Öneri Formu
Hadis Id, No:
144644, BS007886
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو مُحَمَّدٍ : عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ الأَصْبَهَانِىُّ أَخْبَرَنَا أَبُو سَعِيدِ بْنُ الأَعْرَابِىِّ ح وَأَخْبَرَنَا أَبُو عَلِىٍّ الرُّوذْبَارِىُّ وَأَبُو الْحُسَيْنِ بْنُ بِشْرَانَ قَالاَ أَخْبَرَنَا إِسَمَاعِيلُ بْنُ مُحَمَّدٍ الصَّفَّارُ قَالاَ حَدَّثَنَا سَعْدَانُ بْنُ نَصْرٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ يَبْلُغُ بِهِ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« مَثَلُ الْمُنْفِقِ وَالْبَخِيلِ كَمَثَلِ رَجُلَيْنِ عَلَيْهِمَا جُنَّتَانِ أَوْ جُبَّتَانِ مِنْ حَدِيدٍ مِنْ لَدُنْ ثُدِيِّهِمَا إِلَى تَرَاقِيهِمَا ، فَإِذَا أَرَادَ الْمُنْفِقُ أَنْ يُنْفِقَ سَبَغَتْ عَلَيْهِ الدِّرْعُ أَوْ مَرَّتْ حَتَّى تُجِنَّ بَنَانَهُ وَتَعْفُوَ أَثَرَهُ ، وَإِذَا أَرَادَ الْبَخِيلُ أَنْ يُنْفِقَ قَلَصَتْ عَلَيْهِ وَلَزِمَتْ كُلُّ حَلْقَةٍ مَوْضِعَهَا حَتَّى أَخَذَتْ بِعُنُقِهِ أَوْ بِتَرْقُوَتِهِ فَهُوَ يُوَسِّعُهَا وَهِىَ لاَ تَتَّسِعُ فَهُوَ يُوَسِّعُهَا وَهِىَ لاَ تَتَّسِعُ ».
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Zekât 7886, 8/353
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Sa'dân b. Nasr es-Sekafî (Said b. Nasr b. Mansur)
6. İsmail b. Muhammed es-Saffar (İsmail b. Muhammed b. İsmail b. Salih b. Abdurrahman)
6. Ebu Saîd Ahmed b. Muhammed el-Anezî (Ahmed b. Muhammed b. Ziyad b. Bişr)
7. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Esbehânî (Abdullah b. Yusuf b. Ahmed b. Bâmûye)
7. Ebu Ali Hasan b. Muhammed et-Tûsî (Hüseyin b. Muhammed b. Muhammed b. Ali b. Hâtim)
7. Ali b. Muhammed el-Ümevi (Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Bişran)
Konular:
Cimri, Cimrilik
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, sembolik, temsili anlatımı
İnfak, Bağış
Öneri Formu
Hadis Id, No:
158156, BS21409
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ السُّلَمِىُّ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا مَنْصُورٍ مُحَمَّدَ بْنَ الْقَاسِمِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ يَقُولُ سَمِعْتُ إِبْرَاهِيمَ بْنَ مَحْمُودٍ يَقُولُ سَمِعْتُ الرَّبِيعَ بْنَ سُلَيْمَانَ يَقُولُ سَمِعْتُ الشَّافِعِىَّ يَقُولُ : الْمُرُوءَةُ أَرْبَعَةُ أَرْكَانٍ حُسْنُ الْخُلُقِ وَالسَّخَاءُ وَالتَّوَاضِعُ وَالنُّسُكُ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
1. Muhammed b. İdris eş-Şafii (Muhammed b. İdris b. Abbas b. Osman)
2. Ebu Muhammed Rabi' b. Süleyman el-Ezdî (Rabi' b. Süleyman b. Davud)
3. Mübhem Ravi (Mübhem)
4. Ebu Mansur Muhammed b. Kasım el-Atekî (Muhammed b. Kasım b. Abdurrahman b. Kasım b. Mansur)
5. Ebu Abdurrahman es-Sülemi (Muhammed b. Hüseyin b. Musa b. Halid b. Salim b. Raviye b. Said)
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Cimri, Cimrilik
Kibir, Kibir ve gurur
حدثنا فروة بن أبى المغراء قال حدثنا على بن مسهر عن هشام بن عروة قال أخبرني القاسم بن محمد عن عبد الله بن الزبير قال : ما رأيت امرأتين أجود من عائشة وأسماء وجودهما مختلف أما عائشة فكانت تجمع الشيء إلى الشيء حتى إذا كان اجتمع عندها قسمت وأما أسماء فكانت لا تمسك شيئا لغد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164093, EM000280
Hadis:
حدثنا فروة بن أبى المغراء قال حدثنا على بن مسهر عن هشام بن عروة قال أخبرني القاسم بن محمد عن عبد الله بن الزبير قال : ما رأيت امرأتين أجود من عائشة وأسماء وجودهما مختلف أما عائشة فكانت تجمع الشيء إلى الشيء حتى إذا كان اجتمع عندها قسمت وأما أسماء فكانت لا تمسك شيئا لغد
Tercemesi:
Abdullah ibni Zübeyr (Radiyaîlahu ank)'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«— Hazreü Âişe ve Hazreti Esma hanımlardan daha cömert bir kimse görmedim. İkisinin cömertlikleri başka başka idi.
