Öneri Formu
Hadis Id, No:
158489, BS21742
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ فُورَكَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ حَبِيبٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ وَالْمَسْعُودِىُّ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الْحَارِثِ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِى كَثِيرٍ الزُّبَيْدِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« إِيَّاكُمْ وَالظُّلْمَ فَإِنَّ الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَإِيَّاكُمْ وَالْفُحْشَ فَإِنَّ اللَّهَ لاَ يُحِبُّ الْفُحْشَ وَلاَ التَّفَحُّشَ وَإِيَّاكُمْ وَالشُّحَّ فَإِنَّهُ أَهْلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ أَمَرَهُمْ بِالْقَطِيعَةِ فَقَطَعُوا وَأَمَرَهُمْ بِالْبُخْلِ فَبَخَلُوا وَأَمَرَهُمْ بِالْفُجُورِ فَفَجَرُوا ». فَقَامَ رَجُلٌ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَىُّ الإِسْلاَمِ أَفْضَلُ؟ قَالَ شُعْبَةُ فِى حَدِيثِهِ :« مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ ». وَقَالَ الْمَسْعُودِىُّ :« أَنْ يَسْلَمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ ». فَقَامَ ذَلِكَ أَوْ غَيْرُهُ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَىُّ الْهِجْرَةِ أَفْضَلُ؟ قَالَ :« أَنْ تَهْجُرَ مَا كَرِهَ رَبُّكَ ». وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« الْهِجْرَةُ هِجْرَتَانِ هِجْرَةُ الْحَاضِرِ وَهِجْرَةُ الْبَادِى فَأَمَّا الْبَادِى فَيُجِيبُ إِذَا دُعِىَ وَيُطِيعُ إِذَا أُمِرَ وَأَمَّا الْحَاضِرُ فَهُوَ أَعْظَمُهُمَا بَلِيَّةً وَأَفْضَلُهُمَا أَجْرًا ». وَقَالَ الْمَسْعُودِىُّ : وَنَادَاهُ رَجُلٌ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَىُّ الشُّهَدَاءِ أَفْضَلُ؟ قَالَ :« أَنْ يُعْقَرَ جَوَادُكَ وَيُهْرَاقَ دَمُكَ ».
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Abdullah b. Malik ez-Zübeydî (Züheyr b. el-Akmer)
3. Abdullah b. Haris ez-Zübeydî (Abdullah b. Haris b. Cez' ez-Zübeydî)
4. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
5. Abdurrahman b. Abdullah el-Mesudi (Abdurrahman b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
7. Yunus b. Habib el-İclî (Yunus b. Habib b. Abdülkahir b. Abdülaziz b. Ömer b. Kays)
8. Abdullah b. Cafer el-İsbehânî (Abdullah b. Cafer b. Ahmed b. Faris)
9. Ebu Bekir Muhammed b. Hasan el-Eşarî (Muhammed b. Hasan b. Fûrek)
Konular:
Ahlak, güzel ahlak
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Cimri, Cimrilik
Cimrilik, zemmedilişi
Müslüman, Eline sahip olmak
Müslüman, güven vermek, insanlara
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, müslümana mal, ırz ve kanının haram olması
Müslüman, vasıfları
Önceki ümmetler, Helak olma sebepleri
Şehit, türleri
Silah, müslüman kardeşine silah çeken kimseye melekler lanet eder
Siyer, Hicret
Takva, eline ve diline sahip olmak
Zulüm / Zalim, zulmetmek
Zulüm, zulüm cezasız kalmaz
Bize Ebû Muhammed Abdullah b. Yusuf el-İsbahânî, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî el-Hafız, ona Yahya b. Muhammed b. Yahya, ona Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Abdülaziz b. Ebî Seleme, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Zulüm, kıyâmet günü zulmetler haline gelecektir.”
Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Ahmed b. Yunus’dan, Müslim de Abdülaziz’den başka bir vecihle rivayet etmiştir.
