أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن أبي إسحاق عن شمر بن عطية عن جرير عن رجل من بني أسد أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : لولا أن فيك اثنتين كنت أنت أنت ، قال : إن واحدة لتكفيني ، قال : تسبل إزارك وتوفر شعرك، قال : لا جرم والله لا أفعل .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
87971, MA019986
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن أبي إسحاق عن شمر بن عطية عن جرير عن رجل من بني أسد أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : لولا أن فيك اثنتين كنت أنت أنت ، قال : إن واحدة لتكفيني ، قال : تسبل إزارك وتوفر شعرك، قال : لا جرم والله لا أفعل .
Tercemesi:
Abdürrezzak bize Ma‘mer’den, o Ebu İshak’tan, o Şemmer b. Atıyye’den, o Cerîr’den, o Esedoğullarından bir adamdan rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “İki şeyden biri sende olmasazsa sen sen olursun.” Adam “Birisi bana yeter” dedi. Hz. Peygamber “Alt elbiseni yerlere sürüyerek yürümen ve saçını olduğu gibi bırakıp uzatman” buyurdu. Bunun üzerine adam: “Elbette, bunları yapmam” dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Câmi' 19986, 11/83
Senetler:
1. Ebu Yahya Hureym b. Ahram el-Esedi (Hureym b. Fâtik b. Şeddad b. Amr)
2. Şimr b. Atiyye el-Esedi (Şimr b. Atiyye b. Abdurrahman)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
Konular:
Kibir, elbiseyi yerde sürüyerek
Kibir, Kibir ve gurur
Süslenme, Saç tıraşı/bakımı
أخبرنا معمر عمن سمع الحسن يقول : أحبوا هونا وأبغضوا هونا ، فقد أفرط أقوام في حب أقوام فهلكوا ، وأفرط أقوام في بغض أقوام فهلكوا ، لا تفرط في حبك ، ولا تفرط في بغضك ، من وجد دون أخيه سترا فلا يكشف ، لا تجسس أخاك فقد نهيت أن تجسسه ، لا تحقر عليه ولا تنفر عنه.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
88627, MA020270
Hadis:
أخبرنا معمر عمن سمع الحسن يقول : أحبوا هونا وأبغضوا هونا ، فقد أفرط أقوام في حب أقوام فهلكوا ، وأفرط أقوام في بغض أقوام فهلكوا ، لا تفرط في حبك ، ولا تفرط في بغضك ، من وجد دون أخيه سترا فلا يكشف ، لا تجسس أخاك فقد نهيت أن تجسسه ، لا تحقر عليه ولا تنفر عنه.
Tercemesi:
Ma’mer bize Hasan’dan rivayet eden bir kişiden söyle rivayet etti: “Orta yollu sevin ve orta yollu kızın. Bazı kavimler bazılarını çok sevmişlerdi de bu sebeple helak oldular. Diğerleri ise başkalarına nefret duymada aşırı gitmişlerdi. Onlar da helak oldular. Sevginde de nefretinde de aşırı gitme. Kardeşinin kusurunu örtmede bir fırsat bulabilirsen bunu yap. Onun kusurlarını araştırma. Çünkü bunu yapman yasaklandı. Onu hakir görme ve ondan nefret etme”.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Câmi' 20270, 11/181
Senetler:
1. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
2. Men Semi'a Hasan (Men Semi'a Hasan el-Basrî)
3. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
Konular:
Günahı, günahı örtmek, masiyeti gizlemek gerekir
Kibir, Kibir ve gurur
Müslüman, müminlerin birbirlerini Sevmesi,
MÜSLÜMANLARIN BİRBİRLERİNE KARŞI ÖDEVLERİ
Tecessüs, gizli halin araştırılması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7535, M007431
Hadis:
حَدَّثَنَا شَيْبَانُ بْنُ فَرُّوخَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ حَدَّثَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِى عَمْرَةَ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ حَدَّثَهُ أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ ثَلاَثَةً فِى بَنِى إِسْرَائِيلَ أَبْرَصَ وَأَقْرَعَ وَأَعْمَى فَأَرَادَ اللَّهُ أَنْ يَبْتَلِيَهُمْ فَبَعَثَ إِلَيْهِمْ مَلَكًا فَأَتَى الأَبْرَصَ فَقَالَ أَىُّ شَىْءٍ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ لَوْنٌ حَسَنٌ وَجِلْدٌ حَسَنٌ وَيَذْهَبُ عَنِّى الَّذِى قَدْ قَذِرَنِى النَّاسُ . قَالَ فَمَسَحَهُ فَذَهَبَ عَنْهُ قَذَرُهُ وَأُعْطِىَ لَوْنًا حَسَنًا وَجِلْدًا حَسَنًا قَالَ فَأَىُّ الْمَالِ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ الإِبِلُ - أَوْ قَالَ الْبَقَرُ شَكَّ إِسْحَاقُ - إِلاَّ أَنَّ الأَبْرَصَ أَوِ الأَقْرَعَ قَالَ أَحَدُهُمَا الإِبِلُ وَقَالَ الآخَرُ الْبَقَرُ - قَالَ فَأُعْطِىَ نَاقَةً عُشَرَاءَ فَقَالَ بَارَكَ اللَّهُ لَكَ فِيهَا - قَالَ - فَأَتَى الأَقْرَعَ فَقَالَ أَىُّ شَىْءٍ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ شَعَرٌ حَسَنٌ وَيَذْهَبُ عَنِّى هَذَا الَّذِى قَذِرَنِى النَّاسُ . قَالَ فَمَسَحَهُ فَذَهَبَ عَنْهُ وَأُعْطِىَ شَعَرًا حَسَنًا - قَالَ - فَأَىُّ الْمَالِ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ الْبَقَرُ . فَأُعْطِىَ بَقَرَةً حَامِلاً فَقَالَ بَارَكَ اللَّهُ لَكَ فِيهَا - قَالَ - فَأَتَى الأَعْمَى فَقَالَ أَىُّ شَىْءٍ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ أَنْ يَرُدَّ اللَّهُ إِلَىَّ بَصَرِى فَأُبْصِرَ بِهِ النَّاسَ - قَالَ - فَمَسَحَهُ فَرَدَّ اللَّهُ إِلَيْهِ بَصَرَهُ . قَالَ فَأَىُّ الْمَالِ أَحَبُّ إِلَيْكَ قَالَ الْغَنَمُ . فَأُعْطِىَ شَاةً وَالِدًا فَأُنْتِجَ هَذَانِ وَوَلَّدَ هَذَا - قَالَ - فَكَانَ لِهَذَا وَادٍ مِنَ الإِبِلِ وَلِهَذَا وَادٍ مِنَ الْبَقَرِ وَلِهَذَا وَادٍ مِنَ الْغَنَمِ . قَالَ ثُمَّ إِنَّهُ أَتَى الأَبْرَصَ فِى صُورَتِهِ وَهَيْئَتِهِ فَقَالَ رَجُلٌ مِسْكِينٌ قَدِ انْقَطَعَتْ بِىَ الْحِبَالُ فِى سَفَرِى فَلاَ بَلاَغَ لِىَ الْيَوْمَ إِلاَّ بِاللَّهِ ثُمَّ بِكَ أَسْأَلُكَ بِالَّذِى أَعْطَاكَ اللَّوْنَ الْحَسَنَ وَالْجِلْدَ الْحَسَنَ وَالْمَالَ بَعِيرًا أَتَبَلَّغُ عَلَيْهِ فِى سَفَرِى . فَقَالَ الْحُقُوقُ كَثِيرَةٌ . فَقَالَ لَهُ كَأَنِّى أَعْرِفُكَ أَلَمْ تَكُنْ أَبْرَصَ يَقْذَرُكَ النَّاسُ فَقِيرًا فَأَعْطَاكَ اللَّهُ فَقَالَ إِنَّمَا وَرِثْتُ هَذَا الْمَالَ كَابِرًا عَنْ كَابِرٍ . فَقَالَ إِنْ كُنْتَ كَاذِبًا فَصَيَّرَكَ اللَّهُ إِلَى مَا كُنْتَ . قَالَ وَأَتَى الأَقْرَعَ فِى صُورَتِهِ فَقَالَ لَهُ مِثْلَ مَا قَالَ لِهَذَا وَرَدَّ عَلَيْهِ مِثْلَ مَا رَدَّ عَلَى هَذَا فَقَالَ إِنْ كُنْتَ كَاذِبًا فَصَيَّرَكَ اللَّهُ إِلَى مَا كُنْتَ . قَالَ وَأَتَى الأَعْمَى فِى صُورَتِهِ وَهَيْئَتِهِ فَقَالَ رَجُلٌ مِسْكِينٌ وَابْنُ سَبِيلٍ انْقَطَعَتْ بِىَ الْحِبَالُ فِى سَفَرِى فَلاَ بَلاَغَ لِىَ الْيَوْمَ إِلاَّ بِاللَّهِ ثُمَّ بِكَ أَسْأَلُكَ بِالَّذِى رَدَّ عَلَيْكَ بَصَرَكَ شَاةً أَتَبَلَّغُ بِهَا فِى سَفَرِى فَقَالَ قَدْ كُنْتُ أَعْمَى فَرَدَّ اللَّهُ إِلَىَّ بَصَرِى فَخُذْ مَا شِئْتَ وَدَعْ مَا شِئْتَ فَوَاللَّهِ لاَ أَجْهَدُكَ الْيَوْمَ شَيْئًا أَخَذْتَهُ لِلَّهِ فَقَالَ أَمْسِكْ مَالَكَ فَإِنَّمَا ابْتُلِيتُمْ فَقَدْ رُضِىَ عَنْكَ وَسُخِطَ عَلَى صَاحِبَيْكَ» .
