (ra) dedi ki: Ben Rasulullah’ın (sav) aramızda ne kadar bir süre daha kalacağını kesinlikle öğreneceğim, dedi ve: Ey Allah’ın Rasulü, ben onların sana çokça eziyet ettiklerini, onların tozlarının da seni rahatsız ettiğini görüyorum. Bu sebeple sen kendine, onlara üzerinden konuşacağın bir kürsü edinsen nasıl olur, dedim. O şöyle buyurdu: “Ben, Allah onlardan yana beni bizzat kendisi rahatlatacağı vakte kadar, onlar da topuklarıma basıp ridamdan beni çekiştirip duracakları vakte kadar aranızda kalmaya devam edeceğim” buyurdu. (Abbas) dedi ki: Böylelikle onun aramızda kalacağı sürenin az olduğunu anlamış oldum.
Açıklama:
İkrime ve Abbas b. Abdulmuttalib arasında inkıta' vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 14, 1/213
Senetler:
1. Ebu Fadl Abbas b. Abdulmuttalib el-Haşimî (Abbas b. Abdulmuttalib b. Hişam b. Abdu Menaf)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : مَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَمْتَحِنُ إِلاَّ بِالآيَةِ الَّتِى قَالَ اللَّهُ وَ ( إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ ) الآيَةَ . قَالَ مَعْمَرٌ فَأَخْبَرَنِى ابْنُ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ: مَا مَسَّتْ يَدُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَدَ امْرَأَةٍ إِلاَّ امْرَأَةً يَمْلِكُهَا . قَالَ: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19879, T003306
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : مَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَمْتَحِنُ إِلاَّ بِالآيَةِ الَّتِى قَالَ اللَّهُ وَ ( إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ ) الآيَةَ . قَالَ مَعْمَرٌ فَأَخْبَرَنِى ابْنُ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ: مَا مَسَّتْ يَدُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَدَ امْرَأَةٍ إِلاَّ امْرَأَةً يَمْلِكُهَا . قَالَ: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Abdürrezzak, ona Ma’mer, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Âişe’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) ancak: “Mümin kadınlar sana gelip… bey’at ettiklerinde…” (Mumtehine, 60/12) buyurduğu ayet ile imtihan ederdi.
Ma’mer dedi ki: Bana Tâvus, babasının şöyle dediğini haber verdi: Rasulullah’ın (sav) eli, sahip olduğu kadın dışında hiçbir kadının eline asla değmemiştir.
(Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 60, 5/411
Senetler:
()
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Tokalaşma, Musafaha, , kadınlarla musafaha / tokalaşmak / el sıkışmak
أَخْبَرَنَا وَهْبُ بْنُ بَيَانٍ قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ عَنْ بُكَيْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبِيدَةَ بْنِ مُسَافِعٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ بَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقْسِمُ شَيْئًا أَقْبَلَ رَجُلٌ فَأَكَبَّ عَلَيْهِ فَطَعَنَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِعُرْجُونٍ كَانَ مَعَهُ فَخَرَجَ الرَّجُلُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « تَعَالَ فَاسْتَقِدْ » . قَالَ بَلْ قَدْ عَفَوْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29082, N004777
Hadis:
أَخْبَرَنَا وَهْبُ بْنُ بَيَانٍ قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ عَنْ بُكَيْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبِيدَةَ بْنِ مُسَافِعٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ بَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقْسِمُ شَيْئًا أَقْبَلَ رَجُلٌ فَأَكَبَّ عَلَيْهِ فَطَعَنَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِعُرْجُونٍ كَانَ مَعَهُ فَخَرَجَ الرَّجُلُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « تَعَالَ فَاسْتَقِدْ » . قَالَ بَلْ قَدْ عَفَوْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ .
