134 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân, ona Zührî, ona Ebu Huzâme, ona da babası [Ya'mer] şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav)'a; '"Yâ Rasulallah, okuduğumuz rukyeler, kullandığımız ilaçlar, korunmak için yaptığımız bir takım şeyler Allah'ın kaderinden bir şeyi savabilir mi, ne dersiniz'' diye sordum. Peygamber (sav), ''onlar da Allah'ın kaderindendir'' buyurdu. Ebu İsa şöyle dedi: Bu hasen-sahih bir hadistir. Bize Said b. Abdurrahman, ona Süfyân, ona Zührî, ona İbn Ebu Huzâme, ona da babası, Peygamber'den (sav) benzeri bir hadis rivayet etmiştir. Bu da, hasen-sahih bir hadistir. Bu iki rivayet İbn Uyeyne'den rivayet edilmiş; bazıları Ebu Huzâme vasıtasıyla onun babasından, bazıları İbn Ebu Huzâme vasıtasıyla onun babasından, bazıları da (doğrudan) Ebu Huzâme'den rivayette bulunmuştur. İbn Uyeyne'den başka râviler, bu hadisi Zührî'den, o Ebu Huzâme'den, o da babasından rivayette bulunmuştur ki bu (tarik), daha sahihtir. Ebu Huzâme'nin babasından rivayette bulunduğu bu hadis dışında başka bir rivayetini bilmiyoruz.
Bize Said b. Abdurrahman el-Mahzûmî, ona Süfyân b. Uyeyne, ona İbn Ebu Huzâme, ona da babası [Ebu Huzâme b. Ya'mer] şöyle rivayet etmiştir: Bir adam Nebi'ye (sav) geldi ve '"Yâ Rasulallah, okuduğumuz rukyeler, kullandığımız ilaçlar, korunmak için yaptığımız bir takım şeyler Allah'ın kaderinden bir şeyi savabilir mi, ne dersiniz'' diye sordu. Peygamber (sav), ''onlar da Allah'ın kaderindendir'' buyurdu. Ebu İsa şöyle dedi: Bu, sadece ez-Zührî'nin hadisi ile bildiğimiz bir rivayettir. Daha pek çok kişi bu hadisi Süfyân'dan, o ez-Zührî'den, o Ebu Huzâme'den, o da babasından rivayet etmiştir ki, bu daha sahihtir. Aynı şekilde daha pek çok kişi (bu hadisi) ez-Zührî'den, o Ebu Huzâme'den, o da babasından rivayet etmiştir.
Bize Süfyan b. Veki’, ona Yahya b. Adem, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona el-Haris, ona da Ali’nin (ra) rivayet ettiğine göre; Nebi (sav), bir hastayı ziyaret ettiğinde şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifâ ver! Şifâ veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki (hasta üzerinde) hiçbir hastalık izi bırakmasın." Tirmizî: “Bu hadis hasendir” demiştir.
Bize Ahmed b. Mansur b. Seyyar, ona Osman b. Ömer, ona Şu‘be, ona Ebu Cafer el-Medenî, ona Umare b. Huzeyme b. Sabit, ona Osman b. Huneyf’in rivayet ettiğine göre gözü görmeyen bir adam Nebi’ye (sav) gelerek: Allah’a bana afiyet vermesi için dua et, dedi. Rasulullah (sav): "Dilersen senin için bunu erteleyeyim, böylesi senin için daha hayırlıdır. Dilersen de dua ederim", buyurdu. Adam: Dua buyur, dedi. Rasulullah (sav) o adama güzel bir şekilde abdest almasını, iki rekat namaz kılmasını ve şu duayı yapmasını emretti: “Allah’ım, ben senden rahmet nebisi Muhammed adına istiyor ve sana yöneliyorum, Ey Muhammed, ben senin ile bu ihtiyacımın görülmesi için Rabbime yöneldim. Allah’ım, benim bu ihtiyacımı gör. Allah’ım, sen onu benim hakkımda şefaatçi kıl.”
