Giriş

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb o ikisine İbn Nümeyr (T) Bize Kuteybe b. Said ve İshak b. İbrahim, onlara Cerir (T) Bize Ebu Küreyb, ona Ebu Üsame, Hepsine Hişam b. Urve, ona babası, ona da Süfyan b. Abdullah es-Sekafi'nin şöyle rivayet etmiştir: '(Hz. Peygamber'e) Ey Allah'ın Elçisi! Bana İslâm hakkında öyle bir söz söyle ki, senden sonra başkasına herhangi bir soru sormak zorunda kalmamayım' dedim. Üsame'nin rivayetinde 'senden başkasına' şeklindedir. Hz. Peygamber (sav); "Allah'a iman ettim de ve dosdoğru ol." buyurdu.


    Öneri Formu
675 M000159 Müslim, İman, 62

Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, İbn Ebu Ömer, Muhammed b. Râfi' ve Abd b. Humeyd, onlara Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona İbn Abbas ona da Ebu Süfyan şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ile aramızda (hudeybiye antlaşması yapıldıktan sonraki) barış zamanında (Şam'a) gitmiştim. Şam'da bulunduğum sırada Rasulullah'tan (sav) Herakleios'a bir mektup geldi. Mektubu getiren Dihye el-Kelbî onu Busrâ şehrinin valisine, o da Herakleios'a verdi. Herakleios da peygamberlik iddiasında bulunan bu adamın memleketinden birleri var mı burada dedi. Onlar da evet dediler. Birkaç Kureyşli ile birlikte davet edildik ve Herakleios'un huzuruna çıkarak karşısına oturtulduk. Herakleios; peygamberlik iddia eden bu adama soy olarak en yakınınız kim dedi. Ben de benim dedim. Bunun üzerine beni karşısına, arkadaşlarımı da arkama oturttular. Daha sonra tercümanı getirdiler. Herakleios; bunlara söyle! Ben bu adama (Ebu Süfyan'a) peygamberlik iddia eden adam hakkında sorular soracağım. Şayet yalan söylerse bana söylesinler dedi. Ebu Süfyan; vallahi, arkadaşlarımın beni yalancılıkla kınamayacaklarını bilsem yalan söylerdim dedi Sonra Herakleios tercümanına ona aranızda onun nesebi nasıldır diye sor dedi. Ben de nesebi soyludur dedim. Herakleios; peki atalarından melik olan kimse var mıydı dedi. Ben de hayır dedim. Herakleios; peygamberlik iddia etmeden önce onun yalanına şahit oldunuz mu hiç dedi. Ben de hayır dedim. Herakleios; peki ona iman edenler toplumun ileri gelenleri mi yoksa zayıfları mı dedi. Ben de zayıflarıdır dedim. Herakleios; ona uyanların sayıları artıyor mu yoksa azalıyor mu dedi. Ben de sayıları artıyor dedim. Herakleios; ona inandıktan sonra, kızarak dininden dönen oluyor mu dedi. Ben de hayır dedim. Herakleios; hiç onunla savaştınız mı dedi. Ben de evet dedim. Herakleios; peki aranızdaki savaş nasıl sonuçlandı dedi. Ben de nöbetleşe oluyordu, bazen onlar bazen de biz kazanırdık dedim. Herakleios; sözünü çiğneyip antlaşmayı bozar mı dedi. Ben de hayır, ama bu ateşkes süresince ne yapacağını bilemeyiz dedim. Ebu Süfyan der ki: Vallahi bundan başka olumsuz bir söz söyleyemedim. Herakleios; peki ondan önce peygamberlik iddiasında bulunan oldu mu dedi. Ben de hayır dedim. Sonra Herakleios tercümanına; ona şunları söyle dedi ve şöyle devam etti: Ben sana soyunu sordum sen soylu olduğunu söyledin. Peygamberler de bu şekilde toplumlarının soylu ve şereflilerinden seçilirler. Sonra ataları arasında bir melikin var olup olmadığını sordum, olmadığını söyledin. Şayet atalarından biri melik olsaydı atalarının eski saltanatına