Tercemesi:
Bize Vehb b. Beyan, ona İbn Vehb, ona Amr b. el-Hâris, ona Bükeyr b. Abdullah, ona Abîde b. Musâfı’, ona da Ebu Saîd el-Hudrî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) bir şey paylaştırmakta iken, bir adam gelip, onun üzerine abanıverdi. Rasulullah (sav) beraberindeki kuru bir hurma sapı ile onu dürttü. Adam dışarı çıkınca, Rasulullah (sav): “Gel, bana kısas uygulayarak hakkını al” buyurdu. Adam: Hayır, affettim, ey Allah’ın Rasulü, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 21-22, /2397
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ubeyde b. Müsafi' (Ubeyde b. Müsafi')
3. Ebu Abdullah Bükeyr b. Abdullah el-Kuraşî (Bükeyr b. Abdullah b. Eşec)
4. Amr b. Haris el-Ensarî (Amr b. Haris b. Yakub)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Vehb b. Beyan el-Vasıti (Vehb b. Beyan b. Hayyan)
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Hz. Peygamber, adaleti
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الرِّبَاطِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ أَخْبَرَنَا أَبِى قَالَ سَمِعْتُ يَحْيَى يُحَدِّثُ عَنْ بُكَيْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبِيدَةَ بْنِ مُسَافِعٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ بَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقْسِمُ شَيْئًا إِذْ أَكَبَّ عَلَيْهِ رَجُلٌ فَطَعَنَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِعُرْجُونٍ كَانَ مَعَهُ فَصَاحَ الرَّجُلُ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « تَعَالَ فَاسْتَقِدْ » . قَالَ بَلْ عَفَوْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29086, N004778
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الرِّبَاطِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ أَخْبَرَنَا أَبِى قَالَ سَمِعْتُ يَحْيَى يُحَدِّثُ عَنْ بُكَيْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبِيدَةَ بْنِ مُسَافِعٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ بَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقْسِمُ شَيْئًا إِذْ أَكَبَّ عَلَيْهِ رَجُلٌ فَطَعَنَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِعُرْجُونٍ كَانَ مَعَهُ فَصَاحَ الرَّجُلُ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « تَعَالَ فَاسْتَقِدْ » . قَالَ بَلْ عَفَوْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Saîd er-Rıbâtî, ona Vehb b. Cerir, ona babasının şöyle dediğini rivayet etti: Yahya’yı Bükeyr b. Abdullah’tan hadis rivayet ederken dinledim: Bükeyr’e Abîde b. Musâfı’, ona da Ebu Saîd el-Hudrî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) bir şey paylaştırmakta iken, bir adam gelip onun üzerine abandı. Rasulullah (sav) beraberindeki kuru hurma sapı ile onu dürttü. Adam feryadı basınca, Rasulullah (sav): “Gel de bana kısas uygulayarak hakkını al” buyurdu. Adam: Hayır, affettim ey Allah’ın Rasulü, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 21-22, /2397
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ubeyde b. Müsafi' (Ubeyde b. Müsafi')
3. Ebu Abdullah Bükeyr b. Abdullah el-Kuraşî (Bükeyr b. Abdullah b. Eşec)
4. Yahya b. Eyyüb el-Gafikî (Yahya b. Eyyüb)
5. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
6. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
7. Ebu Abdullah Ahmed b. Said er-Ribatî (Ahmed b. Said b. İbrahim)
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Hz. Peygamber, adaleti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29835, İM003554
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْقُدُّوسِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا ابْنُ لَهِيعَةَ حَدَّثَنَا أَبُو الأَسْوَدِ عَنْ عَاصِمِ بْنِ عُمَرَ بْنِ قَتَادَةَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ الْحُسَيْنِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ مَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَسُبُّ أَحَدًا وَلاَ يُطْوَى لَهُ ثَوْبٌ .
