Öneri Formu
Hadis Id, No:
10392, D001532
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ وَيَحْيَى بْنُ الْفَضْلِ وَسُلَيْمَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالُوا حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ مُجَاهِدٍ أَبُو حَزْرَةَ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الْوَلِيدِ بْنِ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ تَدْعُوا عَلَى أَنْفُسِكُمْ وَلاَ تَدْعُوا عَلَى أَوْلاَدِكُمْ وَلاَ تَدْعُوا عَلَى خَدَمِكُمْ وَلاَ تَدْعُوا عَلَى أَمْوَالِكُمْ لاَ تُوَافِقُوا مِنَ اللَّهِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى سَاعَةَ نَيْلٍ فِيهَا عَطَاءٌ فَيَسْتَجِيبَ لَكُمْ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ هَذَا الْحَدِيثُ مُتَّصِلُ الإِسْنَادِ فَإِنَّ عُبَادَةَ بْنَ الْوَلِيدِ بْنِ عُبَادَةَ لَقِىَ جَابِرًا.]
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar, Yahya b. Fadl ve Süleyman b. Abdurrahman, onlara Hatim b. İsmail, ona Ebu Hazre Yakup b. Mücahid, ona Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit ona da Cabir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Kendinize, çocuklarınıza, size hizmet edenlere ve mallarınıza beddua etmeyiniz. Allah'ın duaları kabul ettiği bir vakte rastlarsınız da isteğinize icabet ediverir."
[Ebû Davud şöyle demiştir. Bu hadisin isnadı muttasıldır. Ubade b. Velid b. Ubade, Cabir'le görüşmüştür.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Vitr 363, /357
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ubade b. Velid el-Ensari (Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit)
3. Ebu Hazre Yakub b. Mücahid el-Mahzumi (Yakub b. Mücahid)
4. Ebu İsmail Hatim b. İsmail el-Harisî (Hatim b. İsmail b. Muhammed)
5. Yahya b. Fadl es-Sicistani (Yahya b. Fadl)
5. Süleyman b. Abdurrahman et-Temîmî (Süleyman b. Abdurrahman b. İsa b. Meymûn)
Konular:
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ
Dua, Beddua
Mübarek Zamanlar, Cuma günündeki dua kabul saati
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275087, D001532-2
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ وَيَحْيَى بْنُ الْفَضْلِ وَسُلَيْمَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالُوا حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ مُجَاهِدٍ أَبُو حَزْرَةَ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الْوَلِيدِ بْنِ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ تَدْعُوا عَلَى أَنْفُسِكُمْ وَلاَ تَدْعُوا عَلَى أَوْلاَدِكُمْ وَلاَ تَدْعُوا عَلَى خَدَمِكُمْ وَلاَ تَدْعُوا عَلَى أَمْوَالِكُمْ لاَ تُوَافِقُوا مِنَ اللَّهِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى سَاعَةَ نَيْلٍ فِيهَا عَطَاءٌ فَيَسْتَجِيبَ لَكُمْ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ هَذَا الْحَدِيثُ مُتَّصِلُ الإِسْنَادِ فَإِنَّ عُبَادَةَ بْنَ الْوَلِيدِ بْنِ عُبَادَةَ لَقِىَ جَابِرًا.]
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar, Yahya b. Fadl ve Süleyman b. Abdurrahman, onlara Hatim b. İsmail, ona Ebu Hazre Yakup b. Mücahid, ona Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit ona da Cabir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Kendinize, çocuklarınıza, size hizmet edenlere ve mallarınıza beddua etmeyiniz. Allah'ın duaları kabul ettiği bir vakte rastlarsınız da isteğinize icabet ediverir."
