405 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Ebû Ömer el-Mekkî, ona Abdülazîz ed-Derâverdî, ona Yezîd b. el-Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona İsa b. Talha, ona Ebû Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kul ne kastettiğini düşünmeden bir söz söyler de o söz sebebiyle Cehennemde Doğu ile Batı arasındaki mesafeden daha uzak bir yere atılır."
Bize Abdussamed, ona Hemmam, ona Katâde, ona da Ebu Meymûne şöyle rivayet etmiştir. "Ebu Hüreyre, Rasulullah'ın (sav) yanına gelip 'Ey Allah'ın Rasulü! Seni gördüğümde içim huzurla doluyor, gönlüm ferahlıyor. Bana bütün varlığın kaynağı hakkında bilgi verebilir misin?' dedi. Rasulullah (sav) 'Her şey sudan yaratılmıştır' buyurdu. Ebu Hureyre tekrar 'Bana öyle bir amel söyle ki onu yaptığımda cennete gireyim' dedi. Rasulullah (sav) 'Selamı yay, güzel söz söyle, sılayı rahîme devam et ve insanlar uyurken namaz kıl ki güven içinde cennete giresin."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Hafs b. Giyas ve Yahya b. Said, onlara İbn Cüreyc, ona Süleyman b. Atik, ona Talk b. Habib, ona el-Ahnef b. Kays, ona da Abdullah (b. Mesud), Rasulullah'ın (sav) üç defa şöyle söylediğini rivayet etti: "Gösteriş amacıyla laf cambazlığı yapanlar helâk olmuştur."
Açıklama: “Tanattu" kelimesi, gereksiz yere edebiyat yapmak, gösteriş amacıyla lafı uzatmak, laf cambazlığı yapmak demektir. Bu tür konuşmalarda gösteriş ve kalpleri çelmeye çalışmak asıl gâyedir. Bunu Nevevî; avama karşı konuşurken lügat parçalamak, lügatın ve i’rabın inceliklerine dalarak gereksiz teferruata girmek şeklinde izah eder. Münâvî de; kendisini ilgilendirmeyen konularda aşırıya kaçarak lafı uzatmaktır, der. Bazılarına göre bir âlimi istediği fetvâyı vermeye zorlamak; bazılarına göre dinde aşırı gitmek; bazılarına göre de vukûu nâdir meseleleri sormaktır.
Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberî, ona babası Muaz el-Anberî; (T) Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona Abdurrahman b. Mehdî, o ikisine Şube, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Asım'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İnsanın her duyduğunu başkasına söylemesi, yalan olarak kendisine yeter."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ali b. Hafs, ona Şube, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Asım, ona Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav); "kişiye yalan olarak her duyduğunu söylemesi yeter" ifadesinin benzerini buyurmuştur.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Hüseyin b. Ali, ona Zâide, ona Meysere, ona Ebu Hazim, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir olay gördüğünde ya hayır söylesin ya da sussun. Kadınlar hakkındaki vasiyetimi tutunuz. Kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburganın en eğri yeri üst kısmıdır. Eğer onu düzeltmek için zorlarsan kırılır. Olduğu gibi bırakırsan eğri kalmaya devam eder. Siz kadınlar hakkında birbirinize hayrı tavsiye etmeye devam edin."
Bize Harmele b. Yahya et-Tücibi, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona Hz. Aişe (ra) şöyle demiştir: Şu Ebu Hureyre'ye (ra) şaşmaz mısın! Gelip hücremin yanına oturmuş sesini bana duyuracak şekilde Hz. Peygamber'den (sav) hadis rivayet ediyordu. Ben de bu sırada içeride nâfile namaz kılıyordum. Ben namazımı bitirmeden de kalkıp gitti. Eğer ona yetişseydim, kendisine Hz. Peygamber sözü sizin gibi peşpeşe sıralamazdı derdim. İbn Şihab'ın rivayetine göre İbnü'l-Müseyyeb, Ebu Hureyre'nin (ra) şöyle söylediğini haber verdi: İnsanlar, Ebu Hureyre çok hadis rivayet ediyor diyorlar. Buluşma yeri Allah’ın huzurudur. Nasıl oluyor da Ensâr ve Muhâcirler, Ebu Hureyre kadar hadis rivayet etmiyorlar diye konuşuyorlar. Ben bunun sebebini size anlatayım: Ensar kardeşlerimizi, tarlalarında çalışmaları alıkoyuyor, muhâcir kardeşlerimizi de çarşı-pazardaki alış-veriş meşgul ediyordu. Ben ise karın tokluğuna Rasulullah'ın (sav) yanından ayrılmıyordum. Onlar Hz. Peygamber'den ayrıldıklarında da ben O'nunla beraberdim. Onlar Hz. Peygamber'in sözlerini unuttukları yerde ben ezberliyordum. Bir gün Rasulullah (sav); "kim ridâsını yere serer, ben gerekli sözlerimi söylerim ve sonra da ridâsını toplarsa, söylediklerimi mutlaka aklında tutar" buyurmuştu da ben hemen üzerimdeki hırkayı yere sermiştim. Hz. Peygamber sözünü bitirince, hırkamı toplayıp göğsüme bastırdım. O günden sonra Rasulullah'ın (sav) söylemiş olduğu hiçbir şeyi unutmadım. Eğer Allah'ın Kitâbında şu iki âyet olmasaydı, ben asla hadis rivayet etmezdim. Sonra Ebû Hureyre şu ayetleri okudu: "İndirdiğimiz açık hükümleri ve hidâyeti, insanlar için biz Kitâb’da beyan ettikten sonra gizleyenler var ya; işte onlara Allah da lanet eder, bütün lanet ediciler de onlara lanet ederler. Ancak tövbe edenler, hâllerini ıslâh edenler ve açıklayanlar müstesnâ! Ben onların tövbelerini kabul edeceğim; zira tövbeleri yalnız ben kabul ederim, ben çok merhametliyim." (Bakara, 2/159-160).
Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anberî, ona babası Muâz el-Anberî; (T) Bize Muhammed b. el-Müsennâ, ona Abdurrahman b. Mehdî, o ikisine Şu'be, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Âsım'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İnsanın her duyduğunu başkasına söylemesi, yalan olarak kendisine yeter."
Bize Abdürrezzâk, ona Ma'mer, ona Ebu İshâk, ona Ebu Ahvâs, ona da İbn Mesûd şöyle demiştir: "İki temel vardır: Biri Sünnet (hedy), diğeri kitap (kelam). Sözlerin en güzeli Allah’ın kelâmı, yolların en güzeli ise Muhammed’in (sav) yoludur. Dikkat edin! Haramlar ve bidatlerden sakının. Çünkü işlerin en şerlisi sonradan ortaya çıkanlardır. Her sonradan çıkarılan şey bidat, her bidat da sapıklıktır. Dikkat edin! Zaman geçtikçe kalpleriniz katılaşmasın. Bilesiniz ki, her gelecek şey yakındır. Uzak olan, hiç gelmeyecek olandır. Bilesiniz ki, bedbaht olan, annesinin karnında bedbaht olandır, bahtiyar olan ise başkasından ibret alandır. Dikkat edin! Sözlerin ve nakillerin en kötüsü yalan söz rivayetlerdir. Bilin ki, yalan, ne şaka ne de ciddî durumda caiz değildir. Biriniz çocuğuna bir şey vaat eder de yerine getirmezse, bu da yalandır. Şunu da bilin ki: Yalan, insanı günaha, günah da cehenneme götürür. Doğruluk, kişiyi iyiliğe, iyilik de cennete ulaştırır. Doğru söyleyen kimse için 'doğru söyledi ve iyi davrandı' denir, Yalancıya ise 'yalan söyledi ve günaha saptı' denir. Ben Rasulullah’ı (sav) 'Kul yalan söyleye söyleye, Allah katında kezzâb olarak yazılır. Doğru söyleye söyleye ise sıddîk olarak yazılır' buyururken işittim. Sonra Abdullah b. Mesûd 'Ada'dan (الْعَضَهْ) sakının. Ada (الْعَضَهْ) nedir biliyor musunuz? O gıybet ve laf taşımaktır."
Bana Harmele b. Yahya et-Tücîbî, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve b. ez-Zübeyr’in rivayet ettiğine göre Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir: “Şu Ebû Hureyre'ye (ra) hayret etmez misin?! Gelip hücremin yanına oturmuş sesini bana duyuracak şekilde Hz. Peygamber'den (sav) hadis rivayet ediyor. O sırada ben içeride namaz kılıyordum, henüz namazımı bitirmeden o da kalkıp gitti. Eğer ona yetişebilseydim, ’Rasulullah (sav) sizin gibi hızlı hızlı konuşmazdı’ diye cevap verecektim.” İbn Şihâb'ın rivayetine göre İbnü'l-Müseyyeb, Ebû Hureyre’nin (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "İnsanlar, Ebû Hureyre çok hadis rivayet ediyor, diyorlar. Varılacak yer Allah'ın huzurudur. Ensar ve muhacirler neden onun kadar hadis rivayet etmiyor? diye soruyorlar. Size bunun sebebini anlatayım: Ensar kardeşlerimi arazileriyle uğraşmak, muhacir kardeşlerimi de çarşı pazarda ticaret yapmak meşgul ediyordu. Ben ise karın tokluğuna kanaat edip Rasûlullah'ın (sav) yanından ayrılmıyordum. Onlar yokken ben Rasûlullah'ı görüyor, onların unuttuklarını ben ezberleyip öğreniyordum. Rasûlullah (sav) bir gün, "Hanginiz elbisesini yayar, benim hadisimden alır ve onu göğsünde toplarsa o işittiği şeyi asla unutmayacaktır" buyurmuştu. Hemen üstümdeki hırkayı çıkarıp yere serdim. Hz. Peygamber sözünü bitirinceye kadar bekledim. Sonra onu toplayıp göğsüme koydum. O günden sonra Rasûlullah’ın (sav) bana söylediği hiç bir şeyi unutmadım. Eğer Cenâb-ı Hak kitabında şu iki âyeti indirmeseydi, asla tek bir hadis bile rivayet etmezdim: "Bizim indirdiğimiz delilleri ve hidayeti gizleyenler..." (Bakara, 2/159-160).