405 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Ahmed b. Abdân, ona Ahmed b. Ubeyd es-Saffâr, ona Tamtâm, ona Ebû Nuaym el-Fadl b. Dükeyn, ona Şerîk, ona er-Rükeyn b. er-Rabî’, ona Nuaym b. Hanzale, ona da Ammâr b. Yâsir (ra) Rasûlullah’ın (sav) şöye buyurduğunu haber vermiştir: “Dünyada iki yüzlü olanın kıyamet gününde ateşten iki dili olur.”
Bize İmam Ebû’t-Tayyib Sehl b. Muhammed b. Süleyman (rh) imlâ yoluyla ve Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Bekir el-Kadî, Ebû Abdullah İshak b. Muhammed b. Yusuf es-Sûsî, Ebû Sehl Ahmed b. Muhammed b. İbrahim el-Mehrânî, Ebû Saîd b. Ebî Amr, Ebû Bekir Muhammed b. Muhammed b. Recâ’ el-Edîb ve kırâat yoluyla Ebû’l-Kasım es-Serrâc, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub el-Emevî, ona Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem, ona Eyyub b. Süveyd, ona el-Evzâî, ona Muhammed b. el-Münkedir, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: “Rasûlullah’a (sav), haccın en iyi ameli hangisidir, diye soruldu. ‘Yemek yedirmek ve güzel söz söylemektir’ buyurdu.” Bu rivayette Eyyub b. Süveyd teferrüd etmiştir. Bunu Süfyan b. Hüseyin ve Muhammed b. Sabit de İbnu’l-Münkedir’den bu şekilde mevsûl olarak rivâyet etmişlerdir.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ali b. Hamşâz el-Adl, ona Ubeyd b. Şerîk el-Bezzâr, ona Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys b. Sa’d, ona el-Hâris b. Yakub, ona Kays b. Râfi’ el-Kaysî, ona Abdurrahman b. Cübeyr, ona da Abdullah b. Amr’ın (ra) rivayet ettiğine göre; Kendisi Muâz b. Cebel’e uğramıştı. O sırada Muâz evinin kapısında oturuyor, eliyle işaret ediyor, sanki kendi kendine konuşuyor gibiydi. Abdullah ona, “- Bu ne hâl, ya Ebâ Abdurrahman? Kendi kendine konuşuyorsun” dedi. O da şunları söyledi: “Bana ne oluyor ki, Allah’ın düşmanı (nefsim), Rasûlullah’dan (sav) işitmiş olduğum bir sözden beni alakoymak istiyor. Bana, şimdi evinde bekleme zamanı değil, meclise çıksana, diye (vesvese) veriyor. Halbuki ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle söylediğini işittim: “Kim Allah yolunda cihada giderse, Allah’ın garantisi altındadır. Kim evinde oturur, kimsenin kötülükle gıybetini yapmaz ise o da Allah’ın garantisi altındadır. Kim bir hastayı ziyaret ederse Allah’ın garantisi altındadır. Kim sabah veya akşam camiye giderse Allah’ın garantisi altındadır. Kim bir devlet başkanının yanına gidip onu desteklerse, o da Allah’ın garantisi altındadır.” Allah’ın düşmanı (nefsim) ise beni evimden çıkarıp meclise göndermek istiyor.