[Ebû Davud şöyle demiştir. Bu hadisin isnadı muttasıldır. Ubade b. Velid b. Ubade, Cabir'le görüşmüştür.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Vitr 363, /357
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ubade b. Velid el-Ensari (Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit)
3. Ebu Hazre Yakub b. Mücahid el-Mahzumi (Yakub b. Mücahid)
4. Ebu İsmail Hatim b. İsmail el-Harisî (Hatim b. İsmail b. Muhammed)
5. Hişam b. Ammar es-Sülemî (Hişam b. Ammar es-Sülemî)
Konular:
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ
Dua, Beddua
Mübarek Zamanlar, Cuma günündeki dua kabul saati
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275088, D001532-3
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ وَيَحْيَى بْنُ الْفَضْلِ وَسُلَيْمَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالُوا حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ مُجَاهِدٍ أَبُو حَزْرَةَ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الْوَلِيدِ بْنِ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ تَدْعُوا عَلَى أَنْفُسِكُمْ وَلاَ تَدْعُوا عَلَى أَوْلاَدِكُمْ وَلاَ تَدْعُوا عَلَى خَدَمِكُمْ وَلاَ تَدْعُوا عَلَى أَمْوَالِكُمْ لاَ تُوَافِقُوا مِنَ اللَّهِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى سَاعَةَ نَيْلٍ فِيهَا عَطَاءٌ فَيَسْتَجِيبَ لَكُمْ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ هَذَا الْحَدِيثُ مُتَّصِلُ الإِسْنَادِ فَإِنَّ عُبَادَةَ بْنَ الْوَلِيدِ بْنِ عُبَادَةَ لَقِىَ جَابِرًا.]
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar, Yahya b. Fadl ve Süleyman b. Abdurrahman, onlara Hatim b. İsmail, ona Ebu Hazre Yakup b. Mücahid, ona Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit ona da Cabir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Kendinize, çocuklarınıza, size hizmet edenlere ve mallarınıza beddua etmeyiniz. Allah'ın duaları kabul ettiği bir vakte rastlarsınız da isteğinize icabet ediverir."
[Ebû Davud şöyle demiştir. Bu hadisin isnadı muttasıldır. Ubade b. Velid b. Ubade, Cabir'le görüşmüştür.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Vitr 363, /357
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ubade b. Velid el-Ensari (Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit)
3. Ebu Hazre Yakub b. Mücahid el-Mahzumi (Yakub b. Mücahid)
4. Ebu İsmail Hatim b. İsmail el-Harisî (Hatim b. İsmail b. Muhammed)
5. Süleyman b. Abdurrahman et-Temîmî (Süleyman b. Abdurrahman b. İsa b. Meymûn)
Konular:
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ
Dua, Beddua
Mübarek Zamanlar, Cuma günündeki dua kabul saati
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1604, M001975
Hadis:
وَحَدَّثَنِى أَبُو الطَّاهِرِ وَعَلِىُّ بْنُ خَشْرَمٍ قَالاَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ مَخْرَمَةَ بْنِ بُكَيْرٍ ح
وَحَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ سَعِيدٍ الأَيْلِىُّ وَأَحْمَدُ بْنُ عِيسَى قَالاَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنَا مَخْرَمَةُ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ بْنِ أَبِى مُوسَى الأَشْعَرِىِّ قَالَ قَالَ لِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ أَسَمِعْتَ أَبَاكَ يُحَدِّثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى شَأْنِ سَاعَةِ الْجُمُعَةِ قَالَ قُلْتُ نَعَمْ سَمِعْتُهُ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"هِىَ مَا بَيْنَ أَنْ يَجْلِسَ الإِمَامُ إِلَى أَنْ تُقْضَى الصَّلاَةُ."
