94 Kayıt Bulundu.
Bize Salih b. Abdullah et-Tirmizi, ona Ebu Fedâle Ferec b. Fedâle eş-Şâmî, ona Yahya b. Saîd, ona Muhammed b. Amr b. Ali, ona da Ali b. Ebu Talib’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ümmetim şu on beş şeyi yaparsa başına belalar iner.” 'Bunlar hangileridir, ey Allah’ın Rasulü? diye soruldu. O şöyle buyurdu: “Ganimet belli kimseler arasında dönüp dolaşır hale gelince, emanet ganimet bellenince, zekât zoraki ödenen bir borç gibi kabul edilince, adam annesini hor görüp karısının sözünden çıkmaz olunca, babasına cefa çektirip arkadaşının gönlünü hoş tutunca, mescitlerde sesler yükselince, toplumun önderi onların en adileri olunca, zararından korunmak maksadıyla adama hürmet gösterilince, su gibi içki içilince, ipek elbiseler giyilince, şarkıcı cariyeler tutulup çalgılar çalınınca, ümmetin sonradan gelenleri öncekilere lanet okuyunca işte o vakit kıpkızıl bir rüzgârı yahut yerin dibine geçirilmeyi ve insanların suret ve tabiatlarının değiştirilmesini (mesh edilmeyi) beklesinler.” Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu garib bir hadistir. Biz bunu Ali b. Ebu Talib’in rivayet ettiği bir hadis olarak ancak bu yoldan bilmekteyiz. Ayrıca Ferec b. Fedâle dışında bu hadisi Yahya b. Saîd el-Ensarî’den rivayet eden bir kimse olduğunu bilmiyoruz. Ferec b. Fedâle ise bazı hadis âlimleri tarafından hafızasının zayıflığı yüzünden eleştirilmiştir. Ancak Vekî ve önde gelen daha başka alimler bu hadisi ondan rivayet etmişlerdir.
Bize Yahya b. Dürüste, ona Ebu İsmail, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Ebu Seleme, ona da Abdullah (b. Amr) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) evime gelip 'Duyduğuma göre, geceyi namazla, gündüzü de oruçla geçiriyormuşsun, öyle mi?' diye sorduğunda, 'Evet' diye cevap verdim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: 'Böyle yapma! (Geceleyin) hem uyu, hem namaz kıl. (Gündüzleri) orucunu da tut, iftar da et (tutma). Çünkü gözünün üzerinde hakkı vardır. Bedeninin üzerinde hakkı vardır. Hanımının üzerinde hakkı vardır. Komşularının üzerinde hakkı vardır. Arkadaşının da üzerinde hakkı vardır. Belki de ömrün uzun olacak (zorlanacaksın). Sana her ay üç gün oruç tutman yeter. Bu, tüm seneyi oruçla geçirmek demektir. Zira iyilikler, on katı ile mükafatlandırılır.' Ben 'Kendimde (daha fazlası için) güç buluyorum' dedim ve işi zora soktum, (sonrasında) ben de zorlandım.' Hz. Peygamber (sav) 'Her hafta üç gün oruç tut' buyurdu. Ben 'Bundan daha fazlasına güç yetirebilirim' dedim ve işi yine zora soktum ve (sonrasında) zorlandım.' Nebî (sav), 'Öyleyse Allah'ın Nebî'si Davud (as) orucunu tut' buyurdu. Ben, 'Davud (as) orucu da nedir?' deyince, Rasulullah (sav) 'Senenin yarısını oruçlu geçirmektir' buyurdu."
Açıklama: Diğer pek çok rivayetten anlaşıldığı üzere Abdullah, ömrünün son demlerinde aza razı olmadığı için pişman olmuştur.
Bize Muhammed b. Muhammed es-Surî, ona Halid b. Abdurrahman, ona Mutî b. Meymun, ona Safiyye bt. İsme, ona da Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Elinde Rasulullah'a (sav) verilecek bir mektup bulunan bir kadın, perdenin arkasından elini uzattı, Rasulullah (sav) de kadının elini tuttu, sonra da hızlıca çekip 'bu erkek eli mi, yoksa kadın eli mi bilmiyorum?' buyurdu. Kadın 'kadın elidir' dedi. Rasulullah (sav) de 'eğer sen kadın olsaydın tırnaklarını kına ile değiştirirdin' buyurdu."
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona da Ziyâd'ın mevlâsı olan Kazaa, ona da Hz. Peygamber'le (sav) birlikte on iki savaşa katılmış olan Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'den duyduğum veya Hz. Peygamber'in (sav) söylediği, benim de çok hoşuma giden ve hayretimi çeken dört şey vardır: 'Hiçbir kadın yanında kocası veya mahremi bulunmadığı halde iki günlük mesafede yolculuğa çıkamaz. Ramazan ve kurban bayramları günlerinde oruç yoktur. İki namaz kılındıktan sonra namaz yoktur; ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar, sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar. Şu üç mescid dışında hiçbir mescid için yolculuğun meşakkatine katlanılmaz: Mescid-i Haram, benim mescidim (Mescid-i Nebî) ve Mescid-i Aksâ'."