Tercemesi:
Bize Abdülkuddûs b. Muhammed, ona Bişr b. Ömer, ona İbn Lehîa, ona Ebu’l-Esved, ona Âsım b. Ömer b. Katâde, ona Ali b. el-Huseyn, ona da Âişe’nin şöyle dediğini rivayet etti: Ben Rasulullah’ın (sav) bir kimseye sövdüğünü de onun için bir elbisenin katlandığını da görmedim, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Libâs 1, /575
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ali b. Hüseyin Zeynelabidin (Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
3. Asım b. Ömer el-Ensari (Asım b. Ömer b. Katade b. Numan b. Zeyd)
4. Ebu Esved Muhammed b. Abdurrahman el-Esedî (Muhammed b. Abdurrahman b. Nevfel b. Esved)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Lehîa el-Hadramî (Abdullah b. Lehîa b. Ukbe)
6. Ebu Muhammed Bişr b. Ömer ez-Zehraî (Bişr b. Ömer b. Hakem b. Ukbe)
7. Ebu Bekir Abdulkuddüs b. Muhammed el-Basri (Abdulkuddüs b. Muhammed b. Abdulkebir)
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
أَخْبَرَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَلِىِّ بْنِ مَيْمُونٍ قَالَ حَدَّثَنِى الْقَعْنَبِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ هِلاَلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ كُنَّا نَقْعُدُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى الْمَسْجِدِ فَإِذَا قَامَ قُمْنَا فَقَامَ يَوْمًا وَقُمْنَا مَعَهُ حَتَّى لَمَّا بَلَغَ وَسَطَ الْمَسْجِدِ أَدْرَكَهُ رَجُلٌ فَجَبَذَ بِرِدَائِهِ مِنْ وَرَائِهِ - وَكَانَ رِدَاؤُهُ خَشِنًا - فَحَمَّرَ رَقَبَتَهُ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ احْمِلْ لِى عَلَى بَعِيرَىَّ هَذَيْنِ فَإِنَّكَ لاَ تَحْمِلُ مِنْ مَالِكَ وَلاَ مِنْ مَالِ أَبِيكَ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ وَأَسْتَغْفِرُ اللَّهَ لاَ أَحْمِلُ لَكَ حَتَّى تُقِيدَنِى مِمَّا جَبَذْتَ بِرَقَبَتِى » . فَقَالَ الأَعْرَابِىُّ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُقِيدُكَ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَلِكَ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ كُلُّ ذَلِكَ يَقُولُ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُقِيدُكَ . فَلَمَّا سَمِعْنَا قَوْلَ الأَعْرَابِىِّ أَقْبَلْنَا إِلَيْهِ سِرَاعًا فَالْتَفَتَ إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « عَزَمْتُ عَلَى مَنْ سَمِعَ كَلاَمِى أَنْ لاَ يَبْرَحَ مَقَامَهُ حَتَّى آذَنَ لَهُ » . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِرَجُلٍ مِنَ الْقَوْمِ « يَا فُلاَنُ احْمِلْ لَهُ عَلَى بَعِيرٍ شَعِيرًا وَعَلَى بَعِيرٍ تَمْرًا » . ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « انْصَرِفُوا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29093, N004780
Hadis:
أَخْبَرَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَلِىِّ بْنِ مَيْمُونٍ قَالَ حَدَّثَنِى الْقَعْنَبِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ هِلاَلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ كُنَّا نَقْعُدُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى الْمَسْجِدِ فَإِذَا قَامَ قُمْنَا فَقَامَ يَوْمًا وَقُمْنَا مَعَهُ حَتَّى لَمَّا بَلَغَ وَسَطَ الْمَسْجِدِ أَدْرَكَهُ رَجُلٌ فَجَبَذَ بِرِدَائِهِ مِنْ وَرَائِهِ - وَكَانَ رِدَاؤُهُ خَشِنًا - فَحَمَّرَ رَقَبَتَهُ فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ احْمِلْ لِى عَلَى بَعِيرَىَّ هَذَيْنِ فَإِنَّكَ لاَ تَحْمِلُ مِنْ مَالِكَ وَلاَ مِنْ مَالِ أَبِيكَ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ وَأَسْتَغْفِرُ اللَّهَ لاَ أَحْمِلُ لَكَ حَتَّى تُقِيدَنِى مِمَّا جَبَذْتَ بِرَقَبَتِى » . فَقَالَ الأَعْرَابِىُّ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُقِيدُكَ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَلِكَ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ كُلُّ ذَلِكَ يَقُولُ لاَ وَاللَّهِ لاَ أُقِيدُكَ . فَلَمَّا سَمِعْنَا قَوْلَ الأَعْرَابِىِّ أَقْبَلْنَا إِلَيْهِ سِرَاعًا فَالْتَفَتَ إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « عَزَمْتُ عَلَى مَنْ سَمِعَ كَلاَمِى أَنْ لاَ يَبْرَحَ مَقَامَهُ حَتَّى آذَنَ لَهُ » . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِرَجُلٍ مِنَ الْقَوْمِ « يَا فُلاَنُ احْمِلْ لَهُ عَلَى بَعِيرٍ شَعِيرًا وَعَلَى بَعِيرٍ تَمْرًا » . ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « انْصَرِفُوا » .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Ali b. Meymun, ona el-Ka’nebî, ona Muhammed b. Hilal, ona babası, ona da Ebu Hureyre’nin şöyle dediğini rivayet etti: Mescitte Rasulullah (sav) ile birlikte oturuyorduk. O da kalktı mı biz de kalkardık. Bir gün O kalkınca biz de onunla beraber kalktık. Nihayet mescidin ortasına vardığında bir adam ona yetişti, arkasından ridâsını çekiştiriverdi –Rasulullah’ın ridâsı kaba bir kumaştan yapılmıştı- bundan ötürü boynunun kızarmasına sebep oldu. Adam: Ey Muhammed, benim bu iki deveme (sendeki mallardan) yükle, çünkü sen ne kendi malından ne de senin babanın malından bu yükleri verecek değilsin, dedi. Bu sefer Rasulullah (sav): “Hayır, bununla birlikte Allah’tan mağfiret dilerim ama benim boynumu (ridamı) çekiştirerek iz bıraktığından dolayı benim kısas yapmama izin vermezsen ben de senin develerine (erzak) yüklemem” buyurdu. Bedevi: Hayır, vallahi senin bana kısas uygulamanı kabul etmiyorum, dedi. Rasulullah (sav) bu sözünü üç defa söyledi, her seferinde bedevi: Hayır, vallahi senin bana kısas uygulamana izin vermeyeceğim, diyordu. Bizler bedevinin bu sözlerini işitince hızlıca onun üzerine doğru gittik. Rasulullah (sav) derhal bize dönerek: “Benim sözümü işiten hiçbir kimseye, ben izin vermeden yerinden asla ayrılmamasını kesinlikle emrediyorum” buyurdu. Arkasından Rasulullah (sav), topluluk arasından bir adama: “Ey filan kişi, bunun bir devesine arpa, diğer devesine de kuru hurma yükle!” buyurdu. Sonra da Rasulullah (sav): “Dağılın” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 23-24, /2397
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hasan Hilal b. Yesaf el-Eşca'î (Hilal b. Yisaf)
3. Muhammed b. Hilal el-Mezhıci (Muhammed b. Hilal b. Ebu Hilal)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
5. Muhammed b. Ali er-Rakkî (Muhammed b. Meymun b. Ali)
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Hz. Peygamber, affediciliği
Hz. Peygamber, sabrı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36628, DM000077
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ عَنْ دَاوُدَ بْنِ عَلِىٍّ قَالَ قِيلَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلاَ نَحْجُبُكَ؟ قَالَ :« لاَ دَعُوهُمْ يَطَئُونَ عَقِبِى وَأَطَأُ أَعْقَابَهُمْ حَتَّى يُرِيحَنِى اللَّهُ مِنْهُمْ ».