Açıklama: “Zulmetler” ifâdesi, karanlıklar manasına hamledilmiştir. Buna göre kıyâmet günü mü’minlerin nûru önlerinde, arkalarında ve yanlarında parlayıp dururken, zalimler karanlıklar içersinde kalacaklar ve yollarını bulamayacaklar demektir. Nevevî bu kelime ile kıyâmetin şiddet ve dehşetinin kastedilmiş olabileceğini belirtir.
Zulüm ve haksızlık, Yüce Mevlâ'nın asla müsamaha göstermeyeceği bir cinayettir. İslâm, âdil bir sistemdir; kime haksızlık yapılmışsa, onu affetme yetkisi de sadece kendisine haksızlık yapılan kişiye aittir. Bundan dolayıdır ki Yüce Allah, insan hakları ile ilgili ihlâlleri bağışlamaz.
Hadîsimiz, kıyâmet gününde insanın başına gelecek olan bütün zulmetlerin ve felâketlerin, insanın dünyada iken irtikâb etmiş olduğu haksızlıkların ve zulümlerin neticesi olduğunu, bu günahın kıyamet günü insanı zulmetler içinde bırakacağını ifade etmektedir.
Buna karşılık mü'minler, nûrlarla çevrelenmiş halde aydınlıklar ülkesinde mutluluğun keyfini çıkaracaklardır. Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır:
"O gün inanan erkekleri ve kadınları, nûrları önlerinde ve yanlarında olduğu halde koştuklarını görürsün. Onlara; 'Bugün size verilecek müjde, altlarından ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacağınız cennetlerdir' denilir: İşte büyük kurtuluş budur!"
"O gün münafık erkekler ve kadınlar, iman edenlere şöyle diyeceklerdir: 'Bize bakın da sizin nûrunuzdan biraz ışık alalım!' Onlara; 'Arkanıza dönün de başka nûr arayın!' denilir. Derken aralarına kapısı olan bir duvar çekilir ki, onun içi rahmet doludur, dış yanı azap..." (Hadîd, 12-13).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
148435, BS011611
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو مُحَمَّدٍ : عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ الأَصْبَهَانِىُّ أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ الشَّيْبَانِىُّ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يُونُسَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« الظُّلْمُ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ». رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ أَحْمَدَ بْنِ يُونُسَ وَأَخْرَجَهُ مُسْلِمٌ مِنْ وَجْهٍ آخَرَ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ.
Tercemesi:
Bize Ebû Muhammed Abdullah b. Yusuf el-İsbahânî, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî el-Hafız, ona Yahya b. Muhammed b. Yahya, ona Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Abdülaziz b. Ebî Seleme, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Zulüm, kıyâmet günü zulmetler haline gelecektir.”
Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Ahmed b. Yunus’dan, Müslim de Abdülaziz’den başka bir vecihle rivayet etmiştir.
Açıklama:
“Zulmetler” ifâdesi, karanlıklar manasına hamledilmiştir. Buna göre kıyâmet günü mü’minlerin nûru önlerinde, arkalarında ve yanlarında parlayıp dururken, zalimler karanlıklar içersinde kalacaklar ve yollarını bulamayacaklar demektir. Nevevî bu kelime ile kıyâmetin şiddet ve dehşetinin kastedilmiş olabileceğini belirtir.
Zulüm ve haksızlık, Yüce Mevlâ'nın asla müsamaha göstermeyeceği bir cinayettir. İslâm, âdil bir sistemdir; kime haksızlık yapılmışsa, onu affetme yetkisi de sadece kendisine haksızlık yapılan kişiye aittir. Bundan dolayıdır ki Yüce Allah, insan hakları ile ilgili ihlâlleri bağışlamaz.
Hadîsimiz, kıyâmet gününde insanın başına gelecek olan bütün zulmetlerin ve felâketlerin, insanın dünyada iken irtikâb etmiş olduğu haksızlıkların ve zulümlerin neticesi olduğunu, bu günahın kıyamet günü insanı zulmetler içinde bırakacağını ifade etmektedir.
Buna karşılık mü'minler, nûrlarla çevrelenmiş halde aydınlıklar ülkesinde mutluluğun keyfini çıkaracaklardır. Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır:
"O gün inanan erkekleri ve kadınları, nûrları önlerinde ve yanlarında olduğu halde koştuklarını görürsün. Onlara; 'Bugün size verilecek müjde, altlarından ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacağınız cennetlerdir' denilir: İşte büyük kurtuluş budur!"