Bize Ebû Tahir el-Fakîh, ona Ebû Bekir el-Fahhâm, ona Muhammed b. Yahya, ona Affân b. Müslim, ona Basralıların krâat imamı Sellâm b. Süleyman rivayet etmiştir. (T) Yine bize Ebû Tahir, ona Ebû Tahir el-Muhammedâbâzî, ona el-Abbas ed-Dûrî, ona Yezîd b. Ömer b. Cenze el-Medâinî, ona Sellâm Ebû’l-Münzir el-Mukriî el-Basrî, ona Muhammed b. Vâsi’, ona Abdullah b. es-Sâmit, ona da Ebû Zer el-Ğifârî (ra) şöyle demiştir: “Dostum Rasûlullah (sav) bana yedi şeyi emretti: Benden yukarıda olana bakmayıp benden aşağıda olana bakmayı, yoksulları sevmeyi ve onlara yakın olmayı, kimseden bir şey istememeyi, yakınlarım benden yüz çevirseler bile onlara sıla-i rahim yapmayı, acı da olsa daima hakkı söylemeyi Allah konusunda kınayanların kınamasına aldırmamayı ve bir de ‘Lâ hale ve lâ kuvvete illâ billâh’ sözünü çok söylemeyi emretti. Bu sözün, cennetin hazinesi olduğunu söyledi.” Ebû Zer hadisin lafzı, el-Muhammedâbâzî’den rivayet edilmiştir.
Bize Muhammed b. Abdül'a'lâ es-San'ânî, ona Ömer b. Ali el-Mukaddemî, ona Nâfi b. Ömer el-Cumahî, ona Bişr b. Âsım, ona babası, ona da Abdullah b. Amr (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: "Yüce Allah, sığırların dilleriyle yalandıkları gibi, dilleriyle yalanan belâğatçıdan hoşlanmaz Ebû İsa şöyle demiştir: Bu şekliyle bu hadis hasen-garîbdir. Bu konuda Sa'd'dan da hadis rivayet edilmiştir.
Açıklama: İnsanın diliyle yalanması ifadesinden maksat, güzel konuştuğunu göstermek için avurdunu çatlata çatlata konuşmak, sığırın otları ağzına doldurduğu gibi kelimeleri ağzına doldurarak konuşmaktır. Burada maksat; hayra hizmet amacı taşımayan, gereksiz ve zorlama olarak edebiyat ve belâğat gösterisine kalkışan, laf cambazlığı yapan, lügat paralayan ve bunu da geçim vasıtası hâline getiren insanlardır. Hiç şüphesiz ki burada mutlak olarak güzel söz, edebî kelâm, fasîh ve belîğ konuşma zemmedilmemektedir. Çünkü bizzat Kur’ân-ı Kerîm, insanların benzerini söylemekten âciz kaldıkları bir belâğat şaheseridir. Hz. Peygamber de insanların en güzel, en edebî ve en fasîh konuşanı idi. Dolayısıyla belâğat ve edebiyat, mutlak olarak kötülenemez. Aksine burada böyle sözlerle zihinleri çelmek, insanları etkileyip meşrû olmayan hedeflere yöneltmek kötülenmektedir. Şüphesiz ki bu tür konuşmalarda yalan çokça bulunduğu gibi, riyâ ve gösteriş de ana gâyelerden biridir. Bu rivâyette hayvanların otla beslendiği gibi, o insanların da laf cambazlığı ile beslendikleri şeklinde bir teşbihten de söz edilebilir.
Bize Muhammed b. Yahya, ona Ebû Kuteybe Selm b. Kuteybe, ona Abdullah b. el-Müsennâ, ona Sümâme, ona Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasûlullah (sav) bir sözü, iyice anlaşılsın diye bir sözü üç defa tekrar ederdi." Ebû İsa şöyle demiştir: Bu hasen-sahîh-garîb bir hadistir. Bunu sadece Abdullah b. el-Müsennâ'nın rivayeti ile bilmekteyiz.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Bahr b. Nasr, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona da İbn Şihâb’ın rivayet ettiğine göre; kendisine Ömer b. el-Hattâb’ın (ra) şöyle dediği haber verilmiş: “Seni ilgilendirmeyen şeylerle uğraşma! Düşmanından uzaklaş! Dostlarının sadece güvenilir olanını koru! Çünkü bir toplumda güvenilir insana eşdeğer bir şey yoktur. Ahlaksız kişilerle arkadaşlık yapma ki sana kendi ahlaksızlığını öğretmesin! Ona sırrını da verme! Dinin konusunda da Azîz ve Celîl olan Allah’tan korkanlarla istişare et!”