Tercemesi:
Bize Ebu Tahir ve Ali b. Haşrem, o ikisine İbn Vehb, ona Mahreme b. Bükeyr; (T)
Bize Harun b. Said el-Eylî ve Ahmed b. İsa, o ikisine İbn Vehb, ona Mahreme, ona babası, ona da Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî şöyle demiştir: Abdullah b. Ömer, bana babanın Cuma günündeki (duaların kabul olduğu) vakit hakkında Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiği hadisi işittin mi? dedi. Ben de evet onun Hz. Peygamber'den şöyle naklettiğini duydum:
"O vakit imamın minbere oturması ile namazı bitirinceye kadar olan vakit arasındadır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cumu'a 1975, /331
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Ebu Abdullah Bükeyr b. Abdullah el-Kuraşî (Bükeyr b. Abdullah b. Eşec)
4. Ebu Misver Mahreme b. Bükeyr el-Kuraşi (Mahreme b. Bükeyr b. Abdullah b. Eşec)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ebu Tahir Ahmed b. Amr el-Kuraşî (Ahmed b. Amr b. Abdullah)
Konular:
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ
Mübarek Zamanlar, Cuma günündeki dua kabul saati
Mübarek zamanlar, Cuma gününün önemi/özelliği/ fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1610, M001977
Hadis:
وَحَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا الْمُغِيرَةُ - يَعْنِى الْحِزَامِىَّ - عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"خَيْرُ يَوْمٍ طَلَعَتْ عَلَيْهِ الشَّمْسُ يَوْمُ الْجُمُعَةِ فِيهِ خُلِقَ آدَمُ وَفِيهِ أُدْخِلَ الْجَنَّةَ وَفِيهِ أُخْرِجَ مِنْهَا وَلاَ تَقُومُ السَّاعَةُ إِلاَّ فِى يَوْمِ الْجُمُعَةِ."
Tercemesi:
Bize Kuteybe İbn Said, ona Muğîra (el-Hizamî), ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav);
"üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Adem o gün yaratıldı; o gün cennete konuldu ve o gün cennetden çıkarıldı. Kıyamet de ancak cuma günü kopacaktır" buyurmuştu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cumu'a 1977, /331
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Muğîra b. Abdurrahman el-Hizamî (Muğîra b. Abdurrahman b. Abdullah b. Halid b. Hizam)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ
Kıyamet, zamanı
Mübarek zamanlar, Cuma gününün önemi/özelliği/ fazileti
Peygamberler, Hz. Adem
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6836, M001930
Hadis:
حَدَّثَنِى أَحْمَدُ بْنُ جَعْفَرٍ الْمَعْقِرِىُّ حَدَّثَنَا النَّضْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا شَدَّادُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَبُو عَمَّارٍ وَيَحْيَى بْنُ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ أَبِى أُمَامَةَ - قَالَ عِكْرِمَةُ وَلَقِىَ شَدَّادٌ أَبَا أُمَامَةَ وَوَاثِلَةَ وَصَحِبَ أَنَسًا إِلَى الشَّامِ وَأَثْنَى عَلَيْهِ فَضْلاً وَخَيْرًا - عَنْ أَبِى أُمَامَةَ قَالَ قَالَ عَمْرُو بْنُ عَبَسَةَ السُّلَمِىُّ كُنْتُ وَأَنَا فِى الْجَاهِلِيَّةِ أَظُنُّ أَنَّ النَّاسَ عَلَى ضَلاَلَةٍ وَأَنَّهُمْ لَيْسُوا عَلَى شَىْءٍ وَهُمْ يَعْبُدُونَ الأَوْثَانَ فَسَمِعْتُ بِرَجُلٍ بِمَكَّةَ يُخْبِرُ أَخْبَارًا فَقَعَدْتُ عَلَى رَاحِلَتِى فَقَدِمْتُ عَلَيْهِ فَإِذَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُسْتَخْفِيًا جُرَءَاءُ عَلَيْهِ قَوْمُهُ فَتَلَطَّفْتُ حَتَّى دَخَلْتُ عَلَيْهِ بِمَكَّةَ فَقُلْتُ لَهُ مَا أَنْتَ قَالَ