yeniden sahip olmak istiyor derdim. Taraftarları, toplumun ileri gelenler mi yoksa zayıfları mı diye sordum, sen de, zayıflarıdır, dedin. Nitekim peygamberlerin taraftarları da böyledirler. Peygamberlik iddiasından önce yalanına şahit olup olmadığınızı sordum, yalanına şahit olmadığınızı söyledin. İnsanlara yalan söylemediğine göre anladım ki Allah adına da yalan söyleyemez. İnsanların, ona kızarak sonradan dinlerinden ayrılıp ayrılmadığını sordum, ayrılmadıklarını söyledin. İşte kalbe giren iman böyledir. Ona inananlar artıyor mu, azalıyor mu sordum, arttıklarını söyledin. İşte iman tamama erinceye kadar böyledir. Sana, onunla savaşıp savaşmadığınızı sordum, savaştığınızı bazen onun bazen de sizin kazandığınızı söyledin. İşte peygamberler de böyle imtihan edilirler. Ama en sonunda kazanan onlar olur. sana, onun sözünü çiğneyip çiğnemediğini sordum, sözünde durduğunu söyledin. İşte peygamberler de böyledirler, verdiği sözü çiğnemezler. Ondan önce başka birinin böyle bir iddiada bulunup bulunmadığını sordum, hayır dedin. Eğer daha önce böyle bir iddiada bulunan biri olsaydı bu adam da onu taklit ediyor derdim. Daha sonra Herakleios; size ne emrediyor diye sordu. Ben de bize namaz kılmayı, zekat vermeyi, akrabalık bağlarını koruyup gözetmeyi ve iffetli olmayı emrediyor dedim. Herakleios; eğer bu dediklerin onda varsa, o hak bir peygamberdir. Ben onun ortaya çıkacağını biliyordum ama sizden biri olacağını tahmin etmiyordum. Şayet ona yetişebileceğimi bilseydim onunla görüşmek isterdim. Eğer yanında olsaydım ayaklarını yıkardım. O kesinlikle, bir gün ayaklarımın bastığı şu topraklara hakim olacak dedi. Sonra Rasulullah'ın (sav) mektubunu getirtip okudu. İçinde şunlar yazıyordu: "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın Rasulü Muhammed'den Rum kralı Herakleios'a. Hidayete uyanlara selam olsun. Seni İslam'a davet ediyorum. İslam'a gir ki kurtuluşa eresin. İslam'a gir ki Allah sana iki kere sevap versin. Eğer kabul etmezsen halkının vebalini de boynunda taşırsın." "Ey kitap ehli! Aramızdaki ortak bir söze gelin: Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim. Şahit olun ki biz Müslümanlardanız." (Ali İmran, 64). Mektubu okumayı bitirince etrafındakiler söylenmeye başladılar, gürültü oluştu. Bizim çıkarılmamız emredildi. Çıktığımız esnada arkadaşlarıma; İbn Ebu Kebşe'nin meselesi iyice büyüdü. Roma kralı bile ondan korkuyor dedim. Rasulullah'ın (sav) zafere kavuşacağı konusunda kesin kanaat besliyordum. Ta ki Allah bana İslam'ı nasip etti.


    Öneri Formu
2599 M004607 Müslim, Cihad ve Siyer, 74

Bize Humeyd b. Mesade el-Basrî, ona Bişr b. Mufaddal, ona el-Cüreyrî, ona Abdurrahman b. Ebu Bekre, ona babası (Ebu Bekre) (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) “büyük günahların en büyüğünü size haber vereyim mi” buyurdu. Sahabe de “Evet, ey Allah'ın Rasulü” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) “Allah'a ortak koşmak ve anne-babaya isyan etmektir” buyurdu, ardından arkasına yaslanmış iken oturdu ve “bir de yalan yere şahitlik etmek ya da yalan söylemek” dedi. Bu son sözü o kadar çok tekrar etti ki, artık biz “keşke sükut buyursa” demeye başladık." [Ebu İsa der ki: Bu hadis hasen-garib-sahih bir hadistir.]


