38 Kayıt Bulundu.
					
					
					
					
				 Giriş
            
			
			
                       
           
            
			
            
            
			
	
			
			
	
			
				
					 Giriş
				
			
			
	
            
        
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona Urve (b. Zübeyr el-Esedî) ona da Mervan (b. Haken) ve Misver b. Mahrama şöyle rivayet etmişlerdir: "Hudeybiye yılında Hz. Peygamber (sav) bin küsür ashabıyla birlikte (Medine'den) çıktı. Zü'l-Hüleyfe'ye varınca kurbanlıklara gerdanlıkları astı, (kurbanlıkları) işaretledi ve oradan ihrama girdi." [(Ali b. Abdullah el-Medînî şöyle dedi): Ben bu hadisi Süfyan'dan kaç kere dinlediğimi unuttum. En sonunda o şöyle demişti: Ben ez-Zührî'den kurbanlıkları işaretleme ve gerdanlık takma kısmını ezberlemedim. Ancak burada kastettiği işaretleme ve gerdanlıkların takıldığı bölüm mü, yoksa hadisin tamamı mı, onu bilmiyorum.]
Bize Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Main- anlam bir olmak üzere-, onlara İbn Ebu Adiy, ona Muhammed b. İshak, ona Ebu Ubeyde b. Abdullah b. Zem'a, ona babası (Abdullah b. Zem'a) ve annesi Zeynep bt. Ebu Seleme, onlara da Ümmü Seleme şöyle demiştir: "Rasulullah'ın (sav) kalma sırasının bende olduğu Kurban Bayramı birinci günü akşamında yanıma geldi. O sırada yanıma Ebu Umeyye oğullarından bir adam ile Vehb b. Zem'a gömleklerini giyinmiş olarak geldiler. Rasulullah (sav) Vehb'e 'Ey Ebu Abdullah, ifâda tavafını yaptın mı?' buyurdu. O 'Ey Allah'ın Rasulü, Allah'a yemin olsun ki yapmadım' dedi. Bu sefer Nebi (sav) 'Gömleği üzerinden çıkar' buyurdu. O da gömleği başından çıkardı, arkadaşı da aynı şekilde gömleği başından çıkardı, sonra 'Neden ki, ey Allah'ın Rasulü' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Şüphesiz bugün (Akabe) Cemresine taş atmanız halinde ihramdan çıkmanıza ruhsatın verildiği bir gündür' buyurdu. Yani hanımlara yaklaşmanız dışında ihram dolayısıyla size haram kılınmış her bir şeyin ihramından çıkabilirsiniz (artık onlar size helal olur). Hz. Peygamber devamında 'Eğer Kâbe'yi tavaf etmeden önce akşam olursa, bu Kâbe'yi tavaf edinceye kadar, Cemre'ye taş atmadan önceki haliniz üzere yine ihramda kalırsınız' buyurdu."
Bize Abdullah b. Muhammed ona da Süfyan (b. Uyeyne el-Hilâlî) şöyle rivayet etti: "Ben bu hadisi (Muhammed b. Şihab) ez-Zührî'den işittim ve bir kısmını ezberledim. Ma'mer'den (b. Raşid el-Ezdî) duyduğum ise beni doğruladı. Ona Urve b. Zübeyr ona da Misver b. Mahreme ve Mervan b. Hakem, her ikisi de diğerinden biraz farklı anlatarak şöyle rivayet ettiler: "Peygamber (sav) Hudeybiye yılında ashabından yüzer kişilik on bölükle birlikte sefere çıktı. Zü'l-Huleyfe'ye geldiği zaman kurbanlık develerine gerdanlık taktı ve o hayvanları (kurban olarak ayırmak için) işaretledi. Sonra da burada umre niyetiyle ihrama girdi. Rasulullah (sav), Huzâa kabilesinden bir gözcüsünü (keşif için) gönderdi, kendisi de (yanındakilerle