Giriş

Bana Malik (b. Enes), ona İbn Şihâb (ez-Zührî), ona İbn Ezher'in azatlısı Ebu Ubeyd, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sizden biri, dua ettim de kabul olmadı diyerek acele etmediği müddetçe duasına icabet edilir."


    Öneri Formu
35365 MU000501 Muvatta, Kur'ân, 8

Bana Yahya, ona Malik, ona Said b. Ebu Said el-Makburî, ona da babası (Ebu Said el-Makburî) Ebu Hureyre'ye cenaze namazı kılarken nasıl dua ettiğini sormuş, Ebu Hureyre de şöyle cevap vermiştir: "Allah'a yemin olsun ki sana anlatacağım: Cenaze evinden itibaren ona eşlik ederim. Musallaya konulduğunda tekbir getirir, Allah'a hamd eder, nebisine salat eder, sonra da şöyle derim: Allah'ım! Vefat eden kimse hem senin kulun hem de senin kulların olan bir anne ve bir babanın çocuğudur. O senden başka ilah olmadığına, Muhammed'in senin kulun ve elçin olduğuna şehadet ederdi. Sen onu en iyi bilensin. Allah'ım! Eğer o iyi biri idiyse iyiliğini artır. Kötü biri idiyse kötülüklerini affet. Allah'ım! Ona vereceğin ecirden bizleri mahrum bırakma. Ondan sonra bizleri ağır imtihanlara maruz bırakma."


    Öneri Formu
35416 MU000539 Muvatta, Cenâiz, 6

Bize Muhammed b. Minhal, ona Yezid b. Zürey, ona Ravh b. Kasım, ona Süheyl, ona Sümey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim sabah ve akşam yüz defa 'Subhanallahi'l-azîm ve bi-hamdihi' derse, yaratılmışlardan hiçbiri onun elde ettiği mükafatı elde edemez."


    Öneri Formu
34171 D005091 Ebu Davud, Edeb, 100, 101

Bana Malik, ona Ebu Bekir’in azatlısı Sümey, ona Ebu Salih es-Semmân, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İmam (Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil) ayetini okuduğu vakit, siz de 'âmin' deyiniz. Çünkü âmin sözü, meleklerin âmin demesine denk düşenin geçmiş günahları bağışlanır."


    Öneri Formu
34884 MU000195 Muvatta, Salât, 11

Bana Malik, ona ona Ebu Zinad, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Biriniz 'âmin' dediğinde, melekler de semada 'âmin' der ve bunların biri diğerine denk gelirse, 'âmin' diyen kimsenin geçmiş günahları bağışlanır."


    Öneri Formu
34885 MU000196 Muvatta, Salât, 11

Seher vakitleri de Allah’tan bağışlanma dilerlerdi. (Zâriyât, 51/18)