"O gün münafık erkekler ve kadınlar, iman edenlere şöyle diyeceklerdir: 'Bize bakın da sizin nûrunuzdan biraz ışık alalım!' Onlara; 'Arkanıza dönün de başka nûr arayın!' denilir. Derken aralarına kapısı olan bir duvar çekilir ki, onun içi rahmet doludur, dış yanı azap..." (Hadîd, 12-13).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Gasb 11611, 12/37
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
3. Ebu Abdullah Abdülaziz b. Ebu Seleme el-Macişun (Abdülaziz b. Abdullah b. Meymun)
4. Ebu Abdullah Ahmed b. Yunus et-Temimî (Ahmed b. Abdullah b. Yunus b. Abdullah b. Kays)
5. Yahya b. Muhammed ez-Zühlî (Yahya b. Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
6. Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî (Muhammed b. Yakub b. Muhammed b. Yusuf)
7. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Esbehânî (Abdullah b. Yusuf b. Ahmed b. Bâmûye)
Konular:
Haklar, haklara saygı
Teşvik edilenler, Zulme mani olmak
Zulüm, zulüm cezasız kalmaz
Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
57511, KK42/8
Hadis:
وَلَوْ شَاء اللَّهُ لَجَعَلَهُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَكِن يُدْخِلُ مَن يَشَاء فِي رَحْمَتِهِ وَالظَّالِمُونَ مَا لَهُم مِّن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
Tercemesi:
Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Şûrâ 42/8, /
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
KTB, İMAN
KTB, KADER
KTB, YARATILIŞ
Peygamberler, Hz. Adem'in yaratılışı
Zalim, Ahirette zalimlerin mazeretleri geçersizdir
Zulüm, zulüm cezasız kalmaz
Bize Ebû Bekir b. Fûrek, ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, ona Abdülaziz b. Ebî Seleme rivayet etti. (T) Yine bizeEbû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Bekir b. İshak, ona el-Hasan b. Ali b. Ziyâd, ona Ahmed b. Yunus, ona Abdülaziz b. Ebî Seleme, ona Abdullah b. Dînâr, ona da Abdullah b. Ömer’in (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
“Zulüm, kıyamet gününde zulmetler haline gelecektir.”
Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Ahmed b. Yunus’dan rivayet etmiş, ayrıca başka bir vecihde Abdülaziz’den de tahric etmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
157780, BS020479
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو بْكَرِ بْنُ فُورَكَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ حَبِيبٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى سَلَمَةَ ح وَأَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ أَنْبَأَنَا أَبُو بْكَرِ بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىِّ بْنِ زِيَادٍ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« الظُّلْمُ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ». رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ أَحْمَدَ بْنِ يُونُسَ وَأَخْرَجَهُ مِنْ وَجْهٍ آخَرَ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ.
Tercemesi:
Bize Ebû Bekir b. Fûrek, ona Abdullah b. Cafer, ona Yunus b. Habîb, ona Ebû Davud, ona Abdülaziz b. Ebî Seleme rivayet etti. (T) Yine bizeEbû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Bekir b. İshak, ona el-Hasan b. Ali b. Ziyâd, ona Ahmed b. Yunus, ona Abdülaziz b. Ebî Seleme, ona Abdullah b. Dînâr, ona da Abdullah b. Ömer’in (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
“Zulüm, kıyamet gününde zulmetler haline gelecektir.”
Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Ahmed b. Yunus’dan rivayet etmiş, ayrıca başka bir vecihde Abdülaziz’den de tahric etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Edebü'l-kâdî 20479, 20/397
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
3. Ebu Abdullah Abdülaziz b. Ebu Seleme el-Macişun (Abdülaziz b. Abdullah b. Meymun)
4. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
4. Ebu Abdullah Ahmed b. Yunus et-Temimî (Ahmed b. Abdullah b. Yunus b. Abdullah b. Kays)
5. Yunus b. Habib el-İclî (Yunus b. Habib b. Abdülkahir b. Abdülaziz b. Ömer b. Kays)
5. Hasan b. Ali et-Tâhûnî (Hasan b. Ali b. Ziyad)
6. Ebu Bekir Ahmed b. İshak es-Sibğî (Ahmed b. İshak b. Eyyüb b. Yezîd b. Abdurrahman)
6. Abdullah b. Cafer el-İsbehânî (Abdullah b. Cafer b. Ahmed b. Faris)
7. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
7. Ebu Bekir Muhammed b. Hasan el-Eşarî (Muhammed b. Hasan b. Fûrek)
Konular:
Haklar, haklara saygı
Teşvik edilenler, Zulme mani olmak
Zulüm, zulüm cezasız kalmaz
Açıklama: Zeyd b. Ali'nin zaafından dolayı bu hadis zayıftır.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
أَفْضَلُ الْجِهَادِ كَلِمَةُ عَدْلٍ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
50054, HM011160
Hadis:
حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ وَعَفَّانُ قَالَا حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ قَالَ أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَبِي نَضْرَةَ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ قَالَ
خَطَبَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خُطْبَةً بَعْدَ الْعَصْرِ إِلَى مُغَيْرِبَانِ الشَّمْسِ حَفِظَهَا مِنَّا مَنْ حَفِظَهَا وَنَسِيَهَا مِنَّا مَنْ نَسِيَهَا فَحَمِدَ اللَّهَ قَالَ عَفَّانُ وَقَالَ حَمَّادٌ وَأَكْثَرُ حِفْظِي أَنَّهُ قَالَ بِمَا هُوَ كَائِنٌ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ أَمَّا بَعْدُ فَإِنَّ الدُّنْيَا خَضِرَةٌ حُلْوَةٌ وَإِنَّ اللَّهَ مُسْتَخْلِفُكُمْ فِيهَا فَنَاظِرٌ كَيْفَ تَعْمَلُونَ أَلَا فَاتَّقُوا الدُّنْيَا وَاتَّقُوا النِّسَاءَ أَلَا إِنَّ بَنِي آدَمَ خُلِقُوا عَلَى طَبَقَاتٍ شَتَّى مِنْهُمْ مَنْ يُولَدُ مُؤْمِنًا وَيَحْيَا مُؤْمِنًا وَيَمُوتُ مُؤْمِنًا وَمِنْهُمْ مَنْ يُولَدُ كَافِرًا وَيَحْيَا كَافِرًا وَيَمُوتُ كَافِرًا وَمِنْهُمْ مَنْ يُولَدُ مُؤْمِنًا وَيَحْيَا مُؤْمِنًا وَيَمُوتُ كَافِرًا وَمِنْهُمْ مَنْ يُولَدُ كَافِرًا وَيَحْيَا كَافِرًا وَيَمُوتُ مُؤْمِنًا أَلَا إِنَّ الْغَضَبَ جَمْرَةٌ تُوقَدُ فِي جَوْفِ ابْنِ آدَمَ أَلَا تَرَوْنَ إِلَى حُمْرَةِ عَيْنَيْهِ وَانْتِفَاخِ أَوْدَاجِهِ فَإِذَا وَجَدَ أَحَدُكُمْ شَيْئًا مِنْ ذَلِكَ فَالْأَرْضَ الْأَرْضَ أَلَا إِنَّ خَيْرَ الرِّجَالِ مَنْ كَانَ بَطِيءَ الْغَضَبِ سَرِيعَ الرِّضَا وَشَرَّ الرِّجَالِ مَنْ كَانَ سَرِيعَ الْغَضَبِ بَطِيءَ الرِّضَا فَإِذَا كَانَ الرَّجُلُ بَطِيءَ الْغَضَبِ بَطِيءَ الْفَيْءِ وَسَرِيعَ الْغَضَبِ وَسَرِيعَ الْفَيْءِ فَإِنَّهَا بِهَا أَلَا إِنَّ خَيْرَ التُّجَّارِ مَنْ كَانَ حَسَنَ الْقَضَاءِ حَسَنَ الطَّلَبِ وَشَرَّ التُّجَّارِ مَنْ كَانَ سَيِّئَ الْقَضَاءِ سَيِّئَ الطَّلَبِ فَإِذَا كَانَ الرَّجُلُ حَسَنَ الْقَضَاءِ سَيِّئَ الطَّلَبِ أَوْ كَانَ سَيِّئَ الْقَضَاءِ حَسَنَ الطَّلَبِ فَإِنَّهَا