Tercemesi:
Bize el-Hakem b. Musa, ona Yahya b. Hamza, ona el-Evzâî, ona Davud b. Ali’nin şöyle dediğini rivayet etti: Ey Allah’ın Rasulü, biz sana bir teşrifatçı görevlendirip, perde arkasına almayalım mı, denildi. O: “Hayır, onları bırakın, Allah onlardan yana beni rahata kavuşturuncaya kadar, onlar benim topuğuma bassın, ben de onların topuğuna basarım” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 14, 1/214
Senetler:
1. Davud b. Ali (Davud b. Ali b. Abdullah b. Abbas b. Muttalib)
2. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
3. Ebu Abdurrahman Yahya b. Hamza el-Hadramî (Yahya b. Hamza b. Vakıd)
4. Ebu Salih Hakem b. Musa el-Bağdadî (Hakem b. Musa b. Şîrzâd)
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159690, TŞ000351
Hadis:
حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ وَكِيعٍ ،حَدَّثَنَا جُمَيْعُ بْنُ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْعِجْلِيُّ أَنْبَأَنَا رَجُلٌ مِنْ بَنِي تَمِيمٍ مِنْ وَلَدِ أَبِي هَالَةَ زَوْجِ خَدِيجَةَ ، وَيُكْنَى أَبَا عَبْدِ اللهِ ، عَنِ ابْنٍ لأَبِي هَالَةَ ، عَنِ الْحَسَنِ بْنِ عَلِيٍّ ، قَالَ : قَالَ الْحُسَيْنُ : سَأَلْتُ أَبي عَنْ سِيرَةِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم ، فِي جُلَسَائِهِ ، فَقَالَ : كَانَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، دَائِمَ الْبِشْرِ ، سَهْلَ الْخُلُقِ ، لَيِّنَ الْجَانِبِ ، لَيْسَ بِفَظٍّ وَلا غَلِيظٍ ، وَلا صَخَّابٍ وَلا فَحَّاشٍ ، وَلا عَيَّابٍ وَلا مُشَاحٍ ، يَتَغَافَلُ عَمَّا لا يَشْتَهِي ، وَلا يُؤْيِسُ مِنْهُ رَاجِيهِ وَلا يُخَيَّبُ فِيهِ ، قَدْ تَرَكَ نَفْسَهُ مِنْ ثَلاثٍ : الْمِرَاءِ ، وَالإِكْثَارِ ، وَمَا لا يَعْنِيهِ ، وَتَرَكَ النَّاسَ مِنْ ثَلاثٍ : كَانَ لا يَذُمُّ أَحَدًا ، وَلا يَعِيبُهُ ، وَلا يَطْلُبُ عَوْرتَهُ ، وَلا يَتَكَلَّمُ إِلا فِيمَا رَجَا ثَوَابَهُ ، وَإِذَا تَكَلَّمَ أَطْرَقَ جُلَسَاؤُهُ ، كَأَنَّمَا عَلَى رُؤُوسِهِمُ الطَّيْرُ ، فَإِذَا سَكَتَ تَكَلَّمُوا لا يَتَنَازَعُونَ عِنْدَهُ الْحَدِيثَ ، وَمَنْ تَكَلَّمَ عِنْدَهُ أَنْصَتُوا لَهُ حَتَّى يَفْرُغَ ، حَدِيثُهُمْ عِنْدَهُ حَدِيثُ أَوَّلِهِمْ ، يَضْحَكُ مِمَّا يَضْحَكُونَ مِنْهُ ، وَيَتَعَجَّبُ مِمَّا يَتَعَجَّبُونَ مِنْهُ ، وَيَصْبِرُ لِلْغَرِيبِ عَلَى الْجَفْوَةِ فِي مَنْطِقِهِ وَمَسْأَلَتِهِ ، حَتَّى إِنْ كَانَ أَصْحَابُهُ ، وَيَقُولُ : إِذَا رَأَيْتُمْ طَالِبَ حَاجَةٍ يِطْلُبُهَا فَأَرْفِدُوهُ ، وَلا يَقْبَلُ الثَّنَاءَ إِلا مِنْ مُكَافِئٍ وَلا يَقْطَعُ عَلَى أَحَدٍ حَدِيثَهُ حَتَّى يَجُوزَ فَيَقْطَعُهُ بِنَهْيٍ أَوْ قِيَامٍ
Tercemesi:
Hz. Ali (r.a)'nin oğlu Hz. Hüseyin (r.a) naklediyor:
Babam Hz. Ali'den, Peygamber Efendimiz'in, meclisinde bulunan dost ve arkadaşlarına karşı nasıl davrandıklarını sorduğumda şöyle anlattılar:
"Resûlullah Efendimiz; her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve alçak gönüllü idiler. Asla asık suratlı, katı kalbli, kavgacı, şarlatan, kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildiler. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir; kendisinden beklentisi olan kimseleri hayâl kırıklığına uğratmaz ve onları, isteklerinden tamamen mahrum bırakmazdı.
Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boşboğazlık ve mâlâya'nî!. Şu üç hususdan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin aybı ile gizli taraflarını öğrenmeye çalışmazlardı.
Sâdece yararlı olacağını ümit ettikleri konularda konuşurlardı. Hazreti Peygamber konuşurken, meclisinde bulunan dinleyiciler, başlarının üzerine kuş konmuşçasına hiç kımıldamadan kulak kesilirlerdi. Zât-ı Ri-sâletleri susunca da, konuşma ihtiyâcı duyanlar söz alırlardı. Ashâb, Resûl-i Ekrem'in huzurunda konuşurlarken birbirleriyle asla ağız dalaşında bulunmazlardı. İçlerinden birisi Resûlullah'm huzurunda konuşurken, o sözünü bitirinceye kadar, hepsi de can kulağı ile konuşanı dinlerdi. Peygamber Efendimiz'in katında, onların hepsinin sözü, ilk önce konuşanın sözü gibi ilgi görürdü.
Ashabın güldüklerine kendileri de güler, onların taaccüb ettikleri şeylere kendileri de hayretlerini ifâde ederdi.
Huzurlarına gelen garîblerin (bedevilerin) kaba saba konuşmaları ile pervasızca suâllerinin yol açtığı tatsızlıklara sabrederlerdi. Ashabı ise, onların gelip suâl sormalarını çok isterlerdi.
Peygamber Efendimiz: 'Hacetinin giderilmesini isteyen bir ihtiyaç sahibi ile karşılaştığınız zaman ona yardımcı olunuz' buyururlardı.
Hazreti Peygamber, ancak yapılan iyiliğe denk düşen ve fazla dalkavukluğa kaçmayan övgüleri kabul eder ve, haddi tecâvüz etmediği müddetçe, hiç kimsenin sözünü kesmezdi. Şayet yüksek huzurlarında haddi aşacak şekilde konuşulursa, o zaman, ya konuşanı susturmak ya da o meclisten kalkıp gitmek suretiyle ona engel olurlardı".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 351, /564
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali es-Sibt (Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib b. Abdulmuttalib b. Haşim b. Abdumenaf)
3. Hasan b. Ali el-Haşimî (Hasan b. Ali b. Ebu Talib b. Abdulmuttalib)
4. Mübhem Ravi (Mübhem)
5. Yezid b. Ömer et-Temimi (Yezid b. Ömer)
6. Cümey' b. Ömer el-Icli (Cümey' b. Ömer b. Abdurrahman)
7. Ebu Muhammed Süfyan b. Veki' er-Ruâsî (Süfyan b. Veki' b. Cerrâh b. Melîc b. Adî)
Konular:
Adab, insani ilişkilerde nezaket, kabalık
Adab, soru sorma adabı
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Hz. Peygamber, boş sözü sevmemesi
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, sahabeyle iletişimi
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
İNSANLAR ARASI SEVGİ VE SAYGI
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
Tesettür, erkek erkeğin avretine bakmamalı