    Öneri Formu
58138 KK51/18 Zâriyât, 51, 18

Bize Amr b. Avn, ona Ebu Avâne, ona Katâde; (T) Bize Ahmed b. Hanbel, ona Yahya b. Said, ona Hişam, ona Katâde, ona Yunus b. Cübeyr, ona da Hıttân b. Abdullah er-Rakkâşî şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Musa el-Eş'arî, bize namaz kıldırmıştı. Namazının son rekatına oturduğunda cemaatten bir adam 'Namaz, ancak iyilik ve zekât ile makbul olur' dedi. Ebu Musa namazını tamamladığında, cemaate döndü ve 'Şöyle şöyle diyen hanginizdi?' dedi. Cemaat sessizliğe büründü. Ebu Musa tekrar 'Şöyle şöyle diyen hanginizdi?' diye sordu. Cemaat yine cevap vermeyince, 'Ey Hıttân! Galiba sen söyledin' dedi. Hıttân 'Ben söylemedim' dedim. Zira beni paylamasından çekindim.' Cemaatten bir adam kalkıp 'O sözleri ben söyledim ve bununla da sadece hayrı kastettim' dedi. Ebu Musa bunun üzerine 'Namazınızda neler söyleyeceğinizi bilmiyor musunuz. Rasulullah (sav) hutbe verip bize bunu öğretmiş, bize namazın sünnetini (adabını) açıklamış ve namazı (nasıl kılacağımızı) bize şu sözleriyle anlatmıştır: Namaza kalktığınızda önce saflarınızı düzgün ve sık tutun. Sonra içinizden biri imam olsun. O tekbir aldığında siz de tekbir getirin. O 'Ğayri'l-mağdûbi aleyhim velâ'd-dâllîn' dediğinde sizler âmin deyin ki Allah duanıza icabet etsin. İmam tekbir alıp rükûa vardığında siz de tekbir getirip rükûa gidin. Çünkü imam, sizden önce rükûa gidip sizden önce rükûdan kalkar. Rasulüllah (sav) bu anlattıklarım böyledir buyurdu ve şöyle devam etti: İmam 'Semiallâhu limen hamideh' dediğinde sizler 'Allâhümme Rabbenâ leke'l-hamd' deyin. Şüphesiz Allah Teâlâ, Nebi'sinin (sav) dili ile 'Semiallâhu limen hamideh' demiştir. İmam tekbir alıp secdeye vardığında, siz de tekbir getirip secde edin. Çünkü imam, sizden önce secdeye varıp sizden önce secdeden kalkar. Rasulüllah (sav) bu anlattıklarım da böyledir buyurdu ve şöyle devam etti: İmam oturduğunda sizden birinin ilk sözü şu olsun: 'En güzel selamlar, dualar Allah'a olsun. Selam sana ey Nebi! Allah'ın rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. Selam bizlere ve Allah'ın salih kullarına olsun. Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktu ve şahitlik ederim ki Muhammed (sav), onun kulu ve Rasulüdür' buyurdu." [Ahmed (b. Hanbel), hadisinde 've berakâtühü' ifadesini zikretmemiş; 've eşhedü' ifadesi yerine de 2ve enne Muhammeden' ifadesini zikretmiştir.]


    Öneri Formu
271933 D000972-2 Ebu Davud, Salat, 177, 178

O bana, ona Malik, ona Hişam b. Urve, ona da babası (Urve b. Zübeyir) şöyle demiştir: "Sen de namazında, niyâzında sesini fazla yükseltme, büsbütün de kısma, ikisi arasında orta bir yol tut" (İsra 17/110) ayeti dua hakkında inmiştir. [Yahya der ki: Malik’e farz namazda dua hakkında soru sorulmuş, o da “Farz namazda dua yapmakta bir sakınca yoktur” demiştir.]