بِهَا أَلَا إِنَّ لِكُلِّ غَادِرٍ لِوَاءً يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِقَدْرِ غَدْرَتِهِ أَلَا وَأَكْبَرُ الْغَدْرِ غَدْرُ أَمِيرِ عَامَّةٍ أَلَا لَا يَمْنَعَنَّ رَجُلًا مَهَابَةُ النَّاسِ أَنْ يَتَكَلَّمَ بِالْحَقِّ إِذَا عَلِمَهُ أَلَا إِنَّ أَفْضَلَ الْجِهَادِ كَلِمَةُ حَقٍّ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ فَلَمَّا كَانَ عِنْدَ مُغَيْرِبَانِ الشَّمْسِ قَالَ أَلَا إِنَّ مِثْلَ مَا بَقِيَ مِنْ الدُّنْيَا فِيمَا مَضَى مِنْهَا مِثْلُ مَا بَقِيَ مِنْ يَوْمِكُمْ هَذَا فِيمَا مَضَى مِنْهُ
Tercemesi:
Bize Yeîd b. Hârûn ve ‘Affân nakletti. > Dediler ki: Bize Hammâd b. Seleme nakletti. > Dedi ki: Bize Ali b. Zeyd, Ebû Nadre’den > o da: Ebû Saîd el-Hudrî’den haber verdi. > Dedi ki: Rasûlüllah (sallahu aleyhi ve sellem) bize ikindiden sonra güneşin batımına yakın bir zamana kadar bir hutbe verdi. – ki bizden onu ezberleyenler ezberledi, unutanlar unuttu-. (Önce ) Allah’a hamd etti. -Affân dedi ki: Hammâd ‘Hutbenin çoğu ezberimdedir.’ dedi (ve şöyle devam etti): (Allah Rasûlü hutbesinde) kıyamete kadar olacak olan şeyleri anlattı. (Önce) Allah’a hamd ve sena etti. Sonra ‘bundan sonraki söze gelince’ diyerek şöyle buyurdu: “Muhakkak ki dünya çekici ve tatlıdır. Allah sizi, ne yaptığınıza bakmak için (geçici bir süreliğine) oraya yerleştirmiştir. Aman ha uyanık olunuz ve dünya(nın cazibesin)den sakınınız; kadınlar(la imtihan olmak)dan da sakınınız! Dikkat ediniz! Âdemoğlu farklı tabiatlarda yaratılmıştır. Bir kısmı mümin olarak doğar, mümin olarak yaşar, mümin olarak ölür. Bir kısmı kâfir olarak doğar, kâfir olarak yaşar, kâfir olarak ölür. Bir kısmı mümin olarak doğar mümin olarak yaşar, kâfir olarak ölür. Bir kısmı da kâfir olarak doğar, kâfir olarak yaşar, mümin olarak ölür. Dikkat ediniz! Öfke âdeta bir ateş korudur; âdemoğlunun içini yakar. Dikkat ediniz! Bazen birinin (öfkeden) iki gözünün kızarıp şahdamarlarının şiştiğini görürsünüz. Kim sizden biri böyle biri ile karşılaşırsa derhal yere yatsın yere! Dikkat ediniz! İnsanların en hayırlısı nadir öfkelenen, erken hoşnut olandır. İnsanların en şerlisi de çabuk öfkelenen, geç hoşnut olandır. İnsan geç öfkelenip geç hoşnut olduğu zaman ve çabuk öfkelenip çabuk hoşnut olduğu zaman, bu onun yaratılışındandır. Dikkat ediniz! Hayırlı tüccar ödemesi de alış-verişi de güzel olandır. Kötü tüccar ödemesi de alış-verişi de kötü olandır. İnsanın ödemesi güzel alış-verişi kötü olduğu zaman veya ödemesi kötü alış-verişi güzel olduğu zaman, bu da onun yaratılışındandır. Dikkat ediniz! Verdiği sözü yerine getirmeyen her bir kimse için kıyamet gününde vefasızlığının miktarını yansıtacak bir sancak vardır. Dikkat ediniz! En büyük vefasızlık devlet başkanına yapılan vefasızlıktır. Dikkat ediniz! İnsanlardan korkmak bir kimseyi bildiği hakkı söylemekten alı koymasın! Dikkat ediniz! En faziletli cihâd zâlim idareciye karşı hakkı söylemektir.” Güneş batmaya yaklaştığında Allah Resûlü (en son) şöyle buyurdu: “Dikkat ediniz! Yaşanan kısmına nispetle geri kalan dünya hayatının misali, geçen kısmına nispetle şu gününüzün geri kalan kısmı gibidir.”