    Öneri Formu
18378 T003019 Tirmizi,Tefsîru'l-Kur'ân, 4

Bize Said b. Amir, ona Saîd [Ebu Arûbe], ona Katâde [b. Diâme], ona Salih Ebu'l-Halil, ona Abdullah b. Haris, ona da Hakim b. Hizam'ın haber verdiğine göre Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştur: "Satıcı ile alıcı birbirlerinden ayrılmadıkları sürece (alışverişten) vazgeçme hakkına sahiptirler. Eğer doğru söyler ve (şayet bir kusur varsa bunu) açıklarlarsa bu alışverişlerinde bereket bulurlar. Şayet yalan söyler ve var olan bir ayıbı gizlerlerse alışverişlerinde bereket olmaz."


    Öneri Formu
44846 DM002589 Darimi, Buy'u, 15

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb o ikisine İbn Nümeyr (T) Bize Kuteybe b. Said ve İshak b. İbrahim, onlara Cerir (T) Bize Ebu Küreyb, ona Ebu Üsame, Hepsine Hişam b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Süfyan b. Abdullah es-Sekafi'nin şöyle rivayet etmiştir: "(Hz. Peygamber'e) 'Ey Allah'ın Elçisi! Bana İslâm hakkında öyle bir söz söyle ki, senden sonra başkasına herhangi bir soru sormak zorunda kalmamayım' dedim. Üsame'nin rivayetinde 'senden başkasına' şeklindedir. Hz. Peygamber (sav); 'Allah'a iman ettim de ve dosdoğru ol.' buyurdu."


    Öneri Formu
279235 M000159-4 Müslim, İman, 62


    Öneri Formu
852 M000293 Müslim, İman, 171

Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, ona Ebu Üsame, ona el-'Ameş, ona Amr b. Mürra, ona Said b. Müseyyeb, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "En yakın akrabalarını ve onlardan sana en sevimli olanları uyar" ayeti indiğinde Rasulullah (sav) çıkıp Safa Tepesi'ne tırmanıp "baskın var!" diye seslendi. “Seslenen de kim?” dediler. “Muhammed” dediler ve Hz. Peygamber'in (sav) yanına toplandılar. Hz. Peygamber (sav) "ey falanca oğulları, filanca oğulları, falan oğulları, ey Abdümenâf oğulları, ey Abdülmuttalib oğulları!" dedi. Yanına geldiler. Nebî (sav) " şu dağın eteğinden süvarilerin çıkıp (baskın vermek üzere geldiğini) size haber versem beni doğrular mısınız?" buyurdu. “Senin yalan söylediğini görmedik” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Ben sizleri pek yakın olan şiddetli bir azap ile uyarıyorum!" buyurdu. Ebu Leheb; “kahrolasıca! Bizi bunun için mi topladın” dedikten sonra kalkıp gitti. Ardından bu (Tebbet) Suresi "Ebu Leheb'in eli kurusun! Nitekim kurudu da!" indi. A'meş, sureyi sonuna kadar okudu.


Açıklama: "En yakın akrabalarını ve onlardan sana en sevimli olanları uyar" ifadesi için bk. Vellevî, Zehîratü'l-'ukbâ, V, 441.

    Öneri Formu
1464 M000508 Müslim, İman, 355

O inkâr edenler Zikr'i (Kur'an'ı) işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirivereceklerdi. Hâla da (kin ve hasetlerinden:) "Hiç şüphe yok o bir delidir" derler.


    Öneri Formu
58932 KK68/51 Kalem, 68, 51


    Öneri Formu
34070 D004990 Ebu Davud, Edeb, 80


    Öneri Formu
34071 D004991 Ebu Davud, Edeb, 80