2026 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyân, ona Amr b. Dinâr, ona Cabir b. Zeyd, ona da Abdullah b. Abbas'ın (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İzârı olmayan kimse sirval (don, şalvar) giysin; nalini (terliği) olmayan ise, mest giysin".
Açıklama: İzâr: Peştemal gibi belden aşağı bağlanan örtüye izar denir. Hz. Peygamber zamanında takım elbise iki parçadan oluşurdu. İhram gibi omuzdan aşağıya atılan yahut bağlanan parçaya rida, belden aşağıya bağlanan parçaya ise izar denirdi. Günümüzde hacca gidenlerin ihram niyetiyle belden aşağıya bağladıkları büyücek havlu izar adını alır. Kefende izâr parçası vardır. Erkeğin kefeni kamîs, izâr ve lifâfe adı verilen üç parça bezden oluşur. Kamîs boyun kısmından ayaklara kadar uzanan ve gömlek yerine geçen, izâr da don veya eteklik yerini tutan ve baştan ayağa kadar uzanan bir bezdir. Lifâfe ise sargı yerinde olup baştan ayağa kadar uzanarak baş ve ayak taraflarından düğümlenir. (Keskin, Mehmet, "Kefen", Türkiye Diyanet Vakfı İslân Ansiklopedisi (DİA), XXV, 184-185.) Sirvâl ise, göbek ile diz arasını yahut göbekten ayaklara kadar örten, ağı bol olan, bele bir uçkurla bağlanan geniş kesimli pijamaya, şalvara, pantolona benzeyen bir elbise çeşididir. Buna göre kısa olanı yani dizlere kadar uzananına iç don, uzun olanına ise şalvar gibi nitelenebilir. Sirvâl genellikle izârın altından giyilir. İzâr bulunmadığı takdirde tek başına da giyilebilir. Nalin: Hz. Peygamber zamanında insanların ayaklarına giydiği, terliğe, takunyaya benzeyen bir eşyadır.
Bize İsmail, ona Malik, ona Nâfi', ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etmiştir: Bir adam: 'Ey Allah’ın Elçisi, ihramlı bir kişi elbise olarak ne giyebilir?' diye sordu. Rasulullah (sav): “Gömlek, sarık, şalvar, bornoz ve mest giyemez. Ancak nalın (terlik, ayakkabı) bulamayacak olursa mest giysin; (ama) topuklarının altında kalacak şekilde (mestin konçlarını) kessin. Safran yahut vers (ala çehre çiçeği, Yemen safranı) ile boyanmış elbise de giymeyin.” diye cevap verdi.
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyan, ona Amr, ona Cabir b. Zeyd, ona da Abdullah b. Abbas (ra)'ın bildirdiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "(İhrâm'da) İzâr bulamayan kimse sirvâl (don, şalvar) giysin; nalin (terlik) bulamayan ise, mest giysin".
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Zührî, ona Salim, ona da babasının (Abdullah b. Ömer) bildirdiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "ihramlı kimse gömlek giyemez, sarık saramaz, şalvar, bornoz, safran ve vers (alaçehre çiçeği, Yemen safranı) ile boyanmış elbise giyemez. Ancak nalın (terlik, ayakkabı) bulamayacak olursa mest giysin; (ama) topuklarının altında kalacak şekilde (mestin konçlarını) kessin."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona da Abdullah b. Dînâr'ın naklettiğine göre, Abdullah b. Ömer (ra) şöyle demiştir: Rasûlullah (sav) ihrama giren kimseye safran veya vers (alaçehre çiçeği, Yemen safranı) ile boyanmış elbise giymesini yasakladı ve: "Nalin (terlik, ayakkabı) bulamayan kimse, mest giysin; (ama) topuklarının altında kalacak şekilde (mestin konçlarını) kessin." buyurdu.
Bize Amr b. Mansûr, ona Abdullah b. Recâ, ona Harb, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona da İmran b. Hıttan şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Abbas'a ipek giymenin hükmünü sordum, o da “Âişe'ye sor” dedi. Âişe'ye sordum, o da “Abdullah b. Ömer'e sor” dedi. İbn Ömer'e sordum, o da şöyle dedi: Ebu Hafs bana Rasûlullah'ın (sav) “Kim dünyada ipek elbise giyerse âhirette giyemez” buyurduğunu söyledi."
Bize Muhammrd b. Beşşâr, ona Muhammed, ona Şu'be, , ona Amr b. Dînâr, ona Cabir b. Zeyd, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) Arafat’ta konuşurken şöyle buyurmuştur: “(İhrama girmek için) İzâr bulamayan kimse şalvar giysin. Nalın (terlik, ayakkabı) bulamayan kimse ise mest giysin."