Giriş


    Öneri Formu


    Öneri Formu


    Öneri Formu
274376 NM000387-2 Hakim, el-Müstedrek, I, 163 (1/112)


    Öneri Formu
274384 NM000137-2 Hakim, el-Müstedrek, I, 63 (1/45)


    Öneri Formu


    Öneri Formu


    Öneri Formu

Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Fadl b. İbrahim, ona Ahmed b. Seleme, ona İshak b. İbrahim, ona Cerîr, ona Mansur, ona eş-Şa’bî, ona el-Muğîre b. Şu’be’nin âzâdlısı Verrâd, ona da el-Muğîre b. Şu’be (ra) Rasûlullah’dan (sav) şöyle rivayet etmiştir: “Allah sizlere, annelere (ve babalara) itâatsizlik etmeyi, kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeyi, verilmesi gerekeni vermemeyi ve alınması gerekmeyeni almayı haram kıldı. Ayrıca dedikoduyu, çok soru sormayı ve malı zâyi etmeyi de sizin için hoş görmedi.” Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Osman b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Cerîr’den, Müslim de İshak b. İbrahim’den rivayet etmiştir.


Açıklama: “Malı zâyi etmek”; servetini gereksiz yere telef etmek, israf edip tüketmektir. Şüphesiz ki servet, Allah’ın insanlara bir lütfudur. Her türlü servetin nihaî sahibi Allah’tır. Âyet-i kerîmede; “Yerlerin ve göklerin mirası Allah’a âittir” (Âl-i İmrân, 180; Hadîd, 10) buyurulmaktadır. Yüce Allah, servet nasip ettiği insanlara bazı sorumluluklar da yüklemiştir. Yüklediği sorumluluğun başında da, bu servetin insanlığın faydasına olacak şekilde kullanılması gelir. Bunun yolu da tasadduk ve hayır-hasenatın yanında iş yerleri açmak, çeşitli yatırımlarla insanlara faydalı olmak gelir. Servetin gereksiz yere telef edilip tüketilmesi ise, Yüce Mevlâ’nın izin vermediği ve meşrû görmediği haksız ve çirkin bir davranıştır. “Verilmesi gerekeni vermeyip alınması gerekmeyeni almak” cümlesinde de; genel bir ifâde ile yapılması gerekeni yapmamak ve yapılmaması gerekeni yapmak kastedilmektedir. Devlete veya insanlara karşı yapması gerekeni yapmamak ve vermesi gereken borcunu vermemektir. Buna mukabil hakkı olmayan veya kendisine ait olmayan şeyleri istemektir.

    Öneri Formu
148267 BS011452 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 98

Bize Ebû Saîd el-Eşecc ile Ebû Küreyb Muhammed b. el-Alâ ve İshak b. İbrahim, onlara Vekî’; -İshak bize Vekî’ haber verdi dedi, diğer ikisi ise bize Vekî’ hadis olarak rivayet etti ifadesini kullandılar-, ona el-A'meş, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona İbn Abbâs’ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) iki mezarın yanından geçerken şöyle buyurmuştu: "Bunlara azap ediliyor, hem de çok büyük olmayan sebeplerden dolayı azap görüyorlar. Bunlardan biri insanlar arasında söz taşırdı, diğeri ise idrar yaparken örtünmüyordu." Sonra Hz. Peygamber (sav) taze bir hurma dalı isteyip onu iki parçaya ayırmış ve her birini bir mezara dikerek şöyle buyurmuştu: "Bu dallar kurumadıkça, umulur ki bu kimselerin azabı hafifletilir."


Açıklama: Bu hadîse genellikle "idrarından sakınmıyordu" diye mana verilmektedir. Bu manaya uygun başka rivayetler vardır. Ancak bu hadiste örtünmek anlamına gelen "setr" fiili kullanılmaktadır. O dönemde müstakil tuvaletler bulunmadığı için insanlar bu ihtiyaçlarını açık alanda yerine getirirlerdi. Dolayısıyla hadisin, abdest bozarken bir sütrenin arkasına geçilmesi, insanların gözleri önünde yapılmaması, mahremiyete uygun davranılması manasına gelmesi muhtemeldir.

    Öneri Formu
274658 M000677-3 Müslim, Tahâre, 111

Bize Ebû Saîd el-Eşecc ile Ebû Küreyb Muhammed b. el-Alâ ve İshak b. İbrahim, onlara Vekî’; -İshak bize Vekî’ haber verdi dedi, diğer ikisi ise bize Vekî’ hadis olarak rivayet etti ifadesini kullandılar-, ona el-A'meş, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona İbn Abbâs’ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) iki mezarın yanından geçerken şöyle buyurmuştu: "Bunlara azap ediliyor, hem de çok büyük olmayan sebeplerden dolayı azap görüyorlar. Bunlardan biri insanlar arasında söz taşırdı, diğeri ise idrar yaparken örtünmüyordu." Sonra Hz. Peygamber (sav) taze bir hurma dalı isteyip onu iki parçaya ayırmış ve her birini bir mezara dikerek şöyle buyurmuştu: "Bu dallar kurumadıkça, umulur ki bu kimselerin azabı hafifletilir."


    Öneri Formu
274657 M000677-2 Müslim, Tahâre, 111