2026 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona et-Teymî, ona Ebu Osman şöyle demiştir: Biz Utbe ile birlikteyken Ömer (ra), Utbe'ye yazdığı mektupta, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bu dünyada hâlis ipek giyilmez, giyilirse, ahirette ondan hiçbir şey giyilmez." [Bize Hasen b. Ömer, ona Ma'mer, ona babası (Süleyman et-Teymî), ona da Ebu Osman rivayet etmiş, işaret ve orta parmağını göstermiştir.]
Bize Ömer b. Ali, ona Yahyâ, Yezîd, Mu'temir ve Bişr b. el-Mufaddal, onlara Ubeydullah, ona Nâfi, ona Saîd b. Ebu Hind, ona da Ebu Musa el-Eş'arî'nin (ra) bildirdiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz aziz ve celil olan Allah ümmetimin kadınlarına ipek elbise giymeyi ve altın ziynet kullanmayı helâl, erkeklerine ise haram kılmıştır."
Bize Ömer b. Ali, ona Yahyâ, Yezîd, Mu'temir ve Bişr b. el-Mufaddal, onlara Ubeydullah, ona Nâfi, ona Saîd b. Ebu Hind, ona da Ebu Musa el-Eş'arî'nin (ra) bildirdiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz aziz ve celil olan Allah ümmetimin kadınlarına ipek elbise giymeyi ve altın ziynet kullanmayı helâl, erkeklerine ise haram kılmıştır."
Bize Ömer b. Ali, ona Yahyâ, Yezîd, Mu'temir ve Bişr b. el-Mufaddal, onlara Ubeydullah, ona Nâfi, ona Saîd b. Ebu Hind, ona da Ebu Musa el-Eş'arî'nin (ra) bildirdiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz aziz ve celil olan Allah ümmetimin kadınlarına ipek elbise giymeyi ve altın ziynet kullanmayı helâl, erkeklerine ise haram kılmıştır."
Bize Ömer b. Ali, ona Yahyâ, Yezîd, Mu'temir ve Bişr b. el-Mufaddal, onlara Ubeydullah, ona Nâfi, ona Saîd b. Ebu Hind, ona da Ebu Musa el-Eş'arî'nin (ra) bildirdiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz aziz ve celil olan Allah ümmetimin kadınlarına ipek elbise giymeyi ve altın ziynet kullanmayı helâl, erkeklerine ise haram kılmıştır."
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim el-Hanzalî, o ikisine Cerir, ona Süleyman et-Teymî, ona da Ebu Osman şöyle demiştir: Utbe b. Ferkat ile birlikte iken bize Ömer'in (ra) mektubu geldi. Ömer'in bildirdiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İpeği ancak ahirette ondan nasibi olmayan kimseler giyer. Yalnız “şu kadarı” hariç." Ebu Osman (Şu kadarı hariç) ifadesini söylerken, işaret ve orta parmağını gösterdi ve “Taylasan kumaşlarını gördüğüm zaman, ipek olarak giyilmesine izin verilen miktarın, bu kumaşlar üzerindeki düğmeler kadar olduğu kanaatine vardım” dedi.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe (T) Bize Züheyr b. Harb, onlara İsmail b. Uleyye, ona Abdülaziz b. Suheyb, ona da Enes'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim dünyada ipek giyerse, ahirette giyemez."
Bize Müsedded, ona Yahya, ona et-Teymî, ona Ebu Osman şöyle demiştir: Biz Utbe ile birlikteyken Ömer (ra), Utbe'ye yazdığı mektupta, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bu dünyada hâlis ipek giyilmez, giyilirse, ahirette ondan hiçbir şey giyilmez." [Bize Hasen b. Ömer, ona Ma'mer, ona babası (Süleyman et-Teymî), ona da Ebu Osman rivayet etmiş, işaret ve orta parmağını göstermiştir.]
Bize Ali b. el-Ca'd, ona Şu'be, ona Ebu Zübyân Halife b. Ka'b, ona İbn Zübeyir, ona da Hz. Ömer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bu dünyada ipek giyinen kimse, ahirette onu giyemez." [Ebu Ma'mer, ona Abdulvâris, ona Yezîd, ona Muâze, oa Abdullah b. Zübeyir'in kızı Ümmü Amr, ona da Abdullah b. Zübeyir, ona da Ömer (ra) bu hadisi Rasûlullah'tan (sav) rivayet etmiştir.]
Bize Amr b. Osman b. Said el-Hımsî, ona Bakiyye, ona Bahîr, ona Halid b. Mikdam şöyle demiştir: Mikdam b. Madikerib, Amr b. el-Esved ve Kınnesrîn halkından olan Esedoğullarından bir kişi Muaviye b. Ebu Süfyan'a elçi olarak gelmişlerdi. Muaviye, Mikdâm'a “Hasan b. Ali'nin vefat ettiğini biliyor musun?” dedi. Mikdam hemen “inna lillâhi ve inna ileyhi râciun” dedi. Diğer kişi de Muaviye'ye “Sen bu hâdiseyi bir musibet olarak mı görüyorsun” dedi. Muaviye de “Rasulullah (sav) Hasan'ı kucağına koyup, 'bu bendendir, Hüseyin de Ali'dendir' buyurduğu halde ben bu hadiseyi niçin bir musibet olarak görmeyeyim” dedi. Esedoğullarından olan kişi de “bu olay, Allah'ın söndürdüğü bir kor parçasıdır” dedi. Mikdam da (Muaviye'ye hitaben) “Ben bugün seni öfkelendirmekten ve hoşuna gitmeyen şeyleri sana işittirmekten geri durmayacağım” dedi ve sonra da “Ey Muaviye! Eğer ben doğruyu söylersem beni tasdik et, eğer yalan söylersem o zaman da beni yalanla” dedi. Muaviye de “öyle yaparım” dedi. Mikdam “Allah aşkına söyle, sen Rasulullah'ın (sav) (erkeklere) altın takıyı yasakladığını bilir misin?” dedi. Muaviye “Evet” cevabını verdi. Mikdâd “Allah için söyle, Rasulullah'ın (sav) ipek giyinmeyi yasakladığını bilir misin?” Muâviye “Evet” dedi. Mikdâd “Allah için söyle, Rasulullah'ın (sav) yırtıcı hayvanların derilerini elbise olarak giymeyi ve o derilerin üzerine binmeyi yasakladığını bilir misin” dedi. Muâviye “Evet” karşılığını verdi. (Bunun üzerine Mikdam) “Allah'a yemin olsun ki ey Muaviye, ben bunların hepsini senin evinde gördüm” diye konuştu. Muaviye ise “Ey Mikdam, gerçekten anladım ki ben senin elinden asla kurtulamayacağım” dedi. Râvi der ki: Muaviye (Mikdam'ın) iki arkadaşına verilmesini emrettiğinden daha fazlasının Mikdam'a verilmesini emretti ve Mikdâm'ın oğlunun da iki yüz dinar (alanlar) arasına kaydedilmesini istedi. Mikdam bahşişleri arkadaşlarına dağıttı. Esedoğullarından olan kişi ise kimseye bir şey vermedi. Bu haber Muaviye'ye ulaşınca “Mikdam cömert bir insandır. (Bu yüzden) elini açtı, (elinde olanı arkadaşlarına dağıttı). Esed oğullarından olan kişi ise elindekileri çok iyi tutan (tutumlu) bir insandır” dedi.