Bana Ebu Tahir Ahmed b. Amr b. Serh ve Harmele b. Yahya, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Aziz ve Celil Allah der ki: Ademoğlu dehre (zamana) sövüyor. Halbuki dehr benim. Gece ve gündüz benim kudretim altındadır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6509, M005862
Hadis:
حَدَّثَنِى أَبُو الطَّاهِرِ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ سَرْحٍ وَحَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى قَالاَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالَ قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ: "قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يَسُبُّ ابْنُ آدَمَ الدَّهْرَ وَأَنَا الدَّهْرُ بِيَدِىَ اللَّيْلُ وَالنَّهَارُ."
Tercemesi:
Bana Ebu Tahir Ahmed b. Amr b. Serh ve Harmele b. Yahya, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Aziz ve Celil Allah der ki: Ademoğlu dehre (zamana) sövüyor. Halbuki dehr benim. Gece ve gündüz benim kudretim altındadır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Elfâz mine'l-edeb ve gayrihâ 5862, /951
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ebu Hafs Harmele b. Yahya et-Tücibi (Harmele b. Yahya b. Abdullah)
Konular:
KTB ZAMAN FENOMENİ
Küfretmek, zamana veya dehre sövmek
Bize İshak b. İbrahim ve İbn Ebu Ömer, o ikisine Süfyan, ona Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Aziz ve Celil Allah der ki: Ademoğlu dehre (zamana) sövüyor. Halbuki dehr benim. Gece ve gündüz benim kudretim altındadır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6510, M005863
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ وَابْنُ أَبِى عُمَرَ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ أَبِى عُمَرَ - قَالَ إِسْحَاقُ أَخْبَرَنَا وَقَالَ ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ ابْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يُؤْذِينِى ابْنُ آدَمَ يَسُبُّ الدَّهْرَ وَأَنَا الدَّهْرُ أُقَلِّبُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ."
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim ve İbn Ebu Ömer, o ikisine Süfyan, ona Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Aziz ve Celil Allah der ki: Ademoğlu dehre (zamana) sövüyor. Halbuki dehr benim. Gece ve gündüz benim kudretim altındadır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Elfâz mine'l-edeb ve gayrihâ 5863, /951
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Ebu Ömer el-Adenî (Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer)
Konular:
KTB ZAMAN FENOMENİ
Küfretmek, zamana veya dehre sövmek
وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ هِشَامٍ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ "لاَ تَسُبُّوا الدَّهْرَ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الدَّهْرُ."
Bize Züheyr b. Harb, ona Cerir, ona Hişam, ona İbn Sirin, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Dehre (zamana) sövmeyin. Çünkü dehr, Allah'tır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6515, M005866
Hadis:
وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ هِشَامٍ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ "لاَ تَسُبُّوا الدَّهْرَ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الدَّهْرُ."
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona Cerir, ona Hişam, ona İbn Sirin, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Dehre (zamana) sövmeyin. Çünkü dehr, Allah'tır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Elfâz mine'l-edeb ve gayrihâ 5866, /951
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
3. Ebu Abdullah Hişam b. Hassan el-Ezdi (Hişam b. Hassan)
4. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
5. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
KTB ZAMAN FENOMENİ
Küfretmek, zamana veya dehre sövmek
Bize Haccac b. Şair, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Eyyüb, ona İbn Sirin, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Sizden birisi dehre (zamana) sövmesin. Çünkü dehr, Allah'tır. Yine sizden birisi üzüme kerm demesin. Çünkü kerm (asalet sahibi), Müslüman kişidir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6516, M005867
Hadis:
حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ الشَّاعِرِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنْ أَيُّوبَ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ يَسُبُّ أَحَدُكُمُ الدَّهْرَ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الدَّهْرُ وَلاَ يَقُولَنَّ أَحَدُكُمْ لِلْعِنَبِ الْكَرْمَ. فَإِنَّ الْكَرْمَ الرَّجُلُ الْمُسْلِمُ."