Tercemesi:
Bize Şeyban b. Ferruh rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize Hemmâm rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize İshak b. Abdullah b. Ebu Talha rivayet etti (ve şöyle dedi): Bana Abdurrahman b. Ebu Amra, Ebu Hureyre’den (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: İsrailoğularında üç kişi vardı: Bunlardan biri alaca hastası, biri kel, diğeri de kördü. Bir melek alaca hastası olan adamın yanına gelip “En çok istediğin şey nedir?” diye sordu. Adam “Güzel bir renk, güzel bir ten ve insanların iğrendiği şu halimin gitmesidir” diye cevap verdi. Adamı meşhetti, ondan çirkin görüntüsü gitti ve ona güzel bir renk, güzel bir ten verildi. Sonra melek “En sevdiğin mal hangisidir?” diye sordu. Adam “Deve –veya inek” dedi. Bu konuda ravi Ebu İshak şüphelendi. Alaca hastasının mı yoksa kelin mi deve veya inek dediklerini tam olarak hatırlayamadı-. Sonra alaca hastasına doğurmaya yakın bir deve verildi ve “Allah sana bu devede bereket versin” diye dua etti.
Ardından kel geldi. Melek ona “Senin çok istediğin şey nedir?” diye sordu. Adam “Güzel bir saç, insanların beni çirkin gördüğü bu halin benden gitmesi” diye cevap verdi. Melek onu da sıvazladı ve bu hal ondan gitti. Kendisine güzel bir saç verildi. Sonra adama “En çok istediğin mal hangisidir?” diye sordu. Adam “inek” diye cevap verdi. Melek ona “Hamile bir inek getirdi ve “Allah bu inekte sana bereket versin” diye dua etti.
Ardından kör geldi. Melek ona da “Senin en çok istediğin şey nedir?” diye sordu. Adam “Gözlerimin geri gelmesini, insanları yenide görmeyi istiyorum” diye cevap verdi. Melek adamı sıvazladı ve Allah ona görme yetisini geri verdi. Melek ona “En çok istediğin mal hangisidir?” diye sordu. Adam “koyundur” deyince adama doğurmuş bir koyun verdi. Hepsine verilen hayvanlar ürediler. Alaca hastasının bir vadi dolusu devesi, diğerinin bir vadi dolusu ineği, üçüncüsünün de bir vadi dolusu koyunu oldu.
Sonra melek alaca hastası olan adama eski suret ve kılığında gelip “Ben fakir bir adamım, yolda kaldım. Bu gün önce Allah’tan sonra senden başka beni evime ulaştıracak kimse yok. Sana bu güzel rengi, güzel teni ve bu kadar malı veren hatırı için bir tane deve istiyorum.” dedi. Ama önceden alaca olan adam “Haklar çoktur” diye cevap verdi ve (deveyi vermeye yanaşmadı). Melek ona “Sanki seni tanıyorum. Önceden alacalı değil miydin? İnsanlar senden hoşlanmazdı, fakirdin. Allah sana bu kadar nimeti verdi!” deyince adam inkar edip “Hayır, ben bu malı atalarımdan miras aldım” dedi. Melek de “Eğer yalan söylüyorsan Allah seni eski haline çevirsin” diye cevap verdi.