Açıklama:
Zeyd b. Ali'nin zaafından dolayı bu hadis zayıftır.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
أَفْضَلُ الْجِهَادِ كَلِمَةُ عَدْلٍ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Said el-Hudrî 11160, 4/51
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Nadre Münzir b. Malik el-Avfî (Münzir b. Malik b. Kuta'a)
3. Ali b. Zeyd el-Kuraşî (Ali b. Zeyd b. Abdullah b. Züheyr b. Abdullah b. Cüd'ân)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Osman Affân b. Müslim el-Bahilî (Affân b. Müslim b. Abdullah)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
Konular:
Dünya, aldatıcılığı
Dünya, dünya hayatı
Hadis Rivayeti
İnsan, insanın yaratılış gayesi, yapısı ve saygınlığı
İnsan, yaratılış özellikleri
Kıyamet, yakın olması
KTB, YARATILIŞ
Müslüman, Gerçeği/hakkı korkmadan söylemek
Öfke, öfke kontrolü
Sahâbe, sahabiler ve hadîs
Zulüm, zulüm cezasız kalmaz
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18941, T003110
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ بُرَيْدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى يُمْلِى وَرُبَّمَا قَالَ يُمْهِلُ لِلظَّالِمِ حَتَّى إِذَا أَخَذَهُ لَمْ يُفْلِتْهُ » . ثُمَّ قَرَأَ ( وَكَذَلِكَ أَخْذُ رَبِّكَ إِذَا أَخَذَ الْقُرَى ) الآيَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ وَقَدْ رَوَاهُ أَبُو أُسَامَةَ عَنْ بُرَيْدٍ نَحْوَهُ وَقَالَ: يُمْلِى . حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعِيدٍ الْجَوْهَرِىُّ عَنْ أَبِى أُسَامَةَ عَنْ بُرَيْدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ جَدِّهِ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ وَقَالَ يُمْلِى وَلَمْ يَشُكَّ فِيهِ .
Tercemesi:
Bize Ebu Kureyb, ona Ebu Muâviye, ona Büreyd b. Abdullah, ona Ebu Burde, ona da Ebu Musa’nın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Şüphesiz şanı mübarek ve yüce Allah zalime süre tanır – bazen de (ravi): “mühlet verir” dedi- ama sonunda onu yakaladı mı bırakmaz.” Sonra da: “Rabbin zülüm yapan ülkeleri yakaladığında işte böyle yakalar…” (Hud, 11/102) buyruğunu okudu.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu, hasen sahih garip bir hadis olup, bunu Ebu Usâme, ona Bureyd hadisi buna yakın olarak rivayet etmiş ve: “yubliğ: süre verir,” demiştir. Bize İbrahim b. Saîd el-Cevherî, ona Ebu Us3ame, ona Büreyd b. Abdullah b. Ebu Burde, ona dedesi Ebu Burde, ona da Ebu Musa, Nebi’den (sav) hadisi buna yakın olarak rivayet etmiş ve hadisi rivayetinde şüphe etmeksizin: “yumlî: süre tanır” demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 11, 5/288
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Zulüm, zulüm cezasız kalmaz