Tercemesi:
Bize Haccac b. Şair, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Eyyüb, ona İbn Sirin, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Sizden birisi dehre (zamana) sövmesin. Çünkü dehr, Allah'tır. Yine sizden birisi üzüme kerm demesin. Çünkü kerm (asalet sahibi), Müslüman kişidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Elfâz mine'l-edeb ve gayrihâ 5867, /951
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Haccac b. Şair (Haccac b. Yusuf b. Haccac)
Konular:
Ahlak, söylenilmemesi gereken söz
KTB ZAMAN FENOMENİ
Küfretmek, zamana veya dehre sövmek
Bize İshak b. İbrahim ve İbn Ebu Ömer, o ikisine Süfyan, ona Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Aziz ve Celil Allah der ki: Ademoğlu dehre (zamana) sövüyor. Halbuki dehr benim. Gece ve gündüz benim kudretim altındadır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279471, M005863-2
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ وَابْنُ أَبِى عُمَرَ - وَاللَّفْظُ لاِبْنِ أَبِى عُمَرَ - قَالَ إِسْحَاقُ أَخْبَرَنَا وَقَالَ ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ ابْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يُؤْذِينِى ابْنُ آدَمَ يَسُبُّ الدَّهْرَ وَأَنَا الدَّهْرُ أُقَلِّبُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ » .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim ve İbn Ebu Ömer, o ikisine Süfyan, ona Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Aziz ve Celil Allah der ki: Ademoğlu dehre (zamana) sövüyor. Halbuki dehr benim. Gece ve gündüz benim kudretim altındadır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Elfâz mine'l-edeb ve gayrihâ 5863, /951
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
KTB ZAMAN FENOMENİ
Küfretmek, zamana veya dehre sövmek
Bana Ebu Tahir Ahmed b. Amr b. Serh ve Harmele b. Yahya, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Aziz ve Celil Allah der ki: Ademoğlu dehre (zamana) sövüyor. Halbuki dehr benim. Gece ve gündüz benim kudretim altındadır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279472, M005862-2
Hadis:
حَدَّثَنِى أَبُو الطَّاهِرِ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ سَرْحٍ وَحَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى قَالاَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالَ قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يَسُبُّ ابْنُ آدَمَ الدَّهْرَ وَأَنَا الدَّهْرُ بِيَدِىَ اللَّيْلُ وَالنَّهَارُ » .
Tercemesi:
Bana Ebu Tahir Ahmed b. Amr b. Serh ve Harmele b. Yahya, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Aziz ve Celil Allah der ki: Ademoğlu dehre (zamana) sövüyor. Halbuki dehr benim. Gece ve gündüz benim kudretim altındadır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Elfâz mine'l-edeb ve gayrihâ 5862, /951
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ebu Tahir Ahmed b. Amr el-Kuraşî (Ahmed b. Amr b. Abdullah)
Konular:
KTB ZAMAN FENOMENİ
Küfretmek, zamana veya dehre sövmek
حَدَّثَنَا الْمَكِّىُّ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ - هُوَ ابْنُ أَبِى هِنْدٍ - عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نِعْمَتَانِ مَغْبُونٌ فِيهِمَا كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ ، الصِّحَّةُ وَالْفَرَاغُ » . قَالَ عَبَّاسٌ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا صَفْوَانُ بْنُ عِيسَى عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِنْدٍ عَنْ أَبِيهِ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ .
Bize Mekkî b. İbrahim, ona Abdullah b. Saîd b. Ebu Hind, ona Babası (Saîd b. Ebu Hind), ona da İbn Abbas'ın (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İnsanların pek çoğunun değerlendirme konusunda aldandığı iki nimet vardır: Sağlık ve boş vakit"
[Bize Abbâs el-Anberî, ona Safvân b. İsâ, ona Abdullah b. Saîd b. Ebu Hind, ona Babası (Saîd b. Ebu Hind), ona da İbn Abbas bu hadisin bir benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23206, B006412
Hadis:
حَدَّثَنَا الْمَكِّىُّ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ - هُوَ ابْنُ أَبِى هِنْدٍ - عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نِعْمَتَانِ مَغْبُونٌ فِيهِمَا كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ ، الصِّحَّةُ وَالْفَرَاغُ » . قَالَ عَبَّاسٌ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا صَفْوَانُ بْنُ عِيسَى عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِنْدٍ عَنْ أَبِيهِ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ .
Tercemesi:
Bize Mekkî b. İbrahim, ona Abdullah b. Saîd b. Ebu Hind, ona Babası (Saîd b. Ebu Hind), ona da İbn Abbas'ın (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İnsanların pek çoğunun değerlendirme konusunda aldandığı iki nimet vardır: Sağlık ve boş vakit"
[Bize Abbâs el-Anberî, ona Safvân b. İsâ, ona Abdullah b. Saîd b. Ebu Hind, ona Babası (Saîd b. Ebu Hind), ona da İbn Abbas bu hadisin bir benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.]
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
نِعْمَتَانِ مَغْبُونٌ فِيهِمَا كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ الصِّحَّةُ وَالْفَرَاغُ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Rikâk 1, 2/562
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Said b. Ebu Hind el-Fezari (Said b. Ebu Hind)
3. Ebu Bekir Abdullah b. Said el-Fezari (Abdullah b. Said b. Ebu Hind)
4. Ebu Seken Mekkî b. İbrahim el-Hanzalî (Mekkî b. İbrahim b. Beşir b. Ferkad)
Konular:
KTB ZAMAN FENOMENİ
KTB, TIBB-I NEBEVİ
SAĞLIK, ÖNEMİ VE KORUNMASI
Sağlık, sağlık nimettir
Zaman, vakti değerlendirmek
Bize Süveyd b. Said, ona Hafs İbn Meysere es-Sanânî, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih Zekvan, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) 'Altın ve gümüşe sahip olan bir kimse, onların hakkını (zekatını) vermezse, kıyamet günü, bu altın ve gümüş ateşten levhalar haline getirilir, cehennem ateşinde kızdırılır ve o kişinin böğrü, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır. Bunlar soğudukça, süresi elli bin yıl olan, bir gün içerisinde, bu işlem tekrar edilir ve bu durum, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme giden yolunu göreceği vakte kadar devam eder' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya develerin durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Develere sahip olan bir kimse, o develerin hakkını (zekatını) -ki suya geldikleri gün onları sağmak da onlardaki haklardandır- ödemezse, o kimse kıyamet gününde, onların önünde, düz, sert ve taşsız bir araziye yatırılır, sonra develer en semiz ve en eksiksiz halleriyle getirilir; hiçbir yavrusu eksik olmaz. Sonra o develer, o kişiyi ayaklarıyla ezer, ağızlarıyla ısırır. İlk gelenleri üzerinden geçtikten sonra, son gelenleri ona geri döndürülür ve bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya sığırlar ve koyunlar ne olacak?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Sığır ve koyun sahibi olan kimse, onların hakkını (zekatını) ödemezse, mutlaka kıyamet gününde, onların önünde, geniş bir düzlükte yatırılır, sonra sığır ve koyunlar eksiksiz olarak getirilir. İçlerinde çarpık boynuzlu, boynuzsuz ve kırık boynuzlu bulunmaz. Bunlar boynuzlarıyla ona toslar, toynaklarıyla onu çiğnerler. Onların ilkleri, onun üzerinden her geçtikçe bu sefer sonlardakiler de gelip tekrar onun üzerinden geçerler. Bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya atların durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Atlar üç türlüdür; bir adam için vebal, bir adam için bir örtü, bir adam için de bir ecirdir. Atların kendisi için vebal olduğu kişi, riyakârlık, övünmek ve İslam ehline karşı düşmanlık olarak at bağlayıp besleyen kişidir. Bu adam için at bir vebaldir. Kendisi için atların örtü olduğu kimse ise onları Allah yolunda bağlamakla birlikte, onların sırtlarında ve kendilerinde Allah’ın hakkını da unutmayan kimsedir. İşte bu kişi için at bir örtüdür. Atların kendisi için ecir olduğu kimselere gelince; atı Allah yolunda İslam ehli için bir merada yahut bir bahçede bağlayıp besleyen kişidir. O mera yahut bahçeden her ne yerse mutlaka onun yedikleri sayısınca o kimseye hasenat yazılır, pislikleri ve sidikleri sayısınca da ona hasenat yazılır. At, yularını koparıp da bir ya da iki yüksek tepeyi aşsa da mutlaka bıraktığı izleri ve pislikleri sayısınca, ona hasenat yazılır. Sahibi onu alıp, sulama niyeti olmaksızın, bir ırmağın kenarına götürse, at da oradan içse, mutlaka Allah ona içtiği kadar hasenat yazar' buyurdu."