Hazreti Aişe'ye gelince : Eşyayı biriktirir, ne zaman ki, yanında toplu haje gelirse onu (ihtiyaç sahiplerine) bölerdi.
Esma ise: Yarın için hiç bir şey tutmazdı (dağıtırdı).»[557]
lslâmda her mükellef geçimini temin etmek için çalışmak zorundadır. Geçimle yükümlü olan şahıslar gelir durumlarına göre, bir aylık veya bir yıllık zarurî ihtiyaçlarını karşılayabilecek miktarda para ve erzak gibi maddeleri biriktirmek hakkına sahiptirler. Hanımların bütün geçim masrafları varsa kocalarına, kocaları yoksa nafakaları üzerlerine vacib bulunan yakınlarına düşer. Muztar durumda olanların da meşru işlerde çalışmasında bir beis yoktur.
Kifayet miktarından fazla kazanç peşinde olmak, ancak hayır yollarında Irarcanmak niyeti ile mubah olur. Kötülüğe ve küfre medar olacak, islâm düşmanlarını takviye edecek kazançlar, âhîrette büyük bir vebaldir. Velevki bu kazançlar helâl yoldan elde edilmiş olsun. Islâmda her şey ölçü ve itidal üzeredir. Madde, manada ve yüce mefhumlarda kullanılıp harcandığı zaman kıymet ifade eder. Aksi halde en büyük bir yük olur, Cehennem azabma vesile olur. İşte bu gerçek manayı idrak edip hayatları boyunca uypulamasını yapan Ashab-i Kiram'dan iki validemiz bunun canlı birer misalini teşkil etmektedirler.
Hz. A ise (Radiyallahü anha) validemiz, bir miktar toplamış olduğu yiyecek ve eşyayı, ihtiyaç sahiplerine bölmek suretiyle bu cömertlik hareketini kendilerine huy edinmişlerdi.
Hz. Esma (Radiyallahüanha) validemiz de eline geçeni ertesi güne bırakmaksızın muhtaçlara dağıtırlardı. Gerçek iman askının verdiği Allah'a tevekkül ve teslimiyetin zirvesi budur.
Toplanan ve bir yekûn teşkil eden, maddî plânda fazla değer taşıyan malların tamamını mı vermek daha kolaydır, yoksa ele geçen ne olursa, onu vermek mi daha kolaydır? şeklînde bir soru hatıra gelir. Tecrübeler gösteriyor ki, fazla malın tamamını vermek, sahip olunan az malın tamamını vermekten daha güçtür. Amellerin makbulü de zahmetli ve güç olandır. Bu bakımdan Hz. Â i s e 'nin tutumu ile eld& ettikleri fazilet Allah bilir ki.. Esma validemizden üstündür. Allah Tealâ her İkisinden razı olsun.
Ümmü Zerre şöyle anlatmıştır:
«— Ibni Zöbeyr, iki çuval dolusu mal ve yüz seksen bin dirhem parayı Hz. Âişe'ye gönderdi. O gün Hz. Âİşe oruçlu idî. Hemen bu malı ve parayı insanlara tevzi etmeye başladı. Akşam olunca, yanında bir dirhem dahi kalmamıştı, bu maldan. Güneş batınca, iftar İçin yemek hazırlasın diye hizmetçisini çağırdı. Hizmetçi iftar yemeği olarak ona ekmek ve zeytinyağı getirip dedi ki, bugün taksim ettinin maldan bir dirhem ayırsaydın da onunla et satın alarak iftar etseydik? Hz. Aişe ona cevaben :
— Bana zorluk çıkarma, bana hatırlataydın dediğini yapardım, dedi.
Urve de şöyle nakletmiştîr:
«— Hz. Aişe'yi gördüm, baş örtüsüne bürünmüş olarak (yetmiş bin dirhem dağıtıyordu.»
Bütün bu misaller, onun ne derece cömert ve fedakâr olduğunun deü-lidtr. Az malın muhtelif kimselere bölünmesi mümkün olmadığı gibi, bir kişiye az miktar mal vermek de ihtiyacını çok kere karşılayamaz. Bu bakımdan Hz. Aişe üstün zekâsını kullanarak mal toplamayı ve ondan sonra muhtaçlara bol miktarda bölmeyi daha faydalı bulmuştur.
