246 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Hişam b. Ammar [es-Sülemî], ona İsmail b. Ayyâş [el-Ansî], ona da Humeyd b. Ebu Seviyye [el-Mekkî] rivayet etmiş ve şöyle demiştir: İbn Hişam'ı, Beytullah'ı tavaf ettiği sırada Ata b. Ebu Rabâh'a Rüknü Yemânî hakkında soru sorarken duydum. Ata [b. Ebu Rabâh] şöyle cevap verdi: Bana Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Rüknü Yemânî ile ilgili olarak yetmiş melek görevlendirilmiştir. Kim; 'Allah'ım! Muhakkak ki ben, dünya ve ahirette senden af ve esenlik istiyorum. Rabbimiz! Bize dünyada da, ahirette de bir iyilik ver. Bizi Cehennem azabından koru.' derse melekler de 'Âmîn' derler." Ata [b. Ebu Rabâh] Hacerülesved köşesine gelince İbn Hişam; 'Ey Ebu Muhammed! Bu Hacerülesved köşesi ile ilgili olarak sana hangi rivayet ulaşmıştır?' diye sordu. Ata (b. Ebu Rabâh) şöyle cevap verdi: 'Ebu Hureyre bana, Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken duyduğunu rivayet etti: "Kim Hacerülesved'e doğru dönerse hiç şüphesiz Rahman'ın eline doğru dönmüş olur." İbn Hişam; 'Peki, ya tavaf hakkında?' diye sordu. Ata (b. Ebu Rabâh) şöyle cevap verdi: 'Ebu Hureyre bana, Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken duyduğunu da rivayet etti: "Kim Beytullah'ı yedi tur tavaf eder ve bu esnada sadece; 'Her türlü noksan sıfatlardan Allah'ı tenzih ederim. Hamd sadece Allah'a aittir. Allah en büyüktür. Güç ve kuvvet sadece Allah'ın yardımıyladır.' derse on günahı silinir ve kendisine on hasene yazılır ve bu ibadet sebebiyle mertebesi, on derece yükselir. Kim de tavaf eder ve bu esnada konuşursa bu haliyle o, iki ayağıyla suya giren bir kişi gibi iki ayağıyla rahmete dalmış demektir."
Açıklama: Rivayette geçen duanın Arapçası: Sübhânallah, velhamdülillâh, vallahu ekber, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ إِنِّى أَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ
Bize Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem, ona Şuayb, ona Leys, ona Halid, ona İbn Ebu Hilal, ona Nuaym el-Mücmir şöyle nakletmiştir: "Ebu Hureyre'nin arkasında namaz kıldım. Namazda (sesli okumaya) 'Bismillahirrahmanirrahim' diyerek başladı. Daha sonra Ümmü'l-Kur'an'ı (Fatiha Süresi) okudu. 'Gayril'l-mağdûbi aleyhim ve le'd-dâllîn' dedikten sonra 'âmin' dedi. Arkasındaki cemaat de 'âmin' dedi. Her secde ettiğinde 'Allahu Ekber' diyordu. İkinci rekattaki oturuştan kalkarken 'Allahu Ekber' dedi. Selam verdikten sonra da 'Canımı elinde tutan Allah'a yemin olsun ki, namazı Allah Rasulü'ne (sav) en çok benzeyeniniz benim' dedi."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Halid Ahmer, ona İbn Aclân, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İmam, kendisine uyulması için imam olur. Dolayısıyla o tekbir aldığı zaman siz de tekbir alın. (Namazda) Kur’ân okuduğunda dinleyin. 'Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil' ayetini okuduğu zaman siz de âmin deyin. O rükûa varınca siz de rükû edin. O 'Semiallahu limen hamideh' dediğinde siz de 'Allahumme Rabbenâ ve leke’l-hamd' deyin. Secdeye varınca siz de secde edin. O oturarak namaz kılarsa siz de namazınızı hep birlikte oturarak kılın."
Açıklama: Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Safvân b. İsa, ona Bişr b. Râfi, ona da Ebu Hureyre’nin amcasının oğlu Ebu Abdullah, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "İnsanlar âmin demeyi terk ettiler. Halbuki Rasulullah (sav) (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil) ayetini okuduğunda, birinci saftakilerin işiteceği şekilde 'âmin' der, cemaatin de âmin demesi ile mescit adeta sarsılırdı."
Bize İsmail b. Mesud, ona Yezid b. Zürey', ona Mamer, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir. "İmam, 'gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn' dediğinde siz de 'âmîn' deyiniz. Zira melekler de imam 'âmîn' dediğinde 'âmîn' derler, Kimin 'âmîn' demesi, meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse daha önce işlemiş olduğu günahları affedilir."
Bize Kuteybe, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said (b. Müseyyeb) ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "İmam, 'âmin' dediğinde siz de 'âmin' deyiniz. Kimin 'âmin' demesi meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse işlemiş olduğu günahları affedilir."
Bize Kuteybe, ona Malik, ona Ebu Zinâd, ona el-A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Biriniz 'âmin' deyince, melekler de semada 'âmin' der. Eğer bunların biri ötekine denk gelirse, onun (âmin diyenin) geçmiş günahları bağışlanır."
Bana Yahya, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İmam âmin dediği zaman siz de âmin deyiniz. Çünkü kimin âmin demesi meleklerin âmin demesine denk düşerse, geçmiş günahları bağışlanır." [İbn Şihab dedi ki: Rasulullah (sav) da (namaz kıldırırken) âmin derdi.]
Bize Kuteybe, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Said (b. Müseyyeb) ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "İmam, 'âmin' dediğinde siz de 'âmin' deyiniz. Kimin 'âmin' demesi meleklerin 'âmin' demesine denk düşerse işlemiş olduğu günahları affedilir."
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, ona Zeyd b. Hubâb, ona Mâlik b. Enes, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İmam, âmin dediğinde siz de âmin deyin. Kimin âmin demesi meleklerin âmin demesine denk gelirse, Allah o kimsenin geçmiş günahlarını affeder." [Ebu İsa şöyle der ki: Ebu Hureyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir.]