"أَنَا نَبِىٌّ." فَقُلْتُ وَمَا نَبِىٌّ قَالَ
"أَرْسَلَنِى اللَّهُ." فَقُلْتُ وَبِأَىِّ شَىْءٍ أَرْسَلَكَ قَالَ
"أَرْسَلَنِى بِصِلَةِ الأَرْحَامِ وَكَسْرِ الأَوْثَانِ وَأَنْ يُوَحَّدَ اللَّهُ لاَ يُشْرَكُ بِهِ شَىْءٌ." قُلْتُ لَهُ فَمَنْ مَعَكَ عَلَى هَذَا قَالَ
"حُرٌّ وَعَبْدٌ." قَالَ وَمَعَهُ يَوْمَئِذٍ أَبُو بَكْرٍ وَبِلاَلٌ مِمَّنْ آمَنَ بِهِ. فَقُلْتُ إِنِّى مُتَّبِعُكَ. قَالَ
"إِنَّكَ لاَ تَسْتَطِيعُ ذَلِكَ يَوْمَكَ هَذَا أَلاَ تَرَى حَالِى وَحَالَ النَّاسِ وَلَكِنِ ارْجِعْ إِلَى أَهْلِكَ فَإِذَا سَمِعْتَ بِى قَدْ ظَهَرْتُ فَأْتِنِى." قَالَ فَذَهَبْتُ إِلَى أَهْلِى وَقَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَدِينَةَ وَكُنْتُ فِى أَهْلِى فَجَعَلْتُ أَتَخَبَّرُ الأَخْبَارَ وَأَسْأَلُ النَّاسَ حِينَ قَدِمَ الْمَدِينَةَ حَتَّى قَدِمَ عَلَىَّ نَفَرٌ مِنْ أَهْلِ يَثْرِبَ مِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ فَقُلْتُ مَا فَعَلَ هَذَا الرَّجُلُ الَّذِى قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَقَالُوا النَّاسُ إِلَيْهِ سِرَاعٌ وَقَدْ أَرَادَ قَوْمُهُ قَتْلَهُ فَلَمْ يَسْتَطِيعُوا ذَلِكَ. فَقَدِمْتُ الْمَدِينَةَ فَدَخَلْتُ عَلَيْهِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَتَعْرِفُنِى قَالَ
"نَعَمْ أَنْتَ الَّذِى لَقِيتَنِى بِمَكَّةَ." قَالَ فَقُلْتُ بَلَى. فَقُلْتُ يَا نَبِىَّ اللَّهِ أَخْبِرْنِى عَمَّا عَلَّمَكَ اللَّهُ وَأَجْهَلُهُ. أَخْبِرْنِى عَنِ الصَّلاَةِ قَالَ
"صَلِّ صَلاَةَ الصُّبْحِ ثُمَّ أَقْصِرْ عَنِ الصَّلاَةِ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ حَتَّى تَرْتَفِعَ فَإِنَّهَا تَطْلُعُ حِينَ تَطْلُعُ بَيْنَ قَرْنَىْ شَيْطَانٍ وَحِينَئِذٍ يَسْجُدُ لَهَا الْكُفَّارُ ثُمَّ صَلِّ فَإِنَّ الصَّلاَةَ مَشْهُودَةٌ مَحْضُورَةٌ حَتَّى يَسْتَقِلَّ الظِّلُّ بِالرُّمْحِ ثُمَّ أَقْصِرْ عَنِ الصَّلاَةِ فَإِنَّ حِينَئِذٍ تُسْجَرُ جَهَنَّمُ فَإِذَا أَقْبَلَ الْفَىْءُ فَصَلِّ فَإِنَّ الصَّلاَةَ مَشْهُودَةٌ مَحْضُورَةٌ حَتَّى تُصَلِّىَ الْعَصْرَ ثُمَّ أَقْصِرْ عَنِ الصَّلاَةِ حَتَّى تَغْرُبَ الشَّمْسُ فَإِنَّهَا تَغْرُبُ بَيْنَ قَرْنَىْ شَيْطَانٍ وَحِينَئِذٍ يَسْجُدُ لَهَا الْكُفَّارُ." قَالَ فَقُلْتُ يَا نَبِىَّ اللَّهِ فَالْوُضُوءُ حَدِّثْنِى عَنْهُ قَالَ
"مَا مِنْكُمْ رَجُلٌ يُقَرِّبُ وَضُوءَهُ فَيَتَمَضْمَضُ وَيَسْتَنْشِقُ فَيَنْتَثِرُ إِلاَّ خَرَّتْ خَطَايَا وَجْهِهِ وَفِيهِ وَخَيَاشِيمِهِ ثُمَّ إِذَا غَسَلَ وَجْهَهُ كَمَا أَمَرَهُ اللَّهُ إِلاَّ خَرَّتْ خَطَايَا وَجْهِهِ مِنْ أَطْرَافِ لِحْيَتِهِ مَعَ الْمَاءِ ثُمَّ يَغْسِلُ يَدَيْهِ إِلَى الْمِرْفَقَيْنِ إِلاَّ خَرَّتْ خَطَايَا يَدَيْهِ مِنْ أَنَامِلِهِ مَعَ الْمَاءِ ثُمَّ يَمْسَحُ رَأْسَهُ إِلاَّ خَرَّتْ خَطَايَا رَأْسِهِ مِنْ أَطْرَافِ شَعْرِهِ مَعَ الْمَاءِ ثُمَّ يَغْسِلُ قَدَمَيْهِ إِلَى الْكَعْبَيْنِ إِلاَّ خَرَّتْ خَطَايَا رِجْلَيْهِ مِنْ أَنَامِلِهِ مَعَ الْمَاءِ فَإِنْ هُوَ قَامَ فَصَلَّى فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ وَمَجَّدَهُ بِالَّذِى هُوَ لَهُ أَهْلٌ وَفَرَّغَ قَلْبَهُ لِلَّهِ إِلاَّ انْصَرَفَ مِنْ خَطِيئَتِهِ كَهَيْئَتِهِ يَوْمَ وَلَدَتْهُ أُمُّهُ."