Melek kel adama da aynı şekilde gidip benzer şeyleri söyledi. O da alacalıyla benzer bir cevap verdi. Melek “Eğer yalan söylüyorsan, Allah seni eski haline çevirsin” diye ona da dua etti. Sonra önceden kör olan adamın yanına geldi: “Ben zavallı bir adamım, yolda kaldım. Evime dönecek bir şeyim kalmadı. Evime ancak önce Allah sonra senin yardımınla ulaşabilirim. Gözlerini sana yeniden bahşedenin hatırı için bana bir koyun ver de onunla evime döneyim” dedi. Adam “Evet, ben önceden kördüm. Gözlerimi bana Allah yeniden bahşetti. İstediğin kadar al. Allah için aldığın bir şey dolayısıyla senden hiçbir şey talep etmem” diye cevap verdi. Bunun üzerine melek “Malın senin olsun. Siz Allah tarafından sınandınız. Allah senden razı oldu ama iki arkadaşına öfke duydu” dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zühd (ve'r-rikâk) 7431, /1212
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. İbn Ebu Amra Abdurrahman b. Ebu Amra el-Ensari (Abdurrahman b. Amr b. Muhsin b. Amr b. Ubeyd b. Amr b. Mebzül)
3. Ebu Yahya İshak b. Abdullah el-Ensârî (İshak b. Abdullah b. Zeyd b. Sehl)
4. Ebu Abdullah Hemmâm b. Yahya el-Avzî (Hemmâm b. Yahya b. Dinar)
5. Şeyban b. Ebu Şeybe el-Habati (Şeyban b. Ferruh)
Konular:
Bereket, malın bereketinin kaybolması
Kibir, Kibir ve gurur
Mal, mal - mülk hırsı
Sadaka, fazileti
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن أبي إسحاق قال : ثلاثة لا يحبهم الله : شيخ زان ، وغني ظلوم ، وفقير مختال.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
88657, MA020284
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن أبي إسحاق قال : ثلاثة لا يحبهم الله : شيخ زان ، وغني ظلوم ، وفقير مختال.
Tercemesi:
Bize Abdürrezzak, Ma’mer’den, o Ebu İshak’tan şöyle rivayet etti: Üç kişi vardır ki Allah onları sevmez: Zina eden ihtiyar, zulmeden zengin, kibirlenen fakir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Câmi' 20284, 11/187
Senetler:
1. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
2. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
Konular:
Ahlak, Allah'ın sevdiği/sevmediği tavırlar
Cimri, Cimrilik
Kibir, Kibir ve gurur
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن ابن طاووس عن أبيه عن ابن عباس قال : أحل الله الاكل والشرب ما لم يكن سرفا أو مخيلة.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
89399, MA020515
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن ابن طاووس عن أبيه عن ابن عباس قال : أحل الله الاكل والشرب ما لم يكن سرفا أو مخيلة.
Tercemesi:
Bize Abdürrezzak, Ma‘mer’den, o İbn Tâvûs’tan, o babasından, o da İbn Abbâs’tan (ra) şöyle rivayet etti: “Allah, israf ve kibir olmadığı sürece yemeyi ve içmeyi helal kılmıştır”.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Câmi' 20515, 11/270
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Ebu Muhammed Abdullah b. Tavus el-Yemanî (Abdullah b. Tâvus b. Keysan)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
Konular:
Adab, yeme - içme adabı
İsraf, İsraf etmek
Kibir, Kibir ve gurur
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر قال : حدثنا زيد بن أسلم بنحو هذا الحديث. وقال النبي صلى الله عليه وسلم. ألا أخبركم بأهل النار ؟ كل جعظري جواظ مستكبر ، جماع مناع.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
89617, MA020613
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر قال : حدثنا زيد بن أسلم بنحو هذا الحديث. وقال النبي صلى الله عليه وسلم. ألا أخبركم بأهل النار ؟ كل جعظري جواظ مستكبر ، جماع مناع.