birlikte) Gadîru'l-Eştât mevkiine kadar ilerledi. Burada gözcüsü geldi ve “Kureyş senin aleyhinde birçok insanı toplamış ve Ehâbiş denilen toplulukları da yanlarına almışlar, seninle muhakkak savaşacaklar ve Ka'be'yi ziyaretten seni men edip, Mekke'ye girmene de engel olacaklar” dedi. Bu haber üzerine Rasulullah (sav) “Ey insanlar, bana fikrinizi söyleyin. Bizi Beytullah'tan alıkoymaya niyetlenenlerin aile ve evlatlarına saldırayım mı? Eğer (ailelerini savunmak için geri dönüp) karşımıza çıkarlarsa Allah (cc) müşriklerden bir gözü kesmiştir. Aksi takdirde (karşımıza çıkmaz ve Beytullah'tan bizi alıkoymaya devam ederlerse) onların her şeylerini alırız” buyurdu. Ebu Bekir “Ya Rasulullah (sav), sen Beytullah'ı kastederek yola çıktın. Kimseyi öldürmek ve kimseyle savaşmak niyetinde değildin. Sen ona (Beytullah'a) yönel. Bizi ondan alıkoyan olursa, onunla savaşırız” dedi. Bunun üzerine O (sav) “Allah'ın (cc) adıyla yola devam edin” buyurdu."
Bize Kuteybe, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Amr b. Dinar, ona Tavus ve Ata, o ikisine de İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) ihramlı iken hacamat yaptırdı." [(Tirmizî) der ki: Bu konuda Enes, Abdullah b. Buhayne ve Cabir de hadis nakletmiştir.] [Ebu İsa (et-Tirmizî) der ki: İbn Abbas'ın hadisi Hasen-Sahih'tir. İlim ehlinden bazıları ihramlının hacamat olmasına ruhsat vermiş ancak saçını traş edemeyeceğini söylemişlerdir. İmam Malik “İhramlı ancak zaruret halinde hacamat olabilir” demiştir. Süfyan es-Sevrî ve İmam Şafiî ise “saçından kesmedikçe ihramlı kişi hacamat olabilir” demiştir.]
Bana Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona Urve, da ona Mirvan b. Hakem ve Misver b. Mahreme şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Hudeybiye yılında ashabından yüz kişilik on küsür birlikle birlikte (Medine'den) yola çıktı. Zü-l Huleyfe'ye geldiklerinde Rasulullah (sav) kurbanlık develerine gerdanlık taktı ve (kurbanlık olanları) işaretledi, kendisi de orada umre niyetiyle ihrama girdi. [(Ali b. Abdullah el-Medînî şöyle dedi): Ben bu hadisi Süfyan'dan kaç kere dinlediğimi unuttum. En sonunda o şöyle demişti: Ben ez-Zührî'den kurbanlıkları işaretleme ve gerdanlık takma kısmını ezberlemedim. Ancak burada kastettiği işaretleme ve gerdanlıkların takıldığı bölüm mü, yoksa hadisin tamamı mı, onu bilmiyorum.]
Bize Abdullah b. Muhammed, ona da Süfyan (b. Uyeyne) şöyle demiştir: Ben bu hadisi ez-Zührî'den (Muhammed b. Şihab) rivayet ettiğinde duymuştum. Bir kısmını ondan ezberledim. Bana Ma'mer b. Raşid, ona Urve b. Zübeyr, ona Misver b. Mahreme ve Mervan b. Hakem bu hadisi hatırlattı (ثَبَّتَنِى). Misver ve Mervan'dan birisi (hadis rivayetinde) diğerinin rivayetine eklemeler yapıyordu. Misver ile Mervan şöyle demişlerdir: "Peygamber (sav) Hudeybiye yılında ashabından yüzer kişilik on bölükle birlikte sefere çıktı. Zü'l-Huleyfe'ye geldiği zaman kurbanlık develerine