[فَحَدَّثَ عَمْرُو بْنُ عَبَسَةَ بِهَذَا الْحَدِيثِ أَبَا أُمَامَةَ صَاحِبَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ لَهُ أَبُو أُمَامَةَ يَا عَمْرَو بْنَ عَبَسَةَ انْظُرْ مَا تَقُولُ فِى مَقَامٍ وَاحِدٍ يُعْطَى هَذَا الرَّجُلُ فَقَالَ عَمْرٌو يَا أَبَا أُمَامَةَ لَقَدْ كَبِرَتْ سِنِّى وَرَقَّ عَظْمِى وَاقْتَرَبَ أَجَلِى وَمَا بِى حَاجَةٌ أَنْ أَكْذِبَ عَلَى اللَّهِ وَلاَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ لَوْ لَمْ أَسْمَعْهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلاَّ مَرَّةً أَوْ مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلاَثًا - حَتَّى عَدَّ سَبْعَ مَرَّاتٍ - مَا حَدَّثْتُ بِهِ أَبَدًا وَلَكِنِّى سَمِعْتُهُ أَكْثَرَ مِنْ ذَلِكَ.]
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Cafer el-Ma'kiri, ona Nadr b. Muhammed, ona İkrime b. Ammar, ona Şeddad b. Abdullah ve Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Ümame rivayet etmiştir. -İkrime şöyle demiştir: Şeddad Ebu Ümame ve Ebû Vâsile ile görüşmüş, Enes'le birlikte Şam'a gitmiştir. Enes kendisinin fazilet ve hayır sahibi bir kişi olduğunu söylemiştir.- Ebu Ümame, Amr b. Abese es-Sülemî'den şöyle rivayet etmiştir: Ben cahiliye zamanında bütün insanların sapkınlık içinde bulunduğunu, doğru yolda olmadıklarını biliyordum. Çünkü onlar putlara ibadet ediyorlardı. Mekke'de bir kişinin bir takım haberler getirdiğini duydum. Bineğime binip hemen ona geldim. Rasulullah (sav) gizlenmiş ve kavmi kendisine karşı cüretkar bir halde tavır takınmışlar. Bunun üzerine kalbim yumuşadı ve Mekke'de onun yanına giderek Sen nesin? diye sordum.
"Ben Peygamber'im" buyurdu. Peygamber ne demektir? diye sordum.
"Allah beni gönderdi" buyurdu. Ne ile gönderdi seni? diye sordum.
"Allah beni, akrabaya yardım edilmesi, putların kırılması, Allah'ın bir olduğunun kabul edilmesi ve O'na hiç bir şeyin ortak koşulmaması vazifesi ile gönderdi" buyurdu. Bu konuda seni destekleyecek kimler var? diye sordum.
"Bir hür ve bir köle" cevabını verdi. O sırada onunla birlikte iman edenlerden sadece Ebu Bekir ve Bilal vardı. Bende sana tabi oluyorum dedim.
