404 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî, ona Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona el-Abbas b. el-Velîd b. Mezyed, ona da babası, el-Evzâî’nin şöyle derken işittiğini haber vermiş: Bana Yahya b. Ebî Kesîr, ona Ebû Kılâbe el-Cermî’nin haber verdiğine göre, Ebû Abdullah el-Cermî Ebû Mes’ûd’a, “- Rasûlullah’ın (as.), ‘Demişler ki’ sözü hakkında ne söylediğini duydun?” diye sordu. O da; “- Rasûlullah’ın (as.) ‘O, insanın ne kötü vasıtasıdır!’ dediğini işittim” diye cevap verdi.
Açıklama: “Demişler ki” diye tercüme ettiğimiz “zeamû” sözcüğü, zan ifâde eden bir kelimedir. İnsanın bu şekilde söylemiş olduğu şeyde, kesin ve sağlam bir bilgiye sahip olmadığını, tahmine ve rasgele duyduğu sözlere dayalı olarak konuştuğunu gösterir. Dolayısıyla “Duydum ki... denildi ki...” gibi kesin bir tespite dayanmayan sözlerle kafaların karıştırılmaması ve bu tür sözlere güvenilmemesi gerekir. Kaldı ki Münzirî, bu rivâyetin zayıf olduğunu imâ eder. Ebû Mes’ûd ed-Dımaşkî’nin, el-Etrâf adlı eserinde, Ebû Kılâbe’nin, Ebû Mes’ûd ve Ebû Abdullah’ı dinlemediğini kaydettiğini belirtir.
Bize İmam Ebû’t-Tayyib Sehl b. Muhammed b. Süleyman (rh) imlâ yoluyla ve Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Bekir el-Kadî, Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî, Ebû Sehl Ahmed b. Muhammed b. İbrahim el-Mehrânî, Ebû Saîd b. Ebî Amr, Ebû Bekir Muhammed b. Muhammed b. Recâ’ el-Edîb ve kırâat yoluyla Ebû’l-Kasım es-Serrâc, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub el-Emevî, ona Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem, ona Eyyub b. Süveyd, ona el-Evzâî, ona Muhammed b. el-Münkedir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: “Rasûlullah’a (sav), haccın en iyi ameli hangisidir, diye soruldu. ‘Yemek yedirmek ve güzel söz söylemektir’ buyurdu.” Bu rivayette Eyyub b. Süveyd teferrüd etmiştir. Bunu Süfyan b. Hüseyin ve Muhammed b. Sabit de İbnu’l-Münkedir’den bu şekilde mevsûl olarak rivâyet etmişlerdir.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ali b. Hamşâz el-Adl, ona Ubeyd b. Şerîk el-Bezzâr, ona Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys b. Sa’d, ona el-Hâris b. Yakub, ona Kays b. Râfi’ el-Kaysî, ona Abdurrahman b. Cübeyr, ona da Abdullah b. Amr’ın (ra) rivayet ettiğine göre; Kendisi Muâz b. Cebel’e uğramıştı. O sırada Muâz evinin kapısında oturuyor, eliyle işaret ediyor, sanki kendi kendine konuşuyor gibiydi. Abdullah ona, “- Bu ne hâl, ya Ebâ Abdurrahman? Kendi kendine konuşuyorsun” dedi. O da şunları söyledi: “Bana ne oluyor ki, Allah’ın düşmanı (nefsim), Rasûlullah’dan (sav) işitmiş olduğum bir sözden beni alakoymak istiyor. Bana, şimdi evinde bekleme zamanı değil, meclise çıksana, diye (vesvese) veriyor. Halbuki ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle söylediğini işittim: “Kim Allah yolunda cihada giderse, Allah’ın garantisi altındadır. Kim evinde oturur, kimsenin kötülükle gıybetini yapmaz ise o da Allah’ın garantisi altındadır. Kim bir hastayı ziyaret ederse Allah’ın garantisi altındadır. Kim sabah veya akşam camiye giderse Allah’ın garantisi altındadır. Kim bir devlet başkanının yanına gidip onu desteklerse, o da Allah’ın garantisi altındadır.” Allah’ın düşmanı (nefsim) ise beni evimden çıkarıp meclise göndermek istiyor.