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Cerir, ona Mansur, ona Ebu Duhâ, ona Mesruk, ona da Aişe’nin (r.anha) rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav) hastayı ziyaret ettiğinde ona şöyle diyerek dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifâ ver! Şifâ veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Müslim, ona Mesruk, ona da Aişe’nin rivayet ettiğine göre; Nebi (sav) şu sözlerle sığınırdı: “Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın.” Nebi'nin (sav) vefatı ile neticelenen hastalığı sırasında durumu ağırlaşınca, elini tuttum, sıvazladım ve bu sözleri söyledim. Hemen elini elimden çekti, sonra şöyle dua etti: "Allahım beni bağışla ve beni Refîk-i a’lâ'ya (en yüce dosta/makama) ulaştır." dedi. (Aişe): 'Bu, O'dan (sav) en son işittiğim şeydi.'
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb, onlara Cerîr, ona Mansur, ona Ebüdduhâ, ona Mesruk, o da Aişe şöyle rivayet etti: Rasûlüllah (sav) bir hastaya (ziyaret için) geldiği zaman ona şöyle diyerek dua ederdi: Rasulullah (sav) bir hastaya (ziyaret için) geldiği zaman ona şöyle diyerek dua ederdi: “Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın.” Ebu Bekir'in rivayeti "ona dua etti" (mazi ve başında 'fe' harfiyle) ve “ve ente’ş-şâfî” (başında 'vav' harfiyle) şeklindedir.
Bize Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim, (İshak “ahberenâ” lafzıyla, Züheyr -hadisin lafzı Züheyr’e aittir-“haddesenâ” lafzıyla nakletmiştir), ona Cerîr, ona A’meş, ona Ebu Duha, ona Mesruk, ona da Aişe’nin rivayet ettiğine göre; Bizden bir kimse hastalandığı zaman Rasulullah (sav) onu sağ eliyle sıvazlar sonra da şöyle dua ederdi: “Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın.” Rasulullah (sav) hastalanıp ağırlaşınca ben de onun bize yaptığı gibi yapmak için elini tuttum. Hemen elini elimden çekti, sonra şöyle dua etti: “Allahım beni bağışla! Beni Refîk-i a’lâ (en yüce dost/makam) ile beraber kıl!” dedi. Ben (Aişe) bir bakayım, dedim. Bir de ne göreyim! Son nefesini vermişti!
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân, ona Zührî, ona Ebu Huzâme, ona da babası [Ya'mer] şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav)'a; '"Yâ Rasulallah, okuduğumuz rukyeler, kullandığımız ilaçlar, korunmak için yaptığımız bir takım şeyler Allah'ın kaderinden bir şeyi savabilir mi, ne dersiniz'' diye sordum. Peygamber (sav), ''onlar da Allah'ın kaderindendir'' buyurdu. Ebu İsa şöyle dedi: Bu hasen-sahih bir hadistir. Bize Said b. Abdurrahman, ona Süfyân, ona Zührî, ona İbn Ebu Huzâme, ona da babası, Peygamber'den (sav) benzeri bir hadis rivayet etmiştir. Bu da, hasen-sahih bir hadistir. Bu iki rivayet İbn Uyeyne'den rivayet edilmiş; bazıları Ebu Huzâme vasıtasıyla onun babasından, bazıları İbn Ebu Huzâme vasıtasıyla onun babasından, bazıları da (doğrudan) Ebu Huzâme'den rivayette bulunmuştur. İbn Uyeyne'den başka râviler, bu hadisi Zührî'den, o Ebu Huzâme'den, o da babasından rivayette bulunmuştur ki bu (tarik), daha sahihtir. Ebu Huzâme'nin babasından rivayette bulunduğu bu hadis dışında başka bir rivayetini bilmiyoruz.
Bize Kuteybe b. Said, ona Hatim b. İsmail, ona Ca'd b. Abdurrahman, ona da Saib b. Yezid şöyle rivayet etti: Teyzem beni Peygamber'e (sav) götürdü ve 'Ey Allah’ın Rasulü! kız kardeşimin oğlunun ağrısı var (rahatsız)' dedi. "Bunun üzerine O (sav) başımı sıvazladı ve benim için bereket dua buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) abdest aldı; ben de abdest aldığı sudan geriye kalanı içtim ve O'nun (sav) ardına durdum ve iki küreği arasındaki Peygamberlik mührüne baktım, keklik yumurtası büyüklüğündeydi." Ebu İsa dedi ki; Zirr: (Keklik) yumurtası demektir. Ebu İsa dedi ki; Bu konuda Selman, Kurre b. İyas el-Müzeni, Câbir b. Semure, Ebu Rimse, Büreyde el-Eslemi, Abdullah b. Sercis Amr b. Ahtab ve Ebu Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu isnadıyla hadis, hasen-sahih-garibtir.