"Kendisine 'Peki, ey Allah'ın Rasulü! Ya eşekler?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah eşekler hakkında, bana şu biricik ve oldukça geniş anlamlı ayetten başka bir şey indirmemiştir: 'Kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyorsa onu görecektir, kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapıyorsa onu görecektir'(Zilzal, 99/7-8). buyurdu."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3803, M002290
Hadis:
وَحَدَّثَنِى سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا حَفْصٌ - يَعْنِى ابْنَ مَيْسَرَةَ الصَّنْعَانِىَّ - عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ أَنَّ أَبَا صَالِحٍ ذَكْوَانَ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "مَا مِنْ صَاحِبِ ذَهَبٍ وَلاَ فِضَّةٍ لاَ يُؤَدِّى مِنْهَا حَقَّهَا إِلاَّ إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ صُفِّحَتْ لَهُ صَفَائِحَ مِنْ نَارٍ فَأُحْمِىَ عَلَيْهَا فِى نَارِ جَهَنَّمَ فَيُكْوَى بِهَا جَنْبُهُ وَجَبِينُهُ وَظَهْرُهُ كُلَّمَا بَرَدَتْ أُعِيدَتْ لَهُ فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ الْعِبَادِ فَيُرَى سَبِيلُهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالإِبِلُ قَالَ "وَلاَ صَاحِبُ إِبِلٍ لاَ يُؤَدِّى مِنْهَا حَقَّهَا وَمِنْ حَقِّهَا حَلَبُهَا يَوْمَ وِرْدِهَا إِلاَّ إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ بُطِحَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ أَوْفَرَ مَا كَانَتْ لاَ يَفْقِدُ مِنَهَا فَصِيلاً وَاحِدًا تَطَؤُهُ بِأَخْفَافِهَا وَتَعَضُّهُ بِأَفْوَاهِهَا كُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ أُولاَهَا رُدَّ عَلَيْهِ أُخْرَاهَا فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ الْعِبَادِ فَيُرَى سَبِيلُهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالْبَقَرُ وَالْغَنَمُ قَالَ "وَلاَ صَاحِبُ بَقَرٍ وَلاَ غَنَمٍ لاَ يُؤَدِّى مِنْهَا حَقَّهَا إِلاَّ إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ بُطِحَ لَهَا بِقَاعٍ قَرْقَرٍ لاَ يَفْقِدُ مِنْهَا شَيْئًا لَيْسَ فِيهَا عَقْصَاءُ وَلاَ جَلْحَاءُ وَلاَ عَضْبَاءُ تَنْطِحُهُ بِقُرُونِهَا وَتَطَؤُهُ بِأَظْلاَفِهَا كُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ أُولاَهَا رُدَّ عَلَيْهِ أُخْرَاهَا فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ حَتَّى يُقْضَى بَيْنَ الْعِبَادِ فَيُرَى سَبِيلُهُ إِمَّا إِلَى الْجَنَّةِ وَإِمَّا إِلَى النَّارِ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالْخَيْلُ قَالَ "الْخَيْلُ ثَلاَثَةٌ هِىَ لِرَجُلٍ وِزْرٌ وَهِىَ لِرَجُلٍ سِتْرٌ وَهِىَ لِرَجُلٍ أَجْرٌ فَأَمَّا الَّتِى هِىَ لَهُ وِزْرٌ فَرَجُلٌ رَبَطَهَا رِيَاءً وَفَخْرًا وَنِوَاءً عَلَى أَهْلِ الإِسْلاَمِ فَهِىَ لَهُ وِزْرٌ وَأَمَّا الَّتِى هِىَ لَهُ سِتْرٌ فَرَجُلٌ رَبَطَهَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ لَمْ يَنْسَ حَقَّ اللَّهِ فِى ظُهُورِهَا وَلاَ رِقَابِهَا فَهِىَ لَهُ سِتْرٌ وَأَمَّا الَّتِى هِىَ لَهُ أَجْرٌ فَرَجُلٌ رَبَطَهَا فِى سَبِيلِ اللَّهِ لأَهْلِ الإِسْلاَمِ فِى مَرْجٍ وَرَوْضَةٍ فَمَا أَكَلَتْ مِنْ ذَلِكَ الْمَرْجِ أَوِ الرَّوْضَةِ مِنْ شَىْءٍ إِلاَّ كُتِبَ لَهُ عَدَدَ مَا أَكَلَتْ حَسَنَاتٌ وَكُتِبَ لَهُ عَدَدَ أَرْوَاثِهَا وَأَبْوَالِهَا حَسَنَاتٌ وَلاَ تَقْطَعُ طِوَلَهَا فَاسْتَنَّتْ شَرَفًا أَوْ شَرَفَيْنِ إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ عَدَدَ آثَارِهَا وَأَرْوَاثِهَا حَسَنَاتٍ وَلاَ مَرَّ بِهَا صَاحِبُهَا عَلَى نَهْرٍ فَشَرِبَتْ مِنْهُ وَلاَ يُرِيدُ أَنْ يَسْقِيَهَا إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ عَدَدَ مَا شَرِبَتْ حَسَنَاتٍ." قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَالْحُمُرُ قَالَ "مَا أُنْزِلَ عَلَىَّ فِى الْحُمُرِ شَىْءٌ إِلاَّ هَذِهِ الآيَةُ الْفَاذَّةُ الْجَامِعَةُ ( فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ* وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ)."