Resulü 11 ah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Hazreti E s m a 'ya hitaben :
«Fakirlere infak et, hesap etme. Yoksa Allah aleyhine olarak hesabını görür; depo etme, yoksa aleyhine günah birikir.»
buyurdukları için, Esma validemiz de eline geçen malı, ertesi güne bırakmaksızın muhtaçlara verirlerdi.[558]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 280, /249
Senetler:
()
Konular:
Cimri, Cimrilik
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Sahabe, Hz. Peygamberin, sahabenin vs. sahabelerle ilgili değerlendirmeleri
وكذلك تكلموا في الجود فقيل الجود عطاء بلا من وإسعاف من غير روية
وقيل الجود عطاء من غير مسألة على رؤية التقليل
وقيل الجود السرور بالسائل والفرح بالعطاء لما أمكن
وقيل الجود عطاء على رؤية أن المال لله تعالى والعبد لله عز وجل فيعطى عبد الله مال الله على غير رؤية الفقر
وقيل من أعطى البعض وأبقى البعض فهو صاحب سخاء ومن بذل الأكثر وأبقى لنفسه شيئا فهو صاحب جود ومن قاسى الضر وآثر غيره بالبلغة فهو صاحب إيثار ومن لم يبذل شيئا فهو صاحب بخل
وجملة هذه الكلمات غير محيطة بحقيقة الجود والبخل بل نقول المال خلق لحكمة ومقصود وهو صلاحه لحاجات الخلق ويمكن إمساكه عن الصرف إلى ما خلق للصرف إليه ويمكن بذله بالصرف إلى ما لا يحسن الصرف إليه ويمكن التصرف فيه بالعدل وهو أن يحفظ حيث يجب الحفظ ويبذل حيث يجب البذل
فالإمساك حيث يجب البذل بخل والبذل حيث يجب الإمساك تبذير
وبينهما وسط وهو المحمود وينبغي أن يكون السخاء والجود عبارة عنه إذ لم يؤمر رسول الله صلى الله عليه وسلم إلا بالسخاء وقد قيل له ولا تجعل يدك مغلولة إلى عنقك ولا تبسطها كل البسط وقال تعالى والذين إذا أنفقوا لم يسرفوا ولم يقتروا وكان بين ذلك قواما فالجود وسط بين الإسراف والإقتار وبين البسط والقبض وهو أن يقدر بذله وإمساكه بقدر الواجب ولا يكفي أن يفعل ذلك بجوارحه ما لم يكن قلبه طيبا به غير منازع له فيه
فإن بذل في محل وجوب البذل ونفسه تنازعه وهو يصابرها فهو متسخ وليس بسخي بل ينبغي أن لا يكون لقلبه علاقة مع المال إلا من حيث يراد المال له وهو صرفه إلى ما يجب صرفه إليه (259)
فإن قلت فقد صار هذا موقوفا على معرفة الواجب فما الذي يجب بذله (260)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
202147, Gİ3/259
Hadis:
وكذلك تكلموا في الجود فقيل الجود عطاء بلا من وإسعاف من غير روية
وقيل الجود عطاء من غير مسألة على رؤية التقليل
وقيل الجود السرور بالسائل والفرح بالعطاء لما أمكن
وقيل الجود عطاء على رؤية أن المال لله تعالى والعبد لله عز وجل فيعطى عبد الله مال الله على غير رؤية الفقر
وقيل من أعطى البعض وأبقى البعض فهو صاحب سخاء ومن بذل الأكثر وأبقى لنفسه شيئا فهو صاحب جود ومن قاسى الضر وآثر غيره بالبلغة فهو صاحب إيثار ومن لم يبذل شيئا فهو صاحب بخل
وجملة هذه الكلمات غير محيطة بحقيقة الجود والبخل بل نقول المال خلق لحكمة ومقصود وهو صلاحه لحاجات الخلق ويمكن إمساكه عن الصرف إلى ما خلق للصرف إليه ويمكن بذله بالصرف إلى ما لا يحسن الصرف إليه ويمكن التصرف فيه بالعدل وهو أن يحفظ حيث يجب الحفظ ويبذل حيث يجب البذل
فالإمساك حيث يجب البذل بخل والبذل حيث يجب الإمساك تبذير
وبينهما وسط وهو المحمود وينبغي أن يكون السخاء والجود عبارة عنه إذ لم يؤمر رسول الله صلى الله عليه وسلم إلا بالسخاء وقد قيل له ولا تجعل يدك مغلولة إلى عنقك ولا تبسطها كل البسط وقال تعالى والذين إذا أنفقوا لم يسرفوا ولم يقتروا وكان بين ذلك قواما فالجود وسط بين الإسراف والإقتار وبين البسط والقبض وهو أن يقدر بذله وإمساكه بقدر الواجب ولا يكفي أن يفعل ذلك بجوارحه ما لم يكن قلبه طيبا به غير منازع له فيه
فإن بذل في محل وجوب البذل ونفسه تنازعه وهو يصابرها فهو متسخ وليس بسخي بل ينبغي أن لا يكون لقلبه علاقة مع المال إلا من حيث يراد المال له وهو صرفه إلى ما يجب صرفه إليه (259)
فإن قلت فقد صار هذا موقوفا على معرفة الواجب فما الذي يجب بذله (260)
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Cimri, Cimrilik
İsraf, İsraf etmek
Eğer onları (tamamını) isteseydi ve sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
57929, KK47/37
Hadis:
إِن يَسْأَلْكُمُوهَا فَيُحْفِكُمْ تَبْخَلُوا وَيُخْرِجْ أَضْغَانَكُمْ
Tercemesi:
Eğer onları (tamamını) isteseydi ve sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Muhammed 47/37, /
Senetler:
()
Konular:
Cimri, Cimrilik
İnfak, Allah yolunda