    Öneri Formu
35375 MU000511 Muvatta, Kur'ân, 9

Bize Amr b. Osman el-Hımsî, Müemmel b. Fadl el-Harrânî, Ali b. Sehl er-Remlî ve Muhammed b. Musaffâ el-Hımsî, onlara Abdurrahman b. Hassan el-Kinânî, ona Müslim b. Haris b. Müslim et-Temimi, ona da babası (Haris b. Müslim), “Nebi'nin (sav) şöyle buyurdu” diyerek bir önceki hadisin bir benzerini "جِوَارٌ مِنْهَا" ifadesine kadar rivayet etmiş, ancak rivayetinde her iki cümleye de (akşam namazını bitirince ve sabah namazını bitirince cümlelerine) "hiçbir kimse ile konuşmadan" sözünü ilave etmiştir. Ravilerden Ali b. Sehl bu hadisi “Haris b. Müslim'in babası, Haris'e haber verdi ki...” sözleriyle rivayet ederken, Ali ve İbn Musaffa (Haris b. Müslim'in) şöyle rivayet etmişlerdir: "Rasulullah (sav) bizi bir seriyye ile göndermişti. Baskın yapılacak yere yaklaşınca ben atımı koşturup arkadaşlarımı geçtim. (Baskını gören) düşman askerleri, beni feryat sesleri ile karşıladılar. Ben de onlara 'Lâ ilahe illallah' sözüyle korununuz dedim. Onlar da bu kelimeyi söyleyip (Müslüman oldular, böylece hem canlarını hem de mallarını kurtardılar). Bunun üzerine arkadaşlarım 'Bizi ganimetten mahrum ettin, diye beni kınadılar. Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelince de, benim yaptığımı anlattılar. Rasulullah (sav) beni çağırdı ve yaptığım işi beğenip 'Bil ki Allah, sana (Müslüman olan) o kimselerden her birine karşılık şu kadar sevap yazmıştır' dedi. [(Ravi) Abdurrahman rivayetinde, 'Hz. Peygamberin söylediği sevabın ne kadar olduğunu unuttum' demiştir.] Sonra Rasulullah (sav) bana 'bunu benden sonra da böyle davranman için sana bir vasiyet yazacağım' buyurdu ve dediği üzere bir vasiyet yazarak mühürleyip bana verdi, ardından bana şöyle dedi:..." Ravi hadisin devamını diğer raviler ile aynı manada aktardı. [İbn Musaffa der ki: Ben Haris b. Müslim b. Haris et-Temimi'yi babasından hadis rivayet ederken işittim.]


    Öneri Formu
274629 D005080-4 Ebu Davud, Edeb, 100, 101

Bize Amr b. Osman el-Hımsî, Müemmel b. Fadl el-Harrânî, Ali b. Sehl er-Remlî ve Muhammed b. Musaffâ el-Hımsî, onlara Abdurrahman b. Hassan el-Kinânî, ona Müslim b. Haris b. Müslim et-Temimi, ona da babası (Haris b. Müslim), “Nebi'nin (sav) şöyle buyurdu” diyerek bir önceki hadisin bir benzerini "جِوَارٌ مِنْهَا" ifadesine kadar rivayet etmiş, ancak rivayetinde her iki cümleye de (akşam namazını bitirince ve sabah namazını bitirince cümlelerine) "hiçbir kimse ile konuşmadan" sözünü ilave etmiştir. Ravilerden Ali b. Sehl bu hadisi “Haris b. Müslim'in babası, Haris'e haber verdi ki...” sözleriyle rivayet ederken, Ali ve İbn Musaffa (Haris b. Müslim'in) şöyle rivayet etmişlerdir: "Rasulullah (sav) bizi bir seriyye ile göndermişti. Baskın yapılacak yere yaklaşınca ben atımı koşturup arkadaşlarımı geçtim. (Baskını gören) düşman askerleri, beni feryat sesleri ile karşıladılar. Ben de onlara 'Lâ ilahe illallah' sözüyle korununuz dedim. Onlar da bu kelimeyi söyleyip (Müslüman oldular, böylece hem canlarını hem de mallarını kurtardılar). Bunun üzerine arkadaşlarım 'Bizi ganimetten mahrum ettin, diye beni kınadılar. Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelince de, benim yaptığımı anlattılar. Rasulullah (sav) beni çağırdı ve yaptığım işi beğenip 'Bil ki Allah, sana (Müslüman olan) o kimselerden her birine karşılık şu kadar sevap yazmıştır' dedi. [(Ravi) Abdurrahman rivayetinde, 'Hz. Peygamberin söylediği sevabın ne kadar olduğunu unuttum' demiştir.] Sonra Rasulullah (sav) bana 'bunu benden sonra da böyle davranman için sana bir vasiyet yazacağım' buyurdu ve dediği üzere bir vasiyet yazarak mühürleyip bana verdi, ardından bana şöyle dedi:..." Ravi hadisin devamını diğer raviler ile aynı manada aktardı. [İbn Musaffa der ki: Ben Haris b. Müslim b. Haris et-Temimi'yi babasından hadis rivayet ederken işittim.]


    Öneri Formu
274630 D005080-3 Ebu Davud, Edeb, 100, 101