Bize Ebû Tahir el-Fakîh, ona Ebû Bekir el-Fahhâm, ona Muhammed b. Yahya, ona Affân b. Müslim, ona Basralıların krâat imamı Sellâm b. Süleyman rivayet etmiştir. (T) Yine bize Ebû Tahir, ona Ebû Tahir el-Muhammedâbâzî, ona el-Abbas ed-Dûrî, ona Yezîd b. Ömer b. Cenze el-Medâinî, ona Sellâm Ebû’l-Münzir el-Mukriî el-Basrî, ona Muhammed b. Vâsi’, ona Abdullah b. es-Sâmit, ona da Ebû Zer el-Ğifârî (ra) şöyle demiştir: “Dostum Rasûlullah (sav) bana yedi şeyi emretti: Benden yukarıda olana bakmayıp benden aşağıda olana bakmayı, yoksulları sevmeyi ve onlara yakın olmayı, kimseden bir şey istememeyi, yakınlarım benden yüz çevirseler bile onlara sıla-i rahim yapmayı, acı da olsa daima hakkı söylemeyi Allah konusunda kınayanların kınamasına aldırmamayı ve bir de ‘Lâ hale ve lâ kuvvete illâ billâh’ sözünü çok söylemeyi emretti. Bu sözün, cennetin hazinesi olduğunu söyledi.” Ebû Zer hadisin lafzı, el-Muhammedâbâzî’den rivayet edilmiştir.
Bize Süveyd b. Nasr, ona İbnu'l-Mübarek, ona Süfyan, ona Ebû İshak, ona Ebû'l-Ahvas, ona da Abdullah şöyle demiş: "Her işittiğini söylemesi insana günah olarak yeter."
Bize Ali b. Ahmed b. Abdân, ona Ahmed b. Ubeyd es-Saffâr, ona Tamtâm, ona Ebû Nuaym el-Fadl b. Dükeyn, ona Şerîk, ona er-Rükeyn b. er-Rabî’, ona Nuaym b. Hanzale, ona da Ammâr b. Yâsir (ra) Rasûlullah’ın (sav) şöye buyurduğunu haber vermiştir: “Dünyada iki yüzlü olanın kıyamet gününde ateşten iki dili olur.”
Bize Ali b. Ahmed b. Abdân, ona Ahmed b. Ubeyd es-Saffâr, ona el-Esfâtî, Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Ebû Bekir b. Ayyâş, ona el-A’meş, ona Saîd b. Abdullah b. Cüreyc, ona da Ebû Berze’nin (ra) haber verdiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ey iman kalbine işlemediği halde dili ile Müslüman olduğunu söyleyenler! Müslümanların gıybetini yapmayın! Onların gizli hallerinin peşine düşmeyin! Kim, Müslüman kardeşinin gzli hâlinin peşine düşerse, Allah da onun gizli hâlinin peşine düşer ve evinin içinde saklansa bile onu rezil rüsvay eder.”
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Bahr b. Nasr, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona da İbn Şihâb’ın rivayet ettiğine göre; kendisine Ömer b. el-Hattâb’ın (ra) şöyle dediği haber verilmiş: “Seni ilgilendirmeyen şeylerle uğraşma! Düşmanından uzaklaş! Dostlarının sadece güvenilir olanını koru! Çünkü bir toplumda güvenilir insana eşdeğer bir şey yoktur. Ahlaksız kişilerle arkadaşlık yapma ki sana kendi ahlaksızlığını öğretmesin! Ona sırrını da verme! Dinin konusunda da Azîz ve Celîl olan Allah’tan korkanlarla istişare et!”