"Sen bu gün bunu yapamazsın. Benim ve insanların ne halde olduğunu görmüyor musun? Şimdi ailenin yanına dön. Ortaya çıktığımı duyduğun zaman yanıma gel" buyurdu. Ben de ailemin yanıma gittim. Ben oradayken Rasulullah (sav) Medine'ye geldi. İnsanlardan haber alıyor ve onlara peygamberi soruyordum. Sonunda yanıma Yesriblilerden yani Medinelilerden bir grup geldi. Onlara; Medine'ye gelen zat ne yaptı? diye sordum. Halk ona koşuyor. Kavmi onu öldürmek istemiş ama bunu başaramamışlar dediler. Ben de bunun üzerine Medine'ye gelip hemen onun huzuruna çıktım. Ey Allah'ın Rasulü! Beni tanıdın mı? diye sordum.
"Evet, Sen benimle Mekke'de buluşan adamsın" buyurdu. Evet, ben o adamım dedim ve ey Allah'ın peygamberi! Allah'ın sana bildirdiği ve benim bilmediğim şeyleri bana haber ver diye ekledim. Bana namazdan bahsetti ve "sabah namazını kıl! Sonra güneşin doğmasından yükselmesine kadarki zamanda namaz kılma. Çünkü güneş doğduğu zaman şeytanın iki boynuzu arasından doğar. Kafirler de o zaman ona secde ederler. Sonra namaz kılabilirsin. Çünkü namaz ispatlı ve şahitlidir. Mızrağın gölgesi dimdik olana kadar namaz kılabilirsin. Sonra namazı kes! Çünkü o zaman cehennem ateşi kızdırılır. Gölge döndüğü zaman yine namaz kılabilirsin. Bu namazın da ispatlı ve şahitlidir. İkindiye kadar namazı kılmaya devam edebilirsin. İkindiden sonra güneş batana kadar namaz kılma, çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından batar ve o vakitte kafirler güneşe secde ederler" buyurdu. Ben; ey Allah'ın Peygamberi! Abdestten de bahsedin bana dedim.
"Abdest suyunu yakınına alıp ağzına ve burnuna su veren kişinin günahları yüzünden, ağzından ve burnundan dökülür. Allah'ın emrettiği gibi yüzünü yıkarsa bütün günahları su ile birlikte sakalının etrafından dökülür. Sonra ellerini dirsekleriyle birlikte yıkar da eliyle işlediği günahlar parmak uçlarından suyla birlikte dökülür. Başını mesh eder ve başıyla işlediği günahlar su ile birlikte saçlarının kenarlarından dökülür. Sonra ayaklarını topukları ile birlikte yıkar da ayaklarının günahları suyla birlikte parmaklarından dökülür. Eğer bir de kalkıp namaz kılar, Allah'a hamd eder, onu tazim eder ve Allah için kalbindeki başka şeyleri bırakırsa anasından doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olur."
[Amr b. Anbese bu hadisi Hz. Peygamber'in (sav) ashabından Ebu Ümame'ye anlatmıştı. Ebu Ümame; ey Amr b. Anbese! Bu adama nasıl bir makam verildiği hakkında söylediklerini bir düşün deyince ona ey Ebu Ümame! Artık iyice yaşlandım. Kemiklerim zayıfladı. Ecelim geldi. Allah'a ve resulüne yalan söylemeye ihtiyacım mı var! Eğer bunu Rasulullah'tan (sav) bir, iki, üç hatta yedi defa duymasaydım onu anlatmazdım. Ama ben bunları Rasulullah'tan (sav) daha da çok duydum dedi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1930, /322
Senetler:
1. Ebu Necih Amr b. Abese es-Sülemî (Amr b. Abese b. Halid b. Huzeyfe b. Amr)
2. Ebu Ümame Sudey b. Aclân el-Bahilî (Sudey b. Aclân b. Vehb)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. İkrime b. Ammar el-Îclî (İkrime b. Ammar b. Ukbe)
5. Nadr b. Muhammed el-Curaşi (Nadr b. Muhammed b. Musa)
6. Ahmed b. Cafer el-Ma'kiri (Ahmed b. Cafer)
Konular:
Abdest, alınış şekli
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
cahiliye, âdetleri
Cahiliye, temel karakteri
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ
KTB, ABDEST
KTB, NAMAZ,
Namaz, mekruh vakitler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6245, M001770
Hadis:
وَحَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ جَابِرٍ قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"إِنَّ فِى اللَّيْلِ لَسَاعَةً لاَ يُوَافِقُهَا رَجُلٌ مُسْلِمٌ يَسْأَلُ اللَّهَ خَيْرًا مِنْ أَمْرِ الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ إِلاَّ أَعْطَاهُ إِيَّاهُ وَذَلِكَ كُلَّ لَيْلَةٍ."