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَخْبَرَنِى عَلِىُّ بْنُ الْحُسَيْنِ أَنَّ الْمِسْوَرَ بْنَ مَخْرَمَةَ أَخْبَرَهُ أَنَّ عَلِىَّ بْنَ أَبِى طَالِبٍ خَطَبَ بِنْتَ أَبِى جَهْلٍ وَعِنْدَهُ فَاطِمَةُ بِنْتُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا سَمِعَتْ بِذَلِكَ فَاطِمَةُ أَتَتِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ إِنَّ قَوْمَكَ يَتَحَدَّثُونَ أَنَّكَ لاَ تَغْضَبُ لِبَنَاتِكَ وَهَذَا عَلِىٌّ نَاكِحًا ابْنَةَ أَبِى جَهْلٍ . قَالَ الْمِسْوَرُ فَقَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَسَمِعْتُهُ حِينَ تَشَهَّدَ ثُمَّ قَالَ « أَمَّا بَعْدُ فَإِنِّى قَدْ أَنْكَحْتُ أَبَا الْعَاصِ بْنَ الرَّبِيعِ فَحَدَّثَنِى فَصَدَقَنِى وَإِنَّ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ بَضْعَةٌ مِنِّى وَأَنَا أَكْرَهُ أَنْ تَفْتِنُوهَا وَإِنَّهَا وَاللَّهِ لاَ تَجْتَمِعُ بِنْتُ رَسُولِ اللَّهِ وَبِنْتُ عَدُوِّ اللَّهِ عِنْدَ رَجُلٍ وَاحِدٍ أَبَدًا » . قَالَ فَنَزَلَ عَلِىٌّ عَنِ الْخِطْبَةِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18760, İM001999
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَخْبَرَنِى عَلِىُّ بْنُ الْحُسَيْنِ أَنَّ الْمِسْوَرَ بْنَ مَخْرَمَةَ أَخْبَرَهُ أَنَّ عَلِىَّ بْنَ أَبِى طَالِبٍ خَطَبَ بِنْتَ أَبِى جَهْلٍ وَعِنْدَهُ فَاطِمَةُ بِنْتُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَلَمَّا سَمِعَتْ بِذَلِكَ فَاطِمَةُ أَتَتِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ إِنَّ قَوْمَكَ يَتَحَدَّثُونَ أَنَّكَ لاَ تَغْضَبُ لِبَنَاتِكَ وَهَذَا عَلِىٌّ نَاكِحًا ابْنَةَ أَبِى جَهْلٍ . قَالَ الْمِسْوَرُ فَقَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَسَمِعْتُهُ حِينَ تَشَهَّدَ ثُمَّ قَالَ « أَمَّا بَعْدُ فَإِنِّى قَدْ أَنْكَحْتُ أَبَا الْعَاصِ بْنَ الرَّبِيعِ فَحَدَّثَنِى فَصَدَقَنِى وَإِنَّ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ بَضْعَةٌ مِنِّى وَأَنَا أَكْرَهُ أَنْ تَفْتِنُوهَا وَإِنَّهَا وَاللَّهِ لاَ تَجْتَمِعُ بِنْتُ رَسُولِ اللَّهِ وَبِنْتُ عَدُوِّ اللَّهِ عِنْدَ رَجُلٍ وَاحِدٍ أَبَدًا » . قَالَ فَنَزَلَ عَلِىٌّ عَنِ الْخِطْبَةِ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya, ona Ebu’l-Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ali b. el-Hüseyin’in haber verdiğine göre el-Misver b. Mahreme de kendisine şunu haber vermiştir: Ali b. Ebu Talib, Nebi’nin (sav) kızı Fatıma nikâhı altında bulunuyorken Ebu Cehil’in kızına talip oldu. Fatıma bunu işitince Nebi’ye (sav) gidip: Senin kavmin, kızların adına hiç öfkelenmediğini konuşup duruyorlar. İşte Ali, Ebu Cehil’in kızını nikâhlamak istiyor, dedi. el-Misver dedi ki: Bunun üzerine Nebi (sav) ayağa kalktı, (hutbe verirken) teşehhüd getirdikten sonra şöyle buyurduğunu dinledim: “İmdi, gerçekten ben Ebu’l-Âs b. er-Rabî’a kızımı nikâhlamıştım, o benimle konuştu (bana söz verdi) ve bana sözünde durarak doğru söylemiş oldu. Hiç şüphesiz Muhammed’in kızı Fatıma benden bir parçadır. Ve ben sizin onu bir yanlışa sürüklemenizden hoşlanmam. Vallahi Rasulullah’ın kızı ile Allah’ın düşmanının kızı ebediyen bir adamın yanında bir arada olmayacaklardır.” (el-Misver) dedi ki: Bunun üzerine Ali, Ebu Cehil’in kızını istemekten vazgeçti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Nikah 56, /319