Tercemesi:
Bize Abdürrezzak, Ma‘mer’den rivayet etti. Ma‘mer şöyle dedi: Bize Zeyd b. Eslem, buna benzer bir hadisi rivayet etti. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Size cehennemlikleri haber vereyim mi? Kibirli, katı kalpli, böbürlenen, mal toplayan ve kimseye vermeyen kişilerdir”.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Câmi' 20613, 11/306
Senetler:
1. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
2. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
Konular:
Cehennem, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cimri, Cimrilik
Cimrilik, zemmedilişi
Kibir, Kibir ve gurur
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
271498, M000296-2
Hadis:
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ وَأَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « ثَلاَثَةٌ لاَ يُكَلِّمُهُمُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلاَ يُزَكِّيهِمْ - قَالَ أَبُو مُعَاوِيَةَ وَلاَ يَنْظُرُ إِلَيْهِمْ - وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ شَيْخٌ زَانٍ وَمَلِكٌ كَذَّابٌ وَعَائِلٌ مُسْتَكْبِرٌ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Vekî ve Ebu Muaviye, onlara A’meş, ona Ebu Hazim, ona da Ebu Hureyre (ra) naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Üç kişi ile Allah kıyamet günü konuşmaz. Onları tezkiye etmez. Ebu Muaviye “ve onlara bakmaz” demiştir. Onlar için elem verici bir azap vardır. Bunlar: Zina eden yaşlı kişi, yalancı devlet reisi ve muhtaç olduğu halde büyüklük taslayandır.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 296, /66
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdullah Selman el-Eğar (Selman)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Allah İnancı, sevdiği ve sevmediği davranışlar
Kibir, Kibir ve gurur
Yalan, yalan söylemek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22433, N002576
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ قَالَ سَمِعْتُ أَبِى يُحَدِّثُ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « ثَلاَثَةٌ لاَ يُكَلِّمُهُمُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ الشَّيْخُ الزَّانِى وَالْعَائِلُ الْمَزْهُوُّ وَالإِمَامُ الْكَذَّابُ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. el-Müsannâ rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize Yahya, İbn Aclân’dan rivayet etti (ve şöyle dedi): Babamı Ebu Hureyre’den (ra) şöyle rivayet ederken işittim: “Allah –azze ve celle- kıyamet gününde üç kişiyle konuşmaz: Zina eden yaşlı adam, başkasına muhtaç olduğu halde büyüklük taslayan kişi ve yalanı adet haline getirmiş lider”.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 77, /2254
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Aclân Mevla Fatıma bt. Utbe (Aclân)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Aclân el-Kuraşî (Muhammed b. Aclân)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Ahlak, Allah'ın sevdiği/sevmediği tavırlar
Allah İnancı, Kıyamet günü insanlarla konuşur
Allah İnancı, kızması / gazabı/ buğzetmesi ve sebepleri
Allah İnancı, sevdiği ve sevmediği davranışlar
Fakir, Yoksul, Fakir ve yoksullar
Kibir, Kibir ve gurur
Yalan, yalancılık
Yönetici, iyisi-kötüsü
Yönetici, saptırıcı olanlarına dikkat
Yönetim, Yöneticilik
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,
Zina, Zina
Zulüm / Zalim, zulmetmek
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن سعيد الجريري عن أبي العلاء عن أبي ذر قال : ثلاثة يستاء بهم الله : شيخ زان ، وفقير مختال ، وذو سلطان كذاب - أو غني ظلوم - شك معمر.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
88658, MA020285
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق عن معمر عن سعيد الجريري عن أبي العلاء عن أبي ذر قال : ثلاثة يستاء بهم الله : شيخ زان ، وفقير مختال ، وذو سلطان كذاب - أو غني ظلوم - شك معمر.
Tercemesi:
Bize Abdürrezzak, Ma‘mer’den, o Said el-Cerîrî’den, o Ebu’l-Alâ’dan, o da Ebu Zer’den naklettiğine göre şöyle dedi: Allah üç kişiden hoşlanmaz: Zina eden ihtiyar, muhtaç olduğu halde kibirlenen fakir, yalanı adet haline getirmiş hükümdar. Üçüncüsünde Ma’mer şüpheye düştü –Yahut insanlara zulmeden zengin- dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Câmi' 20285, 11/187
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Ala Yezid b. Abdullah el-Amirî (Yezid b. Abdullah b. Şihhîr b. Avf b. Ka'b)
3. Ebu Mesud Said b. İyâs el-Cüreyrî (Said b. İyâs)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
Konular:
Ahlak, Allah'ın sevdiği/sevmediği tavırlar
İnsan, ihtiyarlık, yaşlanması
Kibir, Kibir ve gurur
Yalan, yalancılık
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,