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir, ona el-A'meş, ona Ebu Süfyan'ın rivayet ettiğine göre Cabir dedi ki: Nebi'yi (sav) şöyle buyururken dinledim:
"Şüphesiz gecenin içinde öyle bir saat vardır ki, müslüman bir kimse o saate denk gelip, dünya ve âhiret işlerine dair Allah'tan bir hayır isterse Allah da onu o kimseye muhakkak verir. Bu her gece böyle olur."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1770, /297
Senetler:
()
Konular:
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ
Dua, Allah’la iletişim aracı
İbadet, Gece ibadeti
KTB, NAMAZ,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24410, N002917
Hadis:
أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ أَبِى سُلَيْمَانَ قَالَ حَدَّثَنَا عَطَاءٌ عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ أَنَّهُ دَخَلَ هُوَ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْبَيْتَ فَأَمَرَ بِلاَلاً فَأَجَافَ الْبَابَ - وَالْبَيْتُ إِذْ ذَاكَ عَلَى سِتَّةِ أَعْمِدَةٍ - فَمَضَى حَتَّى إِذَا كَانَ بَيْنَ الأُسْطُوَانَتَيْنِ اللَّتَيْنِ تَلِيَانِ بَابَ الْكَعْبَةِ جَلَسَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ وَسَأَلَهُ وَاسْتَغْفَرَهُ ثُمَّ قَامَ حَتَّى أَتَى مَا اسْتَقْبَلَ مِنْ دُبُرِ الْكَعْبَةِ فَوَضَعَ وَجْهَهُ وَخَدَّهُ عَلَيْهِ وَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ وَسَأَلَهُ وَاسْتَغْفَرَهُ ثُمَّ انْصَرَفَ إِلَى كُلِّ رُكْنٍ مِنْ أَرْكَانِ الْكَعْبَةِ فَاسْتَقْبَلَهُ بِالتَّكْبِيرِ وَالتَّهْلِيلِ وَالتَّسْبِيحِ وَالثَّنَاءِ عَلَى اللَّهِ وَالْمَسْأَلَةِ وَالاِسْتَغْفَارِ ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ مُسْتَقْبِلَ وَجْهِ الْكَعْبَةِ ثُمَّ انْصَرَفَ فَقَالَ « هَذِهِ الْقِبْلَةُ هَذِهِ الْقِبْلَةُ » .