gerdanlık taktı ve o hayvanları (kurban olarak ayırmak için) işaretledi. Sonra da burada umre niyetiyle ihrama girdi. Rasulullah (sav), Huzâa kabilesinden bir gözcüsünü (keşif için) gönderdi, kendisi de (yanındakilerle birlikte) Gadîru'l-Eştât mevkiine kadar ilerledi. Burada gözcüsü geldi ve “Kureyş senin aleyhinde birçok insanı toplamış ve Ehâbiş denilen toplulukları da yanlarına almışlar, seninle muhakkak savaşacaklar ve Ka'be'yi ziyaretten seni men edip, Mekke'ye girmene de engel olacaklar” dedi. Bu haber üzerine Rasulullah (sav) “Ey insanlar, bana fikrinizi söyleyin. Bizi Beytullah'tan alıkoymaya niyetlenenlerin aile ve evlatlarına saldırayım mı? Eğer (ailelerini savunmak için geri dönüp) karşımıza çıkarlarsa Allah (cc) müşriklerden bir gözü kesmiştir. Aksi takdirde (karşımıza çıkmaz ve Beytullah'tan bizi alıkoymaya devam ederlerse) onların her şeylerini alırız” buyurdu. Ebu Bekir “Ya Rasulullah (sav), sen Beytullah'ı kastederek yola çıktın. Kimseyi öldürmek ve kimseyle savaşmak niyetinde değildin. Sen ona (Beytullah'a) yönel. Bizi ondan alıkoyan olursa, onunla savaşırız” dedi. Bunun üzerine O (sav) “Allah'ın (cc) adıyla yola devam edin” buyurdu."
Bize Abdullah b. Muhammed, ona da Süfyan (b. Uyeyne) şöyle demiştir: Ben bu hadisi ez-Zührî'den (Muhammed b. Şihab) rivayet ettiğinde duymuştum. Bir kısmını ondan ezberledim. Bana Ma'mer b. Raşid, ona Urve b. Zübeyr, ona Misver b. Mahreme ve Mervan b. Hakem bu hadisi hatırlattı (ثَبَّتَنِى). Misver ve Mervan'dan birisi (hadis rivayetinde) diğerinin rivayetine eklemeler yapıyordu. Misver ile Mervan şöyle demişlerdir: "Peygamber (sav) Hudeybiye yılında ashabından yüzer kişilik on bölükle birlikte sefere çıktı. Zü'l-Huleyfe'ye geldiği zaman kurbanlık develerine gerdanlık taktı ve o hayvanları (kurban olarak ayırmak için) işaretledi. Sonra da burada umre niyetiyle ihrama girdi. Rasulullah (sav), Huzâa kabilesinden bir gözcüsünü (keşif için) gönderdi, kendisi de (yanındakilerle birlikte) Gadîru'l-Eştât mevkiine kadar ilerledi. Burada gözcüsü geldi ve “Kureyş senin aleyhinde birçok insanı toplamış ve Ehâbiş denilen toplulukları da yanlarına almışlar, seninle muhakkak savaşacaklar ve Ka'be'yi ziyaretten seni men edip, Mekke'ye girmene de engel olacaklar” dedi. Bu haber üzerine Rasulullah (sav) “Ey insanlar, bana fikrinizi söyleyin. Bizi Beytullah'tan alıkoymaya niyetlenenlerin aile ve evlatlarına saldırayım mı? Eğer (ailelerini savunmak için geri dönüp) karşımıza çıkarlarsa Allah (cc) müşriklerden bir gözü kesmiştir. Aksi takdirde (karşımıza çıkmaz ve Beytullah'tan bizi alıkoymaya devam ederlerse) onların her şeylerini alırız” buyurdu. Ebu Bekir “Ya Rasulullah (sav), sen Beytullah'ı kastederek yola çıktın. Kimseyi öldürmek ve kimseyle savaşmak niyetinde değildin. Sen ona (Beytullah'a) yönel. Bizi ondan alıkoyan olursa, onunla savaşırız” dedi. Bunun üzerine O (sav) “Allah'ın (cc) adıyla yola devam edin” buyurdu."