137 Kayıt Bulundu.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın." Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir. Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. Amr b. Ebu Kays ile Buhari arasında inkita' vardır.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın." Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir. Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. İbrahim b. Tahman ile Buhari arasında inkita' vardır.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın." Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir. Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. Amr b. Ebu Kays ile Buhari arasında inkita' vardır.
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın." Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir. Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. Cerir b. Abdulhamid ile Buhari arasında inkita' vardır.
Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Amr b. Mürre, ona Yahya b. Cezzar, ona Abdullah'ın hanımı Zeynep'in kardeşinin oğlu, ona Abdullah'ın hanımı Zeynep, ona da Abdullah, Rasulullah'ı (sav) şöyle söylerken işittiğini rivayet etmiştir: "(İçerisinde sihre ya da küfre ihtimali bulunan anlaşılmaz sözleri) okuyarak (hasta) tedavi etmek, muska takmak ve (kadının kocası için yaptırdığı) sihre benzer şeyler yapmak şirktir." Bunun üzerine Zeyneb, şöyle dedi: Acaba Rasulullah (sav) bunu niçin söylüyor? Vallahi (benim) gözüm (bir ağrıdan dolayı) çapaklanıyordu. Ben de (tedavi için) falanca yahudiye gidip geliyordum (o da) bana okuyordu. (Bu sayede gözümün ağrısı) dindi. Abdullah ona (şöyle) söyledi: Bu şeytanın işinden başka bir şey değildir. (Şeytan seni buna inandırmak için senin) gözünü eliyle (devamlı) dürtüyor (ve onu ağrıtıyor). Sen (yahudinin yanına varıp da yahudi senin) gözüne okuyunca (şeytan elini) gözünden çekiyor. Oysa sadece Rasulullah'ın (sav) dediği gibi şöyle diyerek dua etmen sana yeter: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ الرُّقَى وَالتَّمَائِمَ وَالتِّوَلَةَ شِرْكٌ
Bize Abdurrahman b. Yunus, ona Hatim b. İsmail, ona Ca'd, ona Saib b. Yezid şöyle rivayet etmiştir: "Teyzem beni Rasûlüllah'a (sav) götürüp 'Ey Allah'ın Rasûlü! Kız kardeşimin (şu) oğlunun çok ağrısı (rahatsızlığı) var.' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, başımı sıvazladı ve benim için bereket diledi (bana hayır duada bulundu). Sonra abdest aldı. Ben de onun abdest suyundan (geri kalanını) içtim. Sonra arkasında durdum ve omuzlarının arasındaki çadır düğmesi (veya keklik yumurtası) gibi Peygamberlik mührüne baktım."
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim, ona Mesruk, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav), bir hastayı ziyarete gittiğinde –veya kendisine bir hasta getirildiğinde- şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver! Şifa veren yalnız sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, o şifa, hiçbir hastalık izi bırakmasın." Amr b. Ebu Kays ve İbrâhîm b. Tahmân, Mansûr'dan; o da İbrâhîm ve Ebu Duhâ'dan: "Hasta getirildiği zaman" şeklinde (meçhul sigasıyla) rivayet etmişlerdir. Cerîr ise Mansûr'dan; o da Ebu Duhâ'dan sadece "Bir hastaya gittiği zaman", şeklinde rivayet etmiştir.
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona Malik, ona Muhammed b. Münkedir ve Ömer b. Übeydullah'ın azatlısı Ebu Nadr, ona da Âmir b. Sa'd b. Ebu Vakkâs'ın rivayet ettiğine göre, babası (sa'd b. Ebu Vakkâs), Usâme b. Zeyd'e “taun hakkında Rasulullah'tan (sav) ne duydun?” diye sormuş o da Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu aktarmıştır: "Taun (Veba hastalığı) İsrail oğullarından bir topluluğa yahut sizden önce geçen bir topluluğa gönderilmiş bir azaptır. Siz bir yerde taun çıktığını işittiğiniz zaman, o yere gitmeyin. Sizin bulunduğunuz yerde taun meydana gelirse, taundan kaçmak için oradan çıkmayın." Ebu Nadr rivayetinde "sizin oradan çıkış sebebiniz taun olmasın" şeklinde aktarmıştır.
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona Malik, ona Muhammed b. Münkedir ve Ömer b. Übeydullah'ın azatlısı Ebu Nadr, ona da Âmir b. Sa'd b. Ebu Vakkâs'ın rivayet ettiğine göre, babası (sa'd b. Ebu Vakkâs), Usâme b. Zeyd'e “taun hakkında Rasulullah'tan (sav) ne duydun?” diye sormuş o da Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu aktarmıştır: "Taun (Veba hastalığı) İsrail oğullarından bir topluluğa yahut sizden önce geçen bir topluluğa gönderilmiş bir azaptır. Siz bir yerde taun çıktığını işittiğiniz zaman, o yere gitmeyin. Sizin bulunduğunuz yerde taun meydana gelirse, taundan kaçmak için oradan çıkmayın." Ebu Nadr rivayetinde "sizin oradan çıkış sebebiniz taun olmasın" şeklinde aktarmıştır.
Bize Muhammed b. Ubade el-Vâsitî, ona Yezid b. Harun, ona İsmail b. Ayyâş, ona Sa'lebe b. Müslim, ona Ebu İmran el-Ensari, ona Ümmü Derda, ona da Ebu Derda, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kuşkusuz Allah hastalığı da şifayı da yarattı ve her dert için bir derman yarattı. Binaenaleyh (Allah'ın yarattığı bu şifalı ilaçlarla) tedavi olmaya çalışınız, (fakat) haramla tedavi olmaya kalkışmayınız"