Tercemesi:
Bize Yakub b. İbrahim, ona Yahya, ona Abdülmelik b. Ebu Süleyman, ona Ata, ona da Üsame b. Zeyd'den (ra) aktarılmıştır: 'Rasulullah (sav) ile birlikte Kâbe’ye girdim. Bilal'e kapıyı kapamasını emretti, o da kapıyı kapadı. Kâbe'nin içeresinde altı direk vardı. Kâbe'nin kapısına yakın iki direk arasına gelip oturdu. Allah'a Hamd'ü Senâ ettikten sonra, Allah'tan bir şeyler istedi bağışlanma talebinde bulundu sonra kalktı, Kâbe'nin arka tarafına karşı dönerek yüzünü ve yanaklarını sürdü. Allah'a Hamd ve Sena ettikten sonra yine dua edip bir şeyler istedi; bağışlamasını istedi. Sonra dönüp Kâbe'nin her bir köşesini tekbir, tesbih, tehlil getirerek ve Allah'a Senâ ederek dua ve istiğfar ederek selamladı sonra çıktı ve Kâbe'ye dönerek iki rekât namaz kıldı ve dönüp,
"İşte kıble, işte kıble," buyurdu.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 131, /2275
Senetler:
1. Üsame b. Zeyd el-Kelbî (Üsame b. Zeyd b. Harise)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Ebu Süleyman Abdülmelik b. Meysera el-Fezârî (Abdülmelik b. Meysera)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Abdî (Yakub b. İbrahim b. Kesir b. Zeyd b. Eflah)
Konular:
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, Kabe'nin içinde dua etmesi
Hz. Peygamber, namaz kıldığı yerler
Kabe
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27439, N001620
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَحْوَلِ - يَعْنِى سُلَيْمَانَ بْنَ أَبِى مُسْلِمٍ - عَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم إِذَا قَامَ مِنَ اللَّيْلِ يَتَهَجَّدُ قَالَ « اللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ نُورُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ قَيَّامُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ مَلِكُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ حَقٌّ وَوَعْدُكَ حَقٌّ وَالْجَنَّةُ حَقٌّ وَالنَّارُ حَقٌّ وَالسَّاعَةُ حَقٌّ وَالنَّبِيُّونَ حَقٌّ وَمُحَمَّدٌ حَقٌّ لَكَ أَسْلَمْتُ وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَبِكَ آمَنْتُ » . ثُمَّ ذَكَرَ قُتَيْبَةُ كَلِمَةً مَعْنَاهَا « وَبِكَ خَاصَمْتُ وَإِلَيْكَ حَاكَمْتُ اغْفِرْ لِى مَا قَدَّمْتُ وَمَا أَخَّرْتُ وَمَا أَعْلَنْتُ أَنْتَ الْمُقَدِّمُ وَأَنْتَ الْمُؤَخِّرُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said, ona Süfyan, ona Süleyman b Ebu Müslim el-Ahvel, ona Tâvus, ona da İbn Abbas'tan (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: 'Rasulullah (sav) teheccüd için kalktığında şöyle dua ederdi:
"Allah'ım! Hamd Sana mahsustur. Göklerin, yerin ve ikisinde bulunan her şeyin nuru Sensin, Hamd senin içindir. Göklerde ve yeryüzünde bulunan her şeyin idaresi senin elindedir. Hamd Sana mahsustur. Göklerin, yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin sahibi sensin. Yine eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Sen haksın, vadin haktır. Cennet haktır, Cehennem haktır, kıyamet haktır. Peygamberlerin hepsi hak ve doğru yoldadır. Muhammed de hak yoldadır. Sana boyun eğdim, Sana güvenip dayandım, Sana iman ettim." Kuteybe sözünü şöyle devam ettirdi diyor:
"Senin gönderdiğin delillerle mücadele ettim, hakkı ve gerçekleri inkâr edenleri Sana havale ettim. Yaptığım ve yapacağım gizli ve açık günahlarımı affet. Öne geçiren de Sensin. Geri bırakan da Sensin. Senden başka ilah yoktur. Güç ve kuvvetimiz ancak senin yardımınladır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kıyâmü'l-leyl ve tatavvu'ü'n-nehâr 9, /2196
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Süleyman b. Ebu Müslim el-Ahvel (Süleyman b. Abdullah)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ
Dua, Hz. Peygamber'in teheccüde kalkınca yaptığı
حدثنا ابن فضيل عن عطاء عن سعيد بن جبير عن بن عباس قال لا ترفع الأيدي إلا في سبع مواطن إذا قام إلى الصلاة وإذا رأى البيت وعلى الصفا والمروة وفي عرفات وفي جمع وعند الجمار
Öneri Formu
Hadis Id, No:
101913, MŞ002465
Hadis:
حدثنا ابن فضيل عن عطاء عن سعيد بن جبير عن بن عباس قال لا ترفع الأيدي إلا في سبع مواطن إذا قام إلى الصلاة وإذا رأى البيت وعلى الصفا والمروة وفي عرفات وفي جمع وعند الجمار
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Salât 2465, 2/417
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
Konular:
Dua
DUA ZAMAN VE MEKAN İLİŞKİSİ