404 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Ebû Ömer el-Mekkî, ona Abdülazîz ed-Derâverdî, ona Yezîd b. el-Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona İsa b. Talha, ona Ebû Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kul ne kastettiğini düşünmeden bir söz söyler de o söz sebebiyle Cehennemde Doğu ile Batı arasındaki mesafeden daha uzak bir yere atılır."
Bize Muhammed b. Yusuf el-Isbahânî, ona Ebû Saîd b. el-A'râbî, ona Muhammed b. Abdülmelik ed-Dakîkî, ona Yezîd b. Harun, ona Davud b. Ebî Hind, ona Mekhûl, ona da Ebû Sa'lebe el-Huşenî, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Sizin bana en sevgili ve en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. Bana en menfûr ve en uzak olanınız da ahlâkı kötü olanınızdır; boşboğazlar, ölçüsüz konuşanlar ve ululuk taslayanlardır."
Bize Ebû Muhammed el-Hasan b. Ali b. el-Müemmil el-Mâsercisî, ona Ebû Osman Amr b. Abdullah el-Basrî, ona Ebû Ahmed Muhammed b. Abdülvehhâb, ona Ya'lâ b. Ubeyd, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona da Hemmâm şöyle rivâyet etti: "Huzeyfe'nin yanında oturuyordum, bir adam geldi. Oradakiler, 'Bu adam konuşulanları Sultan'a götürüyor' dediler. Huzeyfe (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedi: "Koğucu cennete giremez." el-A'meş şöyle dedi: "Hadisteki kattât kelimesi nemmâm (koğucu, laf taşıyan) demektir." Bu rivâyeti Müslim Sahîh'inde başka bir vecihle el-A'meş'ten, ayrıca her iki rivâyeti de Mansur vasıtasıyla İbrahim'den tahric etti.
Açıklama: Kattât ve nemmâm kelimeleri aynı manaya gelir, insanların konuşmalarına kulak kabartan ve sonra da duyduğu sözleri başkalarına nakleden insan demektir. Bundan maksat da insanların arasını bozmak, düşmanlık yaratmaktır. “Cennete giremez” ifâdesi, hiç cennete giremeyecek anlamına gelmez. Çünkü laf taşımak, insanı cennetten ebediyen mahrum edecek bir günah değildir. Zaten şirk dışında hiçbir günah insanı cennetten ebediyen mahrum etmez. Dolayısıyla bu cümle, ya işlenen günahın büyüklüğünü göstermek anlamında bir tehdit ifâdesidir, yahut hesapsız cennete giremez, veyahut da ilk girenlerle birlikte cennete giremez demektir.
Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû'n-Nadr el-Fakîh, ona Osman b. Saîd, ona Abdullah b. Amr Ebû Ma'mer el-Basrî, ona Abdulvâris b. Saîd, ona Hüseyin el-Muallim, ona Abdullah b. Bureyde, ona Yahya b. Ya'mer, ona Ebû'l-Esved ed-Dîlî, ona da Ebû Zer (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Kim babasından başka birini, babası olmadığını bildiği halde babası olduğunu iddia ederse, küfretmiş (nankörlük etmiş) olur. Kendisine ait olmayan bir şeyi iddia eden de bizden değildir, o cehennemdeki yerine hazırlansın. Her kim, bir adamın öyle olmadığı halde kâfir veya Allah'ın düşmanı olduğunu iddia ederse, şayet adam öyle değilse yolunu kaybetmiş -yahut sapıtmış- olur." Bunu Buhârî Sahîh'inde Ebû Ma'mer'den tahric etti. Müslim de başka bir vecihle Abdülvâris'ten tahric etti.
Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anberî, ona babası Muâz el-Anberî; (T) Bize Muhammed b. el-Müsennâ, ona Abdurrahman b. Mehdî, o ikisine Şu'be, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Âsım'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İnsanın her duyduğunu başkasına söylemesi, yalan olarak kendisine yeter."