87 Kayıt Bulundu.
Bize İbnu's-Serh ile Saîd b. Mansur ve Müsedded, onlara Süfyan, ona Mansur el-Hacebî, ona dayısı, ona da annesi Safiyye bt. Şeybe şöyle demiştir: Ben Eslemiyye'yi şöyle derken işittim: Ben Osman'a, Rasulullah (sav) seni çağırdığında ne dedi? diye sordum. Cevaben dedi ki: Rasulullah bana, "ben sana iki boynuzu örtmeni söylemeyi unutmuşum. Çünkü Kâbe'de namaz kılanı meşgul edecek bir şeyin bulunmaması gerekir," buyurdu. [Ravi İbnu's-Serh dedi ki: (Burada Mansur'un) dayım diye bahsettiği kişini adı Müsâfi b. Şeybe'dir.]
Açıklama: Bu olay Mekke fethi sırasında cereyan etti. Söz konusu “iki boynuz”, Kâbe’nin içinde bulunan ve Hz. İsmail’in yerine kesilen koçun boynuzları idi. Namaz kılan kişinin meşgul edilmemesi için Hz. Peygamber onun örtülmesini istedi. Önceden unutmuş olması, Peygamberlik görevini ihlâl etmez, çünkü o, tebliğ görevine dahil değildi. Bu hadis meçhul bir senetle rivayet edilmiştir. el-Eslemiye diye kaydedilen Eslem’li kadının kim olduğu bilinmemektedir
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Said, ona da Ebu Şureyh şöyle rivayet etmiştir: Amr b. Said Mekke'ye ordu gönderdiği sırada, Ebu Şüreyh el-Adevî ona şöyle dedi: Ey Emir, Mekke'nin fethinin ertesi günü Peygamber'in (sav) ayağa kalkıp söylediği bir sözü sana bildirmeme müsaade et. O hutbeyi şu iki kulağım işitti, kalbim belledi, söyleyeni de söylemekte bulunduğu anda gözlerim gördü. Peygamber (sav), Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, şöyle buyurdu: "Muhakkak ki, Mekke'yi dokunulmaz kılan insanlar değil bizzat Allah'tır. Bundan dolayı Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimsenin Mekke'de kan dökmesi ve Mekke'deki herhangi bir ağacı kesmesi helal olmaz. Şayet herhangi bir kimse, Peygamber (sav) burada savaştı, diye ruhsatı tercih edecek olursa, ona “Allah yalnız Rasulü'ne izin vermiştir, size izin vermemiştir” deyiniz. Bana da sadece bir günün bir saati içinde izin verdi. Ondan sonra bu gün artık dünkü dokunulmazlığı geri gelmiştir. Bu dediklerimi burada hazır bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsin." Bu sözlerinden sonra Ebu Şurayh'a “Amr ne dedi?” diye soruldu, o da cevaben şöyle dedi: Amr bana “Ey Ebu Şurayh, ben bunları senden daha çok bilirim. Ama Harem hiçbir asiyi, eli kanlı bir katili ve kanundan kaçan bir caniyi kurtaramaz” dedi.
Bize Ebu Numân, ona Hammâd b. Zeyd, ona Amr b. Dînâr ve Ubeydullah b. Ebu Yezîd şöyle demişlerdir: Hz. Peygamber (sav) zamanında Kâbe'nin etrafında duvar yoktu. İnsanlar Kâbe'nin etrafında namaz kılarlardı. Nihayet Ömer halife olunca, Kâbe'nin etrafına bir duvar inşa etti. Ubeydullah der ki: Kâbe'nin etrafındaki duvar kısaydı, İbn Zübeyir yükseltti.
Bize İsmail, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Salim b. Abdullah ona İbn Ebu Bekir, ona Abdullah b. Ömer, ona da Hz. Peygamber'in eşi Âişe (r.anhum) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "baksana, senin kavmin Kâbe'yi yeniden yaptı ama İbrahim'in temellerinden geri çekti" buyurdu. Ben de "Ey Allah'ın Rasulü, Kâbe'yi tekrar İbrahim'in temelleri üzerine oturtmaz mısın?" dedim. O'da "senin kavmin küfürden yeni çıkmış olmasaydı (yapardım)" buyurdu. Abdullah b. Ömer der ki: Şayet Âişe bu hadisi Rasulullah'tan işitmiş ise, o zaman, Rasulullah'ın Hıcr'i takip eden iki rüknü istilam etmemesi, Kâbe'nin İbrahim'in temelleri üzerine oturmamasından dolayıdır diye düşünüyorum.
Bize Ebu Numân, ona Hammâd b. Zeyd, ona Amr b. Dînâr ve Ubeydullah b. Ebu Yezîd şöyle demişlerdir: Hz. Peygamber (sav) zamanında Kâbe'nin etrafında duvar yoktu. İnsanlar Kâbe'nin etrafında namaz kılarlardı. Nihayet Ömer halife olunca, Kâbe'nin etrafına bir duvar inşa etti. Ubeydullah der ki: Kâbe'nin etrafındaki duvar kısaydı, İbn Zübeyir yükseltti.