Senetler:
1. Misver b. Mahreme el-Kuraşi (Misver b. Mahreme b. Nevfel b. Üheyb b. Abdümenaf)
2. Ali b. Hüseyin Zeynelabidin (Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
6. Muhammed b. Yahya ez-Zühli (Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Ehl-i beyt
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Ehl-i Beyt, Hz. Fatıma evliliği, miras talebi vs
Hz. Peygamber, çocukları
Hz. Peygamber, evlilikle ilgili tavsiyeleri
Hz. Peygamber, kızması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28069, N004632
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ قَالَ حَدَّثَنَا عُمَارَةُ بْنُ أَبِى حَفْصَةَ قَالَ أَخْبَرَنَا عِكْرِمَةُ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ كَانَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بُرْدَيْنِ قِطْرِيَّيْنِ وَكَانَ إِذَا جَلَسَ فَعَرِقَ فِيهِمَا ثَقُلاَ عَلَيْهِ وَقَدِمَ لِفُلاَنٍ الْيَهُودِىِّ بَزٌّ مِنَ الشَّأْمِ فَقُلْتُ لَوْ أَرْسَلْتَ إِلَيْهِ فَاشْتَرَيْتَ مِنْهُ ثَوْبَيْنِ إِلَى الْمَيْسَرَةِ . فَأَرْسَلَ إِلَيْهِ فَقَالَ قَدْ عَلِمْتُ مَا يُرِيدُ مُحَمَّدٌ إِنَّمَا يُرِيدُ أَنْ يَذْهَبَ بِمَالِى أَوْ يَذْهَبَ بِهِمَا . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَذَبَ قَدْ عَلِمَ أَنِّى مِنْ أَتْقَاهُمْ لِلَّهِ وَآدَاهُمْ لِلأَمَانَةِ » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Ali, ona Yezid b. Zürey’, ona Umâre b. Ebu Hafsa, ona İkrime, ona da Âişe’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah’ın (sav) üzerinde (nispeten sert ve kalın) Kıtrî iki elbise vardı. Oturduğu zaman elbiseler onu terletiyor, ona ağır geliyordu. Filan Yahudi’ye ait Şam’dan kumaşlar gelmişti. Ben de: Ona birisini gönderip de ondan ödeyebileceğin rahat zamanına kadar (altlı üstlü) iki elbise satın alsan, nasıl olur? dedim. Rasulullah (sav) bunun üzerine ona birisini gönderdi. O: Ben Muhammed’in ne yapmak istediğini biliyorum, o ancak benim malımı –yahut bu iki elbiseyi- benden (karşılıksız) alıp götürmek istiyor, dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav): “Yalan söyledi, çünkü o da şüphesiz benim onlara göre Allah’tan en çok korkan, emaneti onlara göre en çok eksiksiz yerine getiren kimse olduğumu çok iyi bilmiştir” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Buyû' 70, /2386
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Ebu Hakem Umare b. Ebu Hafsa el-Ezdî (Umare b. Nabit)
4. Ebu Muaviye Yezid b. Zürey' el-Ayşî (Yezid b. Zürey' b. Yezid)
5. Ebu Hafs Amr b. Ali el-Fellâs (Amr b. Ali b. Bahr b. Kenîz)
Konular:
Ahlak, Hz. Peygamber'in ahlakı
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, elbiseleri
Hz. Peygamber, giyim kuşamı
Hz. Peygamber, terlemesi ve terinin saklanması