Tercemesi:
Bize Süveyd b. Said, ona Hafs İbn Meysere es-Sanânî, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih Zekvan, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) 'Altın ve gümüşe sahip olan bir kimse, onların hakkını (zekatını) vermezse, kıyamet günü, bu altın ve gümüş ateşten levhalar haline getirilir, cehennem ateşinde kızdırılır ve o kişinin böğrü, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır. Bunlar soğudukça, süresi elli bin yıl olan, bir gün içerisinde, bu işlem tekrar edilir ve bu durum, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme giden yolunu göreceği vakte kadar devam eder' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya develerin durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Develere sahip olan bir kimse, o develerin hakkını (zekatını) -ki suya geldikleri gün onları sağmak da onlardaki haklardandır- ödemezse, o kimse kıyamet gününde, onların önünde, düz, sert ve taşsız bir araziye yatırılır, sonra develer en semiz ve en eksiksiz halleriyle getirilir; hiçbir yavrusu eksik olmaz. Sonra o develer, o kişiyi ayaklarıyla ezer, ağızlarıyla ısırır. İlk gelenleri üzerinden geçtikten sonra, son gelenleri ona geri döndürülür ve bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya sığırlar ve koyunlar ne olacak?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Sığır ve koyun sahibi olan kimse, onların hakkını (zekatını) ödemezse, mutlaka kıyamet gününde, onların önünde, geniş bir düzlükte yatırılır, sonra sığır ve koyunlar eksiksiz olarak getirilir. İçlerinde çarpık boynuzlu, boynuzsuz ve kırık boynuzlu bulunmaz. Bunlar boynuzlarıyla ona toslar, toynaklarıyla onu çiğnerler. Onların ilkleri, onun üzerinden her geçtikçe bu sefer sonlardakiler de gelip tekrar onun üzerinden geçerler. Bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu."
"Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya atların durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Atlar üç türlüdür; bir adam için vebal, bir adam için bir örtü, bir adam için de bir ecirdir. Atların kendisi için vebal olduğu kişi, riyakârlık, övünmek ve İslam ehline karşı düşmanlık olarak at bağlayıp besleyen kişidir. Bu adam için at bir vebaldir. Kendisi için atların örtü olduğu kimse ise onları Allah yolunda bağlamakla birlikte, onların sırtlarında ve kendilerinde Allah’ın hakkını da unutmayan kimsedir. İşte bu kişi için at bir örtüdür. Atların kendisi için ecir olduğu kimselere gelince; atı Allah yolunda İslam ehli için bir merada yahut bir bahçede bağlayıp besleyen kişidir. O mera yahut bahçeden her ne yerse mutlaka onun yedikleri sayısınca o kimseye hasenat yazılır, pislikleri ve sidikleri sayısınca da ona hasenat yazılır. At, yularını koparıp da bir ya da iki yüksek tepeyi aşsa da mutlaka bıraktığı izleri ve pislikleri sayısınca, ona hasenat yazılır. Sahibi onu alıp, sulama niyeti olmaksızın, bir ırmağın kenarına götürse, at da oradan içse, mutlaka Allah ona içtiği kadar hasenat yazar' buyurdu."
"Kendisine 'Peki, ey Allah'ın Rasulü! Ya eşekler?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah eşekler hakkında, bana şu biricik ve oldukça geniş anlamlı ayetten başka bir şey indirmemiştir: 'Kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyorsa onu görecektir, kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapıyorsa onu görecektir'(Zilzal, 99/7-8). buyurdu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2290, /382
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Amr Hafs b. Meysere el-Ukaylî (Hafs b. Meysere)
5. Ebu Muhammed Süveyd b. Saîd el-Herevî (Süveyd b. Saîd b. Sehl b. Şehriyâr)
Konular:
Hayvanlar, At Beslemek, etinden, sütünden vs. faydalanmak
Hayvanlar, Eşek ile ilgili her şey
KTB ZAMAN FENOMENİ
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, vermemenin cezası
Zekat, vermeyenin hali
Bize Humeydî, ona Süfyân, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah buyuruyor ki: Âdem oğlu dehre (zamana) söverek bana eziyet ediyor. Hâlbuki dehr (zamanı yaratan) benim."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30466, B007491
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحُمَيْدِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا الزُّهْرِىُّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « قَالَ اللَّهُ تَعَالَى يُؤْذِينِى ابْنُ آدَمَ ، يَسُبُّ الدَّهْرَ وَأَنَا الدَّهْرُ ، بِيَدِى الأَمْرُ ، أُقَلِّبُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ » .
Tercemesi:
Bize Humeydî, ona Süfyân, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah buyuruyor ki: Âdem oğlu dehre (zamana) söverek bana eziyet ediyor. Hâlbuki dehr (zamanı yaratan) benim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tevhid 35, 2/767
Senetler:
()
Konular:
KTB ZAMAN FENOMENİ
Küfretmek, zamana veya dehre sövmek
حَدَّثَنَا الْمَكِّىُّ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ - هُوَ ابْنُ أَبِى هِنْدٍ - عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نِعْمَتَانِ مَغْبُونٌ فِيهِمَا كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ ، الصِّحَّةُ وَالْفَرَاغُ » . قَالَ عَبَّاسٌ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا صَفْوَانُ بْنُ عِيسَى عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِنْدٍ عَنْ أَبِيهِ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ .
Bize Mekkî b. İbrahim, ona Abdullah b. Saîd b. Ebu Hind, ona Babası (Saîd b. Ebu Hind), ona da İbn Abbas'ın (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İnsanların pek çoğunun değerlendirme konusunda aldandığı iki nimet vardır: Sağlık ve boş vakit"
[Bize Abbâs el-Anberî, ona Safvân b. İsâ, ona Abdullah b. Saîd b. Ebu Hind, ona Babası (Saîd b. Ebu Hind), ona da İbn Abbas bu hadisin bir benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
285891, B006412-2
Hadis:
حَدَّثَنَا الْمَكِّىُّ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ - هُوَ ابْنُ أَبِى هِنْدٍ - عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نِعْمَتَانِ مَغْبُونٌ فِيهِمَا كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ ، الصِّحَّةُ وَالْفَرَاغُ » . قَالَ عَبَّاسٌ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا صَفْوَانُ بْنُ عِيسَى عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِنْدٍ عَنْ أَبِيهِ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ .
Tercemesi:
Bize Mekkî b. İbrahim, ona Abdullah b. Saîd b. Ebu Hind, ona Babası (Saîd b. Ebu Hind), ona da İbn Abbas'ın (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İnsanların pek çoğunun değerlendirme konusunda aldandığı iki nimet vardır: Sağlık ve boş vakit"
[Bize Abbâs el-Anberî, ona Safvân b. İsâ, ona Abdullah b. Saîd b. Ebu Hind, ona Babası (Saîd b. Ebu Hind), ona da İbn Abbas bu hadisin bir benzerini Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Rikâk 1, 2/562
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Said b. Ebu Hind el-Fezari (Said b. Ebu Hind)
3. Ebu Bekir Abdullah b. Said el-Fezari (Abdullah b. Said b. Ebu Hind)
4. Ebu Muhammed Safvân b. İsa el-Kuraşî (Safvân b. İsa)
5. Abbas b. Abdulazim el-Anberi (Abbas b. Abdulazim b. İsmail)
Konular:
KTB ZAMAN FENOMENİ
KTB, TIBB-I NEBEVİ
SAĞLIK, ÖNEMİ VE KORUNMASI
Sağlık, sağlık nimettir
